bugün yeniden fark ettim ki, gerçekten de bu mantar illetinin henüz başındayken elma sirkesi ve bir parça pamuk bir haftaya kalmadan sorunu kökünden çözüyor.
daha önce ketoral şampuan deneyimimiz olmadı, olmasın diye de çırpındık.
çünkü malumunuz bir kediyi yıkamak, hele ki şampuanla yıkayıp durulamak bilinen en etkili işkencelerden,
bu sebeple evdekilere "hayır durun önce elma sirkesi deniyoruz gençler" diye direktiflerimde ısrar ettim, iyi ki etmişim.
ilerlemeden yakaladık önünü, ardını bu bıyık diplerindeki mantar illetini.
yıllar yıllar önce de bir yavru kediyi bildiğimiz hacı şakir sabunla yıkayıp, durulayıp pakladıktan sonra pamuklara sarıp sıcacık kucakta uyutma deneyimim olmuştu lakin bu bahsettiğim yıllar öncesinin yavru kedisi ağır mantardan muzdaripti, ağlaya ağlaya kesin ölecek gözüyle bakıyordum,
neyse ki muhteşem halam "dur bir yahu pisi, ölmeez beni dinle hacı şakirle sımsıkı bir yıkayalım, güzelce kurutalım sabah ola hayrola" dedikten ve yıkadıktan sonra o kesin ölecek dediğim yavru ertesi günün öğleden sonrasına kadar uyuyup, iştahı açılınca hacı şakir adlı sabunumuza da güvenmeye başladım.
lakin yine de ilk göz ağrım elma sirkesidir, mantar hadisesi fark edilir edilmez.
belki işine yarayanlar olur diye yazmadan geçemedim.