temizmama'nın 15 kiloluklarıyla besliyoruz. lakin kışları nüfus artıyor. ekmeği ıslatıp kuru mamayla çoğaltma konusunda bilgisi olan var mı? kendi tariflerinizi de yazın ne olur. bulyonlu ekmek yiyorlar mu mesela? kaç ekmeğe ne kadar mama?
kedilerle ilgili tek korkunç şey. minnoşunuz, bi taneniz kucağınızda mırıl mırıl uyurken bir anda fısss diye osurur. zehirli, yapışkan, tarifsiz kötü bir kokudur. pencere açsanız da geçmez, gitmez.
deneyimlerime göre ciddiye alınması gereken bir mesele. öncelikle iç parazit damlasını yapmak gerekiyor. sonra da veterinerlerde satılan probiyotik tozlardan her gün bir paket, bir hafta boyunca verilerek tedavi edilmeli. konuyla ilgili bilgisi olanlar başlığı doldurursa çok faydalı olur.
korkunç bir kabustur. kayıp yakınlarını anlama sebebidir. mutsuz uyur, mutsuz uyanırsınız. dışarı çıkıp dolaşan kediniz biraz geç kalsa balkonlarda dolanan anneler gibi beklemeye başlarsınız. kalabalık ve trafikli bir semtte her gün gezip gelen kedimiz bir gün gelmedi. çok güzel bir hatundur, sokaktan gelme norveç orman kedisi. ilanlar, sokak sokak aramalarımız sonuçsuz kaldı. 1 ay sonra geri geldi. bir deri bir kemik, yorgunluktan bitmiş halde 3 gün uyudu. kediniz kaybolduysa umudunuzu kaybetmeyin.
yeni bir semte taşınmadan önce sokaklardaki hayvanlara dikkat etmenizi tavsiye ederim. temiz ve dolu mama- su kapları, tontik köpekler ve semirmiş kediler varsa o semt iyidir, insanları iyidir, semt tamamdır.
evde 3, bahçede 30 kedi varken bırakın tatile çıkmayı evden 5 saatten fazla uzaklaşmak bile zor. kedili, hayvan sever komşular sayesinde en fazla 6 gün uzaklaşabildik bu güne kadar. hadi tatili geçtik, şehir dışına çıkmamız gerekse mesele krize dönüşüyor.
bunun için ideal çözümü yıllardır düşünüyorum. armut.com gibi sitelerden 'kedi bakıcısı' ilanlarını inceledim ama güvenemedim. hazır böyle şahane bir site açılmışken önerim olacak. üniversite öğrencisi ya da ek gelir yaratmak isteyenler, mantıklı ücretler karşılığında evlere gelip sahipleri yokken kedilerle ilgilenir mi? elbette yakın semtlerde olmalı ki yol dert olmasın.
ben öğrenci olsam böyle bir işe talip olurdum.
maalesef var böyle bir şey. şehirlerinde, köylerinde, kasabalarında çok nadir kedi görürsünüz. gördüklerinizde insandan kaçar. oysa ki o muhteşem coğrafyaya kedi ne çok yakışırdı...
yetkili olanlar sözlükte taraf olup tartışma yaratmayacaksa , sözlük adminlerinden pars bey de anne altından yavru başlığı altında parayla kedi alım ve satımı hakkında taraf olmasın o zaman. keza ben tartışma yaratmadım, fikrimi beyan ettim, yönetimce cezalandırıldım (bu ceza olayı da kendilerine göre, bana ne editör olmuşum olmamışım) , linç yedim. hiçbir hakaret içeren entry paylaşmadığım , kimseye saldırmadığım halde.aksi yönde bir girdim varsa, bana gösteriniz diyorum tekrarla. bu çifte standartlı durum adil olarak görülüyorsa buyrunuz devam ediniz, sizi engelleyen yok.
efendim selamlar, maruzatım var: bir yazar olarak kedilerin parayla alınıp satılmasına karşıyım, insan ticaretinden farkı yok benim için. farkındayım ki sözlükte kedi yetiştiricileri de var, para ile kedi satın alanlar da. onlar nasıl fikirlerini özgürce beyan edebiliyorlarsa, ben de beyan ettim, hakaret etmeden üslubunca hem de. bunun akabinde cins kedi düşmanı olmakla suçlandım, defalarca "cins ya da değil tüm kediler güzeldir, sevilmeye değerdir, hepsinin ömrü uzun olsun" dediğim halde. sadece satış karşıtı olan girdilerim değil, örneğin sokaklarda hayvanların nelerle karşılaştığını anlatan bir girdim de sırf kedi satışına karşıyım diye seri halde eksilendi, altlarına editler girdim bu girdilerin "yapmayın, etmeyin bu girdinin kedi satışıyla ilgisi yok" diye dinletemedim. yetmedi, sabah uyandığımda sözlük yönetiminin kendiliğinden bana verdiği keditör ünvanının geri alındığını gördüm, sebebini sorguladım, sözlük yönetiminden polemik, tartışma, karalama vb yarattığım cevabını aldım, oysa tartışmayı çıkaran ben değildim.
sözlükte tüm fikirler demokratikçe tartışılabilmelidir, bu fikirler sözlük yönetiminin fikirlerine aykırı da olsa. hakaret tabii ki asla kabul edilemez, bu girdiyi okuyan yazarlardan ricam bir zahmet vakitleri olduğunda benim kullanıcı adım altında girdilerimi incelesinler, kimseye hakaret etmiş miyim, cins kedi düşmanlığı yapmış mıyım görsünler.
bu platform insanların kediler hakkında bilgi ve deneyimlerini paylaştığı, bunlardan yararlandığı bir sözlük mü kedi üretim çiftliği mi? kedi satış sitesi mi? yazarların kedi sevgisini kullanarak sözlüğe çekip kendine pazar yaratmaya çalışanlar, rahat bırakın şu güzelim canlıları size para yumurtlamak zorunda değiller.
mesnetsiz iddiaları hiç üstüme alınamayacağım, dünya üstünde nefret edebileceğim hiçbir kedi yaratılmadı yaratılmayacaktır da keza. cins kedi nefretimi gösteren bir tane cümlemi bulursanız da lütfen gösterin. kediden niye nefret edeyim ki yahu, ruh hastası mıyım ben? ponçik ponçik sevilir kedi, nefret edilir mi hiç? kediyi parayla alıp satandan da nefret etmiyorum ama bu duruma karşıyım ve saygı duymuyorum. nefret kadar yıkıcı bir duyguya yer yok hayatımda.
gerçekten gönlü ve kalbi ile ''can'' seven, bırakın cins kedi düşmanlığını bu dünyada yaşayan ve nefes alan hiçbir canlıya sevgisizlik beslemez... fakat ülkemizde ve dünyada sırf insanlara, fiziksel özellikleri ve görüntüleri daha çekici geldiği için yok soyu sopu, yedi düveli, seceresi diyerek, o masumların bu özelliklerini genetik deformasyon sonucu elde ettikleri ve sırf para uğruna bu korkunç pazarın içinde yer aldıkları göz ardı ediliyorsa, o zaman böyle tipler kedici yahut kedi sever olmuyor bence, sadece kendi cins hayvanını sever oluyor zannımca... binbir güçlükte yaşam mücadelesi veren ''safkan'' tekirlerim bir lokma için can verirken, üretim mağduru garibanları koyun dolly gibi kopyala yapıştır, başına da bin dolarlar koyarak satışa çıkar durumu etik gelmiyor bana açıkçası...
ohhh ne döktüm içimi, haydi gelsin eksiler şimdi.
gülme sebebim başlık.
cins kedilere degil de cins sahiplerine cins oluyor olabilen tiplerdir.
zira gerçek bir "can" sever kedi köpek vb ayırmadan sevdiginden sokagı cinsi olmaz. cins demez. kedi der. köpek der. hatta çocuk der can der.
yeteri kadar acıklama yapılmış. yorulmus arkadaşlarım. can seven arkadaşlarım.
cins/cinsiyet/ tür ayrımcılığı bittiğinde ne sözlüklere gerek kalır dünyada ne barınaklara ne derneklere ne kurumlara...
saygıyla.
anlayanlara.
patisinden öperim herkesin kedişini.
ishal olan minnaklar için, tecrübeyle sabit ve etkili bir tarif vereyim:
bir miktar haşlanmış tavuk (ben but kısımlarını tercih ediyorum) , ufak 1 çay bardağına yakın haşlanmış pirinç ve büyüklüğüne göre 1-1,5 adet haşlanmış patates.
ayrı kaplarda haşladığımız bu üçlüyü, aynı kapta birleştiriyoruz ve üzerine 3-4 yemek kaşığı tavuk suyu ilave ederek blender yardımıyla püre haline getiriyoruz.
biraz damaklarına yapışsa da, afiyetle yiyorlar ve gerçekten işe yarıyor.
tabii bu arada klinik desteğini de ihmal etmemek gerekir ki, kliniğe aldırdığım her vaka için bile bu tarifi hazırlar ve götürüp yediririm. şifa olsun.
yaralı yavru bir karga ile altı ay birlikte yaşadık. bay karga tüm evde bizlere ve kedilerime karşı, hakimiyetini ve liderliğini ilan etti (hiç kafese koymadık ve kapalı tutmadık), iyileşip büyüdükten sonra ailenin tüm fertlerine veda ederek özgürlüğüne uçup gitti. kendisine ve aklına hem aşık hem hayran olduğum ve çok özlediğim doğrudur.
olayı kısaca özetlemeye çalışayım:
tanıştık... hayvanları çok sevdiğimi ve kedilerimle yaşadığımı biliyor.
maalesef çocukluğunda arkadaşları tarafından ölmüş bir kedi kucağına atıldığı için travma yaşamış ve bırakın kedi sahiplenmeyi yanında bile duramıyor, korkuyor... bu korkuyu yenebilmesi için çok çaba harcadım fakat olmadı ya da kendisi yeteri kadar istekli değildi bilemiyorum ve bir tartışma sonunda biz evleneceğiz (bir de hödük, bak bak bak evlenecekmişiz ama benim haberim yok) ve ben kedi istemiyorum evimizde dedi... işte o an bittiği andı, bastım tekmeyi... sonrası özürler, çiçekler, böcekler olsa da; hiç pişman olmadım terkettiğime ve hayatta sevgisizliğiyle başarılar dilediğime....neee kedisi olmamak ve hatta sevmemek mii, düşüncesi bile ruhumu daraltıyor.
evde 3, bahçede 30 kedi varken bırakın tatile çıkmayı evden 5 saatten fazla uzaklaşmak bile zor. kedili, hayvan sever komşular sayesinde en fazla 6 gün uzaklaşabildik bu güne kadar. hadi tatili geçtik, şehir dışına çıkmamız gerekse mesele krize dönüşüyor.
bunun için ideal çözümü yıllardır düşünüyorum. armut.com gibi sitelerden 'kedi bakıcısı' ilanlarını inceledim ama güvenemedim. hazır böyle şahane bir site açılmışken önerim olacak. üniversite öğrencisi ya da ek gelir yaratmak isteyenler, mantıklı ücretler karşılığında evlere gelip sahipleri yokken kedilerle ilgilenir mi? elbette yakın semtlerde olmalı ki yol dert olmasın.
ben öğrenci olsam böyle bir işe talip olurdum.
yeni bir semte taşınmadan önce sokaklardaki hayvanlara dikkat etmenizi tavsiye ederim. temiz ve dolu mama- su kapları, tontik köpekler ve semirmiş kediler varsa o semt iyidir, insanları iyidir, semt tamamdır.
korkunç bir kabustur. kayıp yakınlarını anlama sebebidir. mutsuz uyur, mutsuz uyanırsınız. dışarı çıkıp dolaşan kediniz biraz geç kalsa balkonlarda dolanan anneler gibi beklemeye başlarsınız. kalabalık ve trafikli bir semtte her gün gezip gelen kedimiz bir gün gelmedi. çok güzel bir hatundur, sokaktan gelme norveç orman kedisi. ilanlar, sokak sokak aramalarımız sonuçsuz kaldı. 1 ay sonra geri geldi. bir deri bir kemik, yorgunluktan bitmiş halde 3 gün uyudu. kediniz kaybolduysa umudunuzu kaybetmeyin.
kedilerle ilgili tek korkunç şey. minnoşunuz, bi taneniz kucağınızda mırıl mırıl uyurken bir anda fısss diye osurur. zehirli, yapışkan, tarifsiz kötü bir kokudur. pencere açsanız da geçmez, gitmez.
deneyimlerime göre ciddiye alınması gereken bir mesele. öncelikle iç parazit damlasını yapmak gerekiyor. sonra da veterinerlerde satılan probiyotik tozlardan her gün bir paket, bir hafta boyunca verilerek tedavi edilmeli. konuyla ilgili bilgisi olanlar başlığı doldurursa çok faydalı olur.