rene

Durum: 135 - 0 - 0 - 0 - 07.11.2019 21:26

Puan: 2824 - Minnak Kedici

6 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazarkedi.

0
  • /
  • 7

kedilerin en sevdiği yiyecekler

kedilerin sevdiği çok yiyecek var ama sizin bu yazdıklarınızın çoğunu vermemeniz gerek. şeker ve tuz kedi için çok zararlı hatt oranına göre ölümcül. lütfen bir hayvansever olarak kedilerin besinleri neleri yemeleri yememeleri gerek konusunda bol bol okuma ve araştırma yapınız

felçli engelli kediler

özellikle bu canlara bakan hayvansever insanlar tanıdım. imrendim nasıl bir kafa o gerçekten saygı duymamak elde değil. 6-7 kedisi var hepside muhtaç ve sakat, gözleri kör, dengesini bulamıyor, yürümekte sıkıntı yaşıyor. elleri öpülesi insanlar

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

yazarların kedisi çeşme suyu mu damacana suyu mu içiyor

kediden kediye değişen bir şey sanıyorum bu. ortak tek özellikleri temiz suyu öncelikli seçmeleri. sokaktaki can da şansı olsa ilk en temiz suyu içecektir emin olun. bizimkilerden birisi eve kedi çeşmesi aldığımız halde illa ki gidip lavabodan yeni akan suyu içiyor, küçüklüğünden beri bu huyunu ne yapsak değiştiremedik. ancak diğeri temiz olduktan sonra beklemiş de olsa içiyor suyu. okuduğum kadarıyla kediler oksijeni bol suyu tercih ediyor zaten çeşmeyi alma nedenim de buydu, suyun sirkülasyonu oksijenle beslenmesini sağlayacaktı ama yine de çeşmeden vazgeçiremedim. belki de aynı suyun sürekli devir daim etmesine çeşmeden taze gelen suyu tercih ediyor olabilir köftehor

kedicileri köpekseverlerden ayıran en temel özellik

kediciler köpekseverlere göre içerisinde daha çok "hayvansever" barındırıyor. bir kedisever köpeği koalayı ayırmadan evrensel bir sevgi duyuyor hayvanlara. çünkü kediyi sevmek demek karşılığında hizmet beklemeden yapılan bir şey. aksine onun çalışanı oluyorsunuz. köpek sevgisi kediye göre biraz çıkar barındırıyor. evi koru, terliğimi getir, komutlarımı dinle vb. gibi. kedide bunlar sökmediği için, özellikle kedilere ilgili bir hayvanseverin daha birleştirici ve hayvanı kendi doğasına saygı duyarak onu öyle kabul ederek sevmesi gibi bir + sı söz konusudur. bu da büyük ve fedakar bir gönül ister . naiflik, nobranlıktan uzak bir ruh ister genellikle. tabi bunu biz bizeyiz diye söylüyorum. yoksa dışarda bu şekilde hayvan severleri kategorize etmeye karşıyım. başka bir canla gönüllü hayatını paylaşıyorsa ve sokak hayvanlarına saygılıysa onları da koruyorsa yeterli herkes için

kediniz sizi ne olarak görüyor olabilir

hiç bilmiyorum açıkçası, ben kendi gruplarından bir birey gibi gördüklerini düşünüyorum. yaklaşık iki senedir mamalarıyla tuvaletleriyle valide ilgilendiği halde yine de benim dibimden ayrılmıyorlar, oyunlarına illa dahil olmam lazım, düzenli sevmem lazım, sevmezsem bağırmalar, kızmalar, yüzüme bak, okşa beni diye yakınmalar. yani işin mamayı veren ve bakımı yapan el olduğuna ben inanmıyorum. ilk sahiplendiğimde ben bakmıştım sanırım o dönemde oluşan bir bağ mevcut aramızda. şimdi valide bakıyor dahi olsa benim odamdan çıkmıyorlar valide de bozulup bana yakınıyor, ben ilgileniyorum bunlar sana geliyor diye.

catwalk

kediniz koridorda yürürken arkasından dikkatlice ayak hareketlerine baktığınızda net olarak görürsünüz catwalk u. her kedide belirgin görülemeyebiliyor, bizim sarman osman da net görülüyor çünkü zayıf, zarif ve uzun patileri var. ama hodor tombul ve kısa ayaklı bir tuxedo, onda net göremeyebilirsiniz. o yüzden siz osman ı izleyin yürürken

kedici erkek çekiciliği

sahip olduğum çekiciliktir. şaka şaka normal bir kediseverim

kedi sahibi olmak niçin faydalıdır

ruhunuza iyi gelir, kediler ruhunuzu görürler onu beslerler, negatif enerji mıknatısı gibi çekip atarlar kötü enerjiyi üzerinizden

evde kedisi olmayan kedici

aslında kişinin yaşadığı muhit kedilerin sokakta yaşamasına uygunsa, bence en sağlıklısı ve normali kediyi orada dışarıda bakmak. veya yarı evli dediğimiz konseptide destekliyorum. böylece hem özgür oluyorlar hem gözeten birileri oluyor, hastalanırsa müdahale edecek, mamalarını verecek birileri oluyor. açıkçası ben çok isterdim kedilerim özgürce koştursun, ağaçlara tırmansın, çekirge kovalasın, toprağı eşelesin. başka kedilerle sosyalleşsin. ama maalesef böyle bir şansları yok.

kara kedi

en az sahiplenen canlarmış. sahiplendirenlerle görüşüyorum arada. geçen gün gittiğimde kafeste 4-5 tane siyah kedi vardı. bu çocuklar niye burada dediğimde hepsini sahiplendiler onları almıyorlar dedi adam. niye almıyorlar diye sorduğumda siyah olduğu için dedi. hayatımda böyle saçmalık görmedim ben. sahipleneceğim dönem deli gibi kara kedi aramış ama bulamamış bir insanım. cins veya renk ayrımı yapan insanlar kendisine hayvan sever demesin. eve eşya alır gibi can sahiplenilmez. özellikle hasta, engelli kedileri sahiplenen insanlar biliyorum, işte onlar gerçek hayvansever. sırf instagrama iki fotoğraf atayım diye cins kedi sahiplenenler kadar ifrit olduğum insanlar yok.

kedi tribi

bizim smokinli gerçekten çok zeki bir kedi. veterineri hiç sevmiyor. geçen gün iki veteriner dolaşmama rağmen müdahale edemediler hırçınlaştı, atalarının genleri aktif oldu aslan a bağladı. sonunda eve getirdik. evde iki gün boyunca bana trip attı. kimsenin yanına gelmedi sinirli sinirli gezdi evde. iki günden sonra affetmiş olacak ki ufak ufak tekrar gelmeye başladı. anlatıyorum sağlığın için şart diyorum anlamıyor. eve gelelim dedi sonunda veteriner. evde bu kadar stres olmaz dedi. bir de öyle deneyeceğiz.

yazarların kedileri

iki erkek yoldaşım var. birisi tuxedo diğeri sarman. osman ve hodor. 3 yaşına yaklaştılar. aldıktan 8-9 ay sonra kısırlaştırdım ikisinide. tabi kısırlaştırana kadar evde koku bırakmadık eşya kalmamıştı. kısırlaştırdıktan sonra paramın yetmediği çok nadir haftalar dışında hep kaliteli sterilised mamalarla besledim. arada yoğurt veriyorum, yaş mamalarına ara sıra zeytinyağı damlatırım. ayda bir de sularına bir damla beyaz sirke atıyorum. bu şekilde özenle ve sevgiyle bakıldılar, 6 kiloya yakın ikiside. sarman da kilo problemi yok çok hareketli, tuxedo'da kısırlaştırma sonrası karnında memelerinin olduğu kısımda sarkmalar oldu, sanırım hormonal bir durum. tuxedo da biraz kilo fazlası var gibi duruyor osmanın inceliğine oranla. o da hareketsizliğinden kaynaklı. uzanmayı ve sırt üstü patiler havada uyumaya bayılır. ben neredeysem oradalar, oda değiştirsem hemen geliyorlar. dışarı çıksam kapıda karşılarlar, bazen boğuyor bu çocukların ilgisi beni. insanda göremeyeceğiniz bir vefa, sözde nankör denilen kedilerdeki. saf sevgiyi hissediyorsunuz. hep 3 yaşında bir çocuk olarak kalan canlılar. ne kadar büyüseler de.

yazarların kedi kumu tercihleri

bentonit kullandım uzun süre ince taneli, hem doğal hem doğaya az zarar veriyor diye düşünerek. sonra pellet kumları keşfettim. doğaya hiç bir zararı yok bu kumların. ancak her kedi alışamıyor çünkü taneleri çok iri, suya maruz kaldıkça yumuşayıp çok ince bir kum halini alıyor. kedilerimi alıştırması çok zor oldu. hatta aylardır kullanmama rağmen hala alışamadılar diyebilirim. çözüm olarak bentonit kumla çam peletini karıştırıp verebilirsiniz. bu karışım size piyasada satılan kedi kumları arasında en ekonomik ve en doğal karışımı sunacaktır.

kedi sözlük

instagram üzerinden takip ettiğim bir dergiydi kedici dergisi. ben çok veteriner tanıdım, memlekette tarkan bey gibi idealist paraya değil işine aşık insanlar her alanda şart diye düşünüyorum.
  • /
  • 7

hatalı veterinerlerin kediniz fipten ölmüş bahanesi

yeni moda.

öncelikle;

(bkz:veteriner hatası sebebiyle kedinizin ölmesi)

1 hafta içinde 3 ölüm haberi aldım çevremden. üçüne de kediniz fipten ölmüş denmiş. ve üç hikayede de adı geçen veterinerler farklı. biri kısırlaştırma ameliyatının hemen ertesi günü ölmüş. fip sebebiyle öldüğü söylenmiş.

diğer ikisinde ise hikaye çok benzer. aileler evlerine yavru kedi alıyorlar fakat eve sokmadan önce veterinere bir götürelim diyorlar. iki veteriner de hemen iç dış parazit uygulaması yapıyor ve karma aşısının ilk dozunu yapıp gönderiyor ve 1 hafta sonra gelin diyorlar. sık aşılama sonrası hayatını kaybeden yavrular için "kediniz fipten ölmüş" deniyor. ben kedilerimi ilk aldığımda veterinerim "annesinden kardeşlerinden yeni ayrıldı, önce size alışsın, yeni evine alışsın. 15 gün sonra parazit ve aşılarına başlarız" demişti. bu süre içinde vitamin ile destekleyerek bağışıklık sistemini de güçlendirebileceğimi söylemişti. polivit, supravit gibi vitaminlerden suyuna katarak uygulamıştım. aşıların arasında da 21 günlük periyodlar oluşturmuştu. bazı veterinerler bu kadar hassas yaklaşıyorken bir diğer tarafta ise acele şekilde davranıp ölümlere sebep olanlar da var. sonuç şu ki veterinerlerinizi seçerken dikkatli olmalısınız. bazıları hayvanları çok iyi tanıyor ve işlerini muazzam yapıyorken bazıları ise işin sadece ticaretine bakıyor ve hayvanları tanımıyorlar ve onların davranışlarını kesinlikle doğru analiz edemiyorlar.

stronghold

abdli zoetis'in ürettiği mucize ilaç. dış parazit damlası olarak kullanıyorum ve pirelerde en kesin çözüm. birçok dış parazit damlası pire sorununu çözemiyorken stronghold çözüyor. ayrıca kulak uyuzu için de mutlaka bu ilaç kullanılmalı.

etki ettiği parazitler;

pireler - yetişkin, yavru ve yumurta formları
kalp kurdu
bağırsak kurtları
kulak miteları
bitler

çocuk sahibi olmak

2'nci bir ev,
2'nci bir araba
bir de 30 yıl boyunca çocuğuna bakabilecek kadar kazançlı bir iş sahibi değilsen

------ asla yapma! ------

ama sen yap yinede, ne demek istediğimi 30 yıl sonra anlarsın. kedi sözlük yayından kalkmazsa gene konuşuruz.

kronik böbrek yetmezliği

kedilerde ölüm nedenlerinin başında gelir. çoğu veteriner pek bir ömür biçmez çünkü tani konduğunda genellikle 4.evre olmuştur. eğer kedinize düzenli kan tahlili yaptırmıyorsanız erken evrede tanı koyma şansınız yoktur. kilo kaybi,aşırı su icme,aşırı idrar,kusma,ağız kokusu başlıca belirtilerindendir.
ben de kedimi evre 4 te yakalayabildim,veteriner birkaç hafta ile birkaç ay arası ömür biçti. sonra felinecrf.org diye bir site buldum,turkçesini de hacettepeden bir hoca https://kedikbhblog.wordpress.com olarak çevirmiş saolsun. mutlaka okuyun. kedimle hastalıkta 1. yılımızi kutladık ağustosta. bilgilenmek,yol yordam isteyen lütfen çekinmeden mesaj atsın,bu zor yolculukta yardımcı olmaya hazırım

sokaktaki kediyi alıp eve kapatmak

dolu olduğum bir diğer konu. sokaktaki yaşam şartlarına uyum sağlamayı başarmış, sağlık problemi olmayan bir kediyi eve getirip kapatmayı çok saçma buluyorum. ya arkadaş yuva ihtiyacı olan, dışarda yaşayamacak ve hiç sokak görmemiş zaten bir sürü kedi varken sırf kendi zevkin için neden alışanı alırsın ki? çok minik olur, annesi olmaz, yaralı, bakımsız ve muhtaç olur amenna. ama aksi durumu çok mantıksız buluyorum. doğal düzene gereksiz müdahale olarak görüyorum.

sokak hayvanlarını besleyenlere suçluymuş gibi davranılması

ah ben neler çektim. yukarıda allah var, topu topu 2 - 3 kedi olurdu. hani gazetelerde okuyoruz öyle 20 - 30 mazallah 100 kedi filan değil, ben istemem zaten ne o öyle hepsine pislik içinde bakıyorlar güya bakıyorlar hepsi hasta!..

2 , 3 kediyi bile istemezlerdi, su kaplarını dökerlerdi, kaç kez gözümle gördüm, suç üstü yakaladım, zabıta getirmekle tehdit eden , allah'sız iftiracı, yalancı, hain aşağılık biri vardı hele...şükür taşındı, allah herkese layığını yaşatsın

anadolujet kedi taşıma prosedürü

aynı kafeste birbiriyle anlaşabilen ve kafesle beraber ağırlığı 8 kiloyu geçmeyen iki kediyi kabin içinde taşımak mümkün. kedimizin biletini alabilmek için, aşılarının tam olduğunu veteriner hekim imza ve kaşesiyle gösteren bir aşı karnesi ve yine veteriner hekim tarafından verilen, kedinin x tarihinde yolculuk yapmasında sağlıkla ilgili bir problem olmadığını belirten onayı istiyorlar. 8 kiloyu kutuyla beraber geçmeyen bir kedi için bilet fiyatı 70 türk lirası. 8 haftadan küçük veya anne sütünden kesilmemiş yavru kedi/köpek ve emziren anneler ile 8 haftadan büyük, 12 haftadan küçük kediler veteriner onayı olmadan taşınamıyor. kargo kompartımanında aynı kafes içinde bir anneden doğmuş, 8-24 haftalık, en fazla üç hayvan taşınabilmekte. hamile kedi taşımak zaten doğal olarak yasak. uçuştan en geç 6 saat önceye kadar rezervasyon yapmak gerekiyor. daha sonra kabul edilmiyor. zaten en mantıklısı bileti alır almaz rezervasyonu yaptırmak çünkü her uçuş için belli bir evcil hayvan kotası var. genelde dolmuyor ama işi garantiye almak gerek. kedimizin veye kedilerimizin check in ve kilo ölçü ile bilet işlemleri check in kontuarlarında yolcu ile birlikte yapılıyor. sadece ücretin ödendiği yer havalimanı içinde farklı. eğer evcil hayvanla seyahat ediyorsanız, 1 saat önce alana gidiyorsanız 2 saat önce gitmeniz en mantıklısı. işlemler her zaman tıkır tıkır yürümüyor. ayrıca x ray cihazından kedinizi çıkarıp kutuyu bir kere boş olarak geçirmeniz isteniyor güvenlik açısından. bu yüzden eğer takabiliyorsanız en mantıklısı bir vücut tasması takmak suretiyle yola çıkıp kendimizi garantiye almak. çünkü gürültü, kokular, insanlar kedimizi strese sokabiliyor. taşıma kafesi konusuna gelecek olursak, pet shoplarda 30-40 liraya satılan bildiğimiz plastik taşıma kutularının ölçüleri uçak yolculuğu için uygun. ama bir büyük boyunu, farklı modelin bir tık büyüğünü almak gibi bir hata sakın yapmayın. çünkü koltuk arasına asla sığmıyor. o yüzden ben kedili uçak yolculuklarımda kutuyu koltuk arasında tam sıfır sığdırıp ayaklarımı da kutunun üzerine koyuyorum. o ölçüler ve bahsettiğim kutular sıfıra sıfır düşünülerek yapılmış bence, dışına çıkmayın. yolculuktan en azından 1 saat önce mamayı suyu kaldırın önünden ki yolculuk esnasında strese girip kusma ihtimali olmasın. bunun dışında da önemli bir husus yok zaten, rahat rahat gidiliyor.

kedili eve yeni bir kedi dahil etmek

yeni kedi diğer kedilerin olduğu eve kesinlikle direkt bırakılmamalı. öncelikle ayrı bir odaya alınıp yeni kedinin kokusunun diğer kediler tarafından algılanmasını sağlamak gerekiyor. yeni kedi minimum 1 hafta kadar ayrı odada kalmalı. sık sık odasını ziyaret ederek onu sevmeli, ilgilenmelisiniz. aynı kıyafetlerle ve ellerinizi yıkamadan diğer kedilerinizi de sevin. bu onların arasındaki koku bağını sizin üzerinizden alarak olumlayacaklardır.

1 hafta süreçten sonra tüm kedilerin birbirlerini uzaktan da olsa göreceği şekilde en sevdikleri mamaları verin. yemek yerken bir yandan da birbirlerini görecekler . tüm kedilerin biraz aç olmaları daha çok işimize yarar. lezzetli bir yiyeceği yerken birbirlerini görmeleri yine bu tanışmayı olumlayacaktır.

kediler için yaşam alanları çok mühimdir. hakim oldukları alanlara başka kedilerin gelişi onların hiç hoşuna gitmez. bu sebeple tüm bunları yapsanız bile aralarında mutlaka bir hakimiyet savaşı yaşanacak ve dominant olan aralarındaki tartışmalar sonrasında belirlenecektir. bu yaptıklarınız sadece bir nebze de olsa aralarında tartışmanın şiddetini azaltacaktır. tabi tamamen hiç sorun olmadan birbirlerine alışırlarsa ne mutlu ama genellikle sıkıntılar çıkıyor.

şöyle de iki kaynak sunayım;

https://www.hillspet.com.tr/cat-care/rou...
https://kedilibirhayat.com/2017/05/20/2-...

kedinizin hayatını kaybetmesi

ilk kedimi kısırlaştırma operasyonunda fazla narkozdan kaybedince geçirdiğim büyük travma sonrasında 15 senedir hayvan hakkı savunuculuğu yapıyorum. buna sokak hayvanlarının beslenmesi, tedavisi, kısırlaştırılması, barınak gönüllüğü, her türlü eyleme katılma dahildir. korkunç bir acıydı. sonrasında tabi ki çok kayıplarım oldu ama yüzlerce canda bugün çok sağlıklı ve mutlu yaşıyorlar.

sokak hayvanları

istediğimiz kadar candır, ciğerdir, neşedir, sevinçtir diyelim hemen hepsi vicdan sahipleri için kanayan yaradır. bin hanelik bir sokakta üç bilemedin beş kişi çıkar ( bazen 1 kişi bile çıkmaz ) aç kalmasınlar, üşümesinler diye ilgilenen, toplanırlar onların etrafına ve bu toplanma bir süre sonra toplatılmaya sebep olur. şansları varsa toplatıldıkları barınaktan kulağında bir küpe ile çıkarılıp çöplüklere yada vahşi hayvanlarmışçasına ormanlık alanlara bırakılırlar. sokağında kalmayı başaranlar gizli saklı korku içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışır ta ki bir araç çarpıncaya bir canavarla karşılaşıncaya kadar. bir sokağın simgesi, bireyi haline gelmeyi başarmış bir kaçı da ana haber bültenlerinde konu olacak kadar ilginç bulunurlar. üretip satanlara, alıp yavrulatanlara akıl fikir, insaf, eylemlerinin sonucunu fark etme ve eylemlerini terk etme iradesi temenni ediyorum.

Toplam entry sayısı: 135

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

kedi fügü

18’inci yüzyılda ünlü olan italyan besteci domenico scarlatti, kedisi pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. resmi adı “kk. 30, fa minör füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “kedi fügü” olarak biliniyor. kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

orangey

portakal (orangey) adlı sarman, bugüne kadar pek çok önemli filmde rol aldı. ünlü hayvan bakıcısı frank ınn tarafından keşfedilen portakal, 1951 yılında, “rhubarb” filmiyle sinema dünyasına adım attı. 1961’de “breakfast at tiffany’s” filminde audrey hepburn’ün kedisi rolünü oynamasıyla ününün doruğuna ulaşan portakal, bu rolüyle bir heykelciğe, rhubarb’daki rolüyle de hayvan dünyasının oscar’ı olan patsy ödülü’ne layık görüldü.

https://www.imdb.com/name/nm1248838/

kedi günlük

sevgili günlük birkaç gündür ev monotonlaştı, bize bol bol mama veren kadın ortalarda yok, küçüklüğümüzden beri gördüğümüz bu adama kaldık. aç acına gezdiriyor bizi evin içinde, gidip yatağının başında saatlerce uzanıp beklemek zorunda kalıyoruz, dört dönüyoruz sağında solunda iki gıdım mama koyacak diye. osman bağırıyor buna niye mamayı az veriyorsun diye, tabi ben gazlıyorum osmanı bunun üstüne haberi yok, neymiş efendim sağlıklı kedi olmamız için gramajla düzenli yememiz lazımmış, saçma saçma şeyler. hayır bana çok dokunmuyor çünkü osmanın mamayı de ben yiyorum zaten, sonra yiyecekmiş gibi yapıp burun kıvırıp gidiyorum bu safım da arkamdan geliyor. iki dakika sonra dönüp hepsini yiyorum. kolay mı bu koca gövdeyi doyurmak. dün rüzgardan tuvaletin kapısı kapandı, adam da uyuyordu, sabaha kadar zor tuttuk. osman bi ara salona yapmaya yeltendi ama izin vermedim. adam kapıyı açar açmaz ben tuvalete koştum, baktım osman saksıya işiyor, hiç adamın yanında yapmazdı bunu kızıyor diye. ama o kadar sıkışmış ki onu bile düşünememiş. elli kere anlattım bu yeni kumu ama anlamıyor, sevmiyorum ben adam gibi kum koysunlar deyip geçiyor. öldürecek bu osmanın hoyratlığı beni. onun yüzünden bende laf yiyorum her seferinde. iyice ayar etmeye başladı bu adam bizi. bol mama veren kadın bir an önce gelse iyi olacak. yoksa tırnaklarımı yeni divanda bileyeceğim.

osman'da iki yüzlümüdür nedir, o kadar laf söylüyor adama, akşama kadar kucağından inmiyor. birde utanıp bana bakıyor idare et içgdüsel bir şey dayanamıyorum mırlamam lazım diye açıklama yapıyor. biz nasıl dayanıyoruz ? sadece acıkınca çıkıyorum kucağına tırnakları hafiften geçirip dürtüyorum hemen anlıyor köftehor maması gelmiş bunun diye. biraz dik dur osman diyorum hiç umurunda değil, adamla konuşsa, sevdirse kendini akşama kadar. yılışık. geçen gün tuvalet kapısı kapandığında oradan oraya koşturuyoruz osmanla. buna tuvalet kapalı yapmaya çalşıyorum götürüyorum o tarafa, bu akıl fakiri adam oyun oynuyoruz sanıyor koşturuyor bizimle. koca adamsın iki dakika ağır ol ya. biz orada bok derdindeyiz sen koridorda koşturuyorsun bizimle oyun oynamak için. garip bir adam bu. neyse ya, ne adamlar var yine bu iyi, en azından gözlüyor seviyor karışmıyor işimize gücümüze. balkondan alt kattaki kedinin kadınını duyduktan sonra dedim bizim adam yine iyiymiş. kadın sürekli yıkamaktan hasta etmiş kediyi, yalanmayı unuttum abi yardım edin diyor balkon demirinden. nereye yardım edeyim aramızda kaç kat var kuş muyum ben.

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

kedi fügü

18’inci yüzyılda ünlü olan italyan besteci domenico scarlatti, kedisi pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. resmi adı “kk. 30, fa minör füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “kedi fügü” olarak biliniyor. kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.

parayla kedi almak

arkadaşlar emin olun cins kedi alan ve satan bir yığın insan var. yani bir kişi dahi yaptığı bu yanlışı fark edip dönse hayvanlar için kar olur. sahiplendirme platformlarına sorun bir, sokakta cins kedi bulunduğunda ne kadar zamanda sahipleniliyor kaç kişi istiyor, normal kediler için ihtiyaç olduğunda kaç kişi başvuruyor. cins kediler bir gün bile durmuyorlarmış. e bu nasıl hayvan severlik, bu resmen ayıptır, kime neyin şeklini yapıyorsun ki sen? hangi kedisever gördün kedin cins diye sana imrenen? böyle bir şey varsa acıyorum onlara. ben şunu beslemek istiyorum diye bir şey mi var siz hayvanseverliği nasıl anlıyorsunuz, böyle bir şey değil başka bir canı sevmek. bunun adı gösteriştir, ama kediyle kime gösteriş yapılabilir onu düşünüyorum bulamıyorum. ben cins kedisi var diye hiç bir arkadaşıma imrenmedim, bende mi bir sıkıntı var onu da bilmiyorum.

hangi türe bakarsanız bakın, iyi bakıldıktan sonra o kadar güzeller ki, sevgiyle bakılan her canın tüylerine, gözlerine, enerjisine yansıyor bambaşka bir şey oluyor.

kısacası durum şu, bu platformu öğrenip gelmiş bir kediseverin kedisiyle ilgili daha sağlıklı daha doğru bilgi sahibi olması tüm kedilerin hayrına olur. ve buradaki bir çok kedisever size satın almayın sahiplenin diyor, gerçek sevgi budur diyor, kedilerin mal gibi alınıp satıldığı kafeslerde ömrünü tükettiği sektörlere destek olmayın diyor. bunu dikkate alırsanız bir hayvansever daha kazanmış olur kediler camiası, almazsanız kendi bileceğiniz iş, ama kendinize hayvan sever demeyin, sokaklarda ölen, sahiplendirilemediği için barınaklarda hastalık içinde ölen her canda sizin de bir vebaliniz var

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

kedilerde empati

abd’nin michigan eyaletindeki oakland üniversitesi’nden moriah galvan ile jennifer vonk 12 kedi ve sahipleri üzerinde bir araştırma yaptı. sahipleri gülümsediğinde ve kaş çattığında kedilerin farklı davrandığı görüldü.sahibi gülümsediğinde kediler mırlama, sürtünme ve kucağa oturma gibi “pozitif” davranışları daha fazla sergiliyor ve somurtma durumuna kıyasla onlara daha yakın zaman geçirmek istiyordu.

araştırmanın sonuçları animal cognition adlı dergide yayımlandı.kediler sahipleri yerine yabancılarla olduklarında farklı davranıyordu. kişilerin gülümseme ya da somurtmasından bağımsız olarak aynı miktarda pozitif davranış sergiliyorlardı.

bu sonuçlar kedilerin insanın yüz ifadesini okuyabildiğini ve bunu zamanla öğrendiğini gösteriyor.

köpeklerin insanın yüz ifadesinden anladığı bir süredir biliniyordu. fakat kedilerin de benzer yeteneklerinin olduğuna dair verilere ilk kez rastlanıyor. galvan ve vonk’un vardığı sonuç kedilerin insan duyguları ile sandığımızda daha uyumlu olduğunu gösteriyor.vonk, araştırmalarının, kedilerin sahiplerine karşı sanıldığı kadar kayıtsız olmadıklarını gösterdiğini söylüyor.

buna karşılık bilim insanları köpeklerin mutlu ve kızgın yüzler karşısında farklı tepki gösterdiğini uzun zamandır biliyordu. bunun nedeni köpeklerin tepkilerini daha açık ifade etmeleri olabilir. 2011’de yapılan bir araştırmada, köpeklerin kızgın bir insanla karşılaştıklarında farklı vücut hareketleri sergilemek yerine onlardan aktif bir şekilde kaçındıklarını göstermişti.

kedilerle köpeklerin insan duygularına karşı farklı tepki göstermeleri tarih öncesine dayanıyor. köpeklerin insan mimiklerine daha güçlü tepki vermesi onlarla yaşama uyum sağlamada daha uzun zaman geçirmiş olmasıyla bağlantılı olabilir.

bu yıl yapılan bir araştırma, köpeklerin 30 bin yıl önce evcilleştirildiğini ortaya koydu. kediler ise 10 bin yıl kadar önce muhtemelen orta doğu’da evlerde görülmeye başlandı.

fakat bu konuda kesin sonuçlara varmak için henüz erken. köpeklerle ilgili araştırma sayısı kabarıkken kedilerin tepkileri konusunda çok az sayıda çalışma var

leyla17

bir kaç yazısına denk gelmiştim gayet yerinde tespitleri olan bir yazar, insanları hedef gösterip platformdan ihraç edilmesini nick altı ile istemek kadar alçalmamıştır en azından diye düşünüyorum.

parayla kedi almak

arkadaşlar emin olun cins kedi alan ve satan bir yığın insan var. yani bir kişi dahi yaptığı bu yanlışı fark edip dönse hayvanlar için kar olur. sahiplendirme platformlarına sorun bir, sokakta cins kedi bulunduğunda ne kadar zamanda sahipleniliyor kaç kişi istiyor, normal kediler için ihtiyaç olduğunda kaç kişi başvuruyor. cins kediler bir gün bile durmuyorlarmış. e bu nasıl hayvan severlik, bu resmen ayıptır, kime neyin şeklini yapıyorsun ki sen? hangi kedisever gördün kedin cins diye sana imrenen? böyle bir şey varsa acıyorum onlara. ben şunu beslemek istiyorum diye bir şey mi var siz hayvanseverliği nasıl anlıyorsunuz, böyle bir şey değil başka bir canı sevmek. bunun adı gösteriştir, ama kediyle kime gösteriş yapılabilir onu düşünüyorum bulamıyorum. ben cins kedisi var diye hiç bir arkadaşıma imrenmedim, bende mi bir sıkıntı var onu da bilmiyorum.

hangi türe bakarsanız bakın, iyi bakıldıktan sonra o kadar güzeller ki, sevgiyle bakılan her canın tüylerine, gözlerine, enerjisine yansıyor bambaşka bir şey oluyor.

kısacası durum şu, bu platformu öğrenip gelmiş bir kediseverin kedisiyle ilgili daha sağlıklı daha doğru bilgi sahibi olması tüm kedilerin hayrına olur. ve buradaki bir çok kedisever size satın almayın sahiplenin diyor, gerçek sevgi budur diyor, kedilerin mal gibi alınıp satıldığı kafeslerde ömrünü tükettiği sektörlere destek olmayın diyor. bunu dikkate alırsanız bir hayvansever daha kazanmış olur kediler camiası, almazsanız kendi bileceğiniz iş, ama kendinize hayvan sever demeyin, sokaklarda ölen, sahiplendirilemediği için barınaklarda hastalık içinde ölen her canda sizin de bir vebaliniz var

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

alttaki yazara soracaklarım var

levent kırca'lardan metin akpınar'lara kadar geçmişte güldürü ve mizahın mutlaka muhalif ve politik olduğu dönemlerden cem yılmaz tarzı güldürüye geçiş dönemi arasında kalsaydınız cem yılmaz'ın komik olması ve güldürmesi bir yana apolitik ve eleştirmeyen anlık güldürü mizahını yinede desteklermiydiniz. eğer desteklerim diyorsanız mizahın gücünü hafife aldığınızı göstermez mi bu, mizahın ulaşılamayacana ulaşan, dokunulmayana dokunan ve eleştiren o müthiş karışımını terk etmek sizi neden memnun ediyor. teşekkürler