rene

Durum: 135 - 0 - 0 - 0 - 07.11.2019 21:26

Puan: 2824 - Minnak Kedici

7 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazarkedi.

0
  • /
  • 7

erkek kedilerde kızgınlık dönemi

benim çocuklar 8 aylığı geçene kadar kısırlaştırma operasyonu yaptırmamıştık, normali buymuş yani önce bir büyüsünler dedik. sonra dedim ki en azından bir kere çocukları olsun sonra yaptırayım ama evde işler öyle gitmedi. resmen gözümün içine baka baka divana şarıl şarıl koku bırakıyorlardı. bazen iyice uçup birbirlerine yürüyorlardı artık yokluktan. eve dışarıdan gelen birisi olduğunda sokak kapısından girer girmez kokuyu fark ediyordu öyle sindi eve kokuları. dışarı kaçma girişimleri de cabası tabi kızgınlıkla. veteriner arkadaş erkek kedilerde dönem diye bir şey yok sürekli böyle olacaklar kısırlaştırmak lazım dedi. zaten bizimde niyetimiz oydu. sonuçta bu canlar bir şekilde evden kaçıp başka kedilerle çiftleşecek ve doğacak kedilerin kaderi belirsiz, sokakta doğan yavruların çoğu senesini doldurmadan ölüyor. sonuç olarak salondaki tekli koltuğu atmak zorunda kaldım çünkü şipil şipil kokuttular sindi her yerine. sonrada kısırlaştırdım kerataları. şimdi ne dışarı kaçma var ne de koku bırakma. mis. tabi üreme içgüdüsünü öldürünce beslenmesine dikkat etmek kilo kontrolü falan çok önemli oluyor?

kedi tıraşı

benim çıkmazım oldu bu durum. bir iki sene anestezi ile traş ettirdim çocukları. sonra yılda bir kere de olsa bu anestezi işinin çocuklara iyi gelmediğiyle ilgili bir şeyler okudum. uyutmadan yapma yöntemide benimkilerde yokmuş malesef. gittiğim bir veterinerde veteriner kediyi uyutmadan traş ediyordu hayran kaldım. benim çocuklara da böyle yapabilir miyiz dediğimde küçükten alıştırmanız lazımdı sizinkiler büyümüş dedi. o gün bu gündür traş işini bıraktık. anesteziden sonra şapşip şapşik yürümeleri, kusmaları falan oluyor doğal olarak. gerek yok böyle şeylere yahu. başka yöntemi varsa bunun yaptırırdım yine yılda bir kere ama uyutarak bir daha yaptırmam.

tiryakikedi

izmir'de kedici bir mekan. alsancak'da ara sokaklardan birindeydi tam hatırlayamadım. yanında da sahaf vardı.

kedi sözlük yazarlarının en sevdiği bilgisayar oyunu

çok var şimdi hangisini sayayım, yıllardır oyun oynuyorum. oyunlar gözümde birer sanat eseridir benim. aslında işin özüne inerseniz büyük bütçeli bir çok oyunun yapımında onlarca sanat dalından sanatçı çalışır, görsel sanat, edebiyat, yaz yaz bitmez. oyunlar insanoğlunun hayalgücü ve fantezilerinin içinde dolaşabileceğiniz birer dünyadır.

ankara batıkent hayvan katliamı

başlığını görmedim belki açılmıştır fakat bu olayın her kanaldan insanlara duyurulması gerek. sieasta'mı yapıyorsunuz yine.

ankara batıkent, sokak köpekleriyle ilgilenen bir kızın feryadı, onların tedavisi uğruna kendi tüketiminden kendi hayatından kısan bir insanın feryadı. adi ve çirkin ruhlu bir grup veya bir kişi tarafından topluca zehirlenmişler.

http://www.cumhuriyet.com.tr/video/video...

stronghold

nereden satın alabiliriz bunu, benim çocuklara ense damlası aldığım yerde fiprovet drop var sadece

karıncalar ve kedili ev

karıncalarla geçmişim uzun. perinin evdeyken, yaşım 6 bilemedin 7 olsun, bunların takip ettiği rotayı keşfedip gözlemlerdim. aynı rotada, ip şeklinde sıralanıp önlü arkalı çalışıyordu gidip geliyordu keratalar. sonra mutfaktan eppek kırıntısı atardım ve parça parça o eppekleri taşımalarını izlerdim. ölmüs sinek ve böcekleri rotalarına bırakırdım küçük parçalara ayırıp yuvalarına götürürlerdi. ta ki örümcekleri keşfedene kadar arkadaş kaldık. örümcekleri keşfimden sonra her zaman olmasa da arada bir karıncayı alıp ağına bırakıyordum, örümcek gelip onu sarıp sarmalarken izliyordum. kendi doğa belgeselimi kendim çektim küçükken. e o zamanlar kablo tv ve natinoal geographic mi var discovery channel mı var? varsa yoksa trt'de aslan belgeseli. sanki başkan hayvan yok.

suçlu kediler

suçluysa anlarım kızarım onlarda anlar, tuxedo çok uyanık olduğu için suçu sarmanın üstüne atacak şekilde kurguluyor olayları ama benden kaçmıyor.

kedi sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

kedili evde bebek

geçen gün aileden sevdiğim bir abimin ikizleri oldu, benden beter kedicidir kendisi. eşi biraz arıza çıkarmış ama o da evde hayvan var diye değil ben ikizler olduktan sonra bunların kumuyla mamasıyla nasıl baş edeceğim diye, birden fazlaydı çünkü onlarda. ikisi de kedici yani. yine de vazgeçmediler kedilerden helal olsun güzel insanlar, bebeler de şanslı, hayvanlarla büyümek empati yeteneğini besleyen en önemli şeylerden.

kedi sahibiyim demenin saçma ve aptalca olması

"sahibiyim" i özellikle kullanmıyorum fakat açıklama yapmak gerekiyor. ben çocuklarım diyorum bunu herkes anlamıyor, ne çocuğu diye soru gelince de kedilerim diyorum. "kedilerim var" da bir sahiplenme eki taşıyor ama "sahibiyim kadar tepeden değil. şimdilik böyle idare ediyorum. kedi yoldaşım derim, yoldaşlarım var diyorum o da güzel.

kedi köpek besleyen insanların evleri pistir algısı

yahu sırf bu yüzden eve oturmaya gelmeyen komşular var ne diyorsunuz. ahahah ya. çok gülüyorum çok . aslında iyi oluyor bir yandan. kediler gereksiz insanları da elemeye yarıyor böylelikle.

kedinin ip yutması

anlatayım. izmir'de yaşıyorum o zamanlar. bir gün işten dönüyorum akşam, moralim bozuk, elektrik faturasını ödeyememişim kesmişler, söyleniyorum içimden yine gireceğim bomboş eve müzik de yok falan diye yürüyorum tin tin. eve yaklaştım çöpün yanından minik bir şey çıktı geldi miyav miyav. sevdim biraz devam ettim yürümeye. bir ara arkama baktım geliyor arkamdan, yürüyorum geliyor, yürüyorum geliyor. evin kapısına kadar geldi arkamdan baya bir yürüdü. dedim madem geldin gir içeri. bir moral oldu o çocuk bana, kocaman ettim büyüttüm sonra. neyse uzatmayayım işte bu evde yalnız olduğu bir gün saksıya sokulu çubuğun ucunda lastik gibi bir şey varmış çiçeği tutturmak için sanırım, onu yutmuş oynarken. eve geldim öğürüyor da öğürüyor çıkaramıyor, yorulup atıyor kendisini ölü gibi. elim ayağım buz kesti bir panik yaptım anlatamam. saat akşam 8-9 falan. izmir'i de tam bilmiyorum, tanıdık yok. o zamanlar internet falanda böyle göt cebinde değil. attım kendimi dışarı koşturuyorum, yolda gördüğümü çevirip soruyorum veteriner var mı buralarda diye, çeviriyorum soruyorum, nefes nefese kaç km koşturdum bilmiyorum bir tane veteriner buldum, içeride bir kadın oturuyor. soluk soluğa girdim ama konuşamıyorum soluklanmam lazım, merhaba kedim diyorum nefes alıyorum veriyorum, utanmasam ağlayacağım kocaman adam, evet dedi kadın yorgun ve ilgisiz bir sesle. dedim kedim bir şey yutmuş öğürüyor çıkaramıyor ne yapabilirim yardımcı olun. kadın gayet yorgun ve soğuk bir sesle, miri miriri mirim miriri bir şeyler dedi. hanfendi duyamıyorum dedim, hayvanı getirin bakalım ameliyatlık bir durum varsa da müdahale ederiz fakat şimdi kapatıyoruz kedi nerede dedi, kedi evde ben koşa koşa çıktım dedim. siz gelemez misiniz dedim. o zaman yarın getirin bir bakalım dedi. şimdi getirsem bekleseniz olur mu bir şey olur mu dedim, çok büyük bir şey değilse öğürerek atar onu dışarı yoksa müdahale gerekir bakmak lazım gibi bir şey dedi, ne kadar tutar dedim, elektriği ödeyememişim para da yok ki. işte şöyle yaparsak şu tutar şöyle olursa bu tutar falan filan o zaman için çok güzel paralar söyledi hatırlamıyorum.

eve dönüyorum ama koşarak değil, omuzlarım çökmüş, hani ben çok zor dönemler geçirdim ama başka bir canın zorda olduğunu ve sorumluluğun sizde olduğunu ve tüm buna rağmen bir şey yapamayacağınızı bilmek gibi bir acı yok sanırım. eve yürüyorum ama küçük adımlarla. lütfen diyorum bir şey olmasın, lütfen diyorum ölü bulmayayım falan diyorum. ayaklarım geri geri gidiyor kapıda. girdim içeri her zamanki yerinde yatıyor koltukta. sırtı dönük. titriyorum olm bildiğin nasıl dua ediyorum, yaklaştım döndü ne var der gibi. bir baktım halıya çıkarmış küçük çamaşır lastiği gibi bir şey. vay arkadaş ya, 10 sene ömrüm gitti o 1 saatte rahat. evde yutabileceği ne varsa attım alayını o gün.

bir kedinin ip yutması temalı anım da böyle işte.

benim çocuk ucuz yırttı o zamanlar. normalde uzun ipleri yutuyorlarmış mesela, o ip bağırsaklara vs ye dolanıyormuş, ameliyatlık hale gelene kadar fark edilmediği oluyormuş ve müdahale de riskliymiş, dikkat etmek lazım ip gibi şeylere.

güle güle binali

beni hatırla

sözlüğe login olurken "beni hatırla" seçeneği çalışmıyor cankuşum, her seferinde trafik lambası içeren resimleri seçmek zorunda kalıyorum

açık mama

mecbur kalınca 1000de bir alıyorum. örneğin mama bitmek üzere para yok veya geç sipariş geçtiysem 3-5 günlüğüne alıyorum, onun dışında almam. neden dersen öyle emin olduğum pet shop yok benim, birine gidip alıyorum içinde kurt görüyorum mamayı kim bilir ne koşullarda saklıyor veya skt'si ne kadar doğru emin olamazsınız ki. açık mama ile perakende satılan mamalar arasında da cebinizden toplu para çıkması dışında hiç bir fark yok. internette 10 kilosu 300 tl olan mama yine açık aldığında aynı para, hatta 3-5 lira fazla bile olabiliyor. çok sayıda cana bakan dar gelirli insanlar için belki geçici bir çözüm olabilir ama onlarda genellikle uygun fiyatlı mamaları 25-50 kiloluk ambalajlarda alıp tüketiyorlar diye biliyorum. işin özü zorda kalmadıkça açık mama almayın derim ben.

tahılsız mama

çocuklarıma en çok yaradığını gördüğüm mama, hatta o kadar o memnun kaldım ki normalde aynı mamayı iki periyot üst üste almazdım bu sefer aynısını aldım biraz da mecbur kaldım. türkiye'de ki mama sektörü kısırlaştırılmış ev kedileri için sizi kanatlı etine bir anlamda muhtaç bırakıyor. ben de sevmiyorum tavuk vermeyi çocuklara. günümüz hayvan endüstrisinde bizim yediğimiz tavuklar tavuk değilken hayvanlar için üretilen mamadaki tavuğa hiç güvenmiyorum. neyse konuyu nereye getireceğim, çok sağlıklıklar, tüyleri ışık ışıl, diş problemi yok fakat kilo alıyorlar. hodor zaten kiloluydu bu süreçte biraz daha kilo aldı. osman aynı ama oda hafif kaslandı gibi sanki tahılsız kırmızı etli mamaya geçtiğimden beri.

piyasada eksik bulduğum ve birileri getirtip satarsa güzel rakamlara ulaşacak dediğim mama içeriği "tahılsız, sterilized ve kırmızı etli" dir. yapın bunu satın, kaç para olursa olsun gider bak yazıyorum buraya. düşük tahıllı kırmızı etli sterilised var fakat tahılsız'ı yok. haydi beklioyrum yapın gelin satın yine konuşalım.

pro plan

bu markanın resmi facebook türkiye sayfasına mesaj attım. neden attım çünkü internette satılan mamaların isimleri ve içerikleriyle ilgili kafam karıştı, satış yapan site mi ismi değiştiriyor yoksa aynı isimde ürünün farklı versiyonlarımı var anlayamadım. kibarca dedim ki bana proplan'ın türkiye'de satılan ürünlerinin listelendiği bir link bir sayfa veya bilgi verir misiniz? bu kadar. gayet basit, yetkilisi için kolay ve normal bir istek.

kendi uluslararası websiteside türkiye'de satılanlardan alakasız çünkü orta doğu ülkesine sattığıyla kendi güncel takvimi çok geriden geliyor.

neyse efendim başladı proplan türkiye facebook yetkilisi isim mail falan sormaya, sonra telefon sordu. maili ismi verdim telefona ne gerek var sadece sizden "bilgi" istiyorum dedim. telefon olmadan bilgi veremiyorlarmış. illa data biriktirecek illa yani. bilgilerimi ne yapacaksın? facebook dan iletişime geçiyorum ben seninle zaten? sen sayfayı reklam ve bilgilendirme için kurmadın mı kardeşim? sinir oldum gittim pro plan internatinoal'a mail attım. nd aldım sonra.

kediye sarılıp ağlamak

ağlama değilde çok sinirlendim ve üzüldüm diyelim veya bir müzik parçası dinlerken geçmişe daldım aklıma acı hatıralar geldi ve buruldum, hemen göbeğe gelip auranın karın kısmında biriken o ceberrut enerjiyi emiyor keratalar o güzel bir şey. karnımda yatarken görüyorum auramdan karın kısmından ışınlar çıkıp hep bizimkilere yükleniyor. gerçekten çok müthiş bir an işte o an. sonra bende rahatlıyorum tabi. yeşil yol da ki john coffey gibi keratalar yahu dimi.

tombul kedi mi fit kedi mi

gözüme hangisi güzel geliyorsa öyle olsun, kedinin sağlığı yaşlılıkta yaşayacağı problemler falan önemli değil. ben baktığımda nasıl hoşuma gidiyor öyle görünsün. sırf bu amaçla gerekirse mamasını ölçülü koymam, niye? çünkü facebook da izlediğim videolarda hep tombik kediler var çok ilgi görüyor ve çok tatlılar. o yüzden bol keseden veriyorum tahılsız mamayı çocuklara ki onlarda tombik olsun gözüme güzel gelsin.
  • /
  • 7

hatalı veterinerlerin kediniz fipten ölmüş bahanesi

yeni moda.

öncelikle;

(bkz:veteriner hatası sebebiyle kedinizin ölmesi)

1 hafta içinde 3 ölüm haberi aldım çevremden. üçüne de kediniz fipten ölmüş denmiş. ve üç hikayede de adı geçen veterinerler farklı. biri kısırlaştırma ameliyatının hemen ertesi günü ölmüş. fip sebebiyle öldüğü söylenmiş.

diğer ikisinde ise hikaye çok benzer. aileler evlerine yavru kedi alıyorlar fakat eve sokmadan önce veterinere bir götürelim diyorlar. iki veteriner de hemen iç dış parazit uygulaması yapıyor ve karma aşısının ilk dozunu yapıp gönderiyor ve 1 hafta sonra gelin diyorlar. sık aşılama sonrası hayatını kaybeden yavrular için "kediniz fipten ölmüş" deniyor. ben kedilerimi ilk aldığımda veterinerim "annesinden kardeşlerinden yeni ayrıldı, önce size alışsın, yeni evine alışsın. 15 gün sonra parazit ve aşılarına başlarız" demişti. bu süre içinde vitamin ile destekleyerek bağışıklık sistemini de güçlendirebileceğimi söylemişti. polivit, supravit gibi vitaminlerden suyuna katarak uygulamıştım. aşıların arasında da 21 günlük periyodlar oluşturmuştu. bazı veterinerler bu kadar hassas yaklaşıyorken bir diğer tarafta ise acele şekilde davranıp ölümlere sebep olanlar da var. sonuç şu ki veterinerlerinizi seçerken dikkatli olmalısınız. bazıları hayvanları çok iyi tanıyor ve işlerini muazzam yapıyorken bazıları ise işin sadece ticaretine bakıyor ve hayvanları tanımıyorlar ve onların davranışlarını kesinlikle doğru analiz edemiyorlar.

stronghold

abdli zoetis'in ürettiği mucize ilaç. dış parazit damlası olarak kullanıyorum ve pirelerde en kesin çözüm. birçok dış parazit damlası pire sorununu çözemiyorken stronghold çözüyor. ayrıca kulak uyuzu için de mutlaka bu ilaç kullanılmalı.

etki ettiği parazitler;

pireler - yetişkin, yavru ve yumurta formları
kalp kurdu
bağırsak kurtları
kulak miteları
bitler

çocuk sahibi olmak

2'nci bir ev,
2'nci bir araba
bir de 30 yıl boyunca çocuğuna bakabilecek kadar kazançlı bir iş sahibi değilsen

------ asla yapma! ------

ama sen yap yinede, ne demek istediğimi 30 yıl sonra anlarsın. kedi sözlük yayından kalkmazsa gene konuşuruz.

kronik böbrek yetmezliği

kedilerde ölüm nedenlerinin başında gelir. çoğu veteriner pek bir ömür biçmez çünkü tani konduğunda genellikle 4.evre olmuştur. eğer kedinize düzenli kan tahlili yaptırmıyorsanız erken evrede tanı koyma şansınız yoktur. kilo kaybi,aşırı su icme,aşırı idrar,kusma,ağız kokusu başlıca belirtilerindendir.
ben de kedimi evre 4 te yakalayabildim,veteriner birkaç hafta ile birkaç ay arası ömür biçti. sonra felinecrf.org diye bir site buldum,turkçesini de hacettepeden bir hoca https://kedikbhblog.wordpress.com olarak çevirmiş saolsun. mutlaka okuyun. kedimle hastalıkta 1. yılımızi kutladık ağustosta. bilgilenmek,yol yordam isteyen lütfen çekinmeden mesaj atsın,bu zor yolculukta yardımcı olmaya hazırım

sokaktaki kediyi alıp eve kapatmak

dolu olduğum bir diğer konu. sokaktaki yaşam şartlarına uyum sağlamayı başarmış, sağlık problemi olmayan bir kediyi eve getirip kapatmayı çok saçma buluyorum. ya arkadaş yuva ihtiyacı olan, dışarda yaşayamacak ve hiç sokak görmemiş zaten bir sürü kedi varken sırf kendi zevkin için neden alışanı alırsın ki? çok minik olur, annesi olmaz, yaralı, bakımsız ve muhtaç olur amenna. ama aksi durumu çok mantıksız buluyorum. doğal düzene gereksiz müdahale olarak görüyorum.

sokak hayvanlarını besleyenlere suçluymuş gibi davranılması

ah ben neler çektim. yukarıda allah var, topu topu 2 - 3 kedi olurdu. hani gazetelerde okuyoruz öyle 20 - 30 mazallah 100 kedi filan değil, ben istemem zaten ne o öyle hepsine pislik içinde bakıyorlar güya bakıyorlar hepsi hasta!..

2 , 3 kediyi bile istemezlerdi, su kaplarını dökerlerdi, kaç kez gözümle gördüm, suç üstü yakaladım, zabıta getirmekle tehdit eden , allah'sız iftiracı, yalancı, hain aşağılık biri vardı hele...şükür taşındı, allah herkese layığını yaşatsın

anadolujet kedi taşıma prosedürü

aynı kafeste birbiriyle anlaşabilen ve kafesle beraber ağırlığı 8 kiloyu geçmeyen iki kediyi kabin içinde taşımak mümkün. kedimizin biletini alabilmek için, aşılarının tam olduğunu veteriner hekim imza ve kaşesiyle gösteren bir aşı karnesi ve yine veteriner hekim tarafından verilen, kedinin x tarihinde yolculuk yapmasında sağlıkla ilgili bir problem olmadığını belirten onayı istiyorlar. 8 kiloyu kutuyla beraber geçmeyen bir kedi için bilet fiyatı 70 türk lirası. 8 haftadan küçük veya anne sütünden kesilmemiş yavru kedi/köpek ve emziren anneler ile 8 haftadan büyük, 12 haftadan küçük kediler veteriner onayı olmadan taşınamıyor. kargo kompartımanında aynı kafes içinde bir anneden doğmuş, 8-24 haftalık, en fazla üç hayvan taşınabilmekte. hamile kedi taşımak zaten doğal olarak yasak. uçuştan en geç 6 saat önceye kadar rezervasyon yapmak gerekiyor. daha sonra kabul edilmiyor. zaten en mantıklısı bileti alır almaz rezervasyonu yaptırmak çünkü her uçuş için belli bir evcil hayvan kotası var. genelde dolmuyor ama işi garantiye almak gerek. kedimizin veye kedilerimizin check in ve kilo ölçü ile bilet işlemleri check in kontuarlarında yolcu ile birlikte yapılıyor. sadece ücretin ödendiği yer havalimanı içinde farklı. eğer evcil hayvanla seyahat ediyorsanız, 1 saat önce alana gidiyorsanız 2 saat önce gitmeniz en mantıklısı. işlemler her zaman tıkır tıkır yürümüyor. ayrıca x ray cihazından kedinizi çıkarıp kutuyu bir kere boş olarak geçirmeniz isteniyor güvenlik açısından. bu yüzden eğer takabiliyorsanız en mantıklısı bir vücut tasması takmak suretiyle yola çıkıp kendimizi garantiye almak. çünkü gürültü, kokular, insanlar kedimizi strese sokabiliyor. taşıma kafesi konusuna gelecek olursak, pet shoplarda 30-40 liraya satılan bildiğimiz plastik taşıma kutularının ölçüleri uçak yolculuğu için uygun. ama bir büyük boyunu, farklı modelin bir tık büyüğünü almak gibi bir hata sakın yapmayın. çünkü koltuk arasına asla sığmıyor. o yüzden ben kedili uçak yolculuklarımda kutuyu koltuk arasında tam sıfır sığdırıp ayaklarımı da kutunun üzerine koyuyorum. o ölçüler ve bahsettiğim kutular sıfıra sıfır düşünülerek yapılmış bence, dışına çıkmayın. yolculuktan en azından 1 saat önce mamayı suyu kaldırın önünden ki yolculuk esnasında strese girip kusma ihtimali olmasın. bunun dışında da önemli bir husus yok zaten, rahat rahat gidiliyor.

kedili eve yeni bir kedi dahil etmek

yeni kedi diğer kedilerin olduğu eve kesinlikle direkt bırakılmamalı. öncelikle ayrı bir odaya alınıp yeni kedinin kokusunun diğer kediler tarafından algılanmasını sağlamak gerekiyor. yeni kedi minimum 1 hafta kadar ayrı odada kalmalı. sık sık odasını ziyaret ederek onu sevmeli, ilgilenmelisiniz. aynı kıyafetlerle ve ellerinizi yıkamadan diğer kedilerinizi de sevin. bu onların arasındaki koku bağını sizin üzerinizden alarak olumlayacaklardır.

1 hafta süreçten sonra tüm kedilerin birbirlerini uzaktan da olsa göreceği şekilde en sevdikleri mamaları verin. yemek yerken bir yandan da birbirlerini görecekler . tüm kedilerin biraz aç olmaları daha çok işimize yarar. lezzetli bir yiyeceği yerken birbirlerini görmeleri yine bu tanışmayı olumlayacaktır.

kediler için yaşam alanları çok mühimdir. hakim oldukları alanlara başka kedilerin gelişi onların hiç hoşuna gitmez. bu sebeple tüm bunları yapsanız bile aralarında mutlaka bir hakimiyet savaşı yaşanacak ve dominant olan aralarındaki tartışmalar sonrasında belirlenecektir. bu yaptıklarınız sadece bir nebze de olsa aralarında tartışmanın şiddetini azaltacaktır. tabi tamamen hiç sorun olmadan birbirlerine alışırlarsa ne mutlu ama genellikle sıkıntılar çıkıyor.

şöyle de iki kaynak sunayım;

https://www.hillspet.com.tr/cat-care/rou...
https://kedilibirhayat.com/2017/05/20/2-...

kedinizin hayatını kaybetmesi

ilk kedimi kısırlaştırma operasyonunda fazla narkozdan kaybedince geçirdiğim büyük travma sonrasında 15 senedir hayvan hakkı savunuculuğu yapıyorum. buna sokak hayvanlarının beslenmesi, tedavisi, kısırlaştırılması, barınak gönüllüğü, her türlü eyleme katılma dahildir. korkunç bir acıydı. sonrasında tabi ki çok kayıplarım oldu ama yüzlerce canda bugün çok sağlıklı ve mutlu yaşıyorlar.

sokak hayvanları

istediğimiz kadar candır, ciğerdir, neşedir, sevinçtir diyelim hemen hepsi vicdan sahipleri için kanayan yaradır. bin hanelik bir sokakta üç bilemedin beş kişi çıkar ( bazen 1 kişi bile çıkmaz ) aç kalmasınlar, üşümesinler diye ilgilenen, toplanırlar onların etrafına ve bu toplanma bir süre sonra toplatılmaya sebep olur. şansları varsa toplatıldıkları barınaktan kulağında bir küpe ile çıkarılıp çöplüklere yada vahşi hayvanlarmışçasına ormanlık alanlara bırakılırlar. sokağında kalmayı başaranlar gizli saklı korku içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışır ta ki bir araç çarpıncaya bir canavarla karşılaşıncaya kadar. bir sokağın simgesi, bireyi haline gelmeyi başarmış bir kaçı da ana haber bültenlerinde konu olacak kadar ilginç bulunurlar. üretip satanlara, alıp yavrulatanlara akıl fikir, insaf, eylemlerinin sonucunu fark etme ve eylemlerini terk etme iradesi temenni ediyorum.

Toplam entry sayısı: 135

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

kedi fügü

18’inci yüzyılda ünlü olan italyan besteci domenico scarlatti, kedisi pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. resmi adı “kk. 30, fa minör füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “kedi fügü” olarak biliniyor. kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.

kedi sözlük

instagram üzerinden takip ettiğim bir dergiydi kedici dergisi. ben çok veteriner tanıdım, memlekette tarkan bey gibi idealist paraya değil işine aşık insanlar her alanda şart diye düşünüyorum.

tuxedo

smokinli kedilerin iyi bir zekaya sahip olduğu iddia edilir. aynı zamanda suyu sevdikleri, iyi yüzdükleri de söylenmekte. zekaları konusunu birebir yaşıyorum ve katılıyorum. aile üyelerine karşı korumacı oldukları da yine yazılan ve sahiplerinin iddia ettiği bir başka söylemdir. işin kısası tuxedonuz varsa hayat size güzel

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

kedi fügü

18’inci yüzyılda ünlü olan italyan besteci domenico scarlatti, kedisi pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. resmi adı “kk. 30, fa minör füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “kedi fügü” olarak biliniyor. kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

parayla kedi almak

arkadaşlar emin olun cins kedi alan ve satan bir yığın insan var. yani bir kişi dahi yaptığı bu yanlışı fark edip dönse hayvanlar için kar olur. sahiplendirme platformlarına sorun bir, sokakta cins kedi bulunduğunda ne kadar zamanda sahipleniliyor kaç kişi istiyor, normal kediler için ihtiyaç olduğunda kaç kişi başvuruyor. cins kediler bir gün bile durmuyorlarmış. e bu nasıl hayvan severlik, bu resmen ayıptır, kime neyin şeklini yapıyorsun ki sen? hangi kedisever gördün kedin cins diye sana imrenen? böyle bir şey varsa acıyorum onlara. ben şunu beslemek istiyorum diye bir şey mi var siz hayvanseverliği nasıl anlıyorsunuz, böyle bir şey değil başka bir canı sevmek. bunun adı gösteriştir, ama kediyle kime gösteriş yapılabilir onu düşünüyorum bulamıyorum. ben cins kedisi var diye hiç bir arkadaşıma imrenmedim, bende mi bir sıkıntı var onu da bilmiyorum.

hangi türe bakarsanız bakın, iyi bakıldıktan sonra o kadar güzeller ki, sevgiyle bakılan her canın tüylerine, gözlerine, enerjisine yansıyor bambaşka bir şey oluyor.

kısacası durum şu, bu platformu öğrenip gelmiş bir kediseverin kedisiyle ilgili daha sağlıklı daha doğru bilgi sahibi olması tüm kedilerin hayrına olur. ve buradaki bir çok kedisever size satın almayın sahiplenin diyor, gerçek sevgi budur diyor, kedilerin mal gibi alınıp satıldığı kafeslerde ömrünü tükettiği sektörlere destek olmayın diyor. bunu dikkate alırsanız bir hayvansever daha kazanmış olur kediler camiası, almazsanız kendi bileceğiniz iş, ama kendinize hayvan sever demeyin, sokaklarda ölen, sahiplendirilemediği için barınaklarda hastalık içinde ölen her canda sizin de bir vebaliniz var

kedi günlük

sevgili günlük birkaç gündür ev monotonlaştı, bize bol bol mama veren kadın ortalarda yok, küçüklüğümüzden beri gördüğümüz bu adama kaldık. aç acına gezdiriyor bizi evin içinde, gidip yatağının başında saatlerce uzanıp beklemek zorunda kalıyoruz, dört dönüyoruz sağında solunda iki gıdım mama koyacak diye. osman bağırıyor buna niye mamayı az veriyorsun diye, tabi ben gazlıyorum osmanı bunun üstüne haberi yok, neymiş efendim sağlıklı kedi olmamız için gramajla düzenli yememiz lazımmış, saçma saçma şeyler. hayır bana çok dokunmuyor çünkü osmanın mamayı de ben yiyorum zaten, sonra yiyecekmiş gibi yapıp burun kıvırıp gidiyorum bu safım da arkamdan geliyor. iki dakika sonra dönüp hepsini yiyorum. kolay mı bu koca gövdeyi doyurmak. dün rüzgardan tuvaletin kapısı kapandı, adam da uyuyordu, sabaha kadar zor tuttuk. osman bi ara salona yapmaya yeltendi ama izin vermedim. adam kapıyı açar açmaz ben tuvalete koştum, baktım osman saksıya işiyor, hiç adamın yanında yapmazdı bunu kızıyor diye. ama o kadar sıkışmış ki onu bile düşünememiş. elli kere anlattım bu yeni kumu ama anlamıyor, sevmiyorum ben adam gibi kum koysunlar deyip geçiyor. öldürecek bu osmanın hoyratlığı beni. onun yüzünden bende laf yiyorum her seferinde. iyice ayar etmeye başladı bu adam bizi. bol mama veren kadın bir an önce gelse iyi olacak. yoksa tırnaklarımı yeni divanda bileyeceğim.

osman'da iki yüzlümüdür nedir, o kadar laf söylüyor adama, akşama kadar kucağından inmiyor. birde utanıp bana bakıyor idare et içgdüsel bir şey dayanamıyorum mırlamam lazım diye açıklama yapıyor. biz nasıl dayanıyoruz ? sadece acıkınca çıkıyorum kucağına tırnakları hafiften geçirip dürtüyorum hemen anlıyor köftehor maması gelmiş bunun diye. biraz dik dur osman diyorum hiç umurunda değil, adamla konuşsa, sevdirse kendini akşama kadar. yılışık. geçen gün tuvalet kapısı kapandığında oradan oraya koşturuyoruz osmanla. buna tuvalet kapalı yapmaya çalşıyorum götürüyorum o tarafa, bu akıl fakiri adam oyun oynuyoruz sanıyor koşturuyor bizimle. koca adamsın iki dakika ağır ol ya. biz orada bok derdindeyiz sen koridorda koşturuyorsun bizimle oyun oynamak için. garip bir adam bu. neyse ya, ne adamlar var yine bu iyi, en azından gözlüyor seviyor karışmıyor işimize gücümüze. balkondan alt kattaki kedinin kadınını duyduktan sonra dedim bizim adam yine iyiymiş. kadın sürekli yıkamaktan hasta etmiş kediyi, yalanmayı unuttum abi yardım edin diyor balkon demirinden. nereye yardım edeyim aramızda kaç kat var kuş muyum ben.

leyla17

bir kaç yazısına denk gelmiştim gayet yerinde tespitleri olan bir yazar, insanları hedef gösterip platformdan ihraç edilmesini nick altı ile istemek kadar alçalmamıştır en azından diye düşünüyorum.

parayla kedi almak

arkadaşlar emin olun cins kedi alan ve satan bir yığın insan var. yani bir kişi dahi yaptığı bu yanlışı fark edip dönse hayvanlar için kar olur. sahiplendirme platformlarına sorun bir, sokakta cins kedi bulunduğunda ne kadar zamanda sahipleniliyor kaç kişi istiyor, normal kediler için ihtiyaç olduğunda kaç kişi başvuruyor. cins kediler bir gün bile durmuyorlarmış. e bu nasıl hayvan severlik, bu resmen ayıptır, kime neyin şeklini yapıyorsun ki sen? hangi kedisever gördün kedin cins diye sana imrenen? böyle bir şey varsa acıyorum onlara. ben şunu beslemek istiyorum diye bir şey mi var siz hayvanseverliği nasıl anlıyorsunuz, böyle bir şey değil başka bir canı sevmek. bunun adı gösteriştir, ama kediyle kime gösteriş yapılabilir onu düşünüyorum bulamıyorum. ben cins kedisi var diye hiç bir arkadaşıma imrenmedim, bende mi bir sıkıntı var onu da bilmiyorum.

hangi türe bakarsanız bakın, iyi bakıldıktan sonra o kadar güzeller ki, sevgiyle bakılan her canın tüylerine, gözlerine, enerjisine yansıyor bambaşka bir şey oluyor.

kısacası durum şu, bu platformu öğrenip gelmiş bir kediseverin kedisiyle ilgili daha sağlıklı daha doğru bilgi sahibi olması tüm kedilerin hayrına olur. ve buradaki bir çok kedisever size satın almayın sahiplenin diyor, gerçek sevgi budur diyor, kedilerin mal gibi alınıp satıldığı kafeslerde ömrünü tükettiği sektörlere destek olmayın diyor. bunu dikkate alırsanız bir hayvansever daha kazanmış olur kediler camiası, almazsanız kendi bileceğiniz iş, ama kendinize hayvan sever demeyin, sokaklarda ölen, sahiplendirilemediği için barınaklarda hastalık içinde ölen her canda sizin de bir vebaliniz var

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

alttaki yazara soracaklarım var

levent kırca'lardan metin akpınar'lara kadar geçmişte güldürü ve mizahın mutlaka muhalif ve politik olduğu dönemlerden cem yılmaz tarzı güldürüye geçiş dönemi arasında kalsaydınız cem yılmaz'ın komik olması ve güldürmesi bir yana apolitik ve eleştirmeyen anlık güldürü mizahını yinede desteklermiydiniz. eğer desteklerim diyorsanız mizahın gücünü hafife aldığınızı göstermez mi bu, mizahın ulaşılamayacana ulaşan, dokunulmayana dokunan ve eleştiren o müthiş karışımını terk etmek sizi neden memnun ediyor. teşekkürler