hamile olduğunu öğrenince evdeki kedi köpeği sahiplendirenler
türkiye'de görebileceğiniz 26 çeşit hayvansever(!) den bir tanesi bunlar. daha onlarca farklı çeşidi var bunların. bir ara filtre kahve eşliğinde konuşalım.
yarı kapalı kedi tuvaleti
hiç sevmediğim tuvaletler, tam kapalısıda yarısı da aynı. ben açık tuvaletin kenarlarını dahi söküyorum. gerçi onları kapatıyor diye değilde bizim toramanlar sığmıyor diye söktüm ama olsun. açık olacak rahat rahat yapacak çocuk. zaten çoğunuz kediye sağlıksız kum kullanıyorsunuz kokmasın nazik burnuma diye, birde o kumlarla kedileri kapalıya hapsedip zararı katlamanın manası yok. açık yap tuvaleti, onu da güneş gören balkona koy, kenarlara atarsa süpürürsün arada yıkarsın balkonu mis gibi pırıl pırıl. haydi kolay gelsin.
90'larda kedi olmak
ah ah ne güzeldi o zamanlar. sağlığa zararlı kumlar çıkmamış henüz. yoksa silikaymış, parfümlüymüş hem doğaya hem kediye zararlı tiksinç kumlar yok. kedi eve hapis değil, geziyor dışarıda geliyor eve tekrar. veterinerler daha uygun fiyatlı. yok kedi kuaförüymüs kedi oteliymiş falan gibi kapitalizmin ele geçirdiği bir hayvanseverlik sektörü oluşmamış. herkes sokağında kedilere bakıyor, kedileri kovalayan teyzeler bile naif sen düşün artık, oynama şu kediyle diyor torununa ama o yokken mama veriyor. hey gidi hey hey hey. 90 larda da şimdide değişmeyen gördüğüm ilk şey kediyi hırpalayan, taş atan, zarar veren çocuklar. bu çocukları kim üretiyorsa o fabrika kapanmalı. 20 seneden fazla oldu hala aynı çocuklar ortalıkda. bu çocukların azotunu, oksijenini tam koyun böyle olmasınlar. sonra denk gelince tokatlıyorum ailesiyle problem yaşıyorum, ailecek gelip beni hırpalıyorlar.
en kedici şehirler
şehir olarak bilemem fakat türkiye'nin en kedici bölgesi ege'dir. ege bölgesi 1.
kedilerlerde eşcinsel davranış
na mümkün normalde ama işte kısırlaştırma sonrası hormonal dengenin bozulması veya kısırlaştırılmamış aynı cins kedilerin özellikle erkeklerin birbirlerine yürümesi gibi tablolar ortaya çıkabiliyor. üreme güdüsü hayvanlarda tıpkı insanlardaki gibi çok güçlü. modern insan bunu törpülüyor uygun şekilde ama hayvanda bu en salt haliyle görülüyor normal olarak. işte bu üreme süreci sekteye uğrayınca hayvanlarda böyle garip eğilimler ortaya çıkabiliyor hormonların gazıyla.
kedicilerin kedilerde ilk baktığı yer
kendi kedilerim dışında insan yoldaşına bakıyorum, güzel mi, tatlı mı, pozitif mi, ciciş mi yoksa normal insan mı, tüm bu bakmalar olumlu geçerse kediye bakıyorum, seviyorum ve bakımlıysa ilk cümleyi kuruyorum, çok bakımlı ve güzel bir kedi kaç yaşında? diyorum tebessüm ederek, 7 aylık diyor örneğin, oradan yürüyorum işte artık.
kediye kıyafet giydirmek
tasmayı bile gereksiz buluyorum bir de kıyafet giydireceğim, kesinlike olmaz canım.
sevgili mi kedi mi
ben ikisini de alabilir miyim? payam vay abi, payam vay, payaysa paya, sevgiyse sevgi hepsi vay abi. ikisinide verin olsun bitsin. neden illa birisini secmek zorunda kalıyorum. ben kediden ürken kediden korkan insana zaten irite olurum, sosyal ortamda öyle birisini görünce tokatlıyorum sonra su uzatıyorum nefes al kendine gel sanırım şoka girdin o sadece bir kedi neyin paniğini yapıyorsun diyorum. tabi faydası olmuyor, aksine kavga çıkıyor, kedi çoktan uzaklaşmış oluyor ama benim tokat yüzünden linç ediliyorum, kovuyorlar mekandan, küsüyorlar bana, dışlıyorlar. garipsiyorum ne yapayım, ayyyy, ıyyy falan garip garip hareketler.
kediyi klozete alıştırmak
annemin küçükten beni kuma alıştırdığını düşünelim. ilkokulda teneffüste bahçeye ağacın kenarına çömelip kaka yaptığımı sonrada ayaklarımla onu gömdüğümü. ilkokuldan itibaren alay konusu olurdum değil mi. a bu o salak çocuk derlerdi. tuvaletini kuma yapıyor ahahahaha derlerdi bana. üniversiteye gidip kum olmayan bir bahçede sırtımda kumla gezdiğimi bir hayal et. kız arkadaşın olmaz, ezik, sessiz bir tip olursun kimse seni sevmezdi dimi, dışlardı herkes seni. garip bir adam bu yahu, aman selin bu çocuk yine seni kesiyor uzak dur şundan sırtında kumla geziyormuş derdi kızlar. koridor reisi gelip kardeş kumla falan geziyormuşsun garip garip hareketler ayağını denk al derdi. solcu yoldaşlar gelip bu bir metafor mu rene toprağın kutsiyetini ve emekle olan bağını vurgulamak için mi sırtında kumla geziyorsun derdi. halbuki sadece tuvaletimi yapmak için onunla geziyorum.
işte kediyi insan usülü tuvalet yapmaya alıştırmak da onun çevresinde aynı etkiyi yapacak. arkadaşları ona gülecek, dışlayacak, yalnızlaşacak çocuk. küçükten öğrettiğin için neden diğer kedilerin onu dışladığını ve sevmediğini hiç bir zaman anlamayacak. böyle sorumsuzluk olmaz. bırakın kedi kuma yapsın insan da klozete.
kedicilerin en iyi olduğu konu
ad hominem ve comfirmation bias'ı görmede çok iyiyim. beş dakika konuşalım hemen fark ederim ve tartışmayı keserim. insanların %90'ı yapıyor bunları belki bende zaman zaman yapıyorumdur bilemiyorumç
alttaki yazara soracaklarım var
levent kırca'lardan metin akpınar'lara kadar geçmişte güldürü ve mizahın mutlaka muhalif ve politik olduğu dönemlerden cem yılmaz tarzı güldürüye geçiş dönemi arasında kalsaydınız cem yılmaz'ın komik olması ve güldürmesi bir yana apolitik ve eleştirmeyen anlık güldürü mizahını yinede desteklermiydiniz. eğer desteklerim diyorsanız mizahın gücünü hafife aldığınızı göstermez mi bu, mizahın ulaşılamayacana ulaşan, dokunulmayana dokunan ve eleştiren o müthiş karışımını terk etmek sizi neden memnun ediyor. teşekkürler
kedimiz ile yapmak isteyip de hiç yapamadığımız şey
sudoku oynamaya çalıştım bir çok kez olmuyor. halbuki satranç da her seferinde yeniyor beni keratalar. ama iki kişi oynamalarına izin veriyorum belki de ondan.
üstteki yazar
hevesli bir yeni yazar kişisi. ilk etapta hevesle bir çok başlık açacak ve giri girecek, satın almaya karşı değilse herkes onu sevecek, karşıysa belli bir ciciş kesim sevmeyecek o yüzden girilerine verilen oylar artı ve eksi dengeli alacak. sonra bakacak ki sürekli kalabalık ama herkes snob snob oturuyor bir tek sol frame de kendi başlıkları var. neyse ben az susayım yazmiyim diycek hop o da izlemeye geçecek. sevgiler selamlar genç arkadaşım, şimdi git ve göster onlara günlerini !!
kedi günlük
yahu aylar sonra gece 4:30 da öylesine giriyorum sözlüğe, bıraktığım günki başlıkları görüyorum. gel gör ki 25 tane online yazar görünüyor. kuzum siz ne yapıyorsunuz burada birbirinizle beyin frekanslarıyla mı konuşuyorsunuz anlamıyorum ki. kedici için kedisözlükte giri yazmayıp online oturmak bir kedisever tavrı mı acaba, ahhaha. pardon gülüyorum ama gerçekten şaşırtıcı değil mi. takıldığım başka sözlüklerde 20 kişi online olsa sol frame uçuyor, burada aylar öncesine sabitlenmiş ama online sayısı gecenin dördünde 25. something wrong bu işte bence. hmm telepatik bir durum olmalı.
kedi sözlük birinci izmir buluşması
lets get over with (üstesinden gelelim)
kedilerin kapalı kapılardan rahatsız olması
çok ilginç bir eğilim bu. nedenini çok merak ediyorum ben. kedilerin bir çok şeyi içgüdüsel doğada öğrenip hayatına dahil ettiğini düşünürsek, kapalı kapı kaçışın kapanması anlamına geliyor olabilir onlar için. her an her dakika kaçmaya uzaklaşmaya hazır olmaları mı gerekiyor, o yüzden mi kapalı kapı onları stres ediyor acaba.
ragdoll
oyunlarda karakterlerin hareket kabiliyetini, patlamalara, düşmelere verdikleri fiziksel tepkiyi ayarladığınız sistem. örneğin karakter yüksek bir yerden yuvarlanarak düşüyor, bu düşüş sırasında eklemleri nasıl pozisyon alıyor, yere nasıl düşüyor. veya ateş edip vurduğunuzda ateşin geldiği yere ve yöne göre nasıl tepki veriyor, bomba attınız patladı, patlamanın etkisiyle karakterin bedeni nasıl savruluyor, bunlar hep ragdoll dur
hayvan istifçiliği
burada okudum hayvan seviyorum canım onlar diyeni de yazarken gördüm. şimdi arkadaşlar, kimi kadın/adam insandan vazgeçiyor ve evini hayvanlara açıyor. bu psikolojik bir şey, evini açtıktan sonra da mamayı gören duyan geliyor, artık onun kontrolünden çıkıyor bir süre sonra evdeki hayvan sayısı. aç olan, üşüyen kim varsa doluşuyor onun o ütopik ve küçük evine. sonra bu insanları eleştiriyorsunuz, kokuyor, pis oluyor diyorsunuz. bu insan hayvanlara adamış artık kendisini onunla aynı algıda ve çizgide değil siniz, onunla tartışıyorsunuz, ona "sözde" iyi niyetli telkinlerde bulunuyorsunuz ama ne o sizi ne de siz onu anlayamazsınız. çünkü o artık başka bir boyutta, serden geçmiş kalan ömrünü kediye adamış köpeğe adamış. ya saygı duyacaksınız bu duruşuna ya da engel olup arıza çıkarmayacaksınız. bu insanların öz bakımını ihmal etmesi, evinin pis olması hep sizin için bahane. ne kadar pis olursa olsun sokaktaki kedi için o bölge o ev bin kat güvenli ve huzurludur, hijyeniktir bunun farkına varın. sonra gelip burada ama çok koku yapıyor, hayvanlara yazık numaraları yapıp kadını apartmandan attırmayın hem hayvansever ayağına takıl hem buna kendisini adamış insanlara sözde hayvanlar için kötü ayağına ızdırap ol. hadi oradan be, kendini böyle mi iyi hissediyorsun yaptıkların için? böyle mi tatmin ediyorsun evde benimde kedim var derken?
veteriner fobisi
sims 4 de bunun için bir serum var, kedi veya köpek strese girerse serumu pıst basıyorsun hayvan sakinleşiyor. veya serum yoksa seve seve, konuşa konuşa sakinleştiriyorsun sonra muayene ediyorsun
adore kedi evi
gözünüzün önünde bir bodrum, bir bahçe katı, balkon altı gibi, sote, kedilerin rahat hareket ettiği ve paniklemediği yerlere koyarsanız bir ihtimal faydası olur karda yağmurda sığınırlar. ama yol kenarlarına, ortalık kalabalık yerlere koyduğunuz bu evlere kediler girmiyor, hatta çoğunu zaten insnalar topluyor, kaldırıyor, çöp arabaları atıyorlar. kediler "istisnalar" dışında nerede uyumaları gerektiğini kendileri seçiyor, çünkü sokağı bizden iyi biliyorlar. işte bu evleri onların daha önce seçtiği yerlere koyabilirsiniz, o zaman bir faydası olur.