kediliçe

Durum: 373 - 0 - 0 - 0 - 17.06.2020 03:03

Puan: 8991 - Yavru Kedici

7 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Keditör.

3 kedi ve 2 balığın anası. Kızım Ege 4 yaşında bir siyam kedisi. İsmi egenin her karışına olan aşkımdan geliyor. Büyük oğlum Gümüş 2 yaşını doldurmak üzere olan bir silver shaded scottish fold. Benim çekingen çocuğum. Küçük oğlum, yumurta sarım da Efe. Efe Gümüş'ün başka bir dişiden olan yavrusu ama benim anaç kızım onu 5 aylık olana kadar emzirdi kendi bebekleriyle beraber. 2 de japonyalı balık besliyorum. Kedi Sözlük'ün ilk üyelerindenim. Çok kedili bir hayatım var.
  • /
  • 19

çocukların kedi sevgisi

saf ve harika bir sevgi. bizimkinden çok daha farklı ve fazla bir sevgi. sadece nasıl seveceğini öğretmek gerekiyor. güzel sevme olayını ne kadar erken öğrenirlerse o kadar iyi.

yazarların kedilerinin isimleri

kızım ege. bir egeli olarak egenin her karışına olan aşkımdan dolayı bu isimde. büyük oğlum gümüş, adını ben koymadım ama çok içime sindi, silver shaded fold olduğu için çok uyumlu oldu. küçük oğlum da efe. ege ile uyumlu olsun istedim. hem de yine ege esintisi.

sözlükte mesajların okunmaması sorunsalı

heveslenip gelen ama ondan sonra sözlük kültürüne alışkın olmadığından hayalet olan çok yazar var. sürekli yazan, okuyan yazarlar zaten en çok entry giren yazarlar muhtemelen. sözlükle alakalı değil, yazarlar online olmuyor.

yazarların kedilerine hitap ederken kullandığı kelimeler

üçüncü kedim gelince benim hitaplara yenileri eklendi. yumurta sarım, sarı pipi, küçük kedi diyorum efeciğime. ömürleri uzun olsun hepimizin evlatlarının.

kediler sıkılır mı

tek kedi olduğu zaman kesinlikle ekstra sıkıldıklarını düşünüyorum. en büyük kedim ege kızım tek kediyken biz bunu çok sakin, aşırı insancanlısı zannediyorduk, biblo gibi dururdu çocuğum. meğer canı sıkılıyormuş. mecburiyetten dibimden ayrılmıyormuş. ikinci kedim gelince huyu suyu o kadar değişti ki. içinden 1 yaşındaki o enerjik o eğlenceli kedi çıktı yeniden ortaya. şuan 3 kedim var, beraber çok ama çok iyi anlaşıyorlar. biri ortalıktan kaybolunca öbür ikisi hemen bağırıp arıyor evin içinde. ona rağmen, yani 3 kedi olmalarına rağmen hala eve ben geldiğimde ortalık şenleniyor hemen. bence onlar da sıkılıyorlar. insana alışan her hayvan sıkılır.

calymath

nerelerde acaba? ekim ayından beri ses soluk yok hiç

dearulysses

kullanıcı adını inatla darülaziz diye okuduğum yazar heheheh. pofuduklarla avokado seyretmeye devam, hoşgeldinn

kedilerin en sevdiği oyuncaklar

poşet. evet malesef poşet. yüzlerce liralık oyuncakları birikti 5 senede. ama vizyonsuz benimkiler. poşetle oynuyorlar.

evde kal

günlerdir evdeyim. tedbirlere uyuyorum. ama inanılmaz derecede psikolojim bozuldu. çok bunaldım. bir an önce normal hayatıma dönmek istiyorum

kendini sevdirmeyen kedi

benim tüy yumaklarım allahtan böyle değil. bir tanesi kucakta durmayı çok sevmese de genel olarak üçü de birbirinden sevgi arsızı. kuzenimin de bir kedisi var, o kendini asla sevdirmeyen bir kedi normalde. asla muhatap olmaz, yalnız takılır. suratına bakar ama sana pas vermez gider yerine yatar falan. bir süredir kucağa ve sevdirmeye alıştırmaya çalışıyorlar. bugün en son kuzenimin kucağında 1 saat hiç aralıksız durmuş zorlama olmadan. ilgilenildikçe kucağa ve kendini sevdirmeye alışıyorlar bence :)

karantina sonrası yapılacaklar

cumartesi günü ailemin yanından kendi evime döneceğim. karantina bitmeden önce şöyle bir 4-5 gün evi duvarlara kadar temizleyeceğim. bu aklımdan geçince yazayım dedim, konumuz karantinadan sonrası jsjfkg. ortalık sakinleşince ve dışarı kafamız rahat çıkabileceğimiz duruma gelinceeee daha önce birincisini düzenlemiş olduğum kedi sözlük birinci ankara buluşması nın ikincisini düzenlemeyi düşünüyorum. hatta belki şöyle kısa aralıklarla kedi sözlük birinci izmir buluşması nı da düzenlerim. daha önce başka bir yazar tarafından düzenlenmek için adım atılmıştı ama birtakım engeller olmuştu, izmirde hiç buluşma yapamadık. sözlükle alakalı olarak yakın zamanlı düşüncelerim bunlar açıkçası. ankara ve istanbul için ikinci buluşmanın, izmir için de artık ilkinin zamanı geldi çoktan geldi. sayın pars duy sesimi :) yapalım bir şeyler ortalık normale dönünce

cekuhazırsançıkalımbalım

hoş bir nicke sahip yazar kişi. hoşgeldin bakalıım

karantina günlerinde yazarlar

evet yazarlar neler yapıyor bu ev günlerinde bakalım? ben kendimi yemek, tatlı ve yoğurt yapımına vermiş durumdayım. netflix metflix bana öyle evde ömür falan geçirtemezmiş onu anladım. sizde durumlar nasıl yazarlar?

kedi mırıltısıyla uyanmak

uzun aylardır kedilerimle beraber uyuyamıyordum. geçirdiğim bi hastalık yüzünden geceleri aynı yatağı malesef paylaşamadık epey bir süre. şimdi ailemin evindeyim ve kumları benim odamda durduğu için yine beraber uyuyoruz yaklaşık bir haftadır. yeniden uyumaya başladığımızdan beri gece sessiz ortamda gelen kedi gurultusunu, sabah gözümü açar açmaz kapının önünde odanın kapısını aç da at koşturalım biraz evde deyişlerini, tüm mırıltılarını, uyandığımda birini sırtımda birini sağ kolumun altında öbürünü sol kolumun üstünde uyurken görmeyi ne kadar özlediğimi fark ettim. eğer bir engeliniz yoksa kedinizle/kedilerinizle beraber uyuyun. dünyanın en güzel uykusu.

kedileri çözdüm diyen kedici

tarkan bey bile bunu söylerken sonuna - sanki- ekliyorsa bizim söylememiz için 40 fırın mama yedirmemiz lazım daha. söylemesi epey zor çünkü.

yazarların taşıma çantası tercihleri

ben 3 çocuk sahibi olduğum için plastik taşıma çantası kullanıyorum. kedi için olan boyutta değil de alman kurdu taşınan kocaman taşıma çantalarından. 1 veya 2 kedim olsaydı hiç düşünmeden sırt çantası olanlardan kullanırdım. astronot modellerin çok büyük kısmını yeterince hava alacak kadar deliği olmadığından sağlıklı bulmuyorum ama harika sırt çantası modelleri var tabi. 2 kedisi olanlar için öne 1 tane arkaya 1 tane takacak şekilde mantıklı olabilir. hem kedimiz yukarıda olunca daha rahat hissediyor hem de taşımak inanılmaz kolaylaşıyor.

orijen cat & kitten

bu kadar yüksek protein onu sindirecek kadar hareket etmeyen kedilerde problem yaratabilir. bunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. kedileriniz için yılda bir kere check up yaptırın, mutlaka.

tombul kedi mi fit kedi mi

sağlıklı kedi. kediler için zayıflık şişmanlık algımız oluşsun diye hazırlanmış tablolar var, göz atılabilir. kilosu sağlığı için bir engel yaratmıyorsa bence arada fark yok.

advance

belki kedisi sevmemiştir üstteki yazarın. bu bir ihtimal. ama ben şuan 3 kedimle yaşıyorum, çok uzun zamandır advance kullanıyoruz. tüyleri çok sağlıklı ve parlak, dışkılarında koku gayet az, kiloları inanılmaz iyi ve ne kan değerlerinde ne de diğer rutin yıllık testlerinde hiçbir problem yok. sadece benimkiler uzun zamandır yemekten biraz sıkılmış olacaklar ki ufak bir ara verdik. yine bir süre royal canin fit32 kullanacağız. kedilerde mama değişimi yapmadan önce 200 gramlık paketlerden alıp bir denetmek lazım. sevmeyebilirler bu gayet doğal.

çam pelet

bildiğim kadarıyla elekli bir kum kabı kullanmak gerekiyor. çiş yapıldıkça un ufak olan peletlerin alta inmesi lazım,yoksa koku yapıyor. benim gibi gününün az 10 saatini dışarda geçiriyorsaniz, kedi sayiniz fazlaysa ve kumu sürekli temizleme imkânınız olmuyorsa bence hiç bulasmamak gerek, bentonit kumda bile ertesi güne kalınca ufak bir koku oluyor. çişli ıslak peletin kokusu muhtemel çok ağır olur.
  • /
  • 19

garfield

garfield'in favorisi ve o yumulası göbüşünün sırrı* olan lazanya nasıl hazırlanır sahnesi *

kedi yaşının insan yaşına oranı

3 aylık kedi 5 , 6 aylık kedi 10, 1 yaşındaki kedinin ise 15 insan yaşında kabul edilir. 2 yaşındaki kedi 24, bundan sonraki her yaş için 4 yaş ilave edilerek kabaca bir hesaplama yapılabilir.

yani;

1 yaş (15)
2 yaş (24)
3 yaş (28)
4 yaş (32)
5 yaş (36)
6 yaş (40)
7 yaş (44)
8 yaş (48)
9 yaş (52)
10 yaş (56)
11 yaş (60)
12 yaş (64)
13 yaş (68)
14 yaş (72)
15 yaş (76)
16 yaş (80)
17 yaş (84)
18 yaş (88)
19 yaş (92)
20 yaş (96)

pars

kedi sözlüğün ilk yazarı. admini. aramıza katılmasına sevindik, destekleri için teşekkürler.

ücretsiz sahiplendirme ilanları

kedimi sahiplenmeden evvel başka bi ilan için tam 2 saatlik yola araçla gittim. yaşlı bi teyze bütün akrabalarıyla küsmüş sırf bu evdeki kedilere bakabilmek için bu soğuk evde yaşıyorum dedi sokağa çıktık dışarda beslediği kedileri de gösterdi. ilandakini sorunca, ha o mu o geçici yuvasında falan diye geveledi. apartmandakilerle ettiği kavgayı anlattı... kıyamadım yine de bir kahvesini içtim kedi maması almıştım bagajdan çkardım ona verdim.. en son bana, acun u ara benim evim ısınmıyo kaloriferlerimi yaptırsın, sen ara bana randevu al teyzemi tanır, dedi. yorumlamam bu kadar.

kedilere kilo aldırmak

2 aylik prenses victoria hanimefendi kuru mamayi yesin diye atmadigim takla, kendim yiyormusum gibi yapmadigim taklit kalmadi. mama kabinin yanina çömelip bekleyince neredeyse tüm kaseyi yalayip yutuyor. saçma bir aliskanlik kazandirdim, nasil basardim bilmiyorum.

kedi yetiştiricileri veritabanı başlığı var diye kedi sözlükten çıkmak

ülkede hiçbir konuya profesyonel yaklaşamadığımız gibi bu konuda da çuvallamış durumdayız. bu yüzden de dünya kedi federasyonları'na gebe kalmış şekilde yolumuza devam ediyoruz. safkan ırkları korumak adına yapılan çalışmalar, soy takipleri, safkan ırkların devamını sağlamaya yönelik çalışmalar, eğitimler, seminerler. renk kodları, uyumları, ırk özellikleri, kedileri sosyalleştirmeye yönelik eğitimler. ama biz hala "yetiştiriciler ölsün" modundayız. bu kafayla da zaten safkan ırklarımızı koruyamadık. ankara kedisi sarmanla çiftleşti, van kedisi tekir ile. bütün kedilerimiz alaca bulaca. şimdi üniversiteler uyandı, çiftlikler falan oluşturup türk kedi ırklarını korumaya yönelik çalışmalar başlattılar, sağlıklı olanları seçip üretmeye başladılar ama çok geç kalındı . yine de hiç yoktan iyidir.

he bu arada kedilerimizin ırkını da koruyamadık, tescilleyemedik, ankara kedisi kıbrıs rum kesminin afrodit kedisi olarak dünyada yer buldu. van kedisi japon bobtail olarak, ankara kedisi amerikan maine coon veya honey bear olarak karşımıza çıktı. ne zaman birileri profesyonel bir çalışma içine girdi hemen taşladık.

sizler hala yetiştiriciler ölsün modunuza devam edin, cahilce yaklaşımınızı sürdürün. insanlar profesyonelce bu işin üstesinden geliyor, dünya üzerinde uzman kedi hakemleri yaratıyorlar, kedilerinin ırklarını koruyorlar ve ırkların devamını sağlamak adına birçok çalışma yapıyorlar. dünya üzerinde 1 tane allbreed türk hakem var mı? tabi ki yok. bu kafayla da olamaz zaten, olsa maazallah sokakta saldırırız sen nasıl olur da profesyonel kedi hakemi olursun diye?

ben bu tür çalışmaları sonuna kadar destekliyorum. türkiye'ye yurt dışından işin uzmanlarını getirtip eğitimler düzenleyen, seminerler veren derneklerin de yanındayım. kusura bakmayın ama herkes istediği ırk kediyle aile olmakta özgür. emeğe de saygı duymak lazım. yetiştiriciler kedici değil, sadece sizler kedicisiniz değil mi?

kedilerde mantar

bugün yeniden fark ettim ki, gerçekten de bu mantar illetinin henüz başındayken elma sirkesi ve bir parça pamuk bir haftaya kalmadan sorunu kökünden çözüyor.
daha önce ketoral şampuan deneyimimiz olmadı, olmasın diye de çırpındık.
çünkü malumunuz bir kediyi yıkamak, hele ki şampuanla yıkayıp durulamak bilinen en etkili işkencelerden,
bu sebeple evdekilere "hayır durun önce elma sirkesi deniyoruz gençler" diye direktiflerimde ısrar ettim, iyi ki etmişim.
ilerlemeden yakaladık önünü, ardını bu bıyık diplerindeki mantar illetini.
yıllar yıllar önce de bir yavru kediyi bildiğimiz hacı şakir sabunla yıkayıp, durulayıp pakladıktan sonra pamuklara sarıp sıcacık kucakta uyutma deneyimim olmuştu lakin bu bahsettiğim yıllar öncesinin yavru kedisi ağır mantardan muzdaripti, ağlaya ağlaya kesin ölecek gözüyle bakıyordum,
neyse ki muhteşem halam "dur bir yahu pisi, ölmeez beni dinle hacı şakirle sımsıkı bir yıkayalım, güzelce kurutalım sabah ola hayrola" dedikten ve yıkadıktan sonra o kesin ölecek dediğim yavru ertesi günün öğleden sonrasına kadar uyuyup, iştahı açılınca hacı şakir adlı sabunumuza da güvenmeye başladım.
lakin yine de ilk göz ağrım elma sirkesidir, mantar hadisesi fark edilir edilmez.

belki işine yarayanlar olur diye yazmadan geçemedim.

internet fenomeni kediler

yazarların kedilerinin isimleri

kedilerinizin isimlerini paylaşabileceğiniz başlık. benim 4 kedim var. isimleri greg, rowley, holly ve baylee.

sözlükte mesajların okunmaması sorunsalı

mesaj gönderdiğin yazarların online olmaması buna sebep olabilir mi? bana mesaj gönder okuyayım.

Toplam entry sayısı: 373

kedi sözlük birinci ankara buluşması

üç büyük şehirde birer buluşma ayarlamak çok güzel olur diye düşünüyorum. ankara buluşmamız için tarih mekan saat bilgimiz aşağıdaki şekilde.

isteyen yazarlar +1 arkadaş getirebilir yanında

tarih: 1 aralık 2018 cumartesi
saat: 16:00
yer: bahçeli 7 b'eat cafe & bistro

katılacağını belirten yazarlara özelden telefon numaramı gönderdim. haberleşebilmek kolay olsun.

katılanlar: (zaman zaman güncellenecek)

(bkz:kediliçe)
(bkz:münevver)
(bkz:keltox)
(bkz:milosscat)
(bkz:wichienmaat)
(bkz:kedivet)
(bkz:cadılarım)
(bkz:fonduethecat)
(bkz:müdür bu buna konuş)
(bkz:minef)
(bkz:tekirthecat)
(bkz:müzmüz)
(bkz:ecekl)
(bkz:missgaiga)
(bkz:dr minnak)
(bkz:nazlithecatgirl)

neden cins kedi

siyam kızım var, babam sayesinde karşıma çıktı ve enerjisinden büyülendim. scottish oğlum var, güzelliğine vuruldum. ukraynada bir üreticinin evinden birçok kedi arasından seçilerek geldi benim evime. ve evet güzelliği beni benden aldı. siyamımın köpek bakıyor hissi yaratması, benimle konuşması, bir gölge gibi arkamdan ayrılmaması, scottishiminse tam türünün özelliklerini taşıyıp oyuncu olması, gözlerinin fıldır fıldır yaramazlık araması, yuvarlak portakal kafası, yemeğe olağanüstü düşkünlüğü beni benden alıyor. her insana uygun bir kedi cinsi olduğuna inanıyorum. benimki scottish fold ve siyammış, tecrübeyle öğrendim. başka kedilere de bakmama rağmen bu böyle. illa cins kedi olsun gibi bir iddiam da yok, mesela iran kedisi bakmakta biraz zorlanırdım. biraz hantal, uykucu, sağlık problemi yaşamaya burun yapısından dolayı daha müsait vs vs. cins kedi bakmayan kedicilerin kafayı bu kadar bize takmasını biraz saçma buluyorum. kediseverlik yapmaya çalışırken cins olanları harcıyorlar gibime geliyor. cins kedi besleyen insanlar tekir de bakarım sarman da diyorken, bakmayanlar tutturmuş allah tutturmuş. ya arkadaş hepimiz bakalım kedi olsun bizim olsun ne fark eder. başlık sahibine ithafen değil tabi bu cümlelerim, genel konuşuyorum bu konuda çok doluyum.

anadolujet kedi taşıma prosedürü

aynı kafeste birbiriyle anlaşabilen ve kafesle beraber ağırlığı 8 kiloyu geçmeyen iki kediyi kabin içinde taşımak mümkün. kedimizin biletini alabilmek için, aşılarının tam olduğunu veteriner hekim imza ve kaşesiyle gösteren bir aşı karnesi ve yine veteriner hekim tarafından verilen, kedinin x tarihinde yolculuk yapmasında sağlıkla ilgili bir problem olmadığını belirten onayı istiyorlar. 8 kiloyu kutuyla beraber geçmeyen bir kedi için bilet fiyatı 70 türk lirası. 8 haftadan küçük veya anne sütünden kesilmemiş yavru kedi/köpek ve emziren anneler ile 8 haftadan büyük, 12 haftadan küçük kediler veteriner onayı olmadan taşınamıyor. kargo kompartımanında aynı kafes içinde bir anneden doğmuş, 8-24 haftalık, en fazla üç hayvan taşınabilmekte. hamile kedi taşımak zaten doğal olarak yasak. uçuştan en geç 6 saat önceye kadar rezervasyon yapmak gerekiyor. daha sonra kabul edilmiyor. zaten en mantıklısı bileti alır almaz rezervasyonu yaptırmak çünkü her uçuş için belli bir evcil hayvan kotası var. genelde dolmuyor ama işi garantiye almak gerek. kedimizin veye kedilerimizin check in ve kilo ölçü ile bilet işlemleri check in kontuarlarında yolcu ile birlikte yapılıyor. sadece ücretin ödendiği yer havalimanı içinde farklı. eğer evcil hayvanla seyahat ediyorsanız, 1 saat önce alana gidiyorsanız 2 saat önce gitmeniz en mantıklısı. işlemler her zaman tıkır tıkır yürümüyor. ayrıca x ray cihazından kedinizi çıkarıp kutuyu bir kere boş olarak geçirmeniz isteniyor güvenlik açısından. bu yüzden eğer takabiliyorsanız en mantıklısı bir vücut tasması takmak suretiyle yola çıkıp kendimizi garantiye almak. çünkü gürültü, kokular, insanlar kedimizi strese sokabiliyor. taşıma kafesi konusuna gelecek olursak, pet shoplarda 30-40 liraya satılan bildiğimiz plastik taşıma kutularının ölçüleri uçak yolculuğu için uygun. ama bir büyük boyunu, farklı modelin bir tık büyüğünü almak gibi bir hata sakın yapmayın. çünkü koltuk arasına asla sığmıyor. o yüzden ben kedili uçak yolculuklarımda kutuyu koltuk arasında tam sıfır sığdırıp ayaklarımı da kutunun üzerine koyuyorum. o ölçüler ve bahsettiğim kutular sıfıra sıfır düşünülerek yapılmış bence, dışına çıkmayın. yolculuktan en azından 1 saat önce mamayı suyu kaldırın önünden ki yolculuk esnasında strese girip kusma ihtimali olmasın. bunun dışında da önemli bir husus yok zaten, rahat rahat gidiliyor.

ecosin efer tablet

geri dönüş girim bu tabletle olsun istedim. haftalarca geçmeyen mantarı tam 6 günde geçiren, 10. günde mantarlı bölgelerde yeniden tüylenmeyi başlatan, ulan acaba benim bacağımda çıkana da faydası olur mu diye kendimde de denediğim ve ona bile fayda eden efsanevi ilaç. kullanım şu şekilde : bir adet ecosin tableti maksimum 2 litre suyun içine atıp tableti eritiyoruz. daha fazla su kullandığımızda etkisini tamamen kaybediyor. ben 2 kedim için 750 mililitre suda erittim. ve gayet de yetti. daha etkili yoğunluk için su miktarını ne kadar azaltırsak o kadar iyiymiş. bir kedi için yarım litre gayet yeterli oluyor tüm vücuda. ben püskürtmeli bir sprey şişesi edindim. hiç kullanılmamış, içine daha önce başka bir kimyasal girmemiş bir şişe tercih ettim. evet nerde kalmıştık. tableti atıyoruz suyumuzun içine ve 20-25 dakika öylece bekliyoruz. tablet çözünüp suya karışsın ve etki göstersin diye. sonra ecosinli suyumuzla kedimizin önce mantardan kabuklanmış, tüy dökmüş, kızarmış, açılmış olan yerlerini ıslatıp keseliyoruz. daha doğrusu peeling yapar gibi hafif hafif hareketlerle iyice yediriyoruz. ben şu pofidik banyo lifleri oluyor ya, onlardan minik bi parça kesip onunla yaptım bu işlemi. ıslatıp ıslatıp keseliyoruz kediciğimizi. tabi abartmadan tahriş etmeden yapıyoruz. anladınız siz işte. vücudunun her yerine bu şekilde uyguluyoruz ecosinli suyumuzu. tüy olan dökülmeyen yerleri tüyün üzerine değil direkt deriye gelecek şekilde uygulama yapmamız lazım. ve tüm vücut bittikten sonra hiçbir durulama kurulama yapmıyoruz. tüm suyu kullanıyoruz. su hazırlandıktan sonra maksimum 24 saat içinde kullanılmalı. uygulamadan önceki 5 gün boyunc başka hiçbir ilaç, krem, aşı vb olmaması lazım. eğer bu tarz bir tedavi denendiyse kedimizi 5 gün bekletmemiz gerekiyor. suyu tüm vücuda dediğim şekilde komple yedirip sonra bırakıyoruz. yalayabilir, yutabilir kendini yalarken. hiç sıkıntı yok. kimyasal bir ilaç olmadığı için problem yok. aslında vücuttaki mantarı yiyerek beslenecek başka bir mantar vermiş oluyoruz kedimize. kendisi de aslında bir tür toprak kökenli mantar,fakat sadece zararlı bakteri ve mantarları yiyerek besleniyor.deri üzerinde beslenecek zararlı bir mikroorganizma kalmadığında hiçbir yan etki göstermeden vücuttan atılıyor. 5 gün sonra kabukların yumuşamış, kızarıklığın azalmış olması gerekiyor. toplam yaklaşık 10 günde etkisini net şekilde görebiliyoruz. eğer ağır derecede mantar geçiriyorsa 2. uygulamayı da 14 gün sonra ilkiyle aynı şekilde yapıyoruz. ikinci uygulamadan sonra geçmeyen mantar yok galiba. inanılmaz efektif çünkü. tarım ve hayvancılık bakanlığından onayı var. içeriği pythium oligandrum isimli mikroorganizma. ben bir adet tableti 50 liraya temin ettim. birkaç gün sonra ikinci uygulamayı da yapacağım. oğlumda inanılmaz ilerlemiş durumda çünkü. çok ağır geçirdi o. hala bazı yerlerini kaşıyıp kanatıyor. kızımda ise hiç gerek kalmadı. boş tedavileri, zaten gelişmiş mantarı iyice artıran mantar aşısını, eczanelerde satılan kremleri, sirkeli suyu falan sollayıp geçer bir şey. 9 hafta geçmeyen mantarı geçirdi resmen. olağanüstü tavsiye ediyorum. aynı sıkıntıdan muzdarip olan kediciler buyursun alsın.

sokaktaki kediyi alıp eve kapatmak

dolu olduğum bir diğer konu. sokaktaki yaşam şartlarına uyum sağlamayı başarmış, sağlık problemi olmayan bir kediyi eve getirip kapatmayı çok saçma buluyorum. ya arkadaş yuva ihtiyacı olan, dışarda yaşayamacak ve hiç sokak görmemiş zaten bir sürü kedi varken sırf kendi zevkin için neden alışanı alırsın ki? çok minik olur, annesi olmaz, yaralı, bakımsız ve muhtaç olur amenna. ama aksi durumu çok mantıksız buluyorum. doğal düzene gereksiz müdahale olarak görüyorum.

kedi sözlük birinci ankara buluşması

üç büyük şehirde birer buluşma ayarlamak çok güzel olur diye düşünüyorum. ankara buluşmamız için tarih mekan saat bilgimiz aşağıdaki şekilde.

isteyen yazarlar +1 arkadaş getirebilir yanında

tarih: 1 aralık 2018 cumartesi
saat: 16:00
yer: bahçeli 7 b'eat cafe & bistro

katılacağını belirten yazarlara özelden telefon numaramı gönderdim. haberleşebilmek kolay olsun.

katılanlar: (zaman zaman güncellenecek)

(bkz:kediliçe)
(bkz:münevver)
(bkz:keltox)
(bkz:milosscat)
(bkz:wichienmaat)
(bkz:kedivet)
(bkz:cadılarım)
(bkz:fonduethecat)
(bkz:müdür bu buna konuş)
(bkz:minef)
(bkz:tekirthecat)
(bkz:müzmüz)
(bkz:ecekl)
(bkz:missgaiga)
(bkz:dr minnak)
(bkz:nazlithecatgirl)

neden cins kedi

siyam kızım var, babam sayesinde karşıma çıktı ve enerjisinden büyülendim. scottish oğlum var, güzelliğine vuruldum. ukraynada bir üreticinin evinden birçok kedi arasından seçilerek geldi benim evime. ve evet güzelliği beni benden aldı. siyamımın köpek bakıyor hissi yaratması, benimle konuşması, bir gölge gibi arkamdan ayrılmaması, scottishiminse tam türünün özelliklerini taşıyıp oyuncu olması, gözlerinin fıldır fıldır yaramazlık araması, yuvarlak portakal kafası, yemeğe olağanüstü düşkünlüğü beni benden alıyor. her insana uygun bir kedi cinsi olduğuna inanıyorum. benimki scottish fold ve siyammış, tecrübeyle öğrendim. başka kedilere de bakmama rağmen bu böyle. illa cins kedi olsun gibi bir iddiam da yok, mesela iran kedisi bakmakta biraz zorlanırdım. biraz hantal, uykucu, sağlık problemi yaşamaya burun yapısından dolayı daha müsait vs vs. cins kedi bakmayan kedicilerin kafayı bu kadar bize takmasını biraz saçma buluyorum. kediseverlik yapmaya çalışırken cins olanları harcıyorlar gibime geliyor. cins kedi besleyen insanlar tekir de bakarım sarman da diyorken, bakmayanlar tutturmuş allah tutturmuş. ya arkadaş hepimiz bakalım kedi olsun bizim olsun ne fark eder. başlık sahibine ithafen değil tabi bu cümlelerim, genel konuşuyorum bu konuda çok doluyum.

sokaktaki kediyi alıp eve kapatmak

dolu olduğum bir diğer konu. sokaktaki yaşam şartlarına uyum sağlamayı başarmış, sağlık problemi olmayan bir kediyi eve getirip kapatmayı çok saçma buluyorum. ya arkadaş yuva ihtiyacı olan, dışarda yaşayamacak ve hiç sokak görmemiş zaten bir sürü kedi varken sırf kendi zevkin için neden alışanı alırsın ki? çok minik olur, annesi olmaz, yaralı, bakımsız ve muhtaç olur amenna. ama aksi durumu çok mantıksız buluyorum. doğal düzene gereksiz müdahale olarak görüyorum.

kedilerde corona virüsü

kedimde bundan bir ay kadar önce olduğunu öğrendiğimiz fcov virüsünün açılımı. aslında kedilerin yüzde 80-90ında mevcut olan çok ama çok yaygın bir virüs. kedi bu virüsle bir ömür boyu taşıyıcı olarak hiç problem olmadan yaşayayabiliyor. bu genel durumda olan. kötü ihtimal fcov virüsünün mutasyona uğrayıp fip virüsüne dönüşmesi. çünkü fip henüz ne aşısı ne tedavisi bulunmamış, ölümcül bir hastalık. ancak bunun yuz kediden ikisi ile beşi arasında olduğunu düşünürsek, iyi bakılan bir kedinin fipten kaybedilme ihtimali tabi düşük oluyor. stresten uzak, kaliteli bir yaşamla bu yüzde ikilik ihtimal uzaklaştırılıyor. yani fcov virüsünün fip virüsüne dönüşme ihtimali azaltılmış oluyor. bir kedi corona virüsünü her yerden ama her yerden kapabilir. dışardaki bir hayvandan, kuştan, ağaçtan, dışarda giyip evde çıkardığımız ayakkabıdan ve daha bir sürü yerden. o yüzden corona tasiyicisi olsa da olmasa da kedimizin sagligi için temizliğe olaganustu dikkat etmeliyiz. ve coronanın fip virüsüne dönüşmesi, bağışıklık sisteminin düşük olduğu anlarda çok daha güçlü bi ihtimal haline geliyor. bundan dolayı bagisiklik sistemini her zaman yuksek tutmaya dikkat etmek gerekiyor. bizim tedavi sürecimiz ve virüsün varlığını fark etmemiz, benim kızımın yabancı cisim yutup kusmaya başlaması ve ishali ile tesadüfen oldu. tedavi süreci ve yabancı cisim yutma olayını ayrıca bir giride anlatacağım yine. aman dikkat edin, sakındığım gözümün bebeğine çöp battı resmen. kediliçe kedilerimizi korusun -,-

anadolujet kedi taşıma prosedürü

aynı kafeste birbiriyle anlaşabilen ve kafesle beraber ağırlığı 8 kiloyu geçmeyen iki kediyi kabin içinde taşımak mümkün. kedimizin biletini alabilmek için, aşılarının tam olduğunu veteriner hekim imza ve kaşesiyle gösteren bir aşı karnesi ve yine veteriner hekim tarafından verilen, kedinin x tarihinde yolculuk yapmasında sağlıkla ilgili bir problem olmadığını belirten onayı istiyorlar. 8 kiloyu kutuyla beraber geçmeyen bir kedi için bilet fiyatı 70 türk lirası. 8 haftadan küçük veya anne sütünden kesilmemiş yavru kedi/köpek ve emziren anneler ile 8 haftadan büyük, 12 haftadan küçük kediler veteriner onayı olmadan taşınamıyor. kargo kompartımanında aynı kafes içinde bir anneden doğmuş, 8-24 haftalık, en fazla üç hayvan taşınabilmekte. hamile kedi taşımak zaten doğal olarak yasak. uçuştan en geç 6 saat önceye kadar rezervasyon yapmak gerekiyor. daha sonra kabul edilmiyor. zaten en mantıklısı bileti alır almaz rezervasyonu yaptırmak çünkü her uçuş için belli bir evcil hayvan kotası var. genelde dolmuyor ama işi garantiye almak gerek. kedimizin veye kedilerimizin check in ve kilo ölçü ile bilet işlemleri check in kontuarlarında yolcu ile birlikte yapılıyor. sadece ücretin ödendiği yer havalimanı içinde farklı. eğer evcil hayvanla seyahat ediyorsanız, 1 saat önce alana gidiyorsanız 2 saat önce gitmeniz en mantıklısı. işlemler her zaman tıkır tıkır yürümüyor. ayrıca x ray cihazından kedinizi çıkarıp kutuyu bir kere boş olarak geçirmeniz isteniyor güvenlik açısından. bu yüzden eğer takabiliyorsanız en mantıklısı bir vücut tasması takmak suretiyle yola çıkıp kendimizi garantiye almak. çünkü gürültü, kokular, insanlar kedimizi strese sokabiliyor. taşıma kafesi konusuna gelecek olursak, pet shoplarda 30-40 liraya satılan bildiğimiz plastik taşıma kutularının ölçüleri uçak yolculuğu için uygun. ama bir büyük boyunu, farklı modelin bir tık büyüğünü almak gibi bir hata sakın yapmayın. çünkü koltuk arasına asla sığmıyor. o yüzden ben kedili uçak yolculuklarımda kutuyu koltuk arasında tam sıfır sığdırıp ayaklarımı da kutunun üzerine koyuyorum. o ölçüler ve bahsettiğim kutular sıfıra sıfır düşünülerek yapılmış bence, dışına çıkmayın. yolculuktan en azından 1 saat önce mamayı suyu kaldırın önünden ki yolculuk esnasında strese girip kusma ihtimali olmasın. bunun dışında da önemli bir husus yok zaten, rahat rahat gidiliyor.

sokaktaki kediyi alıp eve kapatmak

dolu olduğum bir diğer konu. sokaktaki yaşam şartlarına uyum sağlamayı başarmış, sağlık problemi olmayan bir kediyi eve getirip kapatmayı çok saçma buluyorum. ya arkadaş yuva ihtiyacı olan, dışarda yaşayamacak ve hiç sokak görmemiş zaten bir sürü kedi varken sırf kendi zevkin için neden alışanı alırsın ki? çok minik olur, annesi olmaz, yaralı, bakımsız ve muhtaç olur amenna. ama aksi durumu çok mantıksız buluyorum. doğal düzene gereksiz müdahale olarak görüyorum.

parayla kedi almak

insan çocukları bile huyuna suyuna göre farklı farklı kişiliklere sahipken kedilerde de durum farklı değil. ve bu sebepten farklı insan kişiliklerine uygun farklı kedilerin olması çok doğal. hal böyleyken kendisine uygun olan cinsi imkan varsa sahiplenen yoksa satın alan insanlar bana garip gelmiyor. scottish oğlum da ukraynada bir evden satın alınarak bana hediye geldi. siyam kedimi ise sahiplendim. bence bir evcili sahiplenirken takılmamız gereken konu onu satın mı alındığı yoksa ücretsiz mi sahiplenildiği değil. olay evcillerimizi sahiplendiğimiz evde, pet shopta, çiftlikte ya da yerde onların nasıl bakıldığı daha çok. aldığımız kişi üretme niyetiyle dişiyi damızlık yapıp mı yavruları satıyor? sütten erkenden kesip mi veriyor? bebeklik mamalarını aşılarını takip ediyor mu? bunlar asıl önemli olan. bu şartların tümünü karşılayan bir insan ettiği masrafın karşılığını istemekte sonuna kadar haklı. insan yavrusu değil ki bu bir tanesini büyüt okut evlendir gibi olsun. hepimiz biliyoruz ki bir evcile her anlamda çok iyi bakabilmek ciddi manada masraf isteyen bir şey. kediler doğuruyor rahat 3-4 tane zaten, masraf iyice katlanıyor. bence uygun ve en iyi şartlar sağlandığı takdirde bunun karşılığını beklemek çok doğal. işi ticarete dökmekten bahsetmiyorum, yanlış anlaşılmasın. ticarete dökmek demek zaten yavruların da annenin de ömrünü kısaltmak demek. dediğim gibi olay evlatlarımızın geldiği yerde onlara iyi şartlar sağlanması. evde bakılan herhangi bir scottish fold kediyi 1000 liraya facebook gruplarında bulmak gayet kolay. öyle pet shoplardaki gibi 2500-3000 falan değil. o adamlar zaten tüccar. zaten esnaf. ne kitlerse kitliyor. evden 1000 liraya alınan bir scottish için düşünelim. 2 ay boyunca anne kedinin hamileliği ve artan iştahı sonucu mama ihtiyacı artıyor. e annenin aşıları var. 4-5 bebek doğursa 1 aylık olduklarında kuru mamaya geçiyorlar. normal bir bebek kedi 2 falan değil 3 aylık olunca sahiplendirilmeli diye düşünüyorum. 3 ayda zaten bu hayvan sütten kesiliyor kendi kendine çünkü annenin sütü bitiyor. 2 ayda hala emiyorlar. e ne oldu bi de 4-5 yavrunun iki ayda yedikleri mama masrafı eklendi. bitti mi? hayır. kum derdi var. kedisi doğuranlar bilir ki bebek kediler olduğu zaman bir de çılgın bi kum masrafı ekleniyor. daha bir de 4-5 kedinin iç dış parazitleri var. 1 aylık olduklarında başlanıyor. karma 1-2 kuduz lösemi aşıları ekleniyor buna 7 haftalık olduklarında. her şey çarpı 4 veya 5 tabi. şimdi bu şartlar altında saydıklarımın tümünü sağlayan bilinçli bir insandan verdiği emek ve masrafın karşılığı olarak ücret talep etmesini oldukça doğal buluyorum. ticareti asla desteklemiyorum ama bunlar somut verilerle 4-5 yavru kedi ve annemizin bakımı için edilen masraflar. bizim takılmamız satın alınıp alınmadığı olmamalı. evlatlarımız geldikleri yerlerde nasıl bakılıyor olmalı. zaten bunu asıl odağımız haline getirirsek ve buna uygun davranıp insanları bu konuda ciddi manada bilinçlendirmeyi başarabilirsek, zaten talep azaldıkça arz da azalır ve önüne geçeriz ticari kaygının. söyleyeceklerim bu kadar teşekkür ederim

anne altından yavru

yahu ne gereksiz şeylere takılınıyor böyle.. yani diyor ki yetişkin değil, sütten kesilip verilecek yavru kedi. böyle boş boş bunlara takılana kadar sokak hayvanları için ne yapabilirim diye düşünülse çok daha iyi şeyler yapılmış olur. anca birbirinizi yiyin.. ayrıca sözlüğü de beğenmiyorsanız, kapatın hesabınızı gidin. çok zor değil.

neden cins kedi

siyam kızım var, babam sayesinde karşıma çıktı ve enerjisinden büyülendim. scottish oğlum var, güzelliğine vuruldum. ukraynada bir üreticinin evinden birçok kedi arasından seçilerek geldi benim evime. ve evet güzelliği beni benden aldı. siyamımın köpek bakıyor hissi yaratması, benimle konuşması, bir gölge gibi arkamdan ayrılmaması, scottishiminse tam türünün özelliklerini taşıyıp oyuncu olması, gözlerinin fıldır fıldır yaramazlık araması, yuvarlak portakal kafası, yemeğe olağanüstü düşkünlüğü beni benden alıyor. her insana uygun bir kedi cinsi olduğuna inanıyorum. benimki scottish fold ve siyammış, tecrübeyle öğrendim. başka kedilere de bakmama rağmen bu böyle. illa cins kedi olsun gibi bir iddiam da yok, mesela iran kedisi bakmakta biraz zorlanırdım. biraz hantal, uykucu, sağlık problemi yaşamaya burun yapısından dolayı daha müsait vs vs. cins kedi bakmayan kedicilerin kafayı bu kadar bize takmasını biraz saçma buluyorum. kediseverlik yapmaya çalışırken cins olanları harcıyorlar gibime geliyor. cins kedi besleyen insanlar tekir de bakarım sarman da diyorken, bakmayanlar tutturmuş allah tutturmuş. ya arkadaş hepimiz bakalım kedi olsun bizim olsun ne fark eder. başlık sahibine ithafen değil tabi bu cümlelerim, genel konuşuyorum bu konuda çok doluyum.

kedi sözlük yazarlarından itiraflar

iki gün önce nerdeyse üçüncü kediyi sahiplenmeye karar verip bir buçuk aylık salak mı salak çok tatlı bi tekiri eve getiriyordum. sonra dedim ki dur ani karar verme. iyi ki o gazla almadım çünkü ilerleyen yıllarda evlenirsem, evimizde 5 kedimiz zaten olacak. bir yerde durmak lazım malesef.