nora

Durum: 130 - 0 - 0 - 0 - 08.11.2018 01:03

Puan: 3759 - Minnak Kedici

6 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazarkedi.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 7

felçli engelli kediler

kedilerin her koşulda yaşama tutunma azimleri muhteşem. insan hayranlıkla izliyor onları. ayrıca cavidan'ın fotoğrafını gördük şekli şemali güzeller güzeli. kardeşleri ona gösterilen ilgi yüzünden kendisini kabul etmiyor olabilirler.

defilede podyuma çıkan kedi

süper model diye buna derim

yazarların sevdiği diziler

ufak tefek cinayetler 1. sezon desperate housewives tadında güzeldi ama 2. sezonda izlemekten vazgeçtim, vasattı 2. sezon ilk bölümleri.

ara sıra anneme uğradığımda - alt katta olduğundan mütevellit günde 5 kez falan oluyor bu ara sıra - yine bir dizi başında buluyorum. ben de biraz takılıyorum yanında tv izlemeye ve soruyorum " o kim? bu neden böyle yapıyor? bu kız bu adamın neyi oluyor ? " annem de bi güzel anlatmaya başlıyor ama anlayabilene aşk olsun, bilmiyorum hakikaten dizilerin kurgusu mu o kadar komplike yoksa anneciğim bir diziden diğerine geçerken karakterleri de mi transfer ediyor kafasında bilemedim.

kedilerin gariplikleri

her odada su kapları mevcut ve doluyken, ille de yarısı boş su bardağına patisini batırıp yalamak suretiyle su içmek.

nal kadar dikeni olan kaktüsü kemirmek.

halı altına ufak tefek şeyler saklamak.

mamayı yiyip ayrılırken tabakta kalan mamaların üstüne patileriyle toprak atma hareketi yapmak. - gömüp saklıyor güya -


yüksek bir yere çıktığında aşağıda kalan insanına " ah canım aşağıda havalar nasıl " bakışı atmak.

kolunuzu kapıp fıtıfıtıladıktan sonra tek gözünü kırpıştırıp jet hızıyla kaçıp uzaklaşmak.

çiğ beslenme

parazit korkusu yüzünden hiç bu şekilde beslemedim kedilerimi. ama düzenli parazit aşılaması yapılıyorsa yine de bir sorun yaratır mı çiğ besleme ? ben de merak ediyorum.

kediye sarılıp ağlamak

kediler enerji canlılarıdır. siz sinirliyseniz örneğin bunu hemen hisseder ve o da agresifleşebilir veya tedirgin olur. mutsuzsanız yine aynı şekilde tedirgin olur, üzülür. bir kaç kiloluk minik bir canlının üstüne bu negatif duyguları boca etmeye hiç gerek yok bence. çocuklarmış gibi düşünün onları, nasıl ki bir çocuğun yanında mutsuzluğunuzu ve öfkenizi belli etmemeye çabalarsınız, ki bilirsiniz ki çocuk fikri ve duygusu olayı sizin yaşadığınızdan çok daha ciddiymiş gibi algılar ve travma yaşar, korkar, üzülür, aynı şekilde kedinizi için de bu durum endişe verici olabilir. insanlık hali elbette üzülüp mutsuz olduğumuz, öfkeli olduğumuz zamanlar olacak ama böyle anlarda gidip " ay minnoşum gel beni teselli et " gibi bir davranış doğru değildir bana göre. böyle zamanlarda o zaten sizin ne hissettiğinizi biliyordur ve tedirgin bir şekilde etrafınızda dolaşır, bu olduğunda kalkıp ona biraz yaş mama veya bir küçük ödül verin ve şöyle diyin " bari birimiz mutlu olalım "

kedicileri köpekseverlerden ayıran en temel özellik

sanırım köpek insanı sahip olma duygusunu - güçlü, güzel bir yaratığa ve onun her koşulda sunduğu sınırsız sevgiye, sadakate- derinden yaşıyordur. kedi insanı ise huzurlu bir teslimiyeti yaşar ve iki tarafında birbirine tanıdığı kendi olma, yalnız kalabilme alanının varlığından faydalanır.

sokak kedilerini beslemek

küçük iyiliklerden doğan güzel bir enerjinin etrafa yayılması, katlanarak çoğalması ve dünyanın daha yaşanır bir yer olması demektir.

aniden bir yere kitlenen kedi

üzüm ve ryuk konuya gayet güzel açıklık getirmiş

https://www.facebook.com/RyukUzum/photos...

yazarların kedilerden sonra en çok sevdiği hayvan

bence tüm hayvanlar muhteşem yaratıklar ama en çok hayranlık duyduğum hayvanlar sırasıyla köpekler, atlar, kurtlar, ayılar, tilkiler, maymunlar ve filler

sadece yavru kedi seven insan

beni öfke ile suskunluk arasında çok da fayda sağlamayan bir tonda yakınmaya hapseden insan tipi.

her canlının yavrusu güzeldir evet, hayranlık uyandırıcıdır ama sadece yavru olduğu için sevmek gerçekten sevmek değil bencilliktir. kendi eksik sevme duygusunu tatmindir. özellikle yavru kedi sahiplendirme ilanlarında karşılaşırız sıkça bu tip insanlara.

dün verdiğim ilana dönen şöyle bir tanesiyle konuştum örneğin.

- daha önce kedi baktınız mı?

- evet çok baktım

- kaç tane

- en az dört beş tane

- ne oldu onlara

- büyüdüler evden kaçtılar

- anladım olur öyle şeyler, yanlız bu sorduğunuz yavru sahiplenildi fakat bir kedimiz daha var 3 yaşında çok sevecen çok uysal tam ev kedisi asla kaçmaz evden, kapıyı açık bıraksanız bile çıkıp gitmez, onu sahiplenmek ister misiniz ?

- ya yok ya biz yavru istiyoruz bizimle büyüsün istiyoruz



buna benzer bir kaç görüşme daha yapınca ilanlara dönenlerle, açtığım ilanı pasif hale getirdim ve yavrumuzu bahçeye annesinin yanına geri bıraktım. uzun, güvenli, sağlıklı bir yaşam sürme şansı böylece üçte iki oranında düştü. ertesi gün bahçeye indiğimde yavruyu göremedim, sonra bir miyavlama sesi geldi karşı komşunun evinden. seslenip sordum,

- beyaz yavruyu gördünüz mü?

- evet, bizim evde

- öyle mi, siz mi sahipleneceksiniz

- çocuklar çok istedi sevmek için aldık

- güzel, siz de kalacak o zaman değil mi?

- yok, kızım da gelsin biraz sevsin sonra geri bırakacağız

- anladım, şu sarı kedimizi tanıyorsunuz değil mi? yan komşu bebekken onu evine alır, sever, oynardı ve biraz büyüyünce kovalamaya başladılar içeri girmesin diye. 3 yıl oldu hala açık kapılardan gizlice içeri girip bi köşede saklanıp uyumaya çalışıyor. hepiniz şikayetçisiniz bu durumdan. bu kediler hastalanıyor ben bakıyorum, mamasını suyunu barınağını ben yapıyorum ama buna rağmen sadece sahiplenilme şansları varsa veya hastaylarsa alıp dokunuyorum o arada seviyorum, benim de içim gidiyor yavrulara ama onların güvenliği için elzem değilse dokunmuyorum. onlar çocuk oyuncağı değil, anlayabiliyor musunuz ne demek istediğimi ?

- evet, haklısınız, doğru söylüyorsunuz


ve bu konuşmanın üzerinden saatler geçiyor yavru hala bahçede yok, içimden herhalde anladı hak verdi dile getirdiği gibi ve onu sahiplendiler diye düşündüm. aradan bir kaç saat daha geçti baktım yavru bahçeye bırakılmış tekrar. kendime dedim ki ne enayisin ya, o kadar çene çalacağına hemen geri isteseydin yavruyu. çünkü ben olsam evet haklısınız dediğim noktada ya yavruyu hemen geri bırakırım ya da bırakmıyorsam o anda onu evlat edinmişim demektir.


bunlar sadece bir iki örnek. zarar vermediklerine en azından yavruları olsun sevdiklerine şükür mü etmeli isyan mı etmeli artık karar veremiyorum. karar veremiyorum çünkü böyle kedi sevmek böyle hayvan sevmek olmaz deyip kapıları kapatmak yarar sağlamaz, anlamalarını istiyorum ama genele bakınca anlamaları o kadar uzun sürecek gibi görünüyor ki o zamanı hesap ederken yoruluyor insan.

bahçeli evim olsaydı insanı

1 - bahçeli ev yok kedi yok, elde var sıfır

2 - bahçeli ev yok kedi var, elde var bir

3 - bahçeli ev var kedi de var, yeme de yanında yat

kedi tıraşı

sadece bir kez kedimi anestezi altında traş ettirdim yıllar önce.ve o biraz geç uyandı bu korku da bana yetti. bir traş için değer miydi risk almaya nasıl böyle bir aptallık yaptım diye kendi kendimi yedim. sonrasında traş makinesi satın alıp kendim yaptım bu işlemi. bir kediyi traş etmek 2,3 gün sürüyordu bu halde, ama olsun zamanla hem kedilerim alıştı, daha çabuk bitirmeye başladık. hem de ben ustalaştım gayet güzel görünüyordu traşları . ama bu yıl kedilerin tüylerini kışın soğuktan yazın sıcaktan korunmak için kullandıklarını traş edilmenin onlara yarar değil zarar verdiğine dair şeyler okudum, diğer yandan bunun aksini söyleyen yazılar da okudum ve çok ikilemde kaldım. bu yüzden sadece çok fazla tüy topağı kusan kedimi traş ettim. ki o da eve son gelen 3. kedimdi, ilk traşıydı ve işlemden sonra çok mutsuz olduğunu fark ettim böylece bir daha kedilerimin tüylerini kesmeme kararı aldım. bunun yerine düzenli taramaya karar verip, tüy dökümünü minimuma indirecek formüller aramaya koyuldum.

gökçer korkmaz

" instagram hesabına göz attım şimdi, çok tatlı bir adammış. patifood hesabı varmış bir paylaşımında gördüm. ben gönderecek miyim? hayır, çünkü; kendi sokağımda ki minnoşlarımdan sorumluyum ve zamanımı, enerjimi, bütçemi hem sokağımdaki kedilere hem de kendime adil bir şekilde bölüyorum. ama zamanı olmadığı için sokak hayvanları ile ilgilenemeyenler gökçer bey gibi kendini sokak hayvanlarına adamış kimselere destek olmak isteyebilir diye instagram paylaşımını buraya kopyalayalım.

gokcerkorkmaz: aklìnìza, gönlünüze, yüreginize geldiğimizde ; herhangi bir gün de olsa, bize mama yollayabilirsiniz kolayca.. bir yerde herhangi bir günde bir fincan kahve içtiğiniz kadar mütevazi bir şey gibi düzenli olarak profilimdeki linkten aklıniza geldikçe kolayca mama yollayabilmeniz mümkün. bir küçük poşet bile olsa. mama kumbarası ile bunca kişi bir küçük poşet bile yollasa, birikip, bunca insan el ele en azından mama bitiyor stresi olmaz. olabildiğince kalbinizi uzatmanızı ümit ediyorum. profil fotoğrafının hemen altında onlara kolayca mama temin edip ulaştırabileceğiniz resmi patifood.com linki var. az çok demeden kolayca gönderebileceginiz mamalar bana kolayca ulaşacak bu zamana kadar olduğu gibi. https://www.patifood.com/gokcer-korkmaz "

gereksiz gördüğünüz bir aşı uygulaması var mı

dışarı çıkmayan, aşısız hayvanlarla temas etmeyen, seyahat etmesi gerekmeyen kediler için kuduz aşısını gereksiz demeyelim de çok gerekli görmüyorum. bu konuda vet. hekimler de farklı görüş bildirdiklerinden belki böyle arada kaldım.

2. olarak 3 yaştan sonra karma aşıların her yıl yapılmaması gerektiğini düşünüyorum artık. 4. yaş aşılamalarından sonra 2 kedim de günlerce hastalandı. internette karma aşı periyodları ile ilgili araştırma yaptım o zaman ve 3 yaş sonrasında bu aşıların bazı yan etkileri olduğunu okudum. ve artık karma aşılar yerine yıllık check up yaptırmaya karar verdim, öyle çok teferruatlı değil ama bir kaç tahlil şeklinde check uplar.

yazarların kedilerine hitap ederken kullandığı kelimeler

anne kuzusu, minik balım, prenses kızım, güzel oğlum, yavru kuşum, bal peteğim, minnoşum, tontişim, tavşanım, pamuğum, zümrüt gözlüm, pamuk tüylüm, tatlı patilim, kadife kulaklım vb.

rutin olarak iç dış parazit uygulamanın gerekliliği

ilk kedimi sahiplendiğimin hemen ertesi günü vet. kontrolüne götürdüm ve hekimin önerdiği tüm aşıları sıralı olarak yaptırdım. sonrasında düzenli olarak 3 ayda bir iç ve dış parazit uygulamasını yaptırmaya devam ettik. 7-8 ay kadar sonra kızımı sahiplendim facebook ilanlarından. kızım 3 aylık kadardı. onu da aldığım gibi hemen vet. kontrolüne götürdüm ilk kedimde olduğu gibi tüm aşıları yapıldı. kızım zayıf olmasına rağmen karnı çok şişti. aşırı iştahlı olmasına bağladım ama sonra yürürken dengesinde bir tuhaflık olduğunu fark ettim, resmen sola çekiyordu. karnın sol tarafı daha şişti. tekrar kliniğe gittik ve bazı testler yapıldı. fip, toksoplazma, kan testleri. bir sorun gözlemlenmedi. 2. doz aşıları yapıldı. 7 aylık olana kadar düzenli iç dış parazitleri tekrarlandı. bu arada aşırı ama aşırı iştahı devam ediyordu. öyle ki bir kedinin en yemeyeceği şeyleri bile yiyordu. sebze gibi mesela. yeter ki yiyecek bir şey olsun. 7,5 aylık olduğunda kısırlaştırma ameliyatı oldu. uyandığında klinikten çıkıp eve geldik. o gün 3 defa ağız dolusu kancalı kurt kustu. ilerleyen günlerde kendini toparladığında daha normalleşti iştahı. onca parazit uygulaması neden işe yaramamıştı o zamana kadar. sonrasında internette araştırmalar yapıp bir çok parazit türüne etki eden profenderi kullanmaya karar verdim. ve parazit aşısından daha etkili olduğunu gözlemledim. aşağı yukarı 4 yıldır 3 ayda bir iç parazit uygulamasını yaptırıyoruz. bir kez arada bir dışarı çıkan kedim hariç diğer ikisininin parazit uygulamasını yaptırmadım bilerek ve sonuçları çok olumsuz oldu. bir gün bir bakıyorsunuz yer gök minik pirinç tanelerine benzeyen dökülmüş parazitlerle dolu. benim önerim, " çiğ besleme yapmıyorum, yıllardır düzenli aşılattım zaten bir şey kalmamıştır, dışarı çıkmıyorlar, temizliğe çok özen gösteriyorum " gibi düşüncelerle hareket edilmemesi. ben bu sebeplerle bir kez geciktirdim ve sonrasında iki doz halinde uygulama yapmam gerekti. hiç dışarı çıkmasa bile, siz hiç başka bir kediyle temasta bulunmasanız bile havada yakalayıp mideye indirdiği sinekten bile parazit geçebilir kedinize.

ısıran kedi

kavga sırasında tüy dökülmesi genellikle pençe darbeleriyle olur. ısırma sadece diş izi yarası bırakır ki o da bir toplu iğne başı kadar olur ancak. diş darbelerinin aynı bölgeye sıklıkla isabet etmesi kabuklanan yaralarla birlikte tüylerin dökülmesine neden olur ancak, diye düşünüyorum. hiç kabuklanmış yara izi yoksa tüylerin dökülmesine bir enfeksiyon neden olabilir. aralarında ki geçimsizlik birinin saldırısı diğerinin savunması olabilir. yani saldırgan olan hangisi onu tespit edip neden agresif davranmaya başladığını bulmanız gerekir sorunu çözmek için.

kediyle uyumak

kediyle uyumanın her şeyi harika, iyi güzel ve muhteşem lakin, bir şikayetim var. tam tatlı tatlı uykuya geçiyorum " çıp çıp çıp çıp " bir kere de temizlenmeden yatın gitsin, sanki küf tutacaklar !

birden fazla kediyle yaşayan kediciler

bahçede yıllardır sabit 6 kedi ama onların yavruları geleni gideni sayıları kışın 10 yazın 15 tanenin altına düşmüyor. sokak kapısında yıllardır sabit 7, aynı şekilde onlarında yavruları arada uğrayıp görülmez olanları ile 10 -15 tane. her zaman su ve sabah akşam mama gerektiğinde vet. hizmeti. evde de 3 tontiş. bir de geceleri artan yemekler ve su için gelen 3 köpek. vay be neredeyse barınak vasfı kazanacağım.
  • /
  • 7

anne altından yavru

dünya üzerindeki her canlının yaşamaya hakkı var. nasıl doğmuş, ırkı ne, bilemem. ben temel hakları bilirim. kedi gelecekse bir eve nasıl geldiği değil, nasıl bakıldığı önemlidir demem de yanlış olur. çünkü ana rahmine düştüğü andan itibaren hakkı bakidir. kedi satın almaya karşıyım, satanlara da. sizin çocuğunuz satılsın istemezsiniz değil mi, biri gelse, ben sarışın, mavi gözlü bebeğine şu kadar veriyorum dese, verir misiniz? peki, öbür tarafta cins diye nitelendirilen kediler var. bu da bir lanet gibi sanki. cinsse parayla satılmalı... neden efendim, neden? bunu anlamıyorum, özür dilerim. eğer kedi sözlük formatına uymuyorsam, gidebilirim de. saygılarımla

anne altından yavru

ben bu platformu instagram da tarkan bey i takip ederken tanımıştım ve kedici dergisinden sonra bir de böyle bir proje çok hoşuma gitmişti. çünkü kedicilerin kediseverlerin hayvanseverlerin bir arada kendi deneyimlerini paylaşarak yazacağı harika bir index olur diye düşünüyordum. böylece kediseverler hem bir çok konuda bilgi edinir hem de piyasada boş yere veya olması gerekenden pahalı, gerekli gereksiz mamasından, aksesuarına, para ödedikleri bir çok ürünle ilgili biriinci ağızdan deneyimlemiş kişilerden bilgi alabilirdi. buna ek olarak sahiplendirme ile ilgili de bir başlık oluşturulabilir tıpkı gönüllü veterinerler listesi gibi çok yönlü işlevsel bir platform olur diye düşünüyordum. ancak şu başlık ve okuduklarımdan sonra şaşkınlık ve şok içerisindeyim. eğer bu platformu kedileri parayla alıp satmak amacıyla bir paravan bir reklam aracı olarak kullanıyorsanız gerçekten büyük ayıp etmişsiniz. insanların tamamen karşılıksız sevgilerini verdikleri canlarla ilgili gencinden yaşlısına paylaşım yaptığı şu ortamda ücretli hayvan alım satımını normalize etmek, hayvan severlere yapabileceğiniz en büyük kötülük olur, üstelik üç beş kuruş para kazanmak için.

ari kedi ırklarının korumasına her hayvansever gibi bende destek veriyorum. ancak bu durum farklı bir şey, parayla kedi satın almak farklı bir şey. bu durum sadece insanların bireysel özgürlüklerine ve tercihlerine indirgenemez çünkü kediler sokaklarda her gün ölüyorlar bir çoğu zor durumdalar. bir çok hayvan derneği köpek ağırlıklı çalışıyorlar, temel anlamda kediye yönelik faaliyet gösteren yerel ve küçük gruplar dışında hiç bir resmi dernek veya kurum yok. çünkü bu canlar göz önünde değiller, çöp kenarlarından, asfaltta ezilmiş ölülerinden başka daha yakından görme şansımız olmuyor. sadece annesinden olmuş muhtaç bir yavruyla karşılaştığımızda fark ediyoruz yaşadıkları zor hayatı. böylesine çok ve kontrolsüz ürerlerken ve böylesine yoğun bir şekilde insan eliyle her gün ölüyorlarken, vicdanlı hiç bir hayvan sever kedi satın almaz veya bunu normal görmez, göremez. kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz bireysel olarak kendine göre bir hayvanseverlik benimsemiştir parayla alır scottish ini bakar ancak bunu ticarethane mantığıyla yediden yetmişe tüm kediseverlerin buluştuğu platform adı altında normalleştirmeye çalışırsanız ben bunu kötü niyetli bulurum işin açığı budur. ticarethane mantığı ile kedi severlik uyumlu bir sonuç vermez, kedisever bunu giymez üstüne, köpek veya bir başka türden değil kedi gibi tamamen özgür ve bağımsız bir canlıdan bahsediyoruz. tüm söslyeceklerim bu kadar, teşekkür ediyorum.

kedi sözlük'teki cins kedi düşmanları

mesnetsiz iddiaları hiç üstüme alınamayacağım, dünya üstünde nefret edebileceğim hiçbir kedi yaratılmadı yaratılmayacaktır da keza. cins kedi nefretimi gösteren bir tane cümlemi bulursanız da lütfen gösterin. kediden niye nefret edeyim ki yahu, ruh hastası mıyım ben? ponçik ponçik sevilir kedi, nefret edilir mi hiç? kediyi parayla alıp satandan da nefret etmiyorum ama bu duruma karşıyım ve saygı duymuyorum. nefret kadar yıkıcı bir duyguya yer yok hayatımda.

kedili kitaplardan alıntılar

... kedi, kendi varoluşunun başlı başına bir mutluluk kaynağı olduğu inancındadır. ödün vermez. nankör sayılması bu yüzdendir sanırım. almaktan çok paylaşmayı sevenlerin hayvanıdır kedi. uyudu mu kinini de unutur.
tomris uyar / gündökümü

kedinizin hayatını kaybetmesi

kedimin bir gün ölecek olması ne zaman aklıma gelse, bekir coşkun'un, okurunun da cümleleri ile birlikte yazdığı şu yazı aklıma gelir;

herkesin veda ettiği şey ayrıdır, ama bütün vedalar aynıdır. ne kadar uzaktan geldi bilmiyorum, bilgisayarımın ekranındaki erol onur'un ‘veda’sını açıp açıp okuyorum.

bir kedi mi, bir köpek mi, ne fark eder?

veda edilmişse sızı değişmez.

ben o vedaları bilirim.

bizler küçük dostlarımızdan ayrıldığımızda, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, kapıların arkasında, koltukların üstünde, evin köşelerinde bizi her an vedalar bekler.

her şey zordur artık.

satırlara dökülmüş bir başka ‘veda’ gördüğünüzde, iyice anlarsınız ki bütün vedalar aynı.

durmadan açıyorum bilgisayarımı.


‘veda’yı tekrar tekrar okuyorum.

‘halıdaki tüylerim,

koltuklardaki pati izlerim,

yatağındaki mırıltılarım kaldı geriye...

yaşanmışlık şey dediğin nedir ki?..

ben biraz erken davrandım sadece...

artık mutfakta ayağına sürtünen arkadaşın yok.

oyuncaklarım bırakıldıkları yerde kalacaklar bir süre.

mama kabımı seni sevenler kaldıracaklar.

görmeyesin diye.

arkadaşlıklar sonsuza dek sürmez ki.

ben biraz erken davrandım sadece...

eve geldiğinde beni arayacaksın bir süre.

dostların çağırdığında beni düşüneceksin önce.

sonra aklına geleceğim;

ve eve erken gitmene gerek olmayacak artık.

birliktelik dediğin nedir ki?

ben biraz erken gittim sadece...

eve geldiğinde patilerime basmamak için

durup ışığı aramayacaksın.

salona girdiğinde pencerenin önündeki minderde de olmayacağım.

yatarken ninniler söylemeyeceğim sana.

yaşam dediğin nedir ki?

ben biraz erken gittim sadece...’

kedili karikatürler

sözlük yazarlarının kedilerini paylaşıyoruz kampanyası

sözlük yazarlarının kedili anıları

ben, rahmetli anne ve babamın ta 1952 yılından kedileri inci ile ilgili acı (çünkü o yıllarda şimdiki gibi vet. tıbbi hizmetleri, vet klinik filan hak getire) anılarını anlatmak istedim. çünkü tüm ailemizi çok etkilemiştir.

rahmetli babamın diyarbakır'a tayini çıkıyor. orası da van'a yakın ya, bahçeli küçük bir lojmanda oturuyorlar. annem bir gözü sarı, bir gözü mavi bembeyaz bir kedi görüyor. sanırım van kedisi. hemen alışmıyor anneme ama annem pes etmiyor, zamanla annem işte tavuk, et filan vere vere onu alıştırıyor kendine ve ismini inci koyuyor. çok uslu, çok yumuşak huylu bir kediymiş. dişiymiş ama hiç doğum yapmamış. (benim prenses de öyleydi oluyor yani)

derken bu sefer babam kore'ye gidecek, annem de loğusa, istanbul'a anneannem, dedemlerin yanına. inci'yi bırakmaya gönülleri hiç razı değil ancak arabaları yok. trenle o zaman 1 ya da 2 gün belki 3 gün yolculuk olacak. ancak asıl çok acı bir olay yüzünden inci'yi götürmek istememişler o da ayrı bir hikaye:

daha önce beyaz yavru bir kedileri varmış, yine tayinleri çıkınca, yavruyu da trenle götürelim demişler, istasyonda "kediye kuduz aşısı yapmanız gerekir" deyince o zamanlar artık şimdiki gibi vet. klinik filan ne gezer artık kime yönlendirdilerse, yavru kediye aşı yapmışlar ama daha trene binmeden kedicik sizlere ömür!!!! çok ağlamışlar bin pişman olmuşlar. artık aşı bayat mıydı, doz mu çok geldi bilemiyorlar. 1950 yılın....nerede şimdiki gibi kedi üzerine uzman vet. hekimler, klinikler, kilosuna göre aşılar...hiçbiri yok:( bizler şimdi çok şanslıyız...

işte o acı anı yüzünden, aynı şey çok sevdikleri inci'nin de başına gelir, o da ölür diye mecburen diyarbakır'da bırakmışlar. ev taşınırken inci anlamış gideceklerini, eşyalar yüklenmiş, (çok şeyleri yok, ne buzdolabı, ne fırın, ne de öyle oturma grupları, üçbeş açılır kapanır sandalye, masa, yatak, yorgan vs.) fayton gelmiş, annemler binmişler, inci faytonun yanına kadar gelmiş, "beni de götürün, bırakmayın" diyordu sanki diye annem çok üzülürdü anlatırken. bunu ömür boyu anlattı annem. ben de hep üzülerek dinledim. keşke aşı filan yaptırmadan gizlice bir kutuya koyup götürseydiniz derdim hatta...:(

diyarbakır'daki komşularına yazıp, para göndermişler ama cevap alamamışlar. gitmeden komşulara ne olur su, yiyecek verin aç kalmasın demişler ama ne oldu bilmediklerinden inci yüreklerinde bir yaraydı..... :(

60 yıl sonra abim, ilk kedisine rahmetli anne, babama ithafen inci ismini koydu, şimdi 7 yaşında. :)

inci çoktan melek olmuştur, annem, babamla yıllar sonra da olsa kavuştular..:( ben de ölünce annem, babam ve ilk kedim prenses kadar, hikayesini çok dinlediğim inci'yi görmeyi çok istiyorum. umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur:)

kedilerimize yetememe duygusu

ılk cocuk ilkgozagrisi... ustune olmaz dedim.
2. geldi...
3.gelldi...
veee 4.geldi...
kapida 2 tane derken...
yetememek!
yahu sırf mama ile su ile olmuyor neylersin...
her biri ayri cocuk.
birini sev öteki bakar ötekini sev digeri aglar...
ımdattttt...
dediginiz oluyor mu? ozellikle coklu kedili evlerde yalniz olanlar ...
hele de birbiri ile anlasamayanlar varsa toplu sevgi terapisi de zor..len wc bu temizleyeyim mama mi vereyim saglik mi takip edeyim kafa mi oksayayim?
.....
bu hisse kapilan hic olmuyor mu?
ve iyi ki varlar...

defilede podyuma çıkan kedi

istanbul'daki bir defilede podyuma çıkıp boy gösteren kedi. catwalk nedir, nasıl yapılır? mankenlere göstermiştir.

Toplam entry sayısı: 130

bir kediciye verilebilecek en güzel hediye

otomatik kedi tuvaleti. üç kedinin kum kutusunu temizlemek kolay değil. bir de gururlu bakışlarla başımda bekliyorlar temizlerken. sanki " vay be yine kaptın kakaları hadi iyisin " der gibiler. gelip gidip topladığım için çok değerli bir şey olduğunu sanıyorlar herhalde.

kedi belgeselleri

anne karnında kediler


kedi sözlük'teki cins kedi düşmanları

aslında her şey net.

hangi cins olursa olsun kedi denen güzel yaratık ile ilgili sözlükte hiç bir yazar tek kötü kelime etmemişken, böyle bir ihtimal dahi yokken böyle bir başlık açmak başlı başına hastalıklı bir ruh halinin ilanı.

kedilerin üretilip satışa sunulduğu bir dünya site var internette, kimse o sitelere girip de niye satıyorsunuz kardeşim diye tartışmaya girmiyor. bu platform da en başından kedi üretici ve satıcılarının ortak buluşma noktası diye ilan edilseydi, bu işin meraklıları da bu konuda hassasiyet gösteren insanların itirazlarını okumazdı. o kadar görmek istemiyorsanız hayvan severleri, gerçek kedicileri , tamamen kendinize uygun, tamamen sizler gibi düşünen kişileri çağıran bir ortam olduğunu belirtseydiniz.

kediler aile kurmak, torun torba sahibi olmak, hazzını yaşamak için çiftleşip yavrulamıyor. bu onlar için iç güdü, sizde de kedilerin ille üremesine dair bir iç güdü mü mevcut ? doğurduğu yavrusunu 5 ay sonra tanımayan onu hayata hazırlayıp kendinden uzaklaştıran kedinin sen elli göbek seceresini bilmek istiyorsun, bunda kediye yarar sağlayacak ne var ?

bir çocuk da belki hayvan sevgisini cins bir evcil hayvanla başlayacak diyorsunuz, ben hiç " aa ne tatlı cinsi ne bunun " diye kedi seven çocuk görmedim. ama gördüğü her kedi köpeğe rengine, tüy yapısına vb. belirgin özelliklerine aldırmaksızın, fark etmeksizin koşar bütün çocuklar. çocukların hayvan sevgisini büyüklerin belirlediği biçimde öğrenmeye ihtiyacı yoktur. onlar zaten doğuştan bu sevgiye sahipler, büyükler çoğunlukla bunu yok ediyor maalesef.

siz de o kadar iyi biliyorsunuz ki evcil hayvan üretiminin hem üretilen hem de sokaklarda üreyen hayvanlar için çok acı sonuçlar getirdiğini, bu yüzden mazeretleriniz bu kadar temelsiz.


hiç bir evcil kedinin soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya değil, bir bırakın ya, izin verin de barınaklarda sokaklarda ölümle burun buruna yaşamaktan, hastalıktan açlıktan gördükleri eziyetten kurtulsun bu hayvanlar. üretme, satma ne olacak yani? senin bencilliğine hizmetten başka hiç bir kediye de faydası yok bunun. 70 cm bir kafeste kendi gibi 2 düzine yavruyla birlikte minicik pençeleriyle kafesin tellerine tutunup " burdan çıkmak istiyorum " diye feryad eden o yavrunun bir yuvası olsun, kısırlaştırdıktan sonra doğum yapıp yapmamayı umursamayacak olan bir kediyi yavrulatmak yerine.

ya hepsi aynı, yok koltuk tırmalamaz biri yok diğeri işaretleme yapmaz bunlar gerçekten saçma. sanki biri eline süpürge alıp evi temizliyor da diğeri de evin içine ediyor gibi tarif ediyorsunuz.

biz sadece cins kediler doğurmasın demiyoruz, kedileri cins yada değil diye görmüyoruz bile zaten. sokaklarda perişan ve sahipsiz hayvanlar olmasın istiyoruz ama belediyeler toplayıp toplayıp akıbeti belirsiz bir şekilde yok etmesin, barınaklar da görevlerini yapsın sokak hayvanları da kısırlaştırılsın istiyoruz.


gerçekten bu kadar mı zor anlamak ?

bahçeli evim olsaydı insanı

1 - bahçeli ev yok kedi yok, elde var sıfır

2 - bahçeli ev yok kedi var, elde var bir

3 - bahçeli ev var kedi de var, yeme de yanında yat

kedin için kendin yap

bu videoda kış aylarında kedinizin severek kullanacağı bir radyatör yatağı tasarımı var.

kedi sözlük'teki cins kedi düşmanları

aslında her şey net.

hangi cins olursa olsun kedi denen güzel yaratık ile ilgili sözlükte hiç bir yazar tek kötü kelime etmemişken, böyle bir ihtimal dahi yokken böyle bir başlık açmak başlı başına hastalıklı bir ruh halinin ilanı.

kedilerin üretilip satışa sunulduğu bir dünya site var internette, kimse o sitelere girip de niye satıyorsunuz kardeşim diye tartışmaya girmiyor. bu platform da en başından kedi üretici ve satıcılarının ortak buluşma noktası diye ilan edilseydi, bu işin meraklıları da bu konuda hassasiyet gösteren insanların itirazlarını okumazdı. o kadar görmek istemiyorsanız hayvan severleri, gerçek kedicileri , tamamen kendinize uygun, tamamen sizler gibi düşünen kişileri çağıran bir ortam olduğunu belirtseydiniz.

kediler aile kurmak, torun torba sahibi olmak, hazzını yaşamak için çiftleşip yavrulamıyor. bu onlar için iç güdü, sizde de kedilerin ille üremesine dair bir iç güdü mü mevcut ? doğurduğu yavrusunu 5 ay sonra tanımayan onu hayata hazırlayıp kendinden uzaklaştıran kedinin sen elli göbek seceresini bilmek istiyorsun, bunda kediye yarar sağlayacak ne var ?

bir çocuk da belki hayvan sevgisini cins bir evcil hayvanla başlayacak diyorsunuz, ben hiç " aa ne tatlı cinsi ne bunun " diye kedi seven çocuk görmedim. ama gördüğü her kedi köpeğe rengine, tüy yapısına vb. belirgin özelliklerine aldırmaksızın, fark etmeksizin koşar bütün çocuklar. çocukların hayvan sevgisini büyüklerin belirlediği biçimde öğrenmeye ihtiyacı yoktur. onlar zaten doğuştan bu sevgiye sahipler, büyükler çoğunlukla bunu yok ediyor maalesef.

siz de o kadar iyi biliyorsunuz ki evcil hayvan üretiminin hem üretilen hem de sokaklarda üreyen hayvanlar için çok acı sonuçlar getirdiğini, bu yüzden mazeretleriniz bu kadar temelsiz.


hiç bir evcil kedinin soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya değil, bir bırakın ya, izin verin de barınaklarda sokaklarda ölümle burun buruna yaşamaktan, hastalıktan açlıktan gördükleri eziyetten kurtulsun bu hayvanlar. üretme, satma ne olacak yani? senin bencilliğine hizmetten başka hiç bir kediye de faydası yok bunun. 70 cm bir kafeste kendi gibi 2 düzine yavruyla birlikte minicik pençeleriyle kafesin tellerine tutunup " burdan çıkmak istiyorum " diye feryad eden o yavrunun bir yuvası olsun, kısırlaştırdıktan sonra doğum yapıp yapmamayı umursamayacak olan bir kediyi yavrulatmak yerine.

ya hepsi aynı, yok koltuk tırmalamaz biri yok diğeri işaretleme yapmaz bunlar gerçekten saçma. sanki biri eline süpürge alıp evi temizliyor da diğeri de evin içine ediyor gibi tarif ediyorsunuz.

biz sadece cins kediler doğurmasın demiyoruz, kedileri cins yada değil diye görmüyoruz bile zaten. sokaklarda perişan ve sahipsiz hayvanlar olmasın istiyoruz ama belediyeler toplayıp toplayıp akıbeti belirsiz bir şekilde yok etmesin, barınaklar da görevlerini yapsın sokak hayvanları da kısırlaştırılsın istiyoruz.


gerçekten bu kadar mı zor anlamak ?

adore kedi evi

https://www.adoremobilya.com/kedi-evi

adore mobilyanın her kış sosyal sorumluluk projesi kapsamında sokak kedileri için hazırladığı yuvadır.

kedi evleri kış ayları için üretilmekte, sürekli satışta bulunan bir ürün değil.

markanın proje ile ilgili sitesinde ki açıklama şu şekilde

"
kedi evleri sosyal sorumluluk projesine neden ve nasıl karar verildi?
merhaba değerli hayvansever,

biz her zaman “ daima en kalitelisi, en hesaplısı” felsefi ile ürünlerimizi tasarlıyor ve üretiyoruz.

“en kaliteli” olmak için yonga levhadan, bağlantı parçalarımıza kadar bütün malzemelerimizi en ince ayrıntısına kadar özenle seçiyor, son teknoloji sistemler kullanıyoruz.

“en hesaplı” olmak için de ergonomiden ve şıklıktan ödün vermeyecek şekilde, olması gerekenden fazla malzeme ve iş gücü kullanmamaya dikkat ediyoruz.

bütün bunları gerçekleştirirken en çok dikkat ettiğimiz konu ise çevre dostu olup doğaya zarar vermemek. bu nedenle ürünlerimizde sadece endüstriyel amaçlı yetiştirilen ağaçlardan üretilen yonga levhalar ve üretim süreçleri denetlenen, doğaya zarar vermeyen bağlantı parçaları kullanıyoruz.

ileri teknoloji ile ulaştığımız üretim kabiliyetimiz ve hesaplanarak yapılan tasarımlarımız sayesinde neredeyse hiçbir malzememizi israf etmiyoruz. fakat hammaddelerimiz yani yonga levhalarımız taşınırken en alt ve üste konan ham yonga levhalar hasar görmekte ve ürünlerimizde kesinlikle kullanılmamaktadır. normalde hasar gören bu malzemeler hurdaya çıkarılıp satılmaktadır. malzemeleri satmadan nasıl değerlendirebiliriz diye düşündük ve sokaktaki kedi dostlarımız için ev yapmanın güzel bir fikir olduğuna karar verdik. böylelikle hem yine malzememiz israf edilmeyecek hem de kedi dostlarımız soğuk kış günlerinde ısınabilecekleri ve korunabilecekleri ev sahibi olabilecekler.

kedi evlerini tasarlarken elimizdeki malzemeyi en verimli şekilde kullanarak çok sayıda ev ürettik. kedi evlerini ek bir malzemeye gerek olmadan, sadece tornavida yardımıyla kurabileceksiniz çünkü vidalar paketlerin içinde. fakat biz, kedi evini naylon veya benzeri su geçirmez bir malzeme ile kaplamanızı öneririz ki kış şartlarına daha uzun dayanabilsin. dilerseniz kedi evlerini boyayabilirsiniz ama kedilerin boya kokusundan hoşlanmadığını da hatırlatmak isteriz eğer boyarsanız iyice havalandırdıktan sonra kedi dostlarımızın hizmetine sunabilirsiniz.

adore mobilya ailesi olarak ürünlerimizi evlerinizde ve ofislerinizde görmekten mutluluk duyuyoruz ve her zaman diyoruz ki; etrafınıza dikkatli bakın mutlaka en az bir komşunuzun, akrabanızın evinde ya da ofisinde bize rastlayacaksınız. şimdi de adore kedi evlerini her sokakta görmek istiyoruz.

kedi evleri için biz hiçbir ücret talep etmiyoruz. fakat bu durumla ilgili suistimal olmasın, isteyen her hayvan sever alabilsin ve evlerimiz daha çok kediye hizmet edebilsin diye sadece 10 tl kargo ücreti ödemeniz gerekiyor.

kurduğunuz kedi evlerinin fotoğraflarını bizimle paylaşırsanız çok mutlu oluruz.

#kedievimadoreden "

kedin için kendin yap

bu videoda kış aylarında kedinizin severek kullanacağı bir radyatör yatağı tasarımı var.

eş aranıyor ilanları

bu platform insanların kediler hakkında bilgi ve deneyimlerini paylaştığı, bunlardan yararlandığı bir sözlük mü kedi üretim çiftliği mi? kedi satış sitesi mi? yazarların kedi sevgisini kullanarak sözlüğe çekip kendine pazar yaratmaya çalışanlar, rahat bırakın şu güzelim canlıları size para yumurtlamak zorunda değiller.

anne altından yavru

petshop'cı genel mantığı şu şekildedir " para verip aldıkları için daha iyi bakıyorlar, sokağa atmıyorlar " evde yetiştirip satanlarda kendilerine göre bir mantığa oturttuğu açıklamaları sunuyor elbette. mesela iskoç ırkı bir kediyi ankara kedisi ırkını korur gibi koruduğunu söyleyebilir çok gerekli olduğu için.

ayrıca kedilerin üretilip satılmasına karşı çıkanlar zaten ırk kedi arayıp almak hevesi içine girmezler ve kedilerin üretilip satılmasına da saygı duymazlar ama saygı çerçevesinde sitem ve eleştirilerini sunabilirler.

kedi sözlük'teki cins kedi düşmanları

aslında her şey net.

hangi cins olursa olsun kedi denen güzel yaratık ile ilgili sözlükte hiç bir yazar tek kötü kelime etmemişken, böyle bir ihtimal dahi yokken böyle bir başlık açmak başlı başına hastalıklı bir ruh halinin ilanı.

kedilerin üretilip satışa sunulduğu bir dünya site var internette, kimse o sitelere girip de niye satıyorsunuz kardeşim diye tartışmaya girmiyor. bu platform da en başından kedi üretici ve satıcılarının ortak buluşma noktası diye ilan edilseydi, bu işin meraklıları da bu konuda hassasiyet gösteren insanların itirazlarını okumazdı. o kadar görmek istemiyorsanız hayvan severleri, gerçek kedicileri , tamamen kendinize uygun, tamamen sizler gibi düşünen kişileri çağıran bir ortam olduğunu belirtseydiniz.

kediler aile kurmak, torun torba sahibi olmak, hazzını yaşamak için çiftleşip yavrulamıyor. bu onlar için iç güdü, sizde de kedilerin ille üremesine dair bir iç güdü mü mevcut ? doğurduğu yavrusunu 5 ay sonra tanımayan onu hayata hazırlayıp kendinden uzaklaştıran kedinin sen elli göbek seceresini bilmek istiyorsun, bunda kediye yarar sağlayacak ne var ?

bir çocuk da belki hayvan sevgisini cins bir evcil hayvanla başlayacak diyorsunuz, ben hiç " aa ne tatlı cinsi ne bunun " diye kedi seven çocuk görmedim. ama gördüğü her kedi köpeğe rengine, tüy yapısına vb. belirgin özelliklerine aldırmaksızın, fark etmeksizin koşar bütün çocuklar. çocukların hayvan sevgisini büyüklerin belirlediği biçimde öğrenmeye ihtiyacı yoktur. onlar zaten doğuştan bu sevgiye sahipler, büyükler çoğunlukla bunu yok ediyor maalesef.

siz de o kadar iyi biliyorsunuz ki evcil hayvan üretiminin hem üretilen hem de sokaklarda üreyen hayvanlar için çok acı sonuçlar getirdiğini, bu yüzden mazeretleriniz bu kadar temelsiz.


hiç bir evcil kedinin soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya değil, bir bırakın ya, izin verin de barınaklarda sokaklarda ölümle burun buruna yaşamaktan, hastalıktan açlıktan gördükleri eziyetten kurtulsun bu hayvanlar. üretme, satma ne olacak yani? senin bencilliğine hizmetten başka hiç bir kediye de faydası yok bunun. 70 cm bir kafeste kendi gibi 2 düzine yavruyla birlikte minicik pençeleriyle kafesin tellerine tutunup " burdan çıkmak istiyorum " diye feryad eden o yavrunun bir yuvası olsun, kısırlaştırdıktan sonra doğum yapıp yapmamayı umursamayacak olan bir kediyi yavrulatmak yerine.

ya hepsi aynı, yok koltuk tırmalamaz biri yok diğeri işaretleme yapmaz bunlar gerçekten saçma. sanki biri eline süpürge alıp evi temizliyor da diğeri de evin içine ediyor gibi tarif ediyorsunuz.

biz sadece cins kediler doğurmasın demiyoruz, kedileri cins yada değil diye görmüyoruz bile zaten. sokaklarda perişan ve sahipsiz hayvanlar olmasın istiyoruz ama belediyeler toplayıp toplayıp akıbeti belirsiz bir şekilde yok etmesin, barınaklar da görevlerini yapsın sokak hayvanları da kısırlaştırılsın istiyoruz.


gerçekten bu kadar mı zor anlamak ?

eş aranıyor ilanları

bu platform insanların kediler hakkında bilgi ve deneyimlerini paylaştığı, bunlardan yararlandığı bir sözlük mü kedi üretim çiftliği mi? kedi satış sitesi mi? yazarların kedi sevgisini kullanarak sözlüğe çekip kendine pazar yaratmaya çalışanlar, rahat bırakın şu güzelim canlıları size para yumurtlamak zorunda değiller.

anne altından yavru

benim dediğim doğrudur minvalinde söz söyledikten sonra ardından uzatmaya gerek yok denilmez, o bir ara bulma cümlesidir " kapa çeneni " tarzında kullanmayınız. bu konuda tartışmak anlamsız geliyorsa zaten kişi nettir ve tartışmaya katılmaz, ne de olsa sözlük ortamında bu kendi inisiyatifindedir.

sokak kedisi sokakta yaşamak zorunda kaldığı için sokak kedisidir. her kedi bir insanın ilgisine, bakımına, korumasına muhtaçtır - hele ki günümüzde - ve bir çatı altında barınmaya ihtiyaç duyar. dışarıya çıkmak isteyebilir ama günün sonunda yuvası bildiği yere - şayet iyi insanlar mevcutsa - geri dönecektir. aynı şey ırk kedilerde de yaşanabilir, bir şekilde ev dışına bir kaç kez ziyarette bulunan bir ırk kedi de dışarı çıkmak ister o zamandan sonra. nihayetinde o da kedi, ırk veya tekir ne kadar farklı karakterler sergileyebilirler ki genel olarak.

sokak kedileri sokaklarda ne kadar özgürler ? yemek bulma özgürlüğüne sahipler mi? barınak bulabilme ? su içme özgürlüğüne sahipler mi? köşe bucak saklanmadan, korkmadan bir kaç metre yürüme özgürlüğüne sahipler mi çoğunlukla ? bırakalım sokaklarda özgürce tekmelensinler ve özgürce hastalanıp yaralansınlar ve özgürce aç susuz, soğukta kalsınlar. bundan önce bu tavsiyede bulunanlar sağduyularını özgür bıraksınlar lütfen.

anne altından yavru

petshop'cı genel mantığı şu şekildedir " para verip aldıkları için daha iyi bakıyorlar, sokağa atmıyorlar " evde yetiştirip satanlarda kendilerine göre bir mantığa oturttuğu açıklamaları sunuyor elbette. mesela iskoç ırkı bir kediyi ankara kedisi ırkını korur gibi koruduğunu söyleyebilir çok gerekli olduğu için.

ayrıca kedilerin üretilip satılmasına karşı çıkanlar zaten ırk kedi arayıp almak hevesi içine girmezler ve kedilerin üretilip satılmasına da saygı duymazlar ama saygı çerçevesinde sitem ve eleştirilerini sunabilirler.

anne altından yavru

kedi sözlük'ün reklamını yaptığı evcilkedim.com adlı sitenin "bilinçli evcil kedi sahiplendirme" sloganıyla kedi satışı ilanlarında satıcıların kullandığı cümle. hadi işi biraz daha abartıp direk anne karnından yeni çıktı sloganını kullanın. bebeği alana hediye olarak 1 paket kedi sütü ve biberon verin böylece belki kendileri doğurduklarını sanıp daha iyi bakarlar. - nede olsa para verince daha iyi bakıyorlar ya mantığınıza göre -
Henüz takip ettiği biri yok.