sözlük yazarlarının kedili anıları
kaç yüz tane anı var, hepsi öyle özel ki kedilerin, her biri ile mutlaka şaşırtıcı, duygulandıran, hayran bırakan anlar yaşıyorsunuz. ben cesaretiyle bana ilham vermiş ve 1 yıl önce yaş nedeniyle melek olan, kedilerle pek haşir neşir olmadıkları halde tüm sokak sakinlerinin tanıdığı ve kabul ettiği güzeller güzeli kızımız, 32. sokağın gelmiş geçmiş tek kraliçesi nora'dan bahsedeyim. nora sokak kedisiydi, kışın sokaktaki derme çatma bir garajın üzerine oturttuğumuz yuvasını kullanırdı mekan olarak, yazları ise bütün çatılar onundu. bahsettiğim garaj 3. kattaki evimin penceresinin tam karşısında. bir ara geceleri çete halinde dolaşan bir köpek sürüsü nora'ya kafayı taktı. sürekli garajın önüne gelip onu huzursuz ediyorlar. kimi zaman gece yarıları uykudan uyanıyorum havlamalarına ve çıkıp camdan hoş moşt deyip uzaklaştırıyorum ama onlar her gün biraz daha çılgınca nora'yı yakalamak istiyorlar. camdan kuruyemiş fırlatmaya başladım kaçırmak için. hatta bir gün bişey bulamayınca çakmak fırlattım ve çakmak yere çarpınca patlayıverdi, o ses onları bir süre uzak tuttu, nihayet vazgeçtiler diye düşündüm. sonra bir gece 3 sıraları kedi miyavlaması havlamalar kıyameti ile uyandım ve cama koşunca nora'yı 6 köpeğin arasında kıskaca alınmış gördüm. saniyelikti ama her detayı aklımda o sahnelerin, biri yakalıyor norayı o kıvrılıp tırmalayıp kurtuluyor diğeri yakalıyor nora dönüyor tırmalıyor, asla pes etmiyor. kediler korkunca yere yan yatar ve tırnaklarını çıkarıp patilerini öne uzatırlar ama nora sırtını garaj kapısına bile vermiyor döne, döne her birini tırmalamaya çalışıyordu. sonra nora! diye bağırdım gayri ihtiyari, nora cama doğru baktı o saniyelik dikkat dağınıklığında çete lideri norayı karnından kaptığı gibi ağzına aldı. merdivenlerden nasıl indiğimi bilmiyorum, sokağa çıktığımda demir kapının hızla açılıp geri çarpma sesinden olacak köpekler bir kaç ev uzağa gitmişlerdi bile. biraz peşlerinden koştum, sayıları tamdı ve hiç birinin ağzında norayı göremedim. eğilip araçların altına, bahçe duvarlarının ardına bakmaya başladım adını seslenerek. onu bir köşede kan revan içinde bulacağımdan emindim ve kalbim endişeyle çarpıyordu. nora, nora, nora kızım diye sesleniyorum, kim duyacak, çıkıp kızacak umurumda değil. kimse çıkmadı nora da yoktu, herhalde bir beş dakika geçmişti biraz daha yüksek bir sesle nora nerdesin dedim, sonra cevap verdi meeeoooww, sesin geldiği tarafa baktım göremedim bir miyav daha , kafamı kaldırdım, oradaydı asma ağacından komşunun çatısına tırmanmıştı. aşağı insin benimle eve gelsin istedim ama gelmeyeceği belliydi, normal olarak. ertesi gün ortalarda görünmedi, bir sonraki gün akşam üzeri biraz tedirgin çıkıp geldi mama yemeye. kontrol ettiğimde karnının iki yanında biri nispeten daha belirgin diş izleri dışında yarası yoktu, oldukça iyiydi. o günden sonra soğuk havalarda binanın girişinde kapımın önüne koyduğum yatakta yattı hep geceleri. ne zaman bir şeylerle baş edemeyeceğimi hissetsem hep noranın o muhteşem mücadelesini, cesaretini hatırlayıp kendimi daha güçlü hissettim. hala da öyle.
melek kızım, dünyanın en karakterli kızı, güven içinde güzelce uyu.
yazarların kedi maması tercihleri
royal canın, hills, britcare
eğer kısır bir erkek kediniz varsa nd ve benzeri düşük tahıllı mamaları kullanmamanızı şiddetle öneririm, çok kısa sürede idrar yollarında sorunlara yol açıyor. et oranı yüksek diye ilk başlarda kullandım bu mamayı ve sonda takılmaya kadar kötüleşti oğlumun durumu, neyse ki tedavisi bittiğinde tamamen iyileşti.
tuvalet kabından dışarıya dağılan kum
şu önlemelerle minimuma indirilebilecek sorun
1. eğer kedişiniz izin veriyorsa pati tüylerini kısaltabilirsiniz, böylece patilerde daha az kum kalıyor.
2. kum kutusu önüne paspas. hatta bir tane tam kum kutusunun önüne ve bir tane de bir metre kadar uzağına, yine kum kutusu yolu üzerinde olsun. normal paspas yerine pelüş, shaggy, kürk tarzı bir şey olursa kumun patilerden paspasa dökülmesine daha çok olanak sağlar.
3- ön kapağı mümkünse tamamen açık, genişçe bir kapalı kum kutusu, böylece idrarını dışkısını gömerken etrafa fazla kum sıçramaz ve dağılan kumlar içeriye taşınmaz.
4- iri taneli kum kullanmak.
5- süpürme rutinini 2 katına çıkarmak.
online petshop önerileri
gittigidiyor.com - satıcı değerlendirme sistemi olduğu için satıcının puanlarına bakarak ne kadar güvenilir olduğunu hesaplayabilirsiniz. aynı gün ücretsiz kargo seçenekli satıcıları tercih edebilirsiniz. fiyat ve ürün olarak da çok seçenek mevcut. ben hiç sorun yaşamadım şimdiye kadarki alışverişlerimde.
zooplus.com - bu siteden alışverişlerimde de hiç hayal kırıklığına uğramadım. sadece son zamanlarda 3 gün içinde kargo taahhütleri var, eskiden aynı gün kargoydu ama yine de güvenilir bir site, telefon desteğine ulaşması da kolay ve hızlı.
petlebi.com - sahipsiz evcil hayvanlar için yuvalandırma platformu da olan bir site. bir defa alışveriş yaptım, kum almıştım hızlıca kargolandı.
kedilerde hamilelik ve doğum
benim tecrübelerim sokak kedileri ile ilgili, ne yazık ki hepsinin kısırlaştırmalarına düzenli olarak yetişmek mümkün değil. sokak kedilerinde gözlemlediğim şeyleri aktarayım ben de. sokakta baktığım kedilerden hamile olanları fark ettiğimde ona kuru mama dışında ek gıdalar veriyorum, yoğurt, kayısı kıvamında pişirilmiş yumurta sarısı, vitamin ve yaş mama gibi. sabit yerini biliyorsam oraya yumuşak minderler bırakıyorum. bahçe gibi açık bir alandaysa kapalı yuva hazırlıyorum. yuvaların geniş olmasına özen gösteriyorum yavrularını kolayca emzirebilsin diye. anneliğe hazırlanan kedi bulunduğu mekanı bir kaç kedi ile paylaşıyorsa özellikle erkek kedileri doğumdan önce o bölgeden saldırgan tavırlarıyla uzaklaştırıyor zaten. dişi bir sokak kedisi genellikle ( eğer o bölgeden uzaklaşmak zorunda kalmamışsa ) annesinin onu dünyaya getirdiği yerde doğumunu gerçekleştirmeyi tercih eder. doğum yaptıktan sonra meraklı davranıp yavruları görmeye çalışmamak gerek, çok yaklaşmadan belli bir mesafeden bakmaya çalışsanız bile anne bunu hemen anlıyor ve strese giriyor. doğumdan sonra ilgi yavrularda değil özellikle anneye yönelik olmalı. kendini sevdirecek kadar uysalsa onu daha çok sevip takdir edin, güzel sözler söyleyin bu onu rahatlatır. yuvasına, yatağına yakın yerde her zaman bolca temiz su bulunsun ve emzirme süresince ek gıdalar vermeye devam edin. anne doğumu gerçekleştirdiği yerde yavruların gözleri açılıp yavaş yavaş yürümeye başlayana kadar sabit kalacaktır. yuvasında doğum yaptığı için altına koyduğunuz minderde kan lekeleri olacaktır, kirli olduğunu yavruların mikrop kapacağını düşünüp değiştirmek isteyebilirsiniz ama yapmayın, yavrularına eldivenle bile dokunsanız anne bundan huzursuz olacaktır. yavrular yuvadan çıkmaya başladığında değiştirmek için fırsatınız olacak. bir de en başta yuvayı konumlandırırken yağmur ve rüzgar almayacak şekilde koyun ve tekrar yerini değiştirmeyin. ne kadar düşünceli ve iyi niyetli olursanız olun müdahalelerinizi minumumda tutun, şunu unutmayın hiç bir insan bir yavruya annesi kadar iyi bakamaz ve onun ihtiyaçlarını annesi gibi bilemez. bazen anne dünyaya getirdiği yavrulardan birini veya bir kaçını dışlayabilir. bunun nedeni genellikle onlarda sağlıklı olmayan bir şeylerin olmasıdır ( belki gelişmemiş akcigerler, hasta bir kalp, kim bilebilir. ) bu yavruların hayatta kalamayacağını bildiğinden onlara süt ve zaman ayırmamayı daha doğru bulur diğer sağlıklı yavruların hayatta kalma şanslarını arttırmak için. böyle bir durumda yavruları alıp onları hayatta tutmaya çalışabilirsiniz fakat en doğru bakımı yapsanız bile genellikle onları en çok 7 -15 gün hayatta tutabilirsiniz, bence yine de denemeye değer . kimi zaman da annenin bebeklerinden birini, bir kaçını yemiş olduğunu fark eder ( geriye kalan minik bir patiden, bir parça deriden ) veya direkt şahit olabilirsiniz. bu sizi şok edebilir ilk anda, şayet anne bunu yetersiz besin alımı protein eksikliği yüzünden yapmamışsa yine aynı sağlık sorunu nedenlerinden anne yavruyu önce boğup sonra yemiştir. vahşi doğada da bu böyledir çoğu zaman, anneler hasta yavrularının öleceğini bilir ve ölü bedenin kokusunu başka yırtıcıların alıp yuvanın yerini tespit etmemesi için bunu yapar. bebekler yirmi , yirmi beş günlük kadar olduklarında anne onları taşıyacaktır. buna da müdahale etmeyin. onlara bildiklerini öğretmesi için bu gerekli. taşıdığı yeri görebilirseniz temiz bir minder yerleştirdiğiniz yuvayı yakınına bırakabilirsiniz, tercih ederse kullanacaktır. anne bebekleri uzağa taşısa bile ( ki en fazla 50 metre uzaklığa götürür büyük bir tehdit yoksa ) beslendiği yere gün içinde bir kaç kez gelip gidecektir. bu sırada yavrular hızla gelişecekler. anne onların aynı bölge içinde belli mesafelerde aralıklarla yerlerini değiştirecek. onlara ileride doğum yapabilecekleri, barınabilecekleri yerleri gösterecek. tuvalet eğitimlerini verecek, kuşları gözlemeyi, börtü böceği, avlanmayı öğretecek. yavrular birbiri ile oynayıp, güreşip, birbirlerinin canlarını yakarken onları izleyecek ve bazen de aynı şeyi yavrularına o yapacak. onun yavruları incittiğini düşünmeyin, bu boğuşmalar onların ileriki zaman için talimleridir. yavrular belli bir yüksekliğe zıplayabilecek, anne sütü dışında gıdaları yiyebilecek hale geldiklerinde anneleri onları beslendiği yere geri getirir ve bir süre daha oralarda oyalar. anne onları geri getirdiğinde yavrular artık yumak yumak sevilecek hale gelmişlerdir ama tüm bu süreçte siz anneye saygılı davrandığınız müdahaleci olmadığınız için yavrular insana alışkın değillerdir artık. anne size yaklaşıyorsa bir süre sonra onlarda sizi inceleyip yaklaşmaya başlarlar. şayet onları sürekli olarak gözleyip beslemeye müsait değilseniz veya ömürlük yuvalara sahiplendiremeyecekseniz ilgilerine samimiyetle karşılık vermemeniz onların hayrına olur zira sokaklarda hayvanları fazlalık ve incitilmesi sorun olmayan yaratıklar olarak gören bir çok kişi olacak. çocukların oyuncağı ve kötü insanlar için kolay hedef olmamaları için yabani olmaları çok daha iyi olur. 2. ay tamamlandığında anneleri onları daha tehlikeli sokak içlerine doğru götürmeye başlar. bunu genellikle geceleri etraf nispeten sakinken yapar. anne bu sıralarda tekrar kızgınlığa girip gebe kalmaz ise yavrularına her gün daha az ilgili ama yine de 3,5 - 4 ay kadar bakmaya, eğitmeye devam eder. tüm bu süreçte sağ salim hayatta kalabilen yavrular, özellikle erkek olanlar yavaş yavaş gözden kaybolur. annelerinden öğrendikleri ile kendilerine yeni bir bölge bulup korunmasız olarak hayatta kalma mücadelesine başlarlar.
kedici sohbetleri
bu sohbetler sırasında arkasından iltifatlar edilerek işgüzar bir apartman yöneticisi veya nemrut bir komşunun kulağı da mutlaka çınlatılır.
bir kediciye verilebilecek en güzel hediye
otomatik kedi tuvaleti. üç kedinin kum kutusunu temizlemek kolay değil. bir de gururlu bakışlarla başımda bekliyorlar temizlerken. sanki " vay be yine kaptın kakaları hadi iyisin " der gibiler. gelip gidip topladığım için çok değerli bir şey olduğunu sanıyorlar herhalde.
kedilerin uyurken horlaması
bu benim için de epey ilginç bir hadise zira resmen kedimin horlamasından uykumdan uyandığım zamanlar olmuştur. huuuuuğğğğğhhh diye başlayıp piyyyyyiiiuuuu diye bi düdük sesiyle bitiriyor. ulan diyorum paralel evrende falan mıyım yanımda uyuyan tipik bir koca insanı mı var. bakın pozisyon aynen şu , ters dönmüş tombuş mu tombuş bir hamam böceği gibi sırtüstü yatıyor, yatağın ille de tam ortasında. kafası da yastıkta. azcık dürtüklüyorum horlaması kesilsin diye, merlin'in ejderhası gibi tek gözünü açıyor sonra yatış şeklini hiç bozmadan tekrar uykuya dalıyor. bir ara endişelenip veterinere götürmüştüm diyet yapsın denildi ama ne mümkün, susmamacasına miyavlıyor yemek için. sinirle oradan oraya koşturuyor ve patilediğini deviriyor. zaten bu garip huyları, çılgın tavırları yüzünden diğer iki kedim tarafından bir türlü tam olarak kabul edilmiyor.
kedi çimi
olmuyor, yemiyorlar, çim uzamıyor falan diyoruz ama muhtemelen şöyle güzel kedi çimi tohumları bulup daha çok uğraşıp sağlıklı güzel çimler yetiştirebilsek yiyecekler.
yazarların kedisi çeşme suyu mu damacana suyu mu içiyor
iki tanesi çeşme suyu içiyor bir tanesi damacana suyu tercih ediyor. damacana su tercih eden aynı zaman da cam bardağa konulmadığında içmiyor. koştururlarken bardağı devrilmesin kırılmasın diye doldurup tezgahın köşesine sabitliyorum, leydim çıkıp oradan içiyor.
kedi kapısı
kedili bir evde olması gereken bir araç. olur ya dedim bir sürpriz yaparlar kendi kendine klozeti kullanmayı öğrenirler diye bir tane tuvalet kapısına taktık ( kapı pvc, kedi kapısı boyutunda kestirdik alt kısmından ) bir tane de balkona açılan kapıya taktık kum kutuları balkonda olduğu için. montaj için pvc işi yapan bir ustadan yardım aldık. kullanmayı bir iki kez gösterdikten sonra hemen öğrendiler. göstermek dedimse, bir kaç kez kapıdan ittirerek içeri girip çıkmalarını sağladım. 4 fonksiyonlu idi kapıların ikisi de, şu an sadece itip giriyor ve itip çıkıyorlar çünkü masa tenisi oynar gibi biri kapının bir yanında diğeri öbür tarafında birbirlerine patileyip durdular kapıyı, bozdular biraz.
kediler için zararlı yiyecekler
saç! ama gel de bunu diya'ya anlat. önce yalayıp temizliyor çiyp çiyp çiyp, sonra kırt kırt kırt mideye indiriyor. besin değeri olsa feda olsun ama, zarar yani.
çok zengin olunca kediler için yapılacaklar
kedilere yardım etmek için çok zengin olmak gerekmiyor ama daha fazlasına yardım edebilmek için zaman ve emek gerekiyor, çok zengin olursam bir kedi timi kurabilirim. iyi bir maaş+ tüm sosyal haklarını da ödeyerek kedileri kollayacak, besleyecek, tedavi için gerekli yerlere ulaştıracak hayvanları seven insanlar çalıştırabilirim.
kedilerimden önce ölürsem onlara kim bakacak sorunsalı
valla ben vasiyetimi beyan ettim aileme, kardeşlerimden hangisi kedilerime bakarsa aveo'mu ve kitaplarımı ona bırakıyorum diye. gerçi ben öldükten sonra kedilerimi sokağa atacak insanlar değiller ama olsun, 3 kedi çok bari birer birer sahiplenelim demesinler diye bir teşvik olur.
sokak hayvanları
istediğimiz kadar candır, ciğerdir, neşedir, sevinçtir diyelim hemen hepsi vicdan sahipleri için kanayan yaradır. bin hanelik bir sokakta üç bilemedin beş kişi çıkar ( bazen 1 kişi bile çıkmaz ) aç kalmasınlar, üşümesinler diye ilgilenen, toplanırlar onların etrafına ve bu toplanma bir süre sonra toplatılmaya sebep olur. şansları varsa toplatıldıkları barınaktan kulağında bir küpe ile çıkarılıp çöplüklere yada vahşi hayvanlarmışçasına ormanlık alanlara bırakılırlar. sokağında kalmayı başaranlar gizli saklı korku içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışır ta ki bir araç çarpıncaya bir canavarla karşılaşıncaya kadar. bir sokağın simgesi, bireyi haline gelmeyi başarmış bir kaçı da ana haber bültenlerinde konu olacak kadar ilginç bulunurlar. üretip satanlara, alıp yavrulatanlara akıl fikir, insaf, eylemlerinin sonucunu fark etme ve eylemlerini terk etme iradesi temenni ediyorum.
misafir sevmeyen kediler
3 kedim var ama eve gelen herhangi biri 2 kediden fazlasını mümkün değil görmüyor, o derece misafir sevmez. ama yatıya kalan olursa ertesi gün milo ile değilse bile kıymetli çişiyle mutlaka müşerref olur. gece sinsice ortaya çıkıp misafirin ortada bıraktığı artık neyi varsa bi güzel işer üstüne.
kedi köpek besleyen insanların evleri pistir algısı
eğer bir çöplükte, kirli pis bir yerde barınmak zorunda kalmamışsa ve suya da ulaşabiliyorsa sokak kedisi bile kokmuyor. ev kedisi ise bebek gibi kokuyor. kedili ev çocuklu ev gibidir. tek başına yada sadece yetişkinlerin yaşadığı bir evde yapılan temizlik rutinini iki katına çıkarır otomatikman.ama çalışan bir insan için özellikle ev her daim pırıl pırıl olacak diye bir kural koyulamaz gel gör ki evcil hayvanınız varsa ve evinizin dağınık bir anına tesadüf etmişse biri, direkt onları sorumlu tutacaktır içten içe. eskiden evden çıkarken geç kalmışsam yatağımı toplamak zorunda hissetmezdim ya da kıyafetlerimi ortalıkta bırakmakta sakınca görmezdim ama şimdi evde kalacak olan kedilerim için çıkarken düzenli bir ev bırakmak zorunda hissediyorum. yani kediler bu anlamda da insanı düzene sokuyor. yanlız bir daha kedilerim olduğunu bilerek evime ilk defa gelen birinden " aa ev temizmiş " cümlesini duyarsam ağzına bi tane çakmaya ahdettim. neyse, yani eskisinden daha fazla temizlik yapıyorum ve bunu kesinlikle kedilerim temiz bir ortamda yaşasınlar diye yapıyorum. anne olmak böyle bir şey işte.
edebiyat ve kedi
sevgi bağı. gween cooper .
kedi sevmeyenleri bile sihirli bir şekilde kendine aşık eden homeros adlı görme engelli, çok yetenekli minik bir kahramanın ve yirmili yaşlarının sonunda olan genç bir kadının sevgi ve mucize dolu gerçek hikayesi.
kedileri sevmeyen hatta nefret eden insan
kedi sevmemek bir şekilde anlaşılabilir, çocukluğunda bir travması vardır kedilerle ilgili, mantığa uymayan ama engelleyemediği bir takım batıl inançlara sahiptir vs vs ama kediden nefret eden insandan ben açıkçası gözümü ayırmam kedilerle o insan arasına bulabildiğim bütün engelleri koyarım.
yazarların kedi kumu tercihleri
cat pearls vardı bir ara, yani daha bir kaç ay öncesine kadar vardı. çok iyi topaklanıyor ve hiç koku yapmıyordu, ucuzdu da. sonra birden fiyatı arttı ve sonra sadece slica çeşidi kaldı piyasada. onun ardından bir sürü kum deneyip sonunda pisi pisi de karar kıldık.