kediyi iç güveysi göndermek
oğlumu damat olmaya gönderdim, parkenin üzerinde çiftleşme girişimleri kaygan zemin sebebiyle birçok kez başarısız sonuçlanmış. en son sinirlenip dişiyi halının üzerine taşımış ve yeter deyip ikisi de birden çiftleşmeye başlamış hahahahah. birkaç gün daha misafir kalacak. iyi huylu çok güzel upuzun tüylü bir iran gelinim var artık
bicolor
bunların siyah beyaz olanlarına şahsen aşığım. zaten siyah beyaz kedilerin tümüne bayılıyorum ama bicolor siyah beyaz scottish foldlar inanılmaz sevimli geliyor. bu işin ticaretini yapan insanlar çok enteresan fiyatlara veriyor iki renkli olanları.
bal tedavisi
nene tavsiyesi gibi gelmesin ama cidden kantaron yağının iyi gelmediği yara, döküntü, cilt rahatsızlığı yok hayvanlarda. hatta kendini hayranlara yardım etmeye adamış ela müge var aydında, o da bir sürü köpeğin uyuzunu açık yaralarını iyileştirdi bu yağ sayesinde. paketli olarak değil de bildiğiniz pet şişeyle filan gerçek sarı kantaron yağı satılıyor. aynı şehirde olsam babaannemden temin eder gönderirdim seve seve ama çok yaşlı olduğundan kargo vs anlamaz malesef. mutlaka tavsiye ediyorum.
balinese kedisi
bildiğimiz siyam kedisinin uzun upuzun tüylü versiyonu. ismi bali adalarından geliyormuş fakat siyam kökenli olduğundan bence yine taylandlı sayılırlar. hoş siyam ırkından üretilme birçok kedi ırkı var o yüzden bana hepsi siyam gibi geliyor ama kapitalist dayatmalar yüzünden sağı solu siyamdan az farklı olana başka bir cins adı verip fahiş fiyatlara satıyorlar diye düşünüyorum.
kendisi gibi olanları sevmek
başlığı üç kere kedisi gibi olanları sevmek diye okuyup nasıl yani yeaa diye beynimi yaktım swh. kedisi gibi derken nasıl yani diye filan düşündüm. tahtalardan birini kuru mama paketinin içine koydum sanırım ki böylelikle her şeyi kediye benzetiyorum.
bir kedim daha olsa ne isim koyardım düşüncesi
bir gün 1 kedim daha olursa ismini izmir koyuyorum bu da burda kendime ve kedime sözüm olsun.
yazarların kedilerinin isimleri
ege, ada, maske, mavi, gümüş. ege ve gümüş benim maske mavi ada da br tanecik sevgilimin kedileri. ama bu 7 canlı olarak çok tatlı bi aile olduğumuz için senini benimi yok. 5 kedinin annesiyim.
ikinci kedinin cinsiyeti
bence ilk kedinin huyunda suyuna göre karar verilmesi gereken bir durum bu. benim kızım sevgilimle olan toplam 5 kedimizin içinde en ama en çok baskın olan karakter mesela. kendi cinsiyetinde kedilerle anlaşması erkeklere nazaran daha zor doğal olarak. kendi alanında bir rakip istemiyor. ona uygun olan erkek bir kediydi. bunu düşünerek erkek kedim olmadı ama şuan düşününce iyi ki böyle olmuş diyebiliyorum. tabi bir dişi bir erkek kedi bakacak olunca bir gün kızgınlığa girdiklerinde ne yapacağım sorusunun cevabını da iyi düşünmek gerek. ben çiftleşmelerini kesinlikle istemediğimden kızım kızgınlığa girince birkac gün hop ayırıyorum hemen. bu da ekstra efor gerektiren bir durum. ama yine de ilk kedi anlaşacak potansiyeli barındırıyorsa bence cinsiyete bakmıyor bu konu pek. bende 1 dişi 1 erkek, sevgilimde 3 tane erkek kedi var. ikimizin de kedilerinde anlaşma ile ilgili bir sıkıntı yok. hepsi kendi içlerinde birbiriyle can bağı kurmuş durumda. önemli olan ilk kedinin huyunda suyuna gerçekten hakim olabilmek.
alışverişte güvenilir siteler
vallahi ben n11.com ve hepsiburada.com un ne kadar uygun fiyatlı ve başarılı mağazalar barındırdığını gördüğümden beri petlebi enmama gibi sadece pet alışverişine yönelmiş sitelerden asla alışveriş yapmıyorum. n11.comdan 4 kg royal canin fit32 kedi mamasını 143 liraya aldım. aynı mama petlebide 190 liraya satılıyor. 50 lira fark çok çok fazla. bir konsepte yönelmiş sitelere odaklanmamak lazım diye düşünüyorum artık.
silika kedi kumu
o kadar çok kullanıcısı var ama ben kaç defa denememe rağmen asla verim alamadım bu tür kumdan. belki yanlış kullandım onu da bilmiyorum. nasıl kullanılır, ömrü ne kadardır, avantajı var mıdır bilen açıklayabilir mi lütfen?
bir kedi ile yaşamak
2 kedi ile yaşamaktan daha güzel değildir. ya da 3, 4, 5. tek kedi bakmak bencilliktir her zaman bunu savunuyorum. her eve en az 2 kedi.
kediyi öpmek
her yerini öpüyorum iki kedimin de. en çok yanak göbek boyun ve koltuk altın seviyorum. ama favorim her zaman yanak. nefes alıp verdiklerinde ben yanağını öperken dudağımın üzerine geliyor ya o nefesleri, eriyorum, bitiyorum, keyiften gurluyorum resmen.
yazarların kedilerine hitap ederken kullandığı kelimeler
paşa oğlum, güzel kızım, evlatlarıııım, sevgilim, annecim, anneeeğğm gibi bir sürü hitap var. liste o kadar uzun ki en çok kullandıklarımı yazmak mantıklı geldi swh
kedicilerin gördüğü en garip rüya
üniversiteyi kazandığım ilk yıl yurtta odamda yatarken gördüğüm, cinlerden dualardan falan geçilmeyen bir garip paranormal rüyadır. olay şöyle :
3 arkadaşımla beraber erzincana 10 dakika uzaklıkta çayırın çimenin ortasında bir köy evine keyif yapmaya gidiyoruz. altımızda da kendi arabamız var. eve gidiyoruz fakat paranormal ve düşük bütçeli korku filminden çıkma sahneler peşimi bırakmıyor. işte kapı çarpmalar, perdelerin havalanması dışarda fırtına ve birden çöken karanlık falan. tabi rüyada olunca korkudan ölüyorum nerdeyse. bunlar gerçekleşirken cidden garip olan bi sey oluyor. evin köşesinde bir şömine var, önünde de 3 tane taş . taşların öyle bir görüntüsü var ki her birinin sanki bir yüz ifadesi var. biri palyaço gibi, gülüyor ama ürkütücü. biri inanılmaz sinirli. biri de tamamen boş ve ruhsuz bakar gibi. hani kağıdı alıp elimizle buruşturur çöpe atarız ya, işte o tipte buruşuk kağıtlar evde garip garip olaylar gerçekleşirken önüme gelip gelip duruyor. bir şey, kağıdı açmamı istiyor ama ben korkudan açamıyorum ve önümde kağıtlar birikmeye başlıyor. açmadıkça bir tane daha bir tane daha geliyor. sadece izliyorum. en son artık dayanamayıp bir yeri arıyorum bizi kurtarın burda kötü şeyler oluyor diye. telefondaki adam bana nerde olduğumuzu soruyor, diyorum ki erzincana 10 dakika uzaklıkta bir köy evindeyiz. bir süre sessizlikten sonra adam bana dalga mı geçiyorsunuz ya siz benimle diyor. ya diyorum ne dalgası şu saatte geldik şu sürede geldik. diyor ki, siz şuan bingöle ait üç taşlar köyündesiniz. bizi sakın bulaştırmayın, başınızın çaresine bakın. şak diye de telefonu kapatıyor. tam o esnada da şömineden bu sefer ilk defa açık şekilde bir kağıt önüme düşüyor, hatta resmen kuş tüyü gibi süzülerek elime geliyor. bir bakıyorum, kâğıtta bingöl üç taşlar köyü. arabaya binip gitmek istiyorum ama bizim cayır çimen ortasındaki ev, uçurumun tepesinde bir eve dönüşmüş ve dışarda göz gözü görmüyor. tüm bunlar olurken, evin içinde bir kolon var ve kolonun arkasından bana görünen inanılmaz uzun, ayakları yerden sis gibi bir dumanla kesilmiş, kafası köşeli, gözleri büyük, çekik ve parlak bir şey görünüp görünüp duruyor. korkumdan kafamı çevirip tam bakamıyorum ama görüş alanıma giriyor. o arada bir başkasını arıyorum telefonla, beni burdan kurtar diye. onunla tam konuşacağım, bana görünen arkadaş birden üzerime karabasan gibi çöküyor ve ben şak diye hüngür hüngür ağlayarak uyanıyorum.
uyandığımda sabah ezanının daha ilk 5 saniyesi falan. ezan okunmaya başlar başlamaz açmışım gözümü. uyandığım ilk 10 dakika gerçeklik kavramından tamamen uzaktım. yurttaki odamı hala köy evi falan zannettim. köşede şömine görmeye devam ediyorum falan. neyse, biraz kendime geldikten sonra elimi yüzümü yıkayıp yatakta hemen gördüklerimi yazmaya başlıyorum. çünkü o kadar etkilendim ki unutup araştıramamaktan korkuyorum. yukarı çıkıp bir sigara içip kendime geliyorum.
aynı gün içinde hala rüyanın etkisinden kurtulamamış olduğumdan, ben bunu yorumlayacak birini bulmayı kafaya takıyorum ve ismi esra olan büyü fal işleriyle uğraşan genç ve oldukça tatlı bir kadının kapısını çalıyorum. kadını bulana kadar göbeğim çatladı bu arada. neyse. kadına her şeyi anlatmaya başlıyorum, tam kolonun arkasından bana gözüken şeyi anlatacağım, inanılmaz uzun boylu diye başlamamla beraber kadın konuşmamı kesip bana benim cümlelerimle gördüğüm şeyi tarif ediyor. ayakları yerden sisle kesilmiş, kafası köşeli, gözleri böyle böyle miydi diyor. ben şok tabi, ellerim ayaklarım titriyor. kadın bana 3 taşı ve bu gorunen şeyi, 4 büyük cin padişahı mı kabilesi mi ne olarak uzun ve ayrı ayrı açıklıyor. sonra da diyor ki sana görünenden hiç korkma, o seni ferahlatmak için gelmiş. 2 gece sonra bir haber alacaksın ama güzel bir haber ve sen bunu uzun zamandır istiyorsun, ailenle ilgili bir haber diyor. tabi o 2 gece geçene kadar bana ne uyku var ne rahat. geceleri tavanı izleye izleye bir hâl oluyorum. 2 gece sonra hiç unutmam gece saat ikiye yirmi kala annem beni arıyor. biz babanla boşanmaktan vazgeçtik, uyumamışsındır diye arayayım dedim dayanamadım deyip şak diye kapatıyor telefonu. işte bu rüyadan sonra ismine ne dersek diyelim başka türden şeylerin varlığına kesinlikle inanıyorum. cin, negatif enerjilerin kütlesel birikimi, peri, hayalet. artık adına ne dersek diyelim. baştan sona garipliklerle dolu bu rüyada eklemeyi unuttuğum 2 de detay var. biri, esra denen kadının yanına gittiğimde rüyamı anlatmaya baslamadan kadının bana "canım bi 5 dakikaya kadar sırtına dayanılmaz bi ağrı saplanacak, ama çok kısa sürecek hiç korkma." demesinden cidden 5 dakika sonra beni koltukta bile oturtmayacak bir bel ve sırt ağrısı geliyor. cidden de 30 saniye bile sürmeden geçiyor. diğer ayrıntı ise, 3 taşlar köyü gerçekten var mı diye google'da önüme çıkan yüzlerce türkçe yabancı sayfayı inceledim. eskiden varmış, arkeoloji çalışmaları falan yapılmış hatta sanırım kanadaki arkeolog grubu tarafından. sonra ne olduysa bitmiş o kazılar. bunu okuduktan sonra ben bu köye gitmeliyim diye kafayı yemiştim. allahtan yapmadım öyle bi şey. insan inanıyor bi şey olacağına. olacağı yoksa bile psikolojisinin bozulup o sekilde geri geleceğine. çok da girmemek lazım böyle işlere o yüzden. okuyup da kendini germesin ama hicbir yazar, inanıyorum ki kalbinde inanç olan ve böyle şeylerle uğraşmayan kimse bundan bir zarar görmez. belki de tüm bunlar enteresan tesadüfler sonucu yaşadığım ve bir araya getirilince de bu anlamları içeren birtakım tesadüfler zinciriydi, kim bilir?
lindo cat kedi kumu
eczacıbaşı, mırmır, proline gibi markalara göre oldukça uygun fiyatlı, ince ve kalın taneli olarak üretilen kedi kumu markası. 20 litre sipariş verdim. deneyelim bakalım, beğenirsem tavsiye edeceğim burda da.
yazarların garip huyları
ilk adımımı hep sağ ile atarım, bir parmağımı kütletince diğer elimin simetrik olan parmagini da kütletirim, bir yerimi kaşıyınca simetrik olan diger tarafı da kaşırım, asla tabakta yemek veya yarim ekmek bırakmam, tamamen sessiz ve karanlık ortamda uyurum ama uyuyamayınca koyunların bir çitten atladığını hayal edip onları sayarım ve 150ye gelmeden hep uyuyakalirim, sinirliyken 101den geriye üçerli sayma huyumu yeni kazandım.
severken gırlamayan ruhsuz kedi
seni seviyorum deyince "ben de." diyen erkek tipine benzer. beklentiye girersin, ama sadece bakar. duygularını paylaşmaz. bu da öyle bi şey. gurlamasa da çok sevmeye devam edersiniz. hatta gurlasın diye daha cok seversiniz eheh. kedilerin insan sahibi olduğu gerçeği diyorum ve susuyorum
yazarların sevdiği diziler
yabancı dizi olarak 2 bebeğim var. biri how i met your mother, diğeri de true blood. fantastik dizi sevenler için true blood gerçekten harika bir seçenek. türk dizisi olarak da youtubeda yayınlanan hile dizisi. televizyona gelirsek de avrupa yakasını tek geçerim. bence turkiyede televizyon anlamında çekilmiş daha zekice başka bir dizi olmadı. toplumsal eleştiriler, inceden giydirmeler, 15 sene sonrasını resmen öngören bir senaryo ve dahası komedi unsurunu bel altına vurmadan taşımayı başarabilmesi. bir diğer dizi de yabancı damatti bence. onu da cok severdim. hep neşeli, aile yapısına uygun, ahlaki çöküntüye temel hazırlamayacak diziler bence bunlar. ne şiddet unsuru var, ne ezilen aşağılanan kadınlar, ne beline silah alınca kendini bi şey zanneden adamlar, ne de başka seyler. ülkenin ihtiyacı olan sevgiyi ve mizahı çok tatlı şekilde işlemiş iki dizi benim için.
kedi sözlük yazarlarının yaşları
peacepinar