rene

Durum: 135 - 0 - 0 - 0 - 07.11.2019 21:26

Puan: 2824 - Minnak Kedici

7 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazarkedi.

0
  • /
  • 7

tatildeyken kedim evde mi kalsın otelde mi

evde kalsın, 3 günden fazla bir tatilse 2. kattaki kedici tanıdığa anahtarı verirsin o arada girip bakar mamalarını yeniler kumunu temizler. bunun için ona ödeme de yapabilirsin yani en azından teklif edersin bence otelden kat kat iyidir hayvanın kendi bildiği alıştığı evinde kalması. ben olsam böyle yapmayı denerdim.

böyle bir şansın yoksa evinde ücretli kedi bakanlar oluyor belirli sayıda çocuğu alıyorlar bunlar yani bir kısmı öyle yapıyor. öyle tanıdığın sağlam ücretli hayvan bakan hayvanseverler varsa onlarla bir görüşebilirsin, gidip bakarsın nerede nasıl kalıyor falan diye.

turkish shorthair

geçen hatunla baya bi tartıştım. arkadaşında british shorthair görmüş, bayıldım keşke böyle kedim olsa tadında bir şeyler söyledi. bende türe takılma böyle sevme falan filan ufak ufak işlemeye çalışıyorum, yok ben görüntüsüne bayıldım çok tatlı falan filandan olay ari tür kedi tekir kedi tartışmasına kadar geldi. ikna edemedim tabi. ama onu yargılamıyorum, çünkü hatun sonuçta o, aynı tartışmayı seninle yaşasam seni yargılardım. neyse sonuçta hayvanseverlik böyle bir şey değil noktasında şekilsel kaygılarla bir başka türü yanında yakınında tutma eğilimi olan bir kadına karşı çaresiz kalıyorsunuz. sanırım bu biraz küçüklükten itibaren içselleştirilmesi gereken bir görgü ve yaklaşım tarzı. yani sonradan kocaman olmuş bir insana evrensel sevgi türlere saygı falan dediğinizde olay "gözleri çok güzel benim kedim olursa öyle olmalı" cümlesiyle son buluyor. suçlamıyorum tabi, öyle büyütülmüyormu insan çocukları? okuduğu okuldan oturduğu muhite kadar kategorilendirmiyormu kendisini? mesleğinden tutun etiketine kadar farklı davranmıyormusunuz insanlara ? demek ki insanın doğası böyle. en azından çoğunun doğası böyle. ebeveynlik bu noktada çok önemli, çocuklarınıza bunu küçükten verebilmelisiniz, davranışlarınızla, yaşam tarzınızla bunu görmeli ve almalılar. 6 yaşına kadar aldı aldı. 6 dan sonra benden günah gitti. cins kedi ve tekir kediyi ayırma eğilimi aslen sürü psikolojisiyle ilgili toplumsal psikoloji ile ilgili araştırma konusudur.

freud kitleyi incelerken le bon un görüşlerine de yer verir. le bon; insanların kitle içine girmeden önceki halleri ile kitle içindeki halleri arasında büyük değişiklikler olduğunu dile getirir. birey kitle içerisinde ipnotize edilerek ya da telkin yoluyla kendi karakterine aykırı davranışlar kazanır. bireyin bazı davranışları ve özellikleri yok olup giderken bazıları ise alabildiğine gelişir, evrimleşir. kitle, bireyin bilinçli kişiliğini kaybettirerek bilinçsizliğe iter. birey böylece etkileşim, bulaşma, telkin yoluyla diğer bireylerle aynı hedefe yönelir, iradeden yoksun otomat duruma geçer. tüm bireylerin bilinçsiz altyapıları ortak bir paydada birleşerek dışa vurulur.

evde cat başına

instagramı aktif kullandığım dönem severek takip ettiğim bir çizerdi. özellikle arifeyi çok güzel çiziyor. yalnız bir korkum var ki başlarda daha derin anlamlı kompozisyonlar çizerken okuyucu sayısı arttıkça bunların çoğu da arife'nin aşkı üzerinden sempati besleyen avamlar olduğu için adamın derin çizgisinin yerini bir süre sonra daha yüzeysel konular alabilir. kediyle yaşayan insan detaylarını harika aktarıyor çünkü, okurken evet bende böyle yaşamıştım bende böyle düşünüyorum falan diyorsunuz. yarattığı yan karakterlerin her birinden güzel hikayeler çıkabilir öyle güzel düşünülmüş. lütfen popülizmin kurbanı olma güzel kardeşim. gerçi ot da çiziyorsun bu ne kadar mümkün onu da bilemeyeceğim.

yazarların kötü anıları

geçmişte bir dönem kuryelik yapmıştım, abartmadan söylüyorum her gün bir kedinin ezilmesine şahit olurdum. bir süre sonra psikolojim öyle bozuldu ki asfaltta yerde bir kabarıklık görsem geriliyordum. poşeti kedi sanıp geriliyorum artık takıntı haline geldi hala da öyledir. örneğin sipariş götürdüğüm bir binanın yanında yeni doğmuş çocukları sevip ertesi gün yine siparişe gittiğim aynı yerde ölülerini buluyordum. otomobillerin neden olduğu kedi ölümleriyle ilgili bir istatistik çalışma yapılsa herhalde çoğunuz şok olurdunuz, o kadar fazla. doğal seçilim falan da değil bu, bu modern insanın diğer türlere uyguladığı sistemik katliamın sadece küçük hiç fark edilmeyen bir parçası.

veteriner hatası sebebiyle kedinizin ölmesi

ben kendim hastaneye düşmeyeyim diye dua ediyorum, kendi türüme canımı emanet etmekten deli gibi korkuyorum bu noktadayım. çocuğum dediğim canlar için böyle bir şeye katlanamam herhalde delirirdim, ne yapardım bilmiyorum. zaten eskiden yaptığım bir hata var bırakın ölümü yalnız bile bırakmıyorum çocukları vete götürdüğümde. eskiden dayanamıyordum tutuyorlardı stres oluyordu çıkıyordum dışarıya, şimdi nereye götürseler geliyorum yanında bulunuyorum, hem fark ettim ki hayvan kendini daha güvende hissediyor sizi görünce göz teması olunca.

yurt dışında yok ama bu, belgesel izlemiştim adamlar geçiş kapısı koymuş muayene vb. ne yaparlarsa insan yoldaşı almıyorlar içeriye. büyük konuşmayayım benim öyle bir güveni oluşturmam için veterineri çok iyi tanımam lazım, yoksa hayatta bırakmam. kullanıcı yorumlarına çok güvenmediğim tek konu da bu vet konusudur. mutlaka kendim tecrübe etmeliyim. deli gibi para hırsının olduğu bir sektör sonuçta bu. bin çeşit adam/kadın veterinerlik yapıyor. 50 kişi aşı için gider sosyal yönü gelişmiş bir veteriner karşısında rahatlıkla memnun ayrılabilirler. adamın kendisini ne kadar geliştirdiği, pratiği aşı vb. sürekli olan konular dışında nasıl olduğu, hayvanın ruhundan anlayıp anlamadığı bunları bilemezsiniz o yorumlarla. koyar girişe güzel enerjik bebek bir stajyer, içeriyi de az lüks yapar bitti. sonra kediyi bırakırsın o babyface suratı ve sahte gülümsemesiyle kedi zaten son aşamadaydı der, zaten x hastalığı vardı yaşamazdı der hop kutuda alıp gider gömersin.

hep söylüyorum, hayvansever kendisini geliştirmek zorunda, her şeyi okumalı, her şeyi araştırmalı.

kedi sahiplenenlerin sıklıkla yaptıkları hatalar

her gördüğünüz kediyi almayın yerinden. anası saatlerce uygun bir yer arıyor doğruuyor yavru az hareketlenince görüp alıp gidiyorsunuz. hem anası üzülüyor kahroluyor hem hayvanın emme süreci daha bitmeden ana sütünden ediyorsunuz.

bir diğer konu da kedi sahiplendirenlere. bir yakınım iki kedi sahiplendi geçenlerde. sahiplenirken de en istenmeyen, sahiplenilmeyen muhtaç olanlardan verin demiş bu işle ilgillenen bir adam varmış gönüllü instagramda sayfası olanlar varya öyle bir arkadaş. iki çocuk verdi bize, ikisinde de yoğun mantar varmış, alırlarken sormuşlar bu mantar insana bulaşır mı önlem almamız gerekir mi diye, bir şey olmaz demiş. 1 hafta içinde bütün ev mantar oldu evdeki herkese mantar bulaştı. ben kaç kere dememe rağmen çocukları mantar geçene kadar kontamine et kısıtlı bir alanda dursunlar dememe rağmen yapmadılar. tamam bende meraklı değilim çocukları kapatmaya ama bu hastalık sonuçta.

neyse diyeceğim şu; güzel kardeşim adam sana gelip en muhtaç olanı almak istiyorum diyorsa zaten eve kedi alıp insan muamelesi yapan teyzelerden değildir dimi, hayvanseverliği içselleştirmiş başka türlere saygı duyan birisidir. bunu diyen birisine sen niye yalan söylüyorsun? adam gibi, "evet bulaşabilir önlem alın" desen vaz mı geçecek o kedileri almaktan? zaten kendi istemiş sahiplenilmeyen en muhtaç olanı ver diye? böyle kurnazlıklar yapmayın, hayvan sahiplensin de nereye nasıl giderse gitsin mantığı yatıyor bunun altında. ha sen bilmiyorsan mantar insana da bulaşabilir, o zaman nasıl sokak canlarıyla ilgileniyorsun bu konuda çevre yaptın? en basit mantarın böyle bir riskini bilmiyorsan gelen daha hasta çocuklarda ne yapıyorsun?

yazarların kedi kumu tercihleri

en uygun ve aynı oranda doğaya kediye zararsızını bulmaya çalışıyorum. parfümlü veya silika kesinlikle kullanmam resmen hayvana işkence. o hassas burunlarla o kumun içine giriyor çocuklar. ben kendim daha kaplarına dökerken kokudan burnum titriyor. silika dediğin kristalize kumlar da hayvanı kimyasal atık fabrikasında korumalı elbise olmadan gezdirmek gibi. deli miyim ben. evim daha az kaka koksun diye çocuğa işkence edecek değilim.

yazarların kedi maması tercihleri

belirli bir markam yok, premium ultra premium mamalar arasında değiştiririm dönem dönem, aynı mamayı sürekli vermeyi doğru bulmuyorum kendimce geliştirdiğim yöntemlerden birisi. fakat deli oluyorum, kısırlaştırılmış kedi için kırmızı etli mama yok. ne zaman mamaları bitmeye yaklaşsa matematik sorusu çözer gibi internette saatlerce dolaşıyorum. girip çıkmadığım site, okumadığım yorum, yazı kalmıyor. yok arkadaş üretmiyor adamlar kısır kedi için kırmızı etli mama. lanet suni ilaçlı oturarak büyütülen tavukları mı yiyecek bunlar bir ömür ?

nd nin kırmızı etlilerinden aldım, tamam çok iyi geldi çocuklara ama kilo alıyorlar. zaten birisi sınırda, iki kedi olunca gramajlı da verseniz biri diğerinin mamasını yiyor tam bir kontrol sağlayamıyorsunuz. ne alacağım ne vereceğim bilmiyorum kafam patatese döndü. son mamaları hills'di ama o da balıklıydı. balığı severek yemiyorlar sırf doymak için yiyorlar. tavuklu almak istemeyince alacak mama bulamıyorsunuz resmen sektör bu halde.

bir kediye bile bakmaktan aciz olmak

böyle değerlendirmeyin. türkiye de kedilerle yaşayan 10 kişiden en az 6'sı hayvana doğru bakmıyor, ona saygı duymuyor. son yıllarda evde hayvan özellikle kedi bakma arttı ama bu iyi bir şey mi? acaba kaç tanesi sonradan sokağa atılıyor? kaç tanesi tüyü oluyor diye balkonlara kapatılıyor? kaç tanesi ucuz zararlı mamalarla ileride yakalanacağı hastalıklara hazırlanıyor ? bunu bilmiyoruz. o yüzden bu işi popülize etmeyi yanlış buluyorum. hayvansever olan, tüm türlere saygısı olan, hatta arttırıyorum hayvan aktivisti olanlar kedilerle yaşamayı hak ediyorlar. oyuncak değil çünkü bu çocuklar.

29 ekim cumhuriyet bayramı

yaşa mustafa kemal paşa yaşa !

kedi sahiplenmenin maliyeti

tek kedi sahiplenecekseniz bunun size en büyük maliyeti "sorumluluk bilinci" olacaktır. parasal ve manevi olarak kediler evde yaşamaya hızlı uyum sağlamalarıyla en ekonomik canlar. bu sorumluluk bilinci de onun hiç büyümeyen bir cocuk olduğunu bilerek onu takip edip uzaktan veya kedinin yapısına göre yakından ilgilenmekten geçiyor. tek kedi için masrafınız ne derseniz, tuvaleti, taşıma kabı, tırmalama tahtası bunlar para değil. hatta taşıma kabı, tuvalet gibi ürünleri ikinci el letgo vb. den alırsanız iyice ucuza gelir.

kısırlaştırma da büyük bir kalem maliyette. erkek kediler için çok yüksek olmasa da dişiler için gittiğiniz veterinerin fiyat listesine ve müşteri portföyüne göre büyük farklar görebilirsiniz. unutmayın pahalı veteriner iyi veteriner değildir, memnun olmazsanız veya şüpheye düşerseniz mutlaka birden fazla veterinere gidin ve görüşün, bu sektördeki parayı gören herkes veteriner oldu son 10 yılda, her köşede veteriner var ve bu arkadaşların çoğu "genellemeden kaçınarak" söylüyorum, varlıklı tiplerin "sorunsuz" hayvanlarına iki iğne vurup muayeneden 80 lirayı alıp işime bakayım kafasındalar.

kedi kumu hayvanın sağlığına ciğerlerine zarar vermeyen bentonit alsanız 10 litresi 20-30 tl arası değişiyor 20 litre kum sizi uzun süre götürecektir

parazit aşıları ve senelik aşıları biraz tuzlu tutar, onu da zaten sürekli ev içindeyse 3-4 ayda bir yaptırıyorsunuz fark edilmez. dış parazit damlası zaten çok pahalı değil, kendinizde alıp enseden uygularsınız.

maliyette en büyük payı mamalar alıyor. 10 kg lık iyi bir mamanın fiyatı şu anda 500-600 tl civarında. tek kediye bu mama yaklaşık 4 ay gider, yaşına kilosuna göre bu süre değişir.

maddi durumunuza göre "spesifik" şeylere para vermekten kaçınmadan giderleri küçültmek mümkün. malzemeyi ikinci el alın, dış paraziti kendiniz yapın kumu daha uygun fiyatlısından alın, az topaklansın ama uygun olsun gibi gibi. bu kalemlerde fiyattan taviz vermemeniz gereken şey mamasıdır, mamada ucuza kaçmayın ve mutlaka tavsiye almanın yanında kendiniz araştırın internetten. tek bir veterinerin veya bir başka kedicinin söylediği kesin doğrudur diye düşünmeyin. bu sektör materyalist tıpçılarla çok benzer, adam kendi anlaşmalı olduğu mamasını övecektir tabi sana, herkesi dinleyin ama kararı kendiniz verin. iyi markaların mama içerikleri internette bulunuyor, bu içerikleri karşılaştırın. bir çok kedici sürekli gittiği veteriner ne dediyse onu emir kabul edip uyguluyor. tabi ki güvendiğiniz işine hakim olan veterinerinizin tavsiyelerini dikkatle dinleyin ve uygulayın, ama bu sizde "araştırma tembelliği" yapmasın. kedinizide izleyin bu arada, onu en iyi siz tanırsınız çünkü. bilgi çağındayız, elinizin altında internet diye bir derya var, az biraz ingilizceniz varsa hattta google translate bile kullanabiliyorsanız araştırmak okumak için makaleler, yazılarla dolu internet. üşenmeyin, insan çocuğunuz olduğunda nasıl araştırıyorsanız bu da aynı şey.

bunlar dışında tırnak kesme, tüyleri kırpma gibi ekstra şeyler var, kimi kediciler kedisinin tırnaklarını kendisi kesiyor, kimisi hiç kesmiyor gereksiz buluyor. tüy kırpma işine uyutarak yaptıkları için ben karşıyım. bir veterinerde gördüm kadın kediyi uyutmadan tüylerini kırpıyordu, nasıl oluyor diye sorduğumda küçükten alıştırdık o zaman sorun olmuyor demişti

kedi pınarı alacak olursanız iyileri 1-2 bin lira civarı. aşırı ihtiyaç bir şey değil tamamen size ve bütçenize kalmış.

son olarak, bir çok konuda maliyet yapın ama mamada yapmayın. mamadan kısarsınız sonra veterinere o mamanın 5 katını ödersiniz. kediler zaten dayanıklı hayvanlar, gençken dikkatli baktığınızda kolay kolay hasta olmuyorlar önleminizi alırsanız. önemli olan yaşlılık dönemleri. işte kaliteli mama da bu döneme yatırım bir anlamda. yoksa en ucuz mamayı alırsın zevkle yerler ne güzel yiyorlar çok sevdiler ben hep bundan alayım dersin sonra yaşını aldığında hastalıklar peşini bırakmaz. ağız sağlığı, diş problemleri vb. bunlar ilerleyen yaşlarda en sık görülen durumlar mesela.

birde tüm bu maliyetlerin dışında yoldaşının yüzünden çıkan ekstra maliyetler var, kediye yoldaşının uyguladığı yanlış uygulamalar, hatalı bakımlar hayvanı hasta edebiliyor. bu sebeple, maliyet ve maneviyatın dengesi tamamen sizin elinizde, okumaktan ve araştırmaktan korkmayın ve üşenmeyin, duyduğunuz her şeye inanmayın. insanoğlunun kedilerle yolculuğu köpeklere kıyasla henüz çok yeni. kedilerin ev yaşantısındaki psikolojileri ile ilgili bilimsel bir araştırma bile yok, beslenme diyetleriyle ilgili ciddi bir araştırma yok, insanoğlu henüz evcil kedileri köpekler gibi tam olarak çözebilmiş değil, bunun için birlikte biraz daha yol kat etmemiz gerekiyor.

tasmalı mı tasmasız mı

tasmaya karşıyım, ama kimi kediler görüyorum yoldaşıyla dışarı çıkmış, dolaşıyorlar, böyle durumlarda mecburen takmak lazım, onun dışında tasmaymış elbiseymiş saçma, suni ve kedinin doğasına aykırı bulduğum sağlıksız hareketler.

yazarların kedi maması tercihleri

benim çocuklardan tuxedo olan kilo almaya eğilimli. eğer eğilimli olmasa alacağım tek mama nd nin tahılsız serisinden olurdu. gözle görülür bir etkisi var mamanın ve büyük iştahla yiyorlar. ben kedinin mamaya ilgisine çok takılmam, benim için önemli olan o mamayla aldığı gıdanın etkileri nedir çocukta. benim çocuklardan birisi "lord" olduğu için çok hareket etmez, kolu kanepenin köşeye atıp herkesi yukarıdan izlemeye bayılıyor, uyumayıda çok seviyor, sırf bu yüzden nd tahılsızıla sterilised mamayı karıştırıp veriyorum. şimdilik en uygun çözüm bunu buldum. sterilised mamalarda tek bir markadan gitme taraftarı değilim. premium ve üstü markaların mamalarını dönem dönem deneyip değiştirmek kedinizin farklı lezzetlerden faydalanmasını sağlamak ve ömrü boyunca aynı oranda aynı içeriğe maruz kalmasına engel olmak bence daha mantıklı. en son sanabelle sterilised aldım, çocuklar iştahsız yese de dediğim gibi takılmıyorum ama tüyleri aşırı dökülüyor. mevsimsel desem hiç bu kadar dökülmemişti, gelecek sezon farklı bir mama deneyeceğim.

kedilerin balkondan düşmesi sorunsalı

bizim geçmişten bu yana kedi yoldaşlarımızdan sadece birinde bu sorunu yaşadık. çok deli bir tekirdi ve hem ön balkondan hem arka balkondan düşmüştü. ama onu kısırlaştırmamıştık bu büyük bir etken diye düşünüyorum. kedilerin evden kaçma, dışarıya çıkma eğilimleri genellikle üreme iç güdüleri nedeniyle oluyor. evinde mutluysa, seveni varsa, maması varsa ve kısırlaştırıldıysa kediler öyle her fırsatta kaçayım dışarı diye düşünmüyorlar aslında. kısırlaştırma öncesi dönemde balkon demirlerinde dans ediyorlardı, o zamanki ev 2. katta çok yüksek olmamasına rağmen çok korkuyordum. kısırlaştırdıktan sonra pamuk gibi oldular. dairem yüksek katlı bir yerde olsaydı kesinlikle önlem alırdım tabi. 15. kattan düşmüş bir kedi varsa ortada bunun sorumluluğu yoldaşındadır tamamen, kedi kendisi atladı demez hiç bir kedisever. sonuçta bunlar hiç büyümeyen hep 3 yaşında kalan çocuklar gibiler. önlemini sizin almanız lazım.

bir diğer konu da dışarıyı tanıyan kediyi sonradan tamamen eve kapatma durumu. şimdi zaman zaman kediseverler büyük kedi sahipleniyorlar, 1 yaş ve üstündeki bu çocukların bazıları hayatlarının bir dönemini sokakta, dışarıda yani daha özgür geçirmiş oluyorlar. hepsinde olmasa da bazısı buna alışıyor ve yeni evindeki kapalı düzeni benimsemeyip dışarıya çıkmak isteyebiliyor.

kedi tırmalama tahtası

ikincisini aldım geçen gün, zamanla yıpranıyor ve tahtaya sarılan o ip parçalanıp dağılıyor. ben alışmaları için kedi spreyi sıktım tahtanın üzerine, yavas yavas alıstılar, birde ne zaman tahtanın yanında görsem sözlü olarak onaylayıp motive ediyordum. yine arada halıya divana cırtlıyorlar ama tahtaya alışınca en çok ona yapıyorlar.

kedinizle ortak özelliğiniz

20 yıldan uzun evli kalan çiftlerin hem görsel hem huy anlamında birbirine benzediğiyle ilgili bilimsel bir araştırma vardı, bu durum hayvan sahiplerinde daha hızlı işleyen bir süreç, hayvanın insana oranla çok daha bakir, temiz ve berrak iç dünyası onun zamanla yoldaşına benzemesine neden oluyor bence. veya biz uzun süre birlikte yaşayınca öyle hissediyoruz bilmiyorum.

kısırlaştırma düşmanları

bende bu kafiledendim eskiden, bir canlının üreme hakknı almayı yanlış buluyordum, sonra fikrim değişti. ha şöyle bir şey var, yaşadığım yer otomobillerden, trafikten, yoğun insan kalabalığından uzak bir yerde olsaydı kesinlikle kısırlaştırmazdım. çünkü o zaman çocuklar "yarı evli" büyüyüp yaşayacaklardı ve yavruları da olsa insan toplumunun tehlikelerinden büyük oranda uzak olacaklardı. o zaman ne yapardım, popülasyonu görme ve izleme şansım olacaktı, baktım problemler ortaya çıkmaya başladı kısırlaştırırdım. ama şehirde yaşıyorsanız, apartman dairesindeyseniz buna mecbursunuz. kediniz dışarıyı tanımıyor, bir çok tehlike var dışarıda, üreme iç güdüsünün, üreyememenin onda oluşturduğu baskı ve stres hayvan için büyük bir ızdırap ve yük halini alıyor o evin içinde. bu acıyı ona çektirmenin manası yok.

güvercinden kediye pire sıçrar mı

bence düsük bir ihtimal, şöyle ki biz evde yabani güvercinleri de besliyoruz balkonda tepsileri oluyor, grup halde gelip yeyip gidiyorlar, o sırada balkon kapısını kapatıyoruz ki parazit atlaması ihtimalini geçiyorum kedilerin kuşları yakalamak için yapacağı bir hamlede aşağı düşme riskleri var, güvercinler mamasını yeyip gidince şöyle bi su döküyoruz balkona sonra açıyoruz kapıyı çocuklar çıkıyorlar, güvercinler onları görünce zaten çok yanaşmıyor balkona, yani birbirlerine parazit bulastıracak mesafeye girmiyorlar. işin özü amaç tüm canlarla doğru önlemlerle "ayırd etmeden" ilgilenebilmek

kedi çimi

çok pahalı olduğu için macun alamıyorum, kedi çimini çiçekçilerde bulamadım çok gezdim. en son uğradığım yer çiçekçilerde tohum bulamazsınız ziraatçilere bakın dedi. e ziraatçilerin yeri de bana uzak. internetten sipariş verdim bende. bir kaç kez evdeki aşurelik buğdayı ektim onlardan da çıktı, fakat çocuklar köklüyor bunları büyüme sürecindeyken. ayrı bir yere koydum orada biraz büyütüp, gelen çim tohumlarını da ekip büyüdükten sonra koyacağım ki hemen köklemesinler uzun ömürlü olsun.

sanabelle

alman menşeili bir mama markası. piyasada kedicilerin övdüğü royal canin, proplan, nd vb. hepsini denedim çocuklarda. nd tahılsız serisinin kedilerde gözle görülür bir fark yarattığını itiraf edeyim. ancak kısır kedilerde kilo aldırıyor. tek kedi varsa belki gramajlı vererek önüne geçebilirsiniz fakat birden fazla kedi varsa birbirlerinin mamasını yiyorlar doğal olarak tombik olan tombikleşmeye devam etti. kanepe gibi olunca da tekrar iki dönemin ardından sterilised'e döndün. bu markanın sterilised olanını sipariş ettim. yorumların büyük çoğunluğu olumlu, kullanıp göreceğim, detayları yazarım

  • /
  • 7

hatalı veterinerlerin kediniz fipten ölmüş bahanesi

yeni moda.

öncelikle;

(bkz:veteriner hatası sebebiyle kedinizin ölmesi)

1 hafta içinde 3 ölüm haberi aldım çevremden. üçüne de kediniz fipten ölmüş denmiş. ve üç hikayede de adı geçen veterinerler farklı. biri kısırlaştırma ameliyatının hemen ertesi günü ölmüş. fip sebebiyle öldüğü söylenmiş.

diğer ikisinde ise hikaye çok benzer. aileler evlerine yavru kedi alıyorlar fakat eve sokmadan önce veterinere bir götürelim diyorlar. iki veteriner de hemen iç dış parazit uygulaması yapıyor ve karma aşısının ilk dozunu yapıp gönderiyor ve 1 hafta sonra gelin diyorlar. sık aşılama sonrası hayatını kaybeden yavrular için "kediniz fipten ölmüş" deniyor. ben kedilerimi ilk aldığımda veterinerim "annesinden kardeşlerinden yeni ayrıldı, önce size alışsın, yeni evine alışsın. 15 gün sonra parazit ve aşılarına başlarız" demişti. bu süre içinde vitamin ile destekleyerek bağışıklık sistemini de güçlendirebileceğimi söylemişti. polivit, supravit gibi vitaminlerden suyuna katarak uygulamıştım. aşıların arasında da 21 günlük periyodlar oluşturmuştu. bazı veterinerler bu kadar hassas yaklaşıyorken bir diğer tarafta ise acele şekilde davranıp ölümlere sebep olanlar da var. sonuç şu ki veterinerlerinizi seçerken dikkatli olmalısınız. bazıları hayvanları çok iyi tanıyor ve işlerini muazzam yapıyorken bazıları ise işin sadece ticaretine bakıyor ve hayvanları tanımıyorlar ve onların davranışlarını kesinlikle doğru analiz edemiyorlar.

stronghold

abdli zoetis'in ürettiği mucize ilaç. dış parazit damlası olarak kullanıyorum ve pirelerde en kesin çözüm. birçok dış parazit damlası pire sorununu çözemiyorken stronghold çözüyor. ayrıca kulak uyuzu için de mutlaka bu ilaç kullanılmalı.

etki ettiği parazitler;

pireler - yetişkin, yavru ve yumurta formları
kalp kurdu
bağırsak kurtları
kulak miteları
bitler

çocuk sahibi olmak

2'nci bir ev,
2'nci bir araba
bir de 30 yıl boyunca çocuğuna bakabilecek kadar kazançlı bir iş sahibi değilsen

------ asla yapma! ------

ama sen yap yinede, ne demek istediğimi 30 yıl sonra anlarsın. kedi sözlük yayından kalkmazsa gene konuşuruz.

kronik böbrek yetmezliği

kedilerde ölüm nedenlerinin başında gelir. çoğu veteriner pek bir ömür biçmez çünkü tani konduğunda genellikle 4.evre olmuştur. eğer kedinize düzenli kan tahlili yaptırmıyorsanız erken evrede tanı koyma şansınız yoktur. kilo kaybi,aşırı su icme,aşırı idrar,kusma,ağız kokusu başlıca belirtilerindendir.
ben de kedimi evre 4 te yakalayabildim,veteriner birkaç hafta ile birkaç ay arası ömür biçti. sonra felinecrf.org diye bir site buldum,turkçesini de hacettepeden bir hoca https://kedikbhblog.wordpress.com olarak çevirmiş saolsun. mutlaka okuyun. kedimle hastalıkta 1. yılımızi kutladık ağustosta. bilgilenmek,yol yordam isteyen lütfen çekinmeden mesaj atsın,bu zor yolculukta yardımcı olmaya hazırım

sokaktaki kediyi alıp eve kapatmak

dolu olduğum bir diğer konu. sokaktaki yaşam şartlarına uyum sağlamayı başarmış, sağlık problemi olmayan bir kediyi eve getirip kapatmayı çok saçma buluyorum. ya arkadaş yuva ihtiyacı olan, dışarda yaşayamacak ve hiç sokak görmemiş zaten bir sürü kedi varken sırf kendi zevkin için neden alışanı alırsın ki? çok minik olur, annesi olmaz, yaralı, bakımsız ve muhtaç olur amenna. ama aksi durumu çok mantıksız buluyorum. doğal düzene gereksiz müdahale olarak görüyorum.

sokak hayvanlarını besleyenlere suçluymuş gibi davranılması

ah ben neler çektim. yukarıda allah var, topu topu 2 - 3 kedi olurdu. hani gazetelerde okuyoruz öyle 20 - 30 mazallah 100 kedi filan değil, ben istemem zaten ne o öyle hepsine pislik içinde bakıyorlar güya bakıyorlar hepsi hasta!..

2 , 3 kediyi bile istemezlerdi, su kaplarını dökerlerdi, kaç kez gözümle gördüm, suç üstü yakaladım, zabıta getirmekle tehdit eden , allah'sız iftiracı, yalancı, hain aşağılık biri vardı hele...şükür taşındı, allah herkese layığını yaşatsın

anadolujet kedi taşıma prosedürü

aynı kafeste birbiriyle anlaşabilen ve kafesle beraber ağırlığı 8 kiloyu geçmeyen iki kediyi kabin içinde taşımak mümkün. kedimizin biletini alabilmek için, aşılarının tam olduğunu veteriner hekim imza ve kaşesiyle gösteren bir aşı karnesi ve yine veteriner hekim tarafından verilen, kedinin x tarihinde yolculuk yapmasında sağlıkla ilgili bir problem olmadığını belirten onayı istiyorlar. 8 kiloyu kutuyla beraber geçmeyen bir kedi için bilet fiyatı 70 türk lirası. 8 haftadan küçük veya anne sütünden kesilmemiş yavru kedi/köpek ve emziren anneler ile 8 haftadan büyük, 12 haftadan küçük kediler veteriner onayı olmadan taşınamıyor. kargo kompartımanında aynı kafes içinde bir anneden doğmuş, 8-24 haftalık, en fazla üç hayvan taşınabilmekte. hamile kedi taşımak zaten doğal olarak yasak. uçuştan en geç 6 saat önceye kadar rezervasyon yapmak gerekiyor. daha sonra kabul edilmiyor. zaten en mantıklısı bileti alır almaz rezervasyonu yaptırmak çünkü her uçuş için belli bir evcil hayvan kotası var. genelde dolmuyor ama işi garantiye almak gerek. kedimizin veye kedilerimizin check in ve kilo ölçü ile bilet işlemleri check in kontuarlarında yolcu ile birlikte yapılıyor. sadece ücretin ödendiği yer havalimanı içinde farklı. eğer evcil hayvanla seyahat ediyorsanız, 1 saat önce alana gidiyorsanız 2 saat önce gitmeniz en mantıklısı. işlemler her zaman tıkır tıkır yürümüyor. ayrıca x ray cihazından kedinizi çıkarıp kutuyu bir kere boş olarak geçirmeniz isteniyor güvenlik açısından. bu yüzden eğer takabiliyorsanız en mantıklısı bir vücut tasması takmak suretiyle yola çıkıp kendimizi garantiye almak. çünkü gürültü, kokular, insanlar kedimizi strese sokabiliyor. taşıma kafesi konusuna gelecek olursak, pet shoplarda 30-40 liraya satılan bildiğimiz plastik taşıma kutularının ölçüleri uçak yolculuğu için uygun. ama bir büyük boyunu, farklı modelin bir tık büyüğünü almak gibi bir hata sakın yapmayın. çünkü koltuk arasına asla sığmıyor. o yüzden ben kedili uçak yolculuklarımda kutuyu koltuk arasında tam sıfır sığdırıp ayaklarımı da kutunun üzerine koyuyorum. o ölçüler ve bahsettiğim kutular sıfıra sıfır düşünülerek yapılmış bence, dışına çıkmayın. yolculuktan en azından 1 saat önce mamayı suyu kaldırın önünden ki yolculuk esnasında strese girip kusma ihtimali olmasın. bunun dışında da önemli bir husus yok zaten, rahat rahat gidiliyor.

kedili eve yeni bir kedi dahil etmek

yeni kedi diğer kedilerin olduğu eve kesinlikle direkt bırakılmamalı. öncelikle ayrı bir odaya alınıp yeni kedinin kokusunun diğer kediler tarafından algılanmasını sağlamak gerekiyor. yeni kedi minimum 1 hafta kadar ayrı odada kalmalı. sık sık odasını ziyaret ederek onu sevmeli, ilgilenmelisiniz. aynı kıyafetlerle ve ellerinizi yıkamadan diğer kedilerinizi de sevin. bu onların arasındaki koku bağını sizin üzerinizden alarak olumlayacaklardır.

1 hafta süreçten sonra tüm kedilerin birbirlerini uzaktan da olsa göreceği şekilde en sevdikleri mamaları verin. yemek yerken bir yandan da birbirlerini görecekler . tüm kedilerin biraz aç olmaları daha çok işimize yarar. lezzetli bir yiyeceği yerken birbirlerini görmeleri yine bu tanışmayı olumlayacaktır.

kediler için yaşam alanları çok mühimdir. hakim oldukları alanlara başka kedilerin gelişi onların hiç hoşuna gitmez. bu sebeple tüm bunları yapsanız bile aralarında mutlaka bir hakimiyet savaşı yaşanacak ve dominant olan aralarındaki tartışmalar sonrasında belirlenecektir. bu yaptıklarınız sadece bir nebze de olsa aralarında tartışmanın şiddetini azaltacaktır. tabi tamamen hiç sorun olmadan birbirlerine alışırlarsa ne mutlu ama genellikle sıkıntılar çıkıyor.

şöyle de iki kaynak sunayım;

https://www.hillspet.com.tr/cat-care/rou...
https://kedilibirhayat.com/2017/05/20/2-...

kedinizin hayatını kaybetmesi

ilk kedimi kısırlaştırma operasyonunda fazla narkozdan kaybedince geçirdiğim büyük travma sonrasında 15 senedir hayvan hakkı savunuculuğu yapıyorum. buna sokak hayvanlarının beslenmesi, tedavisi, kısırlaştırılması, barınak gönüllüğü, her türlü eyleme katılma dahildir. korkunç bir acıydı. sonrasında tabi ki çok kayıplarım oldu ama yüzlerce canda bugün çok sağlıklı ve mutlu yaşıyorlar.

sokak hayvanları

istediğimiz kadar candır, ciğerdir, neşedir, sevinçtir diyelim hemen hepsi vicdan sahipleri için kanayan yaradır. bin hanelik bir sokakta üç bilemedin beş kişi çıkar ( bazen 1 kişi bile çıkmaz ) aç kalmasınlar, üşümesinler diye ilgilenen, toplanırlar onların etrafına ve bu toplanma bir süre sonra toplatılmaya sebep olur. şansları varsa toplatıldıkları barınaktan kulağında bir küpe ile çıkarılıp çöplüklere yada vahşi hayvanlarmışçasına ormanlık alanlara bırakılırlar. sokağında kalmayı başaranlar gizli saklı korku içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışır ta ki bir araç çarpıncaya bir canavarla karşılaşıncaya kadar. bir sokağın simgesi, bireyi haline gelmeyi başarmış bir kaçı da ana haber bültenlerinde konu olacak kadar ilginç bulunurlar. üretip satanlara, alıp yavrulatanlara akıl fikir, insaf, eylemlerinin sonucunu fark etme ve eylemlerini terk etme iradesi temenni ediyorum.

Toplam entry sayısı: 135

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

kedi fügü

18’inci yüzyılda ünlü olan italyan besteci domenico scarlatti, kedisi pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. resmi adı “kk. 30, fa minör füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “kedi fügü” olarak biliniyor. kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

kedi nanesi

kedi nanesi ingilizce adıyla catnip, kedilerin büyük çoğunluğunun bayıldığı bir bitki türüdür. bu bitkinin aromasından catnip sprey yaparlar kedi divanı tırmalamasın diye tırmalama tahtasına sıkarsınız alışsın orayı tırmalasın diye, aldığınız oyuncak topla oynasın diye içine koyarlar veya üstüne sıkarsınız. saksıda yetiştirilebilen bir bitkiymiş ama tohumu nereden bulunur bilmiyorum, tohumu elinde olan varsa bir pm kadar uzağınızdayım

felçli engelli kediler

özellikle bu canlara bakan hayvansever insanlar tanıdım. imrendim nasıl bir kafa o gerçekten saygı duymamak elde değil. 6-7 kedisi var hepside muhtaç ve sakat, gözleri kör, dengesini bulamıyor, yürümekte sıkıntı yaşıyor. elleri öpülesi insanlar

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

kedi günlük

sevgili günlük birkaç gündür ev monotonlaştı, bize bol bol mama veren kadın ortalarda yok, küçüklüğümüzden beri gördüğümüz bu adama kaldık. aç acına gezdiriyor bizi evin içinde, gidip yatağının başında saatlerce uzanıp beklemek zorunda kalıyoruz, dört dönüyoruz sağında solunda iki gıdım mama koyacak diye. osman bağırıyor buna niye mamayı az veriyorsun diye, tabi ben gazlıyorum osmanı bunun üstüne haberi yok, neymiş efendim sağlıklı kedi olmamız için gramajla düzenli yememiz lazımmış, saçma saçma şeyler. hayır bana çok dokunmuyor çünkü osmanın mamayı de ben yiyorum zaten, sonra yiyecekmiş gibi yapıp burun kıvırıp gidiyorum bu safım da arkamdan geliyor. iki dakika sonra dönüp hepsini yiyorum. kolay mı bu koca gövdeyi doyurmak. dün rüzgardan tuvaletin kapısı kapandı, adam da uyuyordu, sabaha kadar zor tuttuk. osman bi ara salona yapmaya yeltendi ama izin vermedim. adam kapıyı açar açmaz ben tuvalete koştum, baktım osman saksıya işiyor, hiç adamın yanında yapmazdı bunu kızıyor diye. ama o kadar sıkışmış ki onu bile düşünememiş. elli kere anlattım bu yeni kumu ama anlamıyor, sevmiyorum ben adam gibi kum koysunlar deyip geçiyor. öldürecek bu osmanın hoyratlığı beni. onun yüzünden bende laf yiyorum her seferinde. iyice ayar etmeye başladı bu adam bizi. bol mama veren kadın bir an önce gelse iyi olacak. yoksa tırnaklarımı yeni divanda bileyeceğim.

osman'da iki yüzlümüdür nedir, o kadar laf söylüyor adama, akşama kadar kucağından inmiyor. birde utanıp bana bakıyor idare et içgdüsel bir şey dayanamıyorum mırlamam lazım diye açıklama yapıyor. biz nasıl dayanıyoruz ? sadece acıkınca çıkıyorum kucağına tırnakları hafiften geçirip dürtüyorum hemen anlıyor köftehor maması gelmiş bunun diye. biraz dik dur osman diyorum hiç umurunda değil, adamla konuşsa, sevdirse kendini akşama kadar. yılışık. geçen gün tuvalet kapısı kapandığında oradan oraya koşturuyoruz osmanla. buna tuvalet kapalı yapmaya çalşıyorum götürüyorum o tarafa, bu akıl fakiri adam oyun oynuyoruz sanıyor koşturuyor bizimle. koca adamsın iki dakika ağır ol ya. biz orada bok derdindeyiz sen koridorda koşturuyorsun bizimle oyun oynamak için. garip bir adam bu. neyse ya, ne adamlar var yine bu iyi, en azından gözlüyor seviyor karışmıyor işimize gücümüze. balkondan alt kattaki kedinin kadınını duyduktan sonra dedim bizim adam yine iyiymiş. kadın sürekli yıkamaktan hasta etmiş kediyi, yalanmayı unuttum abi yardım edin diyor balkon demirinden. nereye yardım edeyim aramızda kaç kat var kuş muyum ben.

kedi nanesi

kedi nanesi ingilizce adıyla catnip, kedilerin büyük çoğunluğunun bayıldığı bir bitki türüdür. bu bitkinin aromasından catnip sprey yaparlar kedi divanı tırmalamasın diye tırmalama tahtasına sıkarsınız alışsın orayı tırmalasın diye, aldığınız oyuncak topla oynasın diye içine koyarlar veya üstüne sıkarsınız. saksıda yetiştirilebilen bir bitkiymiş ama tohumu nereden bulunur bilmiyorum, tohumu elinde olan varsa bir pm kadar uzağınızdayım

kedilerde empati

abd’nin michigan eyaletindeki oakland üniversitesi’nden moriah galvan ile jennifer vonk 12 kedi ve sahipleri üzerinde bir araştırma yaptı. sahipleri gülümsediğinde ve kaş çattığında kedilerin farklı davrandığı görüldü.sahibi gülümsediğinde kediler mırlama, sürtünme ve kucağa oturma gibi “pozitif” davranışları daha fazla sergiliyor ve somurtma durumuna kıyasla onlara daha yakın zaman geçirmek istiyordu.

araştırmanın sonuçları animal cognition adlı dergide yayımlandı.kediler sahipleri yerine yabancılarla olduklarında farklı davranıyordu. kişilerin gülümseme ya da somurtmasından bağımsız olarak aynı miktarda pozitif davranış sergiliyorlardı.

bu sonuçlar kedilerin insanın yüz ifadesini okuyabildiğini ve bunu zamanla öğrendiğini gösteriyor.

köpeklerin insanın yüz ifadesinden anladığı bir süredir biliniyordu. fakat kedilerin de benzer yeteneklerinin olduğuna dair verilere ilk kez rastlanıyor. galvan ve vonk’un vardığı sonuç kedilerin insan duyguları ile sandığımızda daha uyumlu olduğunu gösteriyor.vonk, araştırmalarının, kedilerin sahiplerine karşı sanıldığı kadar kayıtsız olmadıklarını gösterdiğini söylüyor.

buna karşılık bilim insanları köpeklerin mutlu ve kızgın yüzler karşısında farklı tepki gösterdiğini uzun zamandır biliyordu. bunun nedeni köpeklerin tepkilerini daha açık ifade etmeleri olabilir. 2011’de yapılan bir araştırmada, köpeklerin kızgın bir insanla karşılaştıklarında farklı vücut hareketleri sergilemek yerine onlardan aktif bir şekilde kaçındıklarını göstermişti.

kedilerle köpeklerin insan duygularına karşı farklı tepki göstermeleri tarih öncesine dayanıyor. köpeklerin insan mimiklerine daha güçlü tepki vermesi onlarla yaşama uyum sağlamada daha uzun zaman geçirmiş olmasıyla bağlantılı olabilir.

bu yıl yapılan bir araştırma, köpeklerin 30 bin yıl önce evcilleştirildiğini ortaya koydu. kediler ise 10 bin yıl kadar önce muhtemelen orta doğu’da evlerde görülmeye başlandı.

fakat bu konuda kesin sonuçlara varmak için henüz erken. köpeklerle ilgili araştırma sayısı kabarıkken kedilerin tepkileri konusunda çok az sayıda çalışma var

felçli engelli kediler

özellikle bu canlara bakan hayvansever insanlar tanıdım. imrendim nasıl bir kafa o gerçekten saygı duymamak elde değil. 6-7 kedisi var hepside muhtaç ve sakat, gözleri kör, dengesini bulamıyor, yürümekte sıkıntı yaşıyor. elleri öpülesi insanlar

leyla17

bir kaç yazısına denk gelmiştim gayet yerinde tespitleri olan bir yazar, insanları hedef gösterip platformdan ihraç edilmesini nick altı ile istemek kadar alçalmamıştır en azından diye düşünüyorum.

parayla kedi almak

arkadaşlar emin olun cins kedi alan ve satan bir yığın insan var. yani bir kişi dahi yaptığı bu yanlışı fark edip dönse hayvanlar için kar olur. sahiplendirme platformlarına sorun bir, sokakta cins kedi bulunduğunda ne kadar zamanda sahipleniliyor kaç kişi istiyor, normal kediler için ihtiyaç olduğunda kaç kişi başvuruyor. cins kediler bir gün bile durmuyorlarmış. e bu nasıl hayvan severlik, bu resmen ayıptır, kime neyin şeklini yapıyorsun ki sen? hangi kedisever gördün kedin cins diye sana imrenen? böyle bir şey varsa acıyorum onlara. ben şunu beslemek istiyorum diye bir şey mi var siz hayvanseverliği nasıl anlıyorsunuz, böyle bir şey değil başka bir canı sevmek. bunun adı gösteriştir, ama kediyle kime gösteriş yapılabilir onu düşünüyorum bulamıyorum. ben cins kedisi var diye hiç bir arkadaşıma imrenmedim, bende mi bir sıkıntı var onu da bilmiyorum.

hangi türe bakarsanız bakın, iyi bakıldıktan sonra o kadar güzeller ki, sevgiyle bakılan her canın tüylerine, gözlerine, enerjisine yansıyor bambaşka bir şey oluyor.

kısacası durum şu, bu platformu öğrenip gelmiş bir kediseverin kedisiyle ilgili daha sağlıklı daha doğru bilgi sahibi olması tüm kedilerin hayrına olur. ve buradaki bir çok kedisever size satın almayın sahiplenin diyor, gerçek sevgi budur diyor, kedilerin mal gibi alınıp satıldığı kafeslerde ömrünü tükettiği sektörlere destek olmayın diyor. bunu dikkate alırsanız bir hayvansever daha kazanmış olur kediler camiası, almazsanız kendi bileceğiniz iş, ama kendinize hayvan sever demeyin, sokaklarda ölen, sahiplendirilemediği için barınaklarda hastalık içinde ölen her canda sizin de bir vebaliniz var

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

alttaki yazara soracaklarım var

levent kırca'lardan metin akpınar'lara kadar geçmişte güldürü ve mizahın mutlaka muhalif ve politik olduğu dönemlerden cem yılmaz tarzı güldürüye geçiş dönemi arasında kalsaydınız cem yılmaz'ın komik olması ve güldürmesi bir yana apolitik ve eleştirmeyen anlık güldürü mizahını yinede desteklermiydiniz. eğer desteklerim diyorsanız mizahın gücünü hafife aldığınızı göstermez mi bu, mizahın ulaşılamayacana ulaşan, dokunulmayana dokunan ve eleştiren o müthiş karışımını terk etmek sizi neden memnun ediyor. teşekkürler