rene

Durum: 135 - 0 - 0 - 0 - 07.11.2019 21:26

Puan: 2824 - Minnak Kedici

7 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazarkedi.

0
  • /
  • 7

hamile olduğunu öğrenince evdeki kedi köpeği sahiplendirenler

türkiye'de görebileceğiniz 26 çeşit hayvansever(!) den bir tanesi bunlar. daha onlarca farklı çeşidi var bunların. bir ara filtre kahve eşliğinde konuşalım.

yarı kapalı kedi tuvaleti

hiç sevmediğim tuvaletler, tam kapalısıda yarısı da aynı. ben açık tuvaletin kenarlarını dahi söküyorum. gerçi onları kapatıyor diye değilde bizim toramanlar sığmıyor diye söktüm ama olsun. açık olacak rahat rahat yapacak çocuk. zaten çoğunuz kediye sağlıksız kum kullanıyorsunuz kokmasın nazik burnuma diye, birde o kumlarla kedileri kapalıya hapsedip zararı katlamanın manası yok. açık yap tuvaleti, onu da güneş gören balkona koy, kenarlara atarsa süpürürsün arada yıkarsın balkonu mis gibi pırıl pırıl. haydi kolay gelsin.

90'larda kedi olmak

ah ah ne güzeldi o zamanlar. sağlığa zararlı kumlar çıkmamış henüz. yoksa silikaymış, parfümlüymüş hem doğaya hem kediye zararlı tiksinç kumlar yok. kedi eve hapis değil, geziyor dışarıda geliyor eve tekrar. veterinerler daha uygun fiyatlı. yok kedi kuaförüymüs kedi oteliymiş falan gibi kapitalizmin ele geçirdiği bir hayvanseverlik sektörü oluşmamış. herkes sokağında kedilere bakıyor, kedileri kovalayan teyzeler bile naif sen düşün artık, oynama şu kediyle diyor torununa ama o yokken mama veriyor. hey gidi hey hey hey. 90 larda da şimdide değişmeyen gördüğüm ilk şey kediyi hırpalayan, taş atan, zarar veren çocuklar. bu çocukları kim üretiyorsa o fabrika kapanmalı. 20 seneden fazla oldu hala aynı çocuklar ortalıkda. bu çocukların azotunu, oksijenini tam koyun böyle olmasınlar. sonra denk gelince tokatlıyorum ailesiyle problem yaşıyorum, ailecek gelip beni hırpalıyorlar.

en kedici şehirler

şehir olarak bilemem fakat türkiye'nin en kedici bölgesi ege'dir. ege bölgesi 1.

kedilerlerde eşcinsel davranış

na mümkün normalde ama işte kısırlaştırma sonrası hormonal dengenin bozulması veya kısırlaştırılmamış aynı cins kedilerin özellikle erkeklerin birbirlerine yürümesi gibi tablolar ortaya çıkabiliyor. üreme güdüsü hayvanlarda tıpkı insanlardaki gibi çok güçlü. modern insan bunu törpülüyor uygun şekilde ama hayvanda bu en salt haliyle görülüyor normal olarak. işte bu üreme süreci sekteye uğrayınca hayvanlarda böyle garip eğilimler ortaya çıkabiliyor hormonların gazıyla.

kedicilerin kedilerde ilk baktığı yer

kendi kedilerim dışında insan yoldaşına bakıyorum, güzel mi, tatlı mı, pozitif mi, ciciş mi yoksa normal insan mı, tüm bu bakmalar olumlu geçerse kediye bakıyorum, seviyorum ve bakımlıysa ilk cümleyi kuruyorum, çok bakımlı ve güzel bir kedi kaç yaşında? diyorum tebessüm ederek, 7 aylık diyor örneğin, oradan yürüyorum işte artık.

kediye kıyafet giydirmek

tasmayı bile gereksiz buluyorum bir de kıyafet giydireceğim, kesinlike olmaz canım.

sevgili mi kedi mi

ben ikisini de alabilir miyim? payam vay abi, payam vay, payaysa paya, sevgiyse sevgi hepsi vay abi. ikisinide verin olsun bitsin. neden illa birisini secmek zorunda kalıyorum. ben kediden ürken kediden korkan insana zaten irite olurum, sosyal ortamda öyle birisini görünce tokatlıyorum sonra su uzatıyorum nefes al kendine gel sanırım şoka girdin o sadece bir kedi neyin paniğini yapıyorsun diyorum. tabi faydası olmuyor, aksine kavga çıkıyor, kedi çoktan uzaklaşmış oluyor ama benim tokat yüzünden linç ediliyorum, kovuyorlar mekandan, küsüyorlar bana, dışlıyorlar. garipsiyorum ne yapayım, ayyyy, ıyyy falan garip garip hareketler.

kediyi klozete alıştırmak

annemin küçükten beni kuma alıştırdığını düşünelim. ilkokulda teneffüste bahçeye ağacın kenarına çömelip kaka yaptığımı sonrada ayaklarımla onu gömdüğümü. ilkokuldan itibaren alay konusu olurdum değil mi. a bu o salak çocuk derlerdi. tuvaletini kuma yapıyor ahahahaha derlerdi bana. üniversiteye gidip kum olmayan bir bahçede sırtımda kumla gezdiğimi bir hayal et. kız arkadaşın olmaz, ezik, sessiz bir tip olursun kimse seni sevmezdi dimi, dışlardı herkes seni. garip bir adam bu yahu, aman selin bu çocuk yine seni kesiyor uzak dur şundan sırtında kumla geziyormuş derdi kızlar. koridor reisi gelip kardeş kumla falan geziyormuşsun garip garip hareketler ayağını denk al derdi. solcu yoldaşlar gelip bu bir metafor mu rene toprağın kutsiyetini ve emekle olan bağını vurgulamak için mi sırtında kumla geziyorsun derdi. halbuki sadece tuvaletimi yapmak için onunla geziyorum.

işte kediyi insan usülü tuvalet yapmaya alıştırmak da onun çevresinde aynı etkiyi yapacak. arkadaşları ona gülecek, dışlayacak, yalnızlaşacak çocuk. küçükten öğrettiğin için neden diğer kedilerin onu dışladığını ve sevmediğini hiç bir zaman anlamayacak. böyle sorumsuzluk olmaz. bırakın kedi kuma yapsın insan da klozete.

kedicilerin en iyi olduğu konu

ad hominem ve comfirmation bias'ı görmede çok iyiyim. beş dakika konuşalım hemen fark ederim ve tartışmayı keserim. insanların %90'ı yapıyor bunları belki bende zaman zaman yapıyorumdur bilemiyorumç

alttaki yazara soracaklarım var

levent kırca'lardan metin akpınar'lara kadar geçmişte güldürü ve mizahın mutlaka muhalif ve politik olduğu dönemlerden cem yılmaz tarzı güldürüye geçiş dönemi arasında kalsaydınız cem yılmaz'ın komik olması ve güldürmesi bir yana apolitik ve eleştirmeyen anlık güldürü mizahını yinede desteklermiydiniz. eğer desteklerim diyorsanız mizahın gücünü hafife aldığınızı göstermez mi bu, mizahın ulaşılamayacana ulaşan, dokunulmayana dokunan ve eleştiren o müthiş karışımını terk etmek sizi neden memnun ediyor. teşekkürler

kedimiz ile yapmak isteyip de hiç yapamadığımız şey

sudoku oynamaya çalıştım bir çok kez olmuyor. halbuki satranç da her seferinde yeniyor beni keratalar. ama iki kişi oynamalarına izin veriyorum belki de ondan.

üstteki yazar

hevesli bir yeni yazar kişisi. ilk etapta hevesle bir çok başlık açacak ve giri girecek, satın almaya karşı değilse herkes onu sevecek, karşıysa belli bir ciciş kesim sevmeyecek o yüzden girilerine verilen oylar artı ve eksi dengeli alacak. sonra bakacak ki sürekli kalabalık ama herkes snob snob oturuyor bir tek sol frame de kendi başlıkları var. neyse ben az susayım yazmiyim diycek hop o da izlemeye geçecek. sevgiler selamlar genç arkadaşım, şimdi git ve göster onlara günlerini !!

kedi günlük

yahu aylar sonra gece 4:30 da öylesine giriyorum sözlüğe, bıraktığım günki başlıkları görüyorum. gel gör ki 25 tane online yazar görünüyor. kuzum siz ne yapıyorsunuz burada birbirinizle beyin frekanslarıyla mı konuşuyorsunuz anlamıyorum ki. kedici için kedisözlükte giri yazmayıp online oturmak bir kedisever tavrı mı acaba, ahhaha. pardon gülüyorum ama gerçekten şaşırtıcı değil mi. takıldığım başka sözlüklerde 20 kişi online olsa sol frame uçuyor, burada aylar öncesine sabitlenmiş ama online sayısı gecenin dördünde 25. something wrong bu işte bence. hmm telepatik bir durum olmalı.

kedi sözlük birinci izmir buluşması

lets get over with (üstesinden gelelim)

kedilerin kapalı kapılardan rahatsız olması

çok ilginç bir eğilim bu. nedenini çok merak ediyorum ben. kedilerin bir çok şeyi içgüdüsel doğada öğrenip hayatına dahil ettiğini düşünürsek, kapalı kapı kaçışın kapanması anlamına geliyor olabilir onlar için. her an her dakika kaçmaya uzaklaşmaya hazır olmaları mı gerekiyor, o yüzden mi kapalı kapı onları stres ediyor acaba.

ragdoll

oyunlarda karakterlerin hareket kabiliyetini, patlamalara, düşmelere verdikleri fiziksel tepkiyi ayarladığınız sistem. örneğin karakter yüksek bir yerden yuvarlanarak düşüyor, bu düşüş sırasında eklemleri nasıl pozisyon alıyor, yere nasıl düşüyor. veya ateş edip vurduğunuzda ateşin geldiği yere ve yöne göre nasıl tepki veriyor, bomba attınız patladı, patlamanın etkisiyle karakterin bedeni nasıl savruluyor, bunlar hep ragdoll dur

hayvan istifçiliği

burada okudum hayvan seviyorum canım onlar diyeni de yazarken gördüm. şimdi arkadaşlar, kimi kadın/adam insandan vazgeçiyor ve evini hayvanlara açıyor. bu psikolojik bir şey, evini açtıktan sonra da mamayı gören duyan geliyor, artık onun kontrolünden çıkıyor bir süre sonra evdeki hayvan sayısı. aç olan, üşüyen kim varsa doluşuyor onun o ütopik ve küçük evine. sonra bu insanları eleştiriyorsunuz, kokuyor, pis oluyor diyorsunuz. bu insan hayvanlara adamış artık kendisini onunla aynı algıda ve çizgide değil siniz, onunla tartışıyorsunuz, ona "sözde" iyi niyetli telkinlerde bulunuyorsunuz ama ne o sizi ne de siz onu anlayamazsınız. çünkü o artık başka bir boyutta, serden geçmiş kalan ömrünü kediye adamış köpeğe adamış. ya saygı duyacaksınız bu duruşuna ya da engel olup arıza çıkarmayacaksınız. bu insanların öz bakımını ihmal etmesi, evinin pis olması hep sizin için bahane. ne kadar pis olursa olsun sokaktaki kedi için o bölge o ev bin kat güvenli ve huzurludur, hijyeniktir bunun farkına varın. sonra gelip burada ama çok koku yapıyor, hayvanlara yazık numaraları yapıp kadını apartmandan attırmayın hem hayvansever ayağına takıl hem buna kendisini adamış insanlara sözde hayvanlar için kötü ayağına ızdırap ol. hadi oradan be, kendini böyle mi iyi hissediyorsun yaptıkların için? böyle mi tatmin ediyorsun evde benimde kedim var derken?

veteriner fobisi

sims 4 de bunun için bir serum var, kedi veya köpek strese girerse serumu pıst basıyorsun hayvan sakinleşiyor. veya serum yoksa seve seve, konuşa konuşa sakinleştiriyorsun sonra muayene ediyorsun

adore kedi evi

gözünüzün önünde bir bodrum, bir bahçe katı, balkon altı gibi, sote, kedilerin rahat hareket ettiği ve paniklemediği yerlere koyarsanız bir ihtimal faydası olur karda yağmurda sığınırlar. ama yol kenarlarına, ortalık kalabalık yerlere koyduğunuz bu evlere kediler girmiyor, hatta çoğunu zaten insnalar topluyor, kaldırıyor, çöp arabaları atıyorlar. kediler "istisnalar" dışında nerede uyumaları gerektiğini kendileri seçiyor, çünkü sokağı bizden iyi biliyorlar. işte bu evleri onların daha önce seçtiği yerlere koyabilirsiniz, o zaman bir faydası olur.
  • /
  • 7

hatalı veterinerlerin kediniz fipten ölmüş bahanesi

yeni moda.

öncelikle;

(bkz:veteriner hatası sebebiyle kedinizin ölmesi)

1 hafta içinde 3 ölüm haberi aldım çevremden. üçüne de kediniz fipten ölmüş denmiş. ve üç hikayede de adı geçen veterinerler farklı. biri kısırlaştırma ameliyatının hemen ertesi günü ölmüş. fip sebebiyle öldüğü söylenmiş.

diğer ikisinde ise hikaye çok benzer. aileler evlerine yavru kedi alıyorlar fakat eve sokmadan önce veterinere bir götürelim diyorlar. iki veteriner de hemen iç dış parazit uygulaması yapıyor ve karma aşısının ilk dozunu yapıp gönderiyor ve 1 hafta sonra gelin diyorlar. sık aşılama sonrası hayatını kaybeden yavrular için "kediniz fipten ölmüş" deniyor. ben kedilerimi ilk aldığımda veterinerim "annesinden kardeşlerinden yeni ayrıldı, önce size alışsın, yeni evine alışsın. 15 gün sonra parazit ve aşılarına başlarız" demişti. bu süre içinde vitamin ile destekleyerek bağışıklık sistemini de güçlendirebileceğimi söylemişti. polivit, supravit gibi vitaminlerden suyuna katarak uygulamıştım. aşıların arasında da 21 günlük periyodlar oluşturmuştu. bazı veterinerler bu kadar hassas yaklaşıyorken bir diğer tarafta ise acele şekilde davranıp ölümlere sebep olanlar da var. sonuç şu ki veterinerlerinizi seçerken dikkatli olmalısınız. bazıları hayvanları çok iyi tanıyor ve işlerini muazzam yapıyorken bazıları ise işin sadece ticaretine bakıyor ve hayvanları tanımıyorlar ve onların davranışlarını kesinlikle doğru analiz edemiyorlar.

stronghold

abdli zoetis'in ürettiği mucize ilaç. dış parazit damlası olarak kullanıyorum ve pirelerde en kesin çözüm. birçok dış parazit damlası pire sorununu çözemiyorken stronghold çözüyor. ayrıca kulak uyuzu için de mutlaka bu ilaç kullanılmalı.

etki ettiği parazitler;

pireler - yetişkin, yavru ve yumurta formları
kalp kurdu
bağırsak kurtları
kulak miteları
bitler

çocuk sahibi olmak

2'nci bir ev,
2'nci bir araba
bir de 30 yıl boyunca çocuğuna bakabilecek kadar kazançlı bir iş sahibi değilsen

------ asla yapma! ------

ama sen yap yinede, ne demek istediğimi 30 yıl sonra anlarsın. kedi sözlük yayından kalkmazsa gene konuşuruz.

kronik böbrek yetmezliği

kedilerde ölüm nedenlerinin başında gelir. çoğu veteriner pek bir ömür biçmez çünkü tani konduğunda genellikle 4.evre olmuştur. eğer kedinize düzenli kan tahlili yaptırmıyorsanız erken evrede tanı koyma şansınız yoktur. kilo kaybi,aşırı su icme,aşırı idrar,kusma,ağız kokusu başlıca belirtilerindendir.
ben de kedimi evre 4 te yakalayabildim,veteriner birkaç hafta ile birkaç ay arası ömür biçti. sonra felinecrf.org diye bir site buldum,turkçesini de hacettepeden bir hoca https://kedikbhblog.wordpress.com olarak çevirmiş saolsun. mutlaka okuyun. kedimle hastalıkta 1. yılımızi kutladık ağustosta. bilgilenmek,yol yordam isteyen lütfen çekinmeden mesaj atsın,bu zor yolculukta yardımcı olmaya hazırım

sokaktaki kediyi alıp eve kapatmak

dolu olduğum bir diğer konu. sokaktaki yaşam şartlarına uyum sağlamayı başarmış, sağlık problemi olmayan bir kediyi eve getirip kapatmayı çok saçma buluyorum. ya arkadaş yuva ihtiyacı olan, dışarda yaşayamacak ve hiç sokak görmemiş zaten bir sürü kedi varken sırf kendi zevkin için neden alışanı alırsın ki? çok minik olur, annesi olmaz, yaralı, bakımsız ve muhtaç olur amenna. ama aksi durumu çok mantıksız buluyorum. doğal düzene gereksiz müdahale olarak görüyorum.

sokak hayvanlarını besleyenlere suçluymuş gibi davranılması

ah ben neler çektim. yukarıda allah var, topu topu 2 - 3 kedi olurdu. hani gazetelerde okuyoruz öyle 20 - 30 mazallah 100 kedi filan değil, ben istemem zaten ne o öyle hepsine pislik içinde bakıyorlar güya bakıyorlar hepsi hasta!..

2 , 3 kediyi bile istemezlerdi, su kaplarını dökerlerdi, kaç kez gözümle gördüm, suç üstü yakaladım, zabıta getirmekle tehdit eden , allah'sız iftiracı, yalancı, hain aşağılık biri vardı hele...şükür taşındı, allah herkese layığını yaşatsın

anadolujet kedi taşıma prosedürü

aynı kafeste birbiriyle anlaşabilen ve kafesle beraber ağırlığı 8 kiloyu geçmeyen iki kediyi kabin içinde taşımak mümkün. kedimizin biletini alabilmek için, aşılarının tam olduğunu veteriner hekim imza ve kaşesiyle gösteren bir aşı karnesi ve yine veteriner hekim tarafından verilen, kedinin x tarihinde yolculuk yapmasında sağlıkla ilgili bir problem olmadığını belirten onayı istiyorlar. 8 kiloyu kutuyla beraber geçmeyen bir kedi için bilet fiyatı 70 türk lirası. 8 haftadan küçük veya anne sütünden kesilmemiş yavru kedi/köpek ve emziren anneler ile 8 haftadan büyük, 12 haftadan küçük kediler veteriner onayı olmadan taşınamıyor. kargo kompartımanında aynı kafes içinde bir anneden doğmuş, 8-24 haftalık, en fazla üç hayvan taşınabilmekte. hamile kedi taşımak zaten doğal olarak yasak. uçuştan en geç 6 saat önceye kadar rezervasyon yapmak gerekiyor. daha sonra kabul edilmiyor. zaten en mantıklısı bileti alır almaz rezervasyonu yaptırmak çünkü her uçuş için belli bir evcil hayvan kotası var. genelde dolmuyor ama işi garantiye almak gerek. kedimizin veye kedilerimizin check in ve kilo ölçü ile bilet işlemleri check in kontuarlarında yolcu ile birlikte yapılıyor. sadece ücretin ödendiği yer havalimanı içinde farklı. eğer evcil hayvanla seyahat ediyorsanız, 1 saat önce alana gidiyorsanız 2 saat önce gitmeniz en mantıklısı. işlemler her zaman tıkır tıkır yürümüyor. ayrıca x ray cihazından kedinizi çıkarıp kutuyu bir kere boş olarak geçirmeniz isteniyor güvenlik açısından. bu yüzden eğer takabiliyorsanız en mantıklısı bir vücut tasması takmak suretiyle yola çıkıp kendimizi garantiye almak. çünkü gürültü, kokular, insanlar kedimizi strese sokabiliyor. taşıma kafesi konusuna gelecek olursak, pet shoplarda 30-40 liraya satılan bildiğimiz plastik taşıma kutularının ölçüleri uçak yolculuğu için uygun. ama bir büyük boyunu, farklı modelin bir tık büyüğünü almak gibi bir hata sakın yapmayın. çünkü koltuk arasına asla sığmıyor. o yüzden ben kedili uçak yolculuklarımda kutuyu koltuk arasında tam sıfır sığdırıp ayaklarımı da kutunun üzerine koyuyorum. o ölçüler ve bahsettiğim kutular sıfıra sıfır düşünülerek yapılmış bence, dışına çıkmayın. yolculuktan en azından 1 saat önce mamayı suyu kaldırın önünden ki yolculuk esnasında strese girip kusma ihtimali olmasın. bunun dışında da önemli bir husus yok zaten, rahat rahat gidiliyor.

kedili eve yeni bir kedi dahil etmek

yeni kedi diğer kedilerin olduğu eve kesinlikle direkt bırakılmamalı. öncelikle ayrı bir odaya alınıp yeni kedinin kokusunun diğer kediler tarafından algılanmasını sağlamak gerekiyor. yeni kedi minimum 1 hafta kadar ayrı odada kalmalı. sık sık odasını ziyaret ederek onu sevmeli, ilgilenmelisiniz. aynı kıyafetlerle ve ellerinizi yıkamadan diğer kedilerinizi de sevin. bu onların arasındaki koku bağını sizin üzerinizden alarak olumlayacaklardır.

1 hafta süreçten sonra tüm kedilerin birbirlerini uzaktan da olsa göreceği şekilde en sevdikleri mamaları verin. yemek yerken bir yandan da birbirlerini görecekler . tüm kedilerin biraz aç olmaları daha çok işimize yarar. lezzetli bir yiyeceği yerken birbirlerini görmeleri yine bu tanışmayı olumlayacaktır.

kediler için yaşam alanları çok mühimdir. hakim oldukları alanlara başka kedilerin gelişi onların hiç hoşuna gitmez. bu sebeple tüm bunları yapsanız bile aralarında mutlaka bir hakimiyet savaşı yaşanacak ve dominant olan aralarındaki tartışmalar sonrasında belirlenecektir. bu yaptıklarınız sadece bir nebze de olsa aralarında tartışmanın şiddetini azaltacaktır. tabi tamamen hiç sorun olmadan birbirlerine alışırlarsa ne mutlu ama genellikle sıkıntılar çıkıyor.

şöyle de iki kaynak sunayım;

https://www.hillspet.com.tr/cat-care/rou...
https://kedilibirhayat.com/2017/05/20/2-...

kedinizin hayatını kaybetmesi

ilk kedimi kısırlaştırma operasyonunda fazla narkozdan kaybedince geçirdiğim büyük travma sonrasında 15 senedir hayvan hakkı savunuculuğu yapıyorum. buna sokak hayvanlarının beslenmesi, tedavisi, kısırlaştırılması, barınak gönüllüğü, her türlü eyleme katılma dahildir. korkunç bir acıydı. sonrasında tabi ki çok kayıplarım oldu ama yüzlerce canda bugün çok sağlıklı ve mutlu yaşıyorlar.

sokak hayvanları

istediğimiz kadar candır, ciğerdir, neşedir, sevinçtir diyelim hemen hepsi vicdan sahipleri için kanayan yaradır. bin hanelik bir sokakta üç bilemedin beş kişi çıkar ( bazen 1 kişi bile çıkmaz ) aç kalmasınlar, üşümesinler diye ilgilenen, toplanırlar onların etrafına ve bu toplanma bir süre sonra toplatılmaya sebep olur. şansları varsa toplatıldıkları barınaktan kulağında bir küpe ile çıkarılıp çöplüklere yada vahşi hayvanlarmışçasına ormanlık alanlara bırakılırlar. sokağında kalmayı başaranlar gizli saklı korku içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışır ta ki bir araç çarpıncaya bir canavarla karşılaşıncaya kadar. bir sokağın simgesi, bireyi haline gelmeyi başarmış bir kaçı da ana haber bültenlerinde konu olacak kadar ilginç bulunurlar. üretip satanlara, alıp yavrulatanlara akıl fikir, insaf, eylemlerinin sonucunu fark etme ve eylemlerini terk etme iradesi temenni ediyorum.

Toplam entry sayısı: 135

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

kedi fügü

18’inci yüzyılda ünlü olan italyan besteci domenico scarlatti, kedisi pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. resmi adı “kk. 30, fa minör füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “kedi fügü” olarak biliniyor. kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

orangey

portakal (orangey) adlı sarman, bugüne kadar pek çok önemli filmde rol aldı. ünlü hayvan bakıcısı frank ınn tarafından keşfedilen portakal, 1951 yılında, “rhubarb” filmiyle sinema dünyasına adım attı. 1961’de “breakfast at tiffany’s” filminde audrey hepburn’ün kedisi rolünü oynamasıyla ününün doruğuna ulaşan portakal, bu rolüyle bir heykelciğe, rhubarb’daki rolüyle de hayvan dünyasının oscar’ı olan patsy ödülü’ne layık görüldü.

https://www.imdb.com/name/nm1248838/

kedi günlük

sevgili günlük birkaç gündür ev monotonlaştı, bize bol bol mama veren kadın ortalarda yok, küçüklüğümüzden beri gördüğümüz bu adama kaldık. aç acına gezdiriyor bizi evin içinde, gidip yatağının başında saatlerce uzanıp beklemek zorunda kalıyoruz, dört dönüyoruz sağında solunda iki gıdım mama koyacak diye. osman bağırıyor buna niye mamayı az veriyorsun diye, tabi ben gazlıyorum osmanı bunun üstüne haberi yok, neymiş efendim sağlıklı kedi olmamız için gramajla düzenli yememiz lazımmış, saçma saçma şeyler. hayır bana çok dokunmuyor çünkü osmanın mamayı de ben yiyorum zaten, sonra yiyecekmiş gibi yapıp burun kıvırıp gidiyorum bu safım da arkamdan geliyor. iki dakika sonra dönüp hepsini yiyorum. kolay mı bu koca gövdeyi doyurmak. dün rüzgardan tuvaletin kapısı kapandı, adam da uyuyordu, sabaha kadar zor tuttuk. osman bi ara salona yapmaya yeltendi ama izin vermedim. adam kapıyı açar açmaz ben tuvalete koştum, baktım osman saksıya işiyor, hiç adamın yanında yapmazdı bunu kızıyor diye. ama o kadar sıkışmış ki onu bile düşünememiş. elli kere anlattım bu yeni kumu ama anlamıyor, sevmiyorum ben adam gibi kum koysunlar deyip geçiyor. öldürecek bu osmanın hoyratlığı beni. onun yüzünden bende laf yiyorum her seferinde. iyice ayar etmeye başladı bu adam bizi. bol mama veren kadın bir an önce gelse iyi olacak. yoksa tırnaklarımı yeni divanda bileyeceğim.

osman'da iki yüzlümüdür nedir, o kadar laf söylüyor adama, akşama kadar kucağından inmiyor. birde utanıp bana bakıyor idare et içgdüsel bir şey dayanamıyorum mırlamam lazım diye açıklama yapıyor. biz nasıl dayanıyoruz ? sadece acıkınca çıkıyorum kucağına tırnakları hafiften geçirip dürtüyorum hemen anlıyor köftehor maması gelmiş bunun diye. biraz dik dur osman diyorum hiç umurunda değil, adamla konuşsa, sevdirse kendini akşama kadar. yılışık. geçen gün tuvalet kapısı kapandığında oradan oraya koşturuyoruz osmanla. buna tuvalet kapalı yapmaya çalşıyorum götürüyorum o tarafa, bu akıl fakiri adam oyun oynuyoruz sanıyor koşturuyor bizimle. koca adamsın iki dakika ağır ol ya. biz orada bok derdindeyiz sen koridorda koşturuyorsun bizimle oyun oynamak için. garip bir adam bu. neyse ya, ne adamlar var yine bu iyi, en azından gözlüyor seviyor karışmıyor işimize gücümüze. balkondan alt kattaki kedinin kadınını duyduktan sonra dedim bizim adam yine iyiymiş. kadın sürekli yıkamaktan hasta etmiş kediyi, yalanmayı unuttum abi yardım edin diyor balkon demirinden. nereye yardım edeyim aramızda kaç kat var kuş muyum ben.

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

kedi fügü

18’inci yüzyılda ünlü olan italyan besteci domenico scarlatti, kedisi pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. resmi adı “kk. 30, fa minör füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “kedi fügü” olarak biliniyor. kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.

parayla kedi almak

arkadaşlar emin olun cins kedi alan ve satan bir yığın insan var. yani bir kişi dahi yaptığı bu yanlışı fark edip dönse hayvanlar için kar olur. sahiplendirme platformlarına sorun bir, sokakta cins kedi bulunduğunda ne kadar zamanda sahipleniliyor kaç kişi istiyor, normal kediler için ihtiyaç olduğunda kaç kişi başvuruyor. cins kediler bir gün bile durmuyorlarmış. e bu nasıl hayvan severlik, bu resmen ayıptır, kime neyin şeklini yapıyorsun ki sen? hangi kedisever gördün kedin cins diye sana imrenen? böyle bir şey varsa acıyorum onlara. ben şunu beslemek istiyorum diye bir şey mi var siz hayvanseverliği nasıl anlıyorsunuz, böyle bir şey değil başka bir canı sevmek. bunun adı gösteriştir, ama kediyle kime gösteriş yapılabilir onu düşünüyorum bulamıyorum. ben cins kedisi var diye hiç bir arkadaşıma imrenmedim, bende mi bir sıkıntı var onu da bilmiyorum.

hangi türe bakarsanız bakın, iyi bakıldıktan sonra o kadar güzeller ki, sevgiyle bakılan her canın tüylerine, gözlerine, enerjisine yansıyor bambaşka bir şey oluyor.

kısacası durum şu, bu platformu öğrenip gelmiş bir kediseverin kedisiyle ilgili daha sağlıklı daha doğru bilgi sahibi olması tüm kedilerin hayrına olur. ve buradaki bir çok kedisever size satın almayın sahiplenin diyor, gerçek sevgi budur diyor, kedilerin mal gibi alınıp satıldığı kafeslerde ömrünü tükettiği sektörlere destek olmayın diyor. bunu dikkate alırsanız bir hayvansever daha kazanmış olur kediler camiası, almazsanız kendi bileceğiniz iş, ama kendinize hayvan sever demeyin, sokaklarda ölen, sahiplendirilemediği için barınaklarda hastalık içinde ölen her canda sizin de bir vebaliniz var

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

kedilerde empati

abd’nin michigan eyaletindeki oakland üniversitesi’nden moriah galvan ile jennifer vonk 12 kedi ve sahipleri üzerinde bir araştırma yaptı. sahipleri gülümsediğinde ve kaş çattığında kedilerin farklı davrandığı görüldü.sahibi gülümsediğinde kediler mırlama, sürtünme ve kucağa oturma gibi “pozitif” davranışları daha fazla sergiliyor ve somurtma durumuna kıyasla onlara daha yakın zaman geçirmek istiyordu.

araştırmanın sonuçları animal cognition adlı dergide yayımlandı.kediler sahipleri yerine yabancılarla olduklarında farklı davranıyordu. kişilerin gülümseme ya da somurtmasından bağımsız olarak aynı miktarda pozitif davranış sergiliyorlardı.

bu sonuçlar kedilerin insanın yüz ifadesini okuyabildiğini ve bunu zamanla öğrendiğini gösteriyor.

köpeklerin insanın yüz ifadesinden anladığı bir süredir biliniyordu. fakat kedilerin de benzer yeteneklerinin olduğuna dair verilere ilk kez rastlanıyor. galvan ve vonk’un vardığı sonuç kedilerin insan duyguları ile sandığımızda daha uyumlu olduğunu gösteriyor.vonk, araştırmalarının, kedilerin sahiplerine karşı sanıldığı kadar kayıtsız olmadıklarını gösterdiğini söylüyor.

buna karşılık bilim insanları köpeklerin mutlu ve kızgın yüzler karşısında farklı tepki gösterdiğini uzun zamandır biliyordu. bunun nedeni köpeklerin tepkilerini daha açık ifade etmeleri olabilir. 2011’de yapılan bir araştırmada, köpeklerin kızgın bir insanla karşılaştıklarında farklı vücut hareketleri sergilemek yerine onlardan aktif bir şekilde kaçındıklarını göstermişti.

kedilerle köpeklerin insan duygularına karşı farklı tepki göstermeleri tarih öncesine dayanıyor. köpeklerin insan mimiklerine daha güçlü tepki vermesi onlarla yaşama uyum sağlamada daha uzun zaman geçirmiş olmasıyla bağlantılı olabilir.

bu yıl yapılan bir araştırma, köpeklerin 30 bin yıl önce evcilleştirildiğini ortaya koydu. kediler ise 10 bin yıl kadar önce muhtemelen orta doğu’da evlerde görülmeye başlandı.

fakat bu konuda kesin sonuçlara varmak için henüz erken. köpeklerle ilgili araştırma sayısı kabarıkken kedilerin tepkileri konusunda çok az sayıda çalışma var

leyla17

bir kaç yazısına denk gelmiştim gayet yerinde tespitleri olan bir yazar, insanları hedef gösterip platformdan ihraç edilmesini nick altı ile istemek kadar alçalmamıştır en azından diye düşünüyorum.

parayla kedi almak

arkadaşlar emin olun cins kedi alan ve satan bir yığın insan var. yani bir kişi dahi yaptığı bu yanlışı fark edip dönse hayvanlar için kar olur. sahiplendirme platformlarına sorun bir, sokakta cins kedi bulunduğunda ne kadar zamanda sahipleniliyor kaç kişi istiyor, normal kediler için ihtiyaç olduğunda kaç kişi başvuruyor. cins kediler bir gün bile durmuyorlarmış. e bu nasıl hayvan severlik, bu resmen ayıptır, kime neyin şeklini yapıyorsun ki sen? hangi kedisever gördün kedin cins diye sana imrenen? böyle bir şey varsa acıyorum onlara. ben şunu beslemek istiyorum diye bir şey mi var siz hayvanseverliği nasıl anlıyorsunuz, böyle bir şey değil başka bir canı sevmek. bunun adı gösteriştir, ama kediyle kime gösteriş yapılabilir onu düşünüyorum bulamıyorum. ben cins kedisi var diye hiç bir arkadaşıma imrenmedim, bende mi bir sıkıntı var onu da bilmiyorum.

hangi türe bakarsanız bakın, iyi bakıldıktan sonra o kadar güzeller ki, sevgiyle bakılan her canın tüylerine, gözlerine, enerjisine yansıyor bambaşka bir şey oluyor.

kısacası durum şu, bu platformu öğrenip gelmiş bir kediseverin kedisiyle ilgili daha sağlıklı daha doğru bilgi sahibi olması tüm kedilerin hayrına olur. ve buradaki bir çok kedisever size satın almayın sahiplenin diyor, gerçek sevgi budur diyor, kedilerin mal gibi alınıp satıldığı kafeslerde ömrünü tükettiği sektörlere destek olmayın diyor. bunu dikkate alırsanız bir hayvansever daha kazanmış olur kediler camiası, almazsanız kendi bileceğiniz iş, ama kendinize hayvan sever demeyin, sokaklarda ölen, sahiplendirilemediği için barınaklarda hastalık içinde ölen her canda sizin de bir vebaliniz var

parayla kedi almak

kedi sever satın almaz sahiplenir, bir canı parayla satın alarak kedilerin parayla alınıp satılmasına da katkı vermiş oluyorsunuz, bu kabul edilemez bir şey. sokaklar ve barınaklar sahipsiz ve muhtaç kedilerle dolup taşıyor. her gün açılan sahiplendirme ilanlarının çoğu cevapsız kalıyor. böyle bir durumda para ile gidip kedi satın almanın mantıklı bir açıklamasını ben bulamıyorum. hayvanseverim diyen bir insanın yoldaşını cinsine göre seçip para sayması da trajıkomik bir hareket

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

alttaki yazara soracaklarım var

levent kırca'lardan metin akpınar'lara kadar geçmişte güldürü ve mizahın mutlaka muhalif ve politik olduğu dönemlerden cem yılmaz tarzı güldürüye geçiş dönemi arasında kalsaydınız cem yılmaz'ın komik olması ve güldürmesi bir yana apolitik ve eleştirmeyen anlık güldürü mizahını yinede desteklermiydiniz. eğer desteklerim diyorsanız mizahın gücünü hafife aldığınızı göstermez mi bu, mizahın ulaşılamayacana ulaşan, dokunulmayana dokunan ve eleştiren o müthiş karışımını terk etmek sizi neden memnun ediyor. teşekkürler