kedi fügü

18’inci yüzyılda ünlü olan italyan besteci domenico scarlatti, kedisi pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. resmi adı “kk. 30, fa minör füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “kedi fügü” olarak biliniyor. kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.

sözlükte kedi resmi paylaşmak

neyseki yalniz degilmisim yoksa sorunun bende oldugunu dusunmeye başlamıştım

kediler neden mırıldanır

kediler söyleyecek bir şeyleri olduğu için mırıldanırlar, bunun kabaca tercümesi "lütfen hareket etmeyin ve bana dikkat edin" şeklindedir. yavru kediler annelerini onları emzirmeye devam etmeye ikna etmek için mırıldanırlar ve evcil kediler de okşanmak istediklerinde mırıldanırlar. mırıltıdan kaynaklanan titreşimlerin insanlar üzerinde kesinlikle sakinleştirici bir etkisi vardır. ancak hasta kediler de yardım çığlığı olarak mırıldanırlar. yani mırlamak her zaman "mutluyum" anlamına gelmez. bazı araştırmacılar, mırlamadan kaynaklanan titreşimlerin yaralı bir kedideki kemik hasarını iyileştirmeye yardımcı olabileceğini iddia etti.

kedilerin gariplikleri

uyurken kalkıp birden aklına gelmiş gibi tüylerini yalamaya başlıyorlar ya, çok garip doğrusu.

yazarların kedilerinin isimleri

evdeki aşkların ismi yaren ve bıdık.bahçedekiler pakize,pamuk anne,benek,paşa,kurdale hn,pırpır .

kedisi olup da tatile gidemeyenler

evde 3, bahçede 30 kedi varken bırakın tatile çıkmayı evden 5 saatten fazla uzaklaşmak bile zor. kedili, hayvan sever komşular sayesinde en fazla 6 gün uzaklaşabildik bu güne kadar. hadi tatili geçtik, şehir dışına çıkmamız gerekse mesele krize dönüşüyor.
bunun için ideal çözümü yıllardır düşünüyorum. armut.com gibi sitelerden 'kedi bakıcısı' ilanlarını inceledim ama güvenemedim. hazır böyle şahane bir site açılmışken önerim olacak. üniversite öğrencisi ya da ek gelir yaratmak isteyenler, mantıklı ücretler karşılığında evlere gelip sahipleri yokken kedilerle ilgilenir mi? elbette yakın semtlerde olmalı ki yol dert olmasın.
ben öğrenci olsam böyle bir işe talip olurdum.

kimleri kedici yaptınız

halille şefika evlendikleri ay feride'yi evlat edindiler , yekta üç bacaklı aziz mia"yi hayat arkadaşı edindi, serpil kaybettiği kızının ardından oğluna kardeş olsun diye paşayı aldı, mihri ileri alerji oldukları için kedileri çok sevdikleri halde sahiplenemeyen çocuklarının british cinsi kedilerden etkilenmediğini öğrenir öğrenmez onlara reçeli evlat verdik. en son uzun bir kedi sohbetinin ardından yasemen kızı alminaya minnoşu kardeş olarak getirdi. ayy ne güzel oldu böyle..aile albümü tadında...

kedilerde corona virüsü

telaşa kapılmamak lazım, kedilerin büyük bir kısmında bu virüsün var olduğu ve sorunsuz bir hayat geçirdikleri yazılıyor birçok kaynakta.

ayrıca;

(bkz:fip)
(bkz:fip lanetini yaşayanlar)

parayla kedi almak

insan çocukları bile huyuna suyuna göre farklı farklı kişiliklere sahipken kedilerde de durum farklı değil. ve bu sebepten farklı insan kişiliklerine uygun farklı kedilerin olması çok doğal. hal böyleyken kendisine uygun olan cinsi imkan varsa sahiplenen yoksa satın alan insanlar bana garip gelmiyor. scottish oğlum da ukraynada bir evden satın alınarak bana hediye geldi. siyam kedimi ise sahiplendim. bence bir evcili sahiplenirken takılmamız gereken konu onu satın mı alındığı yoksa ücretsiz mi sahiplenildiği değil. olay evcillerimizi sahiplendiğimiz evde, pet shopta, çiftlikte ya da yerde onların nasıl bakıldığı daha çok. aldığımız kişi üretme niyetiyle dişiyi damızlık yapıp mı yavruları satıyor? sütten erkenden kesip mi veriyor? bebeklik mamalarını aşılarını takip ediyor mu? bunlar asıl önemli olan. bu şartların tümünü karşılayan bir insan ettiği masrafın karşılığını istemekte sonuna kadar haklı. insan yavrusu değil ki bu bir tanesini büyüt okut evlendir gibi olsun. hepimiz biliyoruz ki bir evcile her anlamda çok iyi bakabilmek ciddi manada masraf isteyen bir şey. kediler doğuruyor rahat 3-4 tane zaten, masraf iyice katlanıyor. bence uygun ve en iyi şartlar sağlandığı takdirde bunun karşılığını beklemek çok doğal. işi ticarete dökmekten bahsetmiyorum, yanlış anlaşılmasın. ticarete dökmek demek zaten yavruların da annenin de ömrünü kısaltmak demek. dediğim gibi olay evlatlarımızın geldiği yerde onlara iyi şartlar sağlanması. evde bakılan herhangi bir scottish fold kediyi 1000 liraya facebook gruplarında bulmak gayet kolay. öyle pet shoplardaki gibi 2500-3000 falan değil. o adamlar zaten tüccar. zaten esnaf. ne kitlerse kitliyor. evden 1000 liraya alınan bir scottish için düşünelim. 2 ay boyunca anne kedinin hamileliği ve artan iştahı sonucu mama ihtiyacı artıyor. e annenin aşıları var. 4-5 bebek doğursa 1 aylık olduklarında kuru mamaya geçiyorlar. normal bir bebek kedi 2 falan değil 3 aylık olunca sahiplendirilmeli diye düşünüyorum. 3 ayda zaten bu hayvan sütten kesiliyor kendi kendine çünkü annenin sütü bitiyor. 2 ayda hala emiyorlar. e ne oldu bi de 4-5 yavrunun iki ayda yedikleri mama masrafı eklendi. bitti mi? hayır. kum derdi var. kedisi doğuranlar bilir ki bebek kediler olduğu zaman bir de çılgın bi kum masrafı ekleniyor. daha bir de 4-5 kedinin iç dış parazitleri var. 1 aylık olduklarında başlanıyor. karma 1-2 kuduz lösemi aşıları ekleniyor buna 7 haftalık olduklarında. her şey çarpı 4 veya 5 tabi. şimdi bu şartlar altında saydıklarımın tümünü sağlayan bilinçli bir insandan verdiği emek ve masrafın karşılığı olarak ücret talep etmesini oldukça doğal buluyorum. ticareti asla desteklemiyorum ama bunlar somut verilerle 4-5 yavru kedi ve annemizin bakımı için edilen masraflar. bizim takılmamız satın alınıp alınmadığı olmamalı. evlatlarımız geldikleri yerlerde nasıl bakılıyor olmalı. zaten bunu asıl odağımız haline getirirsek ve buna uygun davranıp insanları bu konuda ciddi manada bilinçlendirmeyi başarabilirsek, zaten talep azaldıkça arz da azalır ve önüne geçeriz ticari kaygının. söyleyeceklerim bu kadar teşekkür ederim

kediler ve erkekler

barış soydan'ın yazdığı, kedilerle erkekleri aynı öykülerde buluşturan kitap. detayları daha da can alıcı gerçekten. okumayı tamamladığımda bir entry daha gelecek.

http://www.edebiyathaber.net/kediler-ve-...

turkish shorthair

geçen hatunla baya bi tartıştım. arkadaşında british shorthair görmüş, bayıldım keşke böyle kedim olsa tadında bir şeyler söyledi. bende türe takılma böyle sevme falan filan ufak ufak işlemeye çalışıyorum, yok ben görüntüsüne bayıldım çok tatlı falan filandan olay ari tür kedi tekir kedi tartışmasına kadar geldi. ikna edemedim tabi. ama onu yargılamıyorum, çünkü hatun sonuçta o, aynı tartışmayı seninle yaşasam seni yargılardım. neyse sonuçta hayvanseverlik böyle bir şey değil noktasında şekilsel kaygılarla bir başka türü yanında yakınında tutma eğilimi olan bir kadına karşı çaresiz kalıyorsunuz. sanırım bu biraz küçüklükten itibaren içselleştirilmesi gereken bir görgü ve yaklaşım tarzı. yani sonradan kocaman olmuş bir insana evrensel sevgi türlere saygı falan dediğinizde olay "gözleri çok güzel benim kedim olursa öyle olmalı" cümlesiyle son buluyor. suçlamıyorum tabi, öyle büyütülmüyormu insan çocukları? okuduğu okuldan oturduğu muhite kadar kategorilendirmiyormu kendisini? mesleğinden tutun etiketine kadar farklı davranmıyormusunuz insanlara ? demek ki insanın doğası böyle. en azından çoğunun doğası böyle. ebeveynlik bu noktada çok önemli, çocuklarınıza bunu küçükten verebilmelisiniz, davranışlarınızla, yaşam tarzınızla bunu görmeli ve almalılar. 6 yaşına kadar aldı aldı. 6 dan sonra benden günah gitti. cins kedi ve tekir kediyi ayırma eğilimi aslen sürü psikolojisiyle ilgili toplumsal psikoloji ile ilgili araştırma konusudur.

freud kitleyi incelerken le bon un görüşlerine de yer verir. le bon; insanların kitle içine girmeden önceki halleri ile kitle içindeki halleri arasında büyük değişiklikler olduğunu dile getirir. birey kitle içerisinde ipnotize edilerek ya da telkin yoluyla kendi karakterine aykırı davranışlar kazanır. bireyin bazı davranışları ve özellikleri yok olup giderken bazıları ise alabildiğine gelişir, evrimleşir. kitle, bireyin bilinçli kişiliğini kaybettirerek bilinçsizliğe iter. birey böylece etkileşim, bulaşma, telkin yoluyla diğer bireylerle aynı hedefe yönelir, iradeden yoksun otomat duruma geçer. tüm bireylerin bilinçsiz altyapıları ortak bir paydada birleşerek dışa vurulur.

kedimin yalamayı sevdiği en tuhaf yerler

kedinizle ortak özelliğiniz

suyu çok sevmek ve umursamazlık.

kısırlaştırma

karşı olduğum bir kavram.

kedi sözlük

ben de twitterda gördüm. çok iyi düşünülmüş. kızlarımla ben teşekkür ederiz.

kucağa aldırmayan kedi

en azından bir süre kucakta durmalı.yoksa uzaktan sevmek yeterli gelmiyor.