nora

Durum: 130 - 0 - 0 - 0 - 08.11.2018 01:03

Puan: 3759 - Minnak Kedici

7 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazarkedi.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 7

sözlük yazarlarının kedili anıları

kaç yüz tane anı var, hepsi öyle özel ki kedilerin, her biri ile mutlaka şaşırtıcı, duygulandıran, hayran bırakan anlar yaşıyorsunuz. ben cesaretiyle bana ilham vermiş ve 1 yıl önce yaş nedeniyle melek olan, kedilerle pek haşir neşir olmadıkları halde tüm sokak sakinlerinin tanıdığı ve kabul ettiği güzeller güzeli kızımız, 32. sokağın gelmiş geçmiş tek kraliçesi nora'dan bahsedeyim. nora sokak kedisiydi, kışın sokaktaki derme çatma bir garajın üzerine oturttuğumuz yuvasını kullanırdı mekan olarak, yazları ise bütün çatılar onundu. bahsettiğim garaj 3. kattaki evimin penceresinin tam karşısında. bir ara geceleri çete halinde dolaşan bir köpek sürüsü nora'ya kafayı taktı. sürekli garajın önüne gelip onu huzursuz ediyorlar. kimi zaman gece yarıları uykudan uyanıyorum havlamalarına ve çıkıp camdan hoş moşt deyip uzaklaştırıyorum ama onlar her gün biraz daha çılgınca nora'yı yakalamak istiyorlar. camdan kuruyemiş fırlatmaya başladım kaçırmak için. hatta bir gün bişey bulamayınca çakmak fırlattım ve çakmak yere çarpınca patlayıverdi, o ses onları bir süre uzak tuttu, nihayet vazgeçtiler diye düşündüm. sonra bir gece 3 sıraları kedi miyavlaması havlamalar kıyameti ile uyandım ve cama koşunca nora'yı 6 köpeğin arasında kıskaca alınmış gördüm. saniyelikti ama her detayı aklımda o sahnelerin, biri yakalıyor norayı o kıvrılıp tırmalayıp kurtuluyor diğeri yakalıyor nora dönüyor tırmalıyor, asla pes etmiyor. kediler korkunca yere yan yatar ve tırnaklarını çıkarıp patilerini öne uzatırlar ama nora sırtını garaj kapısına bile vermiyor döne, döne her birini tırmalamaya çalışıyordu. sonra nora! diye bağırdım gayri ihtiyari, nora cama doğru baktı o saniyelik dikkat dağınıklığında çete lideri norayı karnından kaptığı gibi ağzına aldı. merdivenlerden nasıl indiğimi bilmiyorum, sokağa çıktığımda demir kapının hızla açılıp geri çarpma sesinden olacak köpekler bir kaç ev uzağa gitmişlerdi bile. biraz peşlerinden koştum, sayıları tamdı ve hiç birinin ağzında norayı göremedim. eğilip araçların altına, bahçe duvarlarının ardına bakmaya başladım adını seslenerek. onu bir köşede kan revan içinde bulacağımdan emindim ve kalbim endişeyle çarpıyordu. nora, nora, nora kızım diye sesleniyorum, kim duyacak, çıkıp kızacak umurumda değil. kimse çıkmadı nora da yoktu, herhalde bir beş dakika geçmişti biraz daha yüksek bir sesle nora nerdesin dedim, sonra cevap verdi meeeoooww, sesin geldiği tarafa baktım göremedim bir miyav daha , kafamı kaldırdım, oradaydı asma ağacından komşunun çatısına tırmanmıştı. aşağı insin benimle eve gelsin istedim ama gelmeyeceği belliydi, normal olarak. ertesi gün ortalarda görünmedi, bir sonraki gün akşam üzeri biraz tedirgin çıkıp geldi mama yemeye. kontrol ettiğimde karnının iki yanında biri nispeten daha belirgin diş izleri dışında yarası yoktu, oldukça iyiydi. o günden sonra soğuk havalarda binanın girişinde kapımın önüne koyduğum yatakta yattı hep geceleri. ne zaman bir şeylerle baş edemeyeceğimi hissetsem hep noranın o muhteşem mücadelesini, cesaretini hatırlayıp kendimi daha güçlü hissettim. hala da öyle.

melek kızım, dünyanın en karakterli kızı, güven içinde güzelce uyu.

yazarların kedi maması tercihleri

royal canın, hills, britcare

eğer kısır bir erkek kediniz varsa nd ve benzeri düşük tahıllı mamaları kullanmamanızı şiddetle öneririm, çok kısa sürede idrar yollarında sorunlara yol açıyor. et oranı yüksek diye ilk başlarda kullandım bu mamayı ve sonda takılmaya kadar kötüleşti oğlumun durumu, neyse ki tedavisi bittiğinde tamamen iyileşti.

tuvalet kabından dışarıya dağılan kum

şu önlemelerle minimuma indirilebilecek sorun

1. eğer kedişiniz izin veriyorsa pati tüylerini kısaltabilirsiniz, böylece patilerde daha az kum kalıyor.

2. kum kutusu önüne paspas. hatta bir tane tam kum kutusunun önüne ve bir tane de bir metre kadar uzağına, yine kum kutusu yolu üzerinde olsun. normal paspas yerine pelüş, shaggy, kürk tarzı bir şey olursa kumun patilerden paspasa dökülmesine daha çok olanak sağlar.

3- ön kapağı mümkünse tamamen açık, genişçe bir kapalı kum kutusu, böylece idrarını dışkısını gömerken etrafa fazla kum sıçramaz ve dağılan kumlar içeriye taşınmaz.


4- iri taneli kum kullanmak.

5- süpürme rutinini 2 katına çıkarmak.

online petshop önerileri

gittigidiyor.com - satıcı değerlendirme sistemi olduğu için satıcının puanlarına bakarak ne kadar güvenilir olduğunu hesaplayabilirsiniz. aynı gün ücretsiz kargo seçenekli satıcıları tercih edebilirsiniz. fiyat ve ürün olarak da çok seçenek mevcut. ben hiç sorun yaşamadım şimdiye kadarki alışverişlerimde.

zooplus.com - bu siteden alışverişlerimde de hiç hayal kırıklığına uğramadım. sadece son zamanlarda 3 gün içinde kargo taahhütleri var, eskiden aynı gün kargoydu ama yine de güvenilir bir site, telefon desteğine ulaşması da kolay ve hızlı.

petlebi.com - sahipsiz evcil hayvanlar için yuvalandırma platformu da olan bir site. bir defa alışveriş yaptım, kum almıştım hızlıca kargolandı.

kedilerde hamilelik ve doğum

benim tecrübelerim sokak kedileri ile ilgili, ne yazık ki hepsinin kısırlaştırmalarına düzenli olarak yetişmek mümkün değil. sokak kedilerinde gözlemlediğim şeyleri aktarayım ben de. sokakta baktığım kedilerden hamile olanları fark ettiğimde ona kuru mama dışında ek gıdalar veriyorum, yoğurt, kayısı kıvamında pişirilmiş yumurta sarısı, vitamin ve yaş mama gibi. sabit yerini biliyorsam oraya yumuşak minderler bırakıyorum. bahçe gibi açık bir alandaysa kapalı yuva hazırlıyorum. yuvaların geniş olmasına özen gösteriyorum yavrularını kolayca emzirebilsin diye. anneliğe hazırlanan kedi bulunduğu mekanı bir kaç kedi ile paylaşıyorsa özellikle erkek kedileri doğumdan önce o bölgeden saldırgan tavırlarıyla uzaklaştırıyor zaten. dişi bir sokak kedisi genellikle ( eğer o bölgeden uzaklaşmak zorunda kalmamışsa ) annesinin onu dünyaya getirdiği yerde doğumunu gerçekleştirmeyi tercih eder. doğum yaptıktan sonra meraklı davranıp yavruları görmeye çalışmamak gerek, çok yaklaşmadan belli bir mesafeden bakmaya çalışsanız bile anne bunu hemen anlıyor ve strese giriyor. doğumdan sonra ilgi yavrularda değil özellikle anneye yönelik olmalı. kendini sevdirecek kadar uysalsa onu daha çok sevip takdir edin, güzel sözler söyleyin bu onu rahatlatır. yuvasına, yatağına yakın yerde her zaman bolca temiz su bulunsun ve emzirme süresince ek gıdalar vermeye devam edin. anne doğumu gerçekleştirdiği yerde yavruların gözleri açılıp yavaş yavaş yürümeye başlayana kadar sabit kalacaktır. yuvasında doğum yaptığı için altına koyduğunuz minderde kan lekeleri olacaktır, kirli olduğunu yavruların mikrop kapacağını düşünüp değiştirmek isteyebilirsiniz ama yapmayın, yavrularına eldivenle bile dokunsanız anne bundan huzursuz olacaktır. yavrular yuvadan çıkmaya başladığında değiştirmek için fırsatınız olacak. bir de en başta yuvayı konumlandırırken yağmur ve rüzgar almayacak şekilde koyun ve tekrar yerini değiştirmeyin. ne kadar düşünceli ve iyi niyetli olursanız olun müdahalelerinizi minumumda tutun, şunu unutmayın hiç bir insan bir yavruya annesi kadar iyi bakamaz ve onun ihtiyaçlarını annesi gibi bilemez. bazen anne dünyaya getirdiği yavrulardan birini veya bir kaçını dışlayabilir. bunun nedeni genellikle onlarda sağlıklı olmayan bir şeylerin olmasıdır ( belki gelişmemiş akcigerler, hasta bir kalp, kim bilebilir. ) bu yavruların hayatta kalamayacağını bildiğinden onlara süt ve zaman ayırmamayı daha doğru bulur diğer sağlıklı yavruların hayatta kalma şanslarını arttırmak için. böyle bir durumda yavruları alıp onları hayatta tutmaya çalışabilirsiniz fakat en doğru bakımı yapsanız bile genellikle onları en çok 7 -15 gün hayatta tutabilirsiniz, bence yine de denemeye değer . kimi zaman da annenin bebeklerinden birini, bir kaçını yemiş olduğunu fark eder ( geriye kalan minik bir patiden, bir parça deriden ) veya direkt şahit olabilirsiniz. bu sizi şok edebilir ilk anda, şayet anne bunu yetersiz besin alımı protein eksikliği yüzünden yapmamışsa yine aynı sağlık sorunu nedenlerinden anne yavruyu önce boğup sonra yemiştir. vahşi doğada da bu böyledir çoğu zaman, anneler hasta yavrularının öleceğini bilir ve ölü bedenin kokusunu başka yırtıcıların alıp yuvanın yerini tespit etmemesi için bunu yapar. bebekler yirmi , yirmi beş günlük kadar olduklarında anne onları taşıyacaktır. buna da müdahale etmeyin. onlara bildiklerini öğretmesi için bu gerekli. taşıdığı yeri görebilirseniz temiz bir minder yerleştirdiğiniz yuvayı yakınına bırakabilirsiniz, tercih ederse kullanacaktır. anne bebekleri uzağa taşısa bile ( ki en fazla 50 metre uzaklığa götürür büyük bir tehdit yoksa ) beslendiği yere gün içinde bir kaç kez gelip gidecektir. bu sırada yavrular hızla gelişecekler. anne onların aynı bölge içinde belli mesafelerde aralıklarla yerlerini değiştirecek. onlara ileride doğum yapabilecekleri, barınabilecekleri yerleri gösterecek. tuvalet eğitimlerini verecek, kuşları gözlemeyi, börtü böceği, avlanmayı öğretecek. yavrular birbiri ile oynayıp, güreşip, birbirlerinin canlarını yakarken onları izleyecek ve bazen de aynı şeyi yavrularına o yapacak. onun yavruları incittiğini düşünmeyin, bu boğuşmalar onların ileriki zaman için talimleridir. yavrular belli bir yüksekliğe zıplayabilecek, anne sütü dışında gıdaları yiyebilecek hale geldiklerinde anneleri onları beslendiği yere geri getirir ve bir süre daha oralarda oyalar. anne onları geri getirdiğinde yavrular artık yumak yumak sevilecek hale gelmişlerdir ama tüm bu süreçte siz anneye saygılı davrandığınız müdahaleci olmadığınız için yavrular insana alışkın değillerdir artık. anne size yaklaşıyorsa bir süre sonra onlarda sizi inceleyip yaklaşmaya başlarlar. şayet onları sürekli olarak gözleyip beslemeye müsait değilseniz veya ömürlük yuvalara sahiplendiremeyecekseniz ilgilerine samimiyetle karşılık vermemeniz onların hayrına olur zira sokaklarda hayvanları fazlalık ve incitilmesi sorun olmayan yaratıklar olarak gören bir çok kişi olacak. çocukların oyuncağı ve kötü insanlar için kolay hedef olmamaları için yabani olmaları çok daha iyi olur. 2. ay tamamlandığında anneleri onları daha tehlikeli sokak içlerine doğru götürmeye başlar. bunu genellikle geceleri etraf nispeten sakinken yapar. anne bu sıralarda tekrar kızgınlığa girip gebe kalmaz ise yavrularına her gün daha az ilgili ama yine de 3,5 - 4 ay kadar bakmaya, eğitmeye devam eder. tüm bu süreçte sağ salim hayatta kalabilen yavrular, özellikle erkek olanlar yavaş yavaş gözden kaybolur. annelerinden öğrendikleri ile kendilerine yeni bir bölge bulup korunmasız olarak hayatta kalma mücadelesine başlarlar.

kedici sohbetleri

bu sohbetler sırasında arkasından iltifatlar edilerek işgüzar bir apartman yöneticisi veya nemrut bir komşunun kulağı da mutlaka çınlatılır.

bir kediciye verilebilecek en güzel hediye

otomatik kedi tuvaleti. üç kedinin kum kutusunu temizlemek kolay değil. bir de gururlu bakışlarla başımda bekliyorlar temizlerken. sanki " vay be yine kaptın kakaları hadi iyisin " der gibiler. gelip gidip topladığım için çok değerli bir şey olduğunu sanıyorlar herhalde.

kedilerin uyurken horlaması

bu benim için de epey ilginç bir hadise zira resmen kedimin horlamasından uykumdan uyandığım zamanlar olmuştur. huuuuuğğğğğhhh diye başlayıp piyyyyyiiiuuuu diye bi düdük sesiyle bitiriyor. ulan diyorum paralel evrende falan mıyım yanımda uyuyan tipik bir koca insanı mı var. bakın pozisyon aynen şu , ters dönmüş tombuş mu tombuş bir hamam böceği gibi sırtüstü yatıyor, yatağın ille de tam ortasında. kafası da yastıkta. azcık dürtüklüyorum horlaması kesilsin diye, merlin'in ejderhası gibi tek gözünü açıyor sonra yatış şeklini hiç bozmadan tekrar uykuya dalıyor. bir ara endişelenip veterinere götürmüştüm diyet yapsın denildi ama ne mümkün, susmamacasına miyavlıyor yemek için. sinirle oradan oraya koşturuyor ve patilediğini deviriyor. zaten bu garip huyları, çılgın tavırları yüzünden diğer iki kedim tarafından bir türlü tam olarak kabul edilmiyor.

kedi çimi

olmuyor, yemiyorlar, çim uzamıyor falan diyoruz ama muhtemelen şöyle güzel kedi çimi tohumları bulup daha çok uğraşıp sağlıklı güzel çimler yetiştirebilsek yiyecekler.

yazarların kedisi çeşme suyu mu damacana suyu mu içiyor

iki tanesi çeşme suyu içiyor bir tanesi damacana suyu tercih ediyor. damacana su tercih eden aynı zaman da cam bardağa konulmadığında içmiyor. koştururlarken bardağı devrilmesin kırılmasın diye doldurup tezgahın köşesine sabitliyorum, leydim çıkıp oradan içiyor.

kedi kapısı

kedili bir evde olması gereken bir araç. olur ya dedim bir sürpriz yaparlar kendi kendine klozeti kullanmayı öğrenirler diye bir tane tuvalet kapısına taktık ( kapı pvc, kedi kapısı boyutunda kestirdik alt kısmından ) bir tane de balkona açılan kapıya taktık kum kutuları balkonda olduğu için. montaj için pvc işi yapan bir ustadan yardım aldık. kullanmayı bir iki kez gösterdikten sonra hemen öğrendiler. göstermek dedimse, bir kaç kez kapıdan ittirerek içeri girip çıkmalarını sağladım. 4 fonksiyonlu idi kapıların ikisi de, şu an sadece itip giriyor ve itip çıkıyorlar çünkü masa tenisi oynar gibi biri kapının bir yanında diğeri öbür tarafında birbirlerine patileyip durdular kapıyı, bozdular biraz.

kediler için zararlı yiyecekler

saç! ama gel de bunu diya'ya anlat. önce yalayıp temizliyor çiyp çiyp çiyp, sonra kırt kırt kırt mideye indiriyor. besin değeri olsa feda olsun ama, zarar yani.

çok zengin olunca kediler için yapılacaklar

kedilere yardım etmek için çok zengin olmak gerekmiyor ama daha fazlasına yardım edebilmek için zaman ve emek gerekiyor, çok zengin olursam bir kedi timi kurabilirim. iyi bir maaş+ tüm sosyal haklarını da ödeyerek kedileri kollayacak, besleyecek, tedavi için gerekli yerlere ulaştıracak hayvanları seven insanlar çalıştırabilirim.

kedilerimden önce ölürsem onlara kim bakacak sorunsalı

valla ben vasiyetimi beyan ettim aileme, kardeşlerimden hangisi kedilerime bakarsa aveo'mu ve kitaplarımı ona bırakıyorum diye. gerçi ben öldükten sonra kedilerimi sokağa atacak insanlar değiller ama olsun, 3 kedi çok bari birer birer sahiplenelim demesinler diye bir teşvik olur.

sokak hayvanları

istediğimiz kadar candır, ciğerdir, neşedir, sevinçtir diyelim hemen hepsi vicdan sahipleri için kanayan yaradır. bin hanelik bir sokakta üç bilemedin beş kişi çıkar ( bazen 1 kişi bile çıkmaz ) aç kalmasınlar, üşümesinler diye ilgilenen, toplanırlar onların etrafına ve bu toplanma bir süre sonra toplatılmaya sebep olur. şansları varsa toplatıldıkları barınaktan kulağında bir küpe ile çıkarılıp çöplüklere yada vahşi hayvanlarmışçasına ormanlık alanlara bırakılırlar. sokağında kalmayı başaranlar gizli saklı korku içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışır ta ki bir araç çarpıncaya bir canavarla karşılaşıncaya kadar. bir sokağın simgesi, bireyi haline gelmeyi başarmış bir kaçı da ana haber bültenlerinde konu olacak kadar ilginç bulunurlar. üretip satanlara, alıp yavrulatanlara akıl fikir, insaf, eylemlerinin sonucunu fark etme ve eylemlerini terk etme iradesi temenni ediyorum.

misafir sevmeyen kediler

3 kedim var ama eve gelen herhangi biri 2 kediden fazlasını mümkün değil görmüyor, o derece misafir sevmez. ama yatıya kalan olursa ertesi gün milo ile değilse bile kıymetli çişiyle mutlaka müşerref olur. gece sinsice ortaya çıkıp misafirin ortada bıraktığı artık neyi varsa bi güzel işer üstüne.

kedi köpek besleyen insanların evleri pistir algısı

eğer bir çöplükte, kirli pis bir yerde barınmak zorunda kalmamışsa ve suya da ulaşabiliyorsa sokak kedisi bile kokmuyor. ev kedisi ise bebek gibi kokuyor. kedili ev çocuklu ev gibidir. tek başına yada sadece yetişkinlerin yaşadığı bir evde yapılan temizlik rutinini iki katına çıkarır otomatikman.ama çalışan bir insan için özellikle ev her daim pırıl pırıl olacak diye bir kural koyulamaz gel gör ki evcil hayvanınız varsa ve evinizin dağınık bir anına tesadüf etmişse biri, direkt onları sorumlu tutacaktır içten içe. eskiden evden çıkarken geç kalmışsam yatağımı toplamak zorunda hissetmezdim ya da kıyafetlerimi ortalıkta bırakmakta sakınca görmezdim ama şimdi evde kalacak olan kedilerim için çıkarken düzenli bir ev bırakmak zorunda hissediyorum. yani kediler bu anlamda da insanı düzene sokuyor. yanlız bir daha kedilerim olduğunu bilerek evime ilk defa gelen birinden " aa ev temizmiş " cümlesini duyarsam ağzına bi tane çakmaya ahdettim. neyse, yani eskisinden daha fazla temizlik yapıyorum ve bunu kesinlikle kedilerim temiz bir ortamda yaşasınlar diye yapıyorum. anne olmak böyle bir şey işte.

edebiyat ve kedi

sevgi bağı. gween cooper .

kedi sevmeyenleri bile sihirli bir şekilde kendine aşık eden homeros adlı görme engelli, çok yetenekli minik bir kahramanın ve yirmili yaşlarının sonunda olan genç bir kadının sevgi ve mucize dolu gerçek hikayesi.

kedileri sevmeyen hatta nefret eden insan

kedi sevmemek bir şekilde anlaşılabilir, çocukluğunda bir travması vardır kedilerle ilgili, mantığa uymayan ama engelleyemediği bir takım batıl inançlara sahiptir vs vs ama kediden nefret eden insandan ben açıkçası gözümü ayırmam kedilerle o insan arasına bulabildiğim bütün engelleri koyarım.

yazarların kedi kumu tercihleri

cat pearls vardı bir ara, yani daha bir kaç ay öncesine kadar vardı. çok iyi topaklanıyor ve hiç koku yapmıyordu, ucuzdu da. sonra birden fiyatı arttı ve sonra sadece slica çeşidi kaldı piyasada. onun ardından bir sürü kum deneyip sonunda pisi pisi de karar kıldık.
  • /
  • 7

anne altından yavru

dünya üzerindeki her canlının yaşamaya hakkı var. nasıl doğmuş, ırkı ne, bilemem. ben temel hakları bilirim. kedi gelecekse bir eve nasıl geldiği değil, nasıl bakıldığı önemlidir demem de yanlış olur. çünkü ana rahmine düştüğü andan itibaren hakkı bakidir. kedi satın almaya karşıyım, satanlara da. sizin çocuğunuz satılsın istemezsiniz değil mi, biri gelse, ben sarışın, mavi gözlü bebeğine şu kadar veriyorum dese, verir misiniz? peki, öbür tarafta cins diye nitelendirilen kediler var. bu da bir lanet gibi sanki. cinsse parayla satılmalı... neden efendim, neden? bunu anlamıyorum, özür dilerim. eğer kedi sözlük formatına uymuyorsam, gidebilirim de. saygılarımla

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

kedi sözlük'teki cins kedi düşmanları

mesnetsiz iddiaları hiç üstüme alınamayacağım, dünya üstünde nefret edebileceğim hiçbir kedi yaratılmadı yaratılmayacaktır da keza. cins kedi nefretimi gösteren bir tane cümlemi bulursanız da lütfen gösterin. kediden niye nefret edeyim ki yahu, ruh hastası mıyım ben? ponçik ponçik sevilir kedi, nefret edilir mi hiç? kediyi parayla alıp satandan da nefret etmiyorum ama bu duruma karşıyım ve saygı duymuyorum. nefret kadar yıkıcı bir duyguya yer yok hayatımda.

kedili kitaplardan alıntılar

... kedi, kendi varoluşunun başlı başına bir mutluluk kaynağı olduğu inancındadır. ödün vermez. nankör sayılması bu yüzdendir sanırım. almaktan çok paylaşmayı sevenlerin hayvanıdır kedi. uyudu mu kinini de unutur.
tomris uyar / gündökümü

kedinizin hayatını kaybetmesi

kedimin bir gün ölecek olması ne zaman aklıma gelse, bekir coşkun'un, okurunun da cümleleri ile birlikte yazdığı şu yazı aklıma gelir;

herkesin veda ettiği şey ayrıdır, ama bütün vedalar aynıdır. ne kadar uzaktan geldi bilmiyorum, bilgisayarımın ekranındaki erol onur'un ‘veda’sını açıp açıp okuyorum.

bir kedi mi, bir köpek mi, ne fark eder?

veda edilmişse sızı değişmez.

ben o vedaları bilirim.

bizler küçük dostlarımızdan ayrıldığımızda, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, kapıların arkasında, koltukların üstünde, evin köşelerinde bizi her an vedalar bekler.

her şey zordur artık.

satırlara dökülmüş bir başka ‘veda’ gördüğünüzde, iyice anlarsınız ki bütün vedalar aynı.

durmadan açıyorum bilgisayarımı.


‘veda’yı tekrar tekrar okuyorum.

‘halıdaki tüylerim,

koltuklardaki pati izlerim,

yatağındaki mırıltılarım kaldı geriye...

yaşanmışlık şey dediğin nedir ki?..

ben biraz erken davrandım sadece...

artık mutfakta ayağına sürtünen arkadaşın yok.

oyuncaklarım bırakıldıkları yerde kalacaklar bir süre.

mama kabımı seni sevenler kaldıracaklar.

görmeyesin diye.

arkadaşlıklar sonsuza dek sürmez ki.

ben biraz erken davrandım sadece...

eve geldiğinde beni arayacaksın bir süre.

dostların çağırdığında beni düşüneceksin önce.

sonra aklına geleceğim;

ve eve erken gitmene gerek olmayacak artık.

birliktelik dediğin nedir ki?

ben biraz erken gittim sadece...

eve geldiğinde patilerime basmamak için

durup ışığı aramayacaksın.

salona girdiğinde pencerenin önündeki minderde de olmayacağım.

yatarken ninniler söylemeyeceğim sana.

yaşam dediğin nedir ki?

ben biraz erken gittim sadece...’

kedili karikatürler

sözlük yazarlarının kedilerini paylaşıyoruz kampanyası

sözlük yazarlarının kedili anıları

ben, rahmetli anne ve babamın ta 1952 yılından kedileri inci ile ilgili acı (çünkü o yıllarda şimdiki gibi vet. tıbbi hizmetleri, vet klinik filan hak getire) anılarını anlatmak istedim. çünkü tüm ailemizi çok etkilemiştir.

rahmetli babamın diyarbakır'a tayini çıkıyor. orası da van'a yakın ya, bahçeli küçük bir lojmanda oturuyorlar. annem bir gözü sarı, bir gözü mavi bembeyaz bir kedi görüyor. sanırım van kedisi. hemen alışmıyor anneme ama annem pes etmiyor, zamanla annem işte tavuk, et filan vere vere onu alıştırıyor kendine ve ismini inci koyuyor. çok uslu, çok yumuşak huylu bir kediymiş. dişiymiş ama hiç doğum yapmamış. (benim prenses de öyleydi oluyor yani)

derken bu sefer babam kore'ye gidecek, annem de loğusa, istanbul'a anneannem, dedemlerin yanına. inci'yi bırakmaya gönülleri hiç razı değil ancak arabaları yok. trenle o zaman 1 ya da 2 gün belki 3 gün yolculuk olacak. ancak asıl çok acı bir olay yüzünden inci'yi götürmek istememişler o da ayrı bir hikaye:

daha önce beyaz yavru bir kedileri varmış, yine tayinleri çıkınca, yavruyu da trenle götürelim demişler, istasyonda "kediye kuduz aşısı yapmanız gerekir" deyince o zamanlar artık şimdiki gibi vet. klinik filan ne gezer artık kime yönlendirdilerse, yavru kediye aşı yapmışlar ama daha trene binmeden kedicik sizlere ömür!!!! çok ağlamışlar bin pişman olmuşlar. artık aşı bayat mıydı, doz mu çok geldi bilemiyorlar. 1950 yılın....nerede şimdiki gibi kedi üzerine uzman vet. hekimler, klinikler, kilosuna göre aşılar...hiçbiri yok:( bizler şimdi çok şanslıyız...

işte o acı anı yüzünden, aynı şey çok sevdikleri inci'nin de başına gelir, o da ölür diye mecburen diyarbakır'da bırakmışlar. ev taşınırken inci anlamış gideceklerini, eşyalar yüklenmiş, (çok şeyleri yok, ne buzdolabı, ne fırın, ne de öyle oturma grupları, üçbeş açılır kapanır sandalye, masa, yatak, yorgan vs.) fayton gelmiş, annemler binmişler, inci faytonun yanına kadar gelmiş, "beni de götürün, bırakmayın" diyordu sanki diye annem çok üzülürdü anlatırken. bunu ömür boyu anlattı annem. ben de hep üzülerek dinledim. keşke aşı filan yaptırmadan gizlice bir kutuya koyup götürseydiniz derdim hatta...:(

diyarbakır'daki komşularına yazıp, para göndermişler ama cevap alamamışlar. gitmeden komşulara ne olur su, yiyecek verin aç kalmasın demişler ama ne oldu bilmediklerinden inci yüreklerinde bir yaraydı..... :(

60 yıl sonra abim, ilk kedisine rahmetli anne, babama ithafen inci ismini koydu, şimdi 7 yaşında. :)

inci çoktan melek olmuştur, annem, babamla yıllar sonra da olsa kavuştular..:( ben de ölünce annem, babam ve ilk kedim prenses kadar, hikayesini çok dinlediğim inci'yi görmeyi çok istiyorum. umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur:)

kedilerimize yetememe duygusu

ılk cocuk ilkgozagrisi... ustune olmaz dedim.
2. geldi...
3.gelldi...
veee 4.geldi...
kapida 2 tane derken...
yetememek!
yahu sırf mama ile su ile olmuyor neylersin...
her biri ayri cocuk.
birini sev öteki bakar ötekini sev digeri aglar...
ımdattttt...
dediginiz oluyor mu? ozellikle coklu kedili evlerde yalniz olanlar ...
hele de birbiri ile anlasamayanlar varsa toplu sevgi terapisi de zor..len wc bu temizleyeyim mama mi vereyim saglik mi takip edeyim kafa mi oksayayim?
.....
bu hisse kapilan hic olmuyor mu?
ve iyi ki varlar...

defilede podyuma çıkan kedi

istanbul'daki bir defilede podyuma çıkıp boy gösteren kedi. catwalk nedir, nasıl yapılır? mankenlere göstermiştir.

Toplam entry sayısı: 130

bir kediciye verilebilecek en güzel hediye

otomatik kedi tuvaleti. üç kedinin kum kutusunu temizlemek kolay değil. bir de gururlu bakışlarla başımda bekliyorlar temizlerken. sanki " vay be yine kaptın kakaları hadi iyisin " der gibiler. gelip gidip topladığım için çok değerli bir şey olduğunu sanıyorlar herhalde.

kedin için kendin yap

bu videoda kış aylarında kedinizin severek kullanacağı bir radyatör yatağı tasarımı var.

kedi belgeselleri

anne karnında kediler


bahçeli evim olsaydı insanı

1 - bahçeli ev yok kedi yok, elde var sıfır

2 - bahçeli ev yok kedi var, elde var bir

3 - bahçeli ev var kedi de var, yeme de yanında yat

kedi sözlük'teki cins kedi düşmanları

aslında her şey net.

hangi cins olursa olsun kedi denen güzel yaratık ile ilgili sözlükte hiç bir yazar tek kötü kelime etmemişken, böyle bir ihtimal dahi yokken böyle bir başlık açmak başlı başına hastalıklı bir ruh halinin ilanı.

kedilerin üretilip satışa sunulduğu bir dünya site var internette, kimse o sitelere girip de niye satıyorsunuz kardeşim diye tartışmaya girmiyor. bu platform da en başından kedi üretici ve satıcılarının ortak buluşma noktası diye ilan edilseydi, bu işin meraklıları da bu konuda hassasiyet gösteren insanların itirazlarını okumazdı. o kadar görmek istemiyorsanız hayvan severleri, gerçek kedicileri , tamamen kendinize uygun, tamamen sizler gibi düşünen kişileri çağıran bir ortam olduğunu belirtseydiniz.

kediler aile kurmak, torun torba sahibi olmak, hazzını yaşamak için çiftleşip yavrulamıyor. bu onlar için iç güdü, sizde de kedilerin ille üremesine dair bir iç güdü mü mevcut ? doğurduğu yavrusunu 5 ay sonra tanımayan onu hayata hazırlayıp kendinden uzaklaştıran kedinin sen elli göbek seceresini bilmek istiyorsun, bunda kediye yarar sağlayacak ne var ?

bir çocuk da belki hayvan sevgisini cins bir evcil hayvanla başlayacak diyorsunuz, ben hiç " aa ne tatlı cinsi ne bunun " diye kedi seven çocuk görmedim. ama gördüğü her kedi köpeğe rengine, tüy yapısına vb. belirgin özelliklerine aldırmaksızın, fark etmeksizin koşar bütün çocuklar. çocukların hayvan sevgisini büyüklerin belirlediği biçimde öğrenmeye ihtiyacı yoktur. onlar zaten doğuştan bu sevgiye sahipler, büyükler çoğunlukla bunu yok ediyor maalesef.

siz de o kadar iyi biliyorsunuz ki evcil hayvan üretiminin hem üretilen hem de sokaklarda üreyen hayvanlar için çok acı sonuçlar getirdiğini, bu yüzden mazeretleriniz bu kadar temelsiz.


hiç bir evcil kedinin soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya değil, bir bırakın ya, izin verin de barınaklarda sokaklarda ölümle burun buruna yaşamaktan, hastalıktan açlıktan gördükleri eziyetten kurtulsun bu hayvanlar. üretme, satma ne olacak yani? senin bencilliğine hizmetten başka hiç bir kediye de faydası yok bunun. 70 cm bir kafeste kendi gibi 2 düzine yavruyla birlikte minicik pençeleriyle kafesin tellerine tutunup " burdan çıkmak istiyorum " diye feryad eden o yavrunun bir yuvası olsun, kısırlaştırdıktan sonra doğum yapıp yapmamayı umursamayacak olan bir kediyi yavrulatmak yerine.

ya hepsi aynı, yok koltuk tırmalamaz biri yok diğeri işaretleme yapmaz bunlar gerçekten saçma. sanki biri eline süpürge alıp evi temizliyor da diğeri de evin içine ediyor gibi tarif ediyorsunuz.

biz sadece cins kediler doğurmasın demiyoruz, kedileri cins yada değil diye görmüyoruz bile zaten. sokaklarda perişan ve sahipsiz hayvanlar olmasın istiyoruz ama belediyeler toplayıp toplayıp akıbeti belirsiz bir şekilde yok etmesin, barınaklar da görevlerini yapsın sokak hayvanları da kısırlaştırılsın istiyoruz.


gerçekten bu kadar mı zor anlamak ?

kedi sözlük'teki cins kedi düşmanları

aslında her şey net.

hangi cins olursa olsun kedi denen güzel yaratık ile ilgili sözlükte hiç bir yazar tek kötü kelime etmemişken, böyle bir ihtimal dahi yokken böyle bir başlık açmak başlı başına hastalıklı bir ruh halinin ilanı.

kedilerin üretilip satışa sunulduğu bir dünya site var internette, kimse o sitelere girip de niye satıyorsunuz kardeşim diye tartışmaya girmiyor. bu platform da en başından kedi üretici ve satıcılarının ortak buluşma noktası diye ilan edilseydi, bu işin meraklıları da bu konuda hassasiyet gösteren insanların itirazlarını okumazdı. o kadar görmek istemiyorsanız hayvan severleri, gerçek kedicileri , tamamen kendinize uygun, tamamen sizler gibi düşünen kişileri çağıran bir ortam olduğunu belirtseydiniz.

kediler aile kurmak, torun torba sahibi olmak, hazzını yaşamak için çiftleşip yavrulamıyor. bu onlar için iç güdü, sizde de kedilerin ille üremesine dair bir iç güdü mü mevcut ? doğurduğu yavrusunu 5 ay sonra tanımayan onu hayata hazırlayıp kendinden uzaklaştıran kedinin sen elli göbek seceresini bilmek istiyorsun, bunda kediye yarar sağlayacak ne var ?

bir çocuk da belki hayvan sevgisini cins bir evcil hayvanla başlayacak diyorsunuz, ben hiç " aa ne tatlı cinsi ne bunun " diye kedi seven çocuk görmedim. ama gördüğü her kedi köpeğe rengine, tüy yapısına vb. belirgin özelliklerine aldırmaksızın, fark etmeksizin koşar bütün çocuklar. çocukların hayvan sevgisini büyüklerin belirlediği biçimde öğrenmeye ihtiyacı yoktur. onlar zaten doğuştan bu sevgiye sahipler, büyükler çoğunlukla bunu yok ediyor maalesef.

siz de o kadar iyi biliyorsunuz ki evcil hayvan üretiminin hem üretilen hem de sokaklarda üreyen hayvanlar için çok acı sonuçlar getirdiğini, bu yüzden mazeretleriniz bu kadar temelsiz.


hiç bir evcil kedinin soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya değil, bir bırakın ya, izin verin de barınaklarda sokaklarda ölümle burun buruna yaşamaktan, hastalıktan açlıktan gördükleri eziyetten kurtulsun bu hayvanlar. üretme, satma ne olacak yani? senin bencilliğine hizmetten başka hiç bir kediye de faydası yok bunun. 70 cm bir kafeste kendi gibi 2 düzine yavruyla birlikte minicik pençeleriyle kafesin tellerine tutunup " burdan çıkmak istiyorum " diye feryad eden o yavrunun bir yuvası olsun, kısırlaştırdıktan sonra doğum yapıp yapmamayı umursamayacak olan bir kediyi yavrulatmak yerine.

ya hepsi aynı, yok koltuk tırmalamaz biri yok diğeri işaretleme yapmaz bunlar gerçekten saçma. sanki biri eline süpürge alıp evi temizliyor da diğeri de evin içine ediyor gibi tarif ediyorsunuz.

biz sadece cins kediler doğurmasın demiyoruz, kedileri cins yada değil diye görmüyoruz bile zaten. sokaklarda perişan ve sahipsiz hayvanlar olmasın istiyoruz ama belediyeler toplayıp toplayıp akıbeti belirsiz bir şekilde yok etmesin, barınaklar da görevlerini yapsın sokak hayvanları da kısırlaştırılsın istiyoruz.


gerçekten bu kadar mı zor anlamak ?

adore kedi evi

https://www.adoremobilya.com/kedi-evi

adore mobilyanın her kış sosyal sorumluluk projesi kapsamında sokak kedileri için hazırladığı yuvadır.

kedi evleri kış ayları için üretilmekte, sürekli satışta bulunan bir ürün değil.

markanın proje ile ilgili sitesinde ki açıklama şu şekilde

"
kedi evleri sosyal sorumluluk projesine neden ve nasıl karar verildi?
merhaba değerli hayvansever,

biz her zaman “ daima en kalitelisi, en hesaplısı” felsefi ile ürünlerimizi tasarlıyor ve üretiyoruz.

“en kaliteli” olmak için yonga levhadan, bağlantı parçalarımıza kadar bütün malzemelerimizi en ince ayrıntısına kadar özenle seçiyor, son teknoloji sistemler kullanıyoruz.

“en hesaplı” olmak için de ergonomiden ve şıklıktan ödün vermeyecek şekilde, olması gerekenden fazla malzeme ve iş gücü kullanmamaya dikkat ediyoruz.

bütün bunları gerçekleştirirken en çok dikkat ettiğimiz konu ise çevre dostu olup doğaya zarar vermemek. bu nedenle ürünlerimizde sadece endüstriyel amaçlı yetiştirilen ağaçlardan üretilen yonga levhalar ve üretim süreçleri denetlenen, doğaya zarar vermeyen bağlantı parçaları kullanıyoruz.

ileri teknoloji ile ulaştığımız üretim kabiliyetimiz ve hesaplanarak yapılan tasarımlarımız sayesinde neredeyse hiçbir malzememizi israf etmiyoruz. fakat hammaddelerimiz yani yonga levhalarımız taşınırken en alt ve üste konan ham yonga levhalar hasar görmekte ve ürünlerimizde kesinlikle kullanılmamaktadır. normalde hasar gören bu malzemeler hurdaya çıkarılıp satılmaktadır. malzemeleri satmadan nasıl değerlendirebiliriz diye düşündük ve sokaktaki kedi dostlarımız için ev yapmanın güzel bir fikir olduğuna karar verdik. böylelikle hem yine malzememiz israf edilmeyecek hem de kedi dostlarımız soğuk kış günlerinde ısınabilecekleri ve korunabilecekleri ev sahibi olabilecekler.

kedi evlerini tasarlarken elimizdeki malzemeyi en verimli şekilde kullanarak çok sayıda ev ürettik. kedi evlerini ek bir malzemeye gerek olmadan, sadece tornavida yardımıyla kurabileceksiniz çünkü vidalar paketlerin içinde. fakat biz, kedi evini naylon veya benzeri su geçirmez bir malzeme ile kaplamanızı öneririz ki kış şartlarına daha uzun dayanabilsin. dilerseniz kedi evlerini boyayabilirsiniz ama kedilerin boya kokusundan hoşlanmadığını da hatırlatmak isteriz eğer boyarsanız iyice havalandırdıktan sonra kedi dostlarımızın hizmetine sunabilirsiniz.

adore mobilya ailesi olarak ürünlerimizi evlerinizde ve ofislerinizde görmekten mutluluk duyuyoruz ve her zaman diyoruz ki; etrafınıza dikkatli bakın mutlaka en az bir komşunuzun, akrabanızın evinde ya da ofisinde bize rastlayacaksınız. şimdi de adore kedi evlerini her sokakta görmek istiyoruz.

kedi evleri için biz hiçbir ücret talep etmiyoruz. fakat bu durumla ilgili suistimal olmasın, isteyen her hayvan sever alabilsin ve evlerimiz daha çok kediye hizmet edebilsin diye sadece 10 tl kargo ücreti ödemeniz gerekiyor.

kurduğunuz kedi evlerinin fotoğraflarını bizimle paylaşırsanız çok mutlu oluruz.

#kedievimadoreden "

eş aranıyor ilanları

bu platform insanların kediler hakkında bilgi ve deneyimlerini paylaştığı, bunlardan yararlandığı bir sözlük mü kedi üretim çiftliği mi? kedi satış sitesi mi? yazarların kedi sevgisini kullanarak sözlüğe çekip kendine pazar yaratmaya çalışanlar, rahat bırakın şu güzelim canlıları size para yumurtlamak zorunda değiller.

kedin için kendin yap

bu videoda kış aylarında kedinizin severek kullanacağı bir radyatör yatağı tasarımı var.

anne altından yavru

petshop'cı genel mantığı şu şekildedir " para verip aldıkları için daha iyi bakıyorlar, sokağa atmıyorlar " evde yetiştirip satanlarda kendilerine göre bir mantığa oturttuğu açıklamaları sunuyor elbette. mesela iskoç ırkı bir kediyi ankara kedisi ırkını korur gibi koruduğunu söyleyebilir çok gerekli olduğu için.

ayrıca kedilerin üretilip satılmasına karşı çıkanlar zaten ırk kedi arayıp almak hevesi içine girmezler ve kedilerin üretilip satılmasına da saygı duymazlar ama saygı çerçevesinde sitem ve eleştirilerini sunabilirler.

anne altından yavru

benim dediğim doğrudur minvalinde söz söyledikten sonra ardından uzatmaya gerek yok denilmez, o bir ara bulma cümlesidir " kapa çeneni " tarzında kullanmayınız. bu konuda tartışmak anlamsız geliyorsa zaten kişi nettir ve tartışmaya katılmaz, ne de olsa sözlük ortamında bu kendi inisiyatifindedir.

sokak kedisi sokakta yaşamak zorunda kaldığı için sokak kedisidir. her kedi bir insanın ilgisine, bakımına, korumasına muhtaçtır - hele ki günümüzde - ve bir çatı altında barınmaya ihtiyaç duyar. dışarıya çıkmak isteyebilir ama günün sonunda yuvası bildiği yere - şayet iyi insanlar mevcutsa - geri dönecektir. aynı şey ırk kedilerde de yaşanabilir, bir şekilde ev dışına bir kaç kez ziyarette bulunan bir ırk kedi de dışarı çıkmak ister o zamandan sonra. nihayetinde o da kedi, ırk veya tekir ne kadar farklı karakterler sergileyebilirler ki genel olarak.

sokak kedileri sokaklarda ne kadar özgürler ? yemek bulma özgürlüğüne sahipler mi? barınak bulabilme ? su içme özgürlüğüne sahipler mi? köşe bucak saklanmadan, korkmadan bir kaç metre yürüme özgürlüğüne sahipler mi çoğunlukla ? bırakalım sokaklarda özgürce tekmelensinler ve özgürce hastalanıp yaralansınlar ve özgürce aç susuz, soğukta kalsınlar. bundan önce bu tavsiyede bulunanlar sağduyularını özgür bıraksınlar lütfen.

kedi sözlük'teki cins kedi düşmanları

aslında her şey net.

hangi cins olursa olsun kedi denen güzel yaratık ile ilgili sözlükte hiç bir yazar tek kötü kelime etmemişken, böyle bir ihtimal dahi yokken böyle bir başlık açmak başlı başına hastalıklı bir ruh halinin ilanı.

kedilerin üretilip satışa sunulduğu bir dünya site var internette, kimse o sitelere girip de niye satıyorsunuz kardeşim diye tartışmaya girmiyor. bu platform da en başından kedi üretici ve satıcılarının ortak buluşma noktası diye ilan edilseydi, bu işin meraklıları da bu konuda hassasiyet gösteren insanların itirazlarını okumazdı. o kadar görmek istemiyorsanız hayvan severleri, gerçek kedicileri , tamamen kendinize uygun, tamamen sizler gibi düşünen kişileri çağıran bir ortam olduğunu belirtseydiniz.

kediler aile kurmak, torun torba sahibi olmak, hazzını yaşamak için çiftleşip yavrulamıyor. bu onlar için iç güdü, sizde de kedilerin ille üremesine dair bir iç güdü mü mevcut ? doğurduğu yavrusunu 5 ay sonra tanımayan onu hayata hazırlayıp kendinden uzaklaştıran kedinin sen elli göbek seceresini bilmek istiyorsun, bunda kediye yarar sağlayacak ne var ?

bir çocuk da belki hayvan sevgisini cins bir evcil hayvanla başlayacak diyorsunuz, ben hiç " aa ne tatlı cinsi ne bunun " diye kedi seven çocuk görmedim. ama gördüğü her kedi köpeğe rengine, tüy yapısına vb. belirgin özelliklerine aldırmaksızın, fark etmeksizin koşar bütün çocuklar. çocukların hayvan sevgisini büyüklerin belirlediği biçimde öğrenmeye ihtiyacı yoktur. onlar zaten doğuştan bu sevgiye sahipler, büyükler çoğunlukla bunu yok ediyor maalesef.

siz de o kadar iyi biliyorsunuz ki evcil hayvan üretiminin hem üretilen hem de sokaklarda üreyen hayvanlar için çok acı sonuçlar getirdiğini, bu yüzden mazeretleriniz bu kadar temelsiz.


hiç bir evcil kedinin soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya değil, bir bırakın ya, izin verin de barınaklarda sokaklarda ölümle burun buruna yaşamaktan, hastalıktan açlıktan gördükleri eziyetten kurtulsun bu hayvanlar. üretme, satma ne olacak yani? senin bencilliğine hizmetten başka hiç bir kediye de faydası yok bunun. 70 cm bir kafeste kendi gibi 2 düzine yavruyla birlikte minicik pençeleriyle kafesin tellerine tutunup " burdan çıkmak istiyorum " diye feryad eden o yavrunun bir yuvası olsun, kısırlaştırdıktan sonra doğum yapıp yapmamayı umursamayacak olan bir kediyi yavrulatmak yerine.

ya hepsi aynı, yok koltuk tırmalamaz biri yok diğeri işaretleme yapmaz bunlar gerçekten saçma. sanki biri eline süpürge alıp evi temizliyor da diğeri de evin içine ediyor gibi tarif ediyorsunuz.

biz sadece cins kediler doğurmasın demiyoruz, kedileri cins yada değil diye görmüyoruz bile zaten. sokaklarda perişan ve sahipsiz hayvanlar olmasın istiyoruz ama belediyeler toplayıp toplayıp akıbeti belirsiz bir şekilde yok etmesin, barınaklar da görevlerini yapsın sokak hayvanları da kısırlaştırılsın istiyoruz.


gerçekten bu kadar mı zor anlamak ?

eş aranıyor ilanları

bu platform insanların kediler hakkında bilgi ve deneyimlerini paylaştığı, bunlardan yararlandığı bir sözlük mü kedi üretim çiftliği mi? kedi satış sitesi mi? yazarların kedi sevgisini kullanarak sözlüğe çekip kendine pazar yaratmaya çalışanlar, rahat bırakın şu güzelim canlıları size para yumurtlamak zorunda değiller.

anne altından yavru

petshop'cı genel mantığı şu şekildedir " para verip aldıkları için daha iyi bakıyorlar, sokağa atmıyorlar " evde yetiştirip satanlarda kendilerine göre bir mantığa oturttuğu açıklamaları sunuyor elbette. mesela iskoç ırkı bir kediyi ankara kedisi ırkını korur gibi koruduğunu söyleyebilir çok gerekli olduğu için.

ayrıca kedilerin üretilip satılmasına karşı çıkanlar zaten ırk kedi arayıp almak hevesi içine girmezler ve kedilerin üretilip satılmasına da saygı duymazlar ama saygı çerçevesinde sitem ve eleştirilerini sunabilirler.

anne altından yavru

kedi sözlük'ün reklamını yaptığı evcilkedim.com adlı sitenin "bilinçli evcil kedi sahiplendirme" sloganıyla kedi satışı ilanlarında satıcıların kullandığı cümle. hadi işi biraz daha abartıp direk anne karnından yeni çıktı sloganını kullanın. bebeği alana hediye olarak 1 paket kedi sütü ve biberon verin böylece belki kendileri doğurduklarını sanıp daha iyi bakarlar. - nede olsa para verince daha iyi bakıyorlar ya mantığınıza göre -
Henüz takip ettiği biri yok.