ilk kedim hayatıma çok radikal değişiklikler getirdi. ikinci kedim geldiğinde yine değişiklikler olur zannediyordum. sonra fark ettim ki bir kedi bakmakla iki kedi bakmak arasında gerçekten hiçbir fark yok. neredeyse 2 sene boyunca 2 kedili bir hayat sürdüm. sonra yumurta sarım geldi, efe. 2 kediyle 3 kedi arasındaki en büyük fark kum oldu galiba. şuan ayda ortalama 30-40 litre kum kullanıyorum. günde 2 defa temizlemezsem mutlaka çamurlaşıyor. evde koku oluyor. bunda efe'nin hala yavru olduğu için olağanüstü hızlı çalışan boşaltım sistemi de etkili olabilir tabi. yetişkin olduğunda göreceğim net durumu. ama kullandığım kum miktarı çok etkilendi. mama kısmına gelecek olursam olağanüstü bir fark yok açıkçası, ayda 2 kilo falan fazla mama gidiyor artık. bu 2 kilonun tamamını efe yemiyor tabi 7 aylık haliyle. ama biri mamaya gidince öbürü de burda bi mama sesi var deyip fıtı fıtı koşuyor mamaya. gelelim en zor kısmına. araba dışında herhangi bir ulaşım aracıyla asla yolculuk yapamıyorum. uçak en fazla 2, otobüs en fazla 2 kedi kabul ettiğinden yumurta sarımı bir yere götüremiyorum. onu götüremeyince ege ve gümüş de mecburen benimle gelemiyor. pişman mıyım? tabi ki hayır. üç kedimi de dünyalar kadar seviyorum. ama henüz hala 2 kedi sahibi olan kedicilere 3 kediyi tavsiye etmiyorum. gerçekten hayat çok zorlaşıyor. tabi bir de umrumda değil ama insanların bakış açısının aşırı değişmesi gibi bir durum var. 3 kedi ve balığımla mahallenin kedili deli teyzesi ilan edildim. kaldı ki apartmanın ve mahallenin tüm kedilerini benim doyurduğumu düşünürsek dışardan çizdiğim imaj da bu harbiden. takmıyorum tabi ama 3 kedim var deyince suratlarında o yargılayıcı bakışları görebiliyorum. neyse bu kısım mesele değil. üçüncü kedi istiyorsanız çok iyi düşünün. 3 farklı bir eşik çünkü. 2 ideal hakikaten ama 3. kedi gelince dördüncüye beşinciye de zemin hazırlamış oluyorsunuz. ben pişman değilim, yumurta sarım geldikten sonra ona olan sevgim pişman olmamı engelliyor, ama isteyenler iyi düşünsün.