gerçekten gönlü ve kalbi ile ''can'' seven, bırakın cins kedi düşmanlığını bu dünyada yaşayan ve nefes alan hiçbir canlıya sevgisizlik beslemez... fakat ülkemizde ve dünyada sırf insanlara, fiziksel özellikleri ve görüntüleri daha çekici geldiği için yok soyu sopu, yedi düveli, seceresi diyerek, o masumların bu özelliklerini genetik deformasyon sonucu elde ettikleri ve sırf para uğruna bu korkunç pazarın içinde yer aldıkları göz ardı ediliyorsa, o zaman böyle tipler kedici yahut kedi sever olmuyor bence, sadece kendi cins hayvanını sever oluyor zannımca... binbir güçlükte yaşam mücadelesi veren ''safkan'' tekirlerim bir lokma için can verirken, üretim mağduru garibanları koyun dolly gibi kopyala yapıştır, başına da bin dolarlar koyarak satışa çıkar durumu etik gelmiyor bana açıkçası...
ohhh ne döktüm içimi, haydi gelsin eksiler şimdi.
biz kimin, kim olduğunu nereden bilebiliriz...dış görünüşü ile mi, doğup büyüdüğü yer ile mi...kiminin gönlünde yokluktan var eden toprak, kiminin gönlünde kuruyan dal gibi düşen yaprak....yüreği sevgi dolu olanın kalbi, hep yeşil yaprak...
iki gözü kör bir kedinin dünyası oldun mu hiç...onun gözlerinden baktın mı hayata...evet bakıyorum, adı ışık, nurla dolsun ömrü...uzun ve mutlu olsun hayatı...
sokağımdaki yahut besleme bölgemdekileri saymıyorum bile, fakat evimdeki altı minnağımdan birisi o gün daha az ilgi ve sevgi görürse, o gece huzur da uyku da haram bana...
mevcut yasanın (5199) 6. maddesi izle ve denetle olarak değiştirilmek isteniyor. nedennnnn... sokakta hayvan kalmadıktan sonra, çıkartılmak istenilen bu yasanın bir önemi kalacak mı? biz o zaman daha mutlu bir toplum mu olacağız... yapılması gereken sadece kısırlaştır, aşılat, yaşat iken geldiğimiz nokta içler acısı...5199'a sahip çıkılması, tck ile güçlendirilmesi taraftarıyım...biz yaratılanı yaradandan ötürü hoş görmeyi öğrenmiş bir millet olarak komşu canlarımızın yok edilmesine karşı durmak ve belediyeleri görevlerine davet etmek durumundayız...
bitmez kedi sözlüğün ömrü, telaşa gerek yok, çünkü ilerleyen zamanlarda tüm canlıların yaşam hakkını savunan bir bilgi hazinesine dönüşecek... eminim...
sevgili kediciler, hepimizin dört gözle beklediği yasa tasarısı maalesef felaket içeriyor... çenesi kuvvetli köpek ırklarından tutun da, var olan tüm sokak hayvanlarının toplanmasına kadar... merak ediyorum konu hakkında fikirlerinizi, çünkü tasarı bu şekliyle onaylanırsa sanırım tüm can dostlarımızın felaketi olacak...
önce o minnak ağız ve ıslak burun, ardından patiler öpülür, koklanır, sonra kulakları tam yenecekken kedi uyanır, suratıma yediğim patiyle haddimi daha fazla aşmamam gerektiği bir güzel hatırlatılır, ama nedennn neden aramızdaki bu manasız resmiyet diye bıdırdanıp durulur.
empati gerekliliği doğuran durum, bırakın saatlerce bir bagaj içinde kalmayı, on dakika aracın içinde kapalı kalsam strese girerim, çocuklarımı binek araçta kısa mesafe veterinere bile götürürken nasıl paniklediklerini gördükten sonra ne o otobüse binerim ne de onlara bavul muamelesi yapılmasına izin veririm...
yok yavru olsun, yok bize alışsın, yok ben minik diye bakıyorum büyüsün biraz salacağım sokağa, büyükler bakar başını çaresine, kızgınlığa girdi evden kaçtı... keşke sende hep yavru kalsaydın bak o kadar büyümüş, adam olamamışsın yapamamış seni annen-baban demek istediğim tipler, ulan sizin gibi beyin fukaraları yüzünden insana alışmış ve terkedilmiş, sokaklarda onun bunun hırpalayıp, tekmelediği, kendini korumaktan aciz kedi kaynıyor ortalık... madem atacaksın biraz büyüyünce sokağa, neden alıyorsun, alıştırıyorsun o canlıyı...
olayı kısaca özetlemeye çalışayım:
tanıştık... hayvanları çok sevdiğimi ve kedilerimle yaşadığımı biliyor.
maalesef çocukluğunda arkadaşları tarafından ölmüş bir kedi kucağına atıldığı için travma yaşamış ve bırakın kedi sahiplenmeyi yanında bile duramıyor, korkuyor... bu korkuyu yenebilmesi için çok çaba harcadım fakat olmadı ya da kendisi yeteri kadar istekli değildi bilemiyorum ve bir tartışma sonunda biz evleneceğiz (bir de hödük, bak bak bak evlenecekmişiz ama benim haberim yok) ve ben kedi istemiyorum evimizde dedi... işte o an bittiği andı, bastım tekmeyi... sonrası özürler, çiçekler, böcekler olsa da; hiç pişman olmadım terkettiğime ve hayatta sevgisizliğiyle başarılar dilediğime....neee kedisi olmamak ve hatta sevmemek mii, düşüncesi bile ruhumu daraltıyor.
kardeşim altına yaptı
rezalet! rezalet!
kedi köfteleri kaptı
rezalet! rezalet!
annem yemeği yaktı
babam tavlayı kaptı
letafet! letafet!
herkes bir hoş vallahi
ben çalışırım dersimi
bana eğlenmek zaten, ne hacet!
yaralı yavru bir karga ile altı ay birlikte yaşadık. bay karga tüm evde bizlere ve kedilerime karşı, hakimiyetini ve liderliğini ilan etti (hiç kafese koymadık ve kapalı tutmadık), iyileşip büyüdükten sonra ailenin tüm fertlerine veda ederek özgürlüğüne uçup gitti. kendisine ve aklına hem aşık hem hayran olduğum ve çok özlediğim doğrudur.
böyle düşünüp, bunu dillendiren eş, dost, akraba artık kim varsa o an yanımda önce kedilerimin fotoğrafını gösterip ardından çantamdaki minik aynamı suratlarına tutuyorum ve diyorum ki; onlar yerine seninle yaşasaydım evimde, eminim çok daha dağınık ve pis olurdu çünkü anladığım kadarıyla senin ruhun da dilin ve kalbin kadar pis... tabii bir daha görüşmüyoruz, zaten çok lazımdın, gelmeeee benim evime pisse, zorla davet mi ediyoruz.
her yıl onlarca kedinin başına gelen ve bir çoğunda kalıcı hasarlar bırakan bir duruma, gerekli önlemleri almak bu kadar zor olmasa gerek... evet onlar çok akıllı ve atik canlılar fakat avlanma içgüdüleri ve meraklı oluşları bir çoğunun hayatına yahut sakatlanmasına mal olabiliyor. böyle bir durumla karşılaşmak istemiyorsanız çözümü çok basit, klasik sineklik yerine çelik tel taktırmanız ve camlarınız vasistas ise kedi koruma aparatı eklemeniz yeterli.
yavru kediyi sokaktan annesinin yanından alıp, "biraz büyüsün sonra yine salarım" demeleri. kedi 5-6 aylık olunca "artık büyüdü kendini kurtardı, sokağa salabilirim" demeleri. bu kedilere yapılan en büyük kötülük. sokak yaşantısını öğrenemedikleri için sokağa koyduğunuz an sudan çıkmış balık gibi oluyorlar. bir köpeği arkadaş sanıyorlar ama köpek parçalıyor. insanları arkadaş sanıyorlar ama tekme yiyorlar, otoyolları tehlikesiz sanıyorlar ama arabalar eziyor. yapmayın!
benim gördüğüm en sık yapılan hata kediyi yıkamak. nasıl anlatsak, nasıl laf anlatmayı becersek hiç bilemiyorum ama kedi yıkanmaz, zaten kendini yalayan tertemiz bir hayvan, dengesini şaşırtmayın şunların dedik dedik ama dinletemedik bir türlü. kızım 4 yaşında, ne yolculuklar, ne hayvan hastaneleri atlattı ama tek bir defa bile yıkanmasına rağmen gerçekten yeni doğan bebek gibi süt kokuyor. çok ekstrem durumlar dışında kedileri yıkamayı çok yanlış buluyorum.
hayatımızdaki eş, dost, arkadaş, aile üyesi vs. için nasıl para ödemiyorsak, ailemizden bir parça olan bir can için de para ödememeliyiz bence. insan ticaretine nasıl karşıysam kedi, köpek, vs. ticaretine de karşıyım. cins hayvan dileyenlere barınakta ve dahi sokakta bile terk edilmiş cinsleri bulabileceklerini de hatırlatmak isterim. muhtaç bir cana umut olmak kadar güzel şey yoktur, o yüzden tabii ki #satınalmasahiplen
tüm gerçek hayvanseverlerin mottosu. petshop gerçeğinin, hayvan ticaretinin, gümrüklerde yapılan kedi- köpek ihalelerinin ve de en önemlisi türkiye' deki sokak hayvanlarının durumunun farkında her insanın yapması gerekendir. satın almayın sahiplenin.
kedilerimi başka bir odaya koymadan odaları havalandıramama sebebimdir. evimiz birinci katta olmasına ve bizimkilerin dışarıda hiç gözü olmamasına rağmen bu işe azami dikkat ediyoruz.
tüm pencerelerimizde sineklik var ona rağmen tırmandığını görünce kilit şeklindeki korumalardan taktık. pencere kafasının sığmayacağı kadar açılıyor. balkona çıkarmayı denemem bile çünkü her uçan şeyi kovalamaya çalışıyor. pencerede veya balkonda kontrollü duracağını sanmıyorum çünkü gözü dönüyor bir şeyleri kovalarken. bir kuşun peşinden giderken aman burası yüksekmiş dikkatli olayım diye düşüneceğini sanmıyorum o an. veterinerler balkondan düşen kedilerle karşılaşıyor sürekli. birazcık fedakarlık ile canlarımızın başına kötü şeyler gelmesini önleyebiliriz diye düşünüyorum. önlem almak, kedi teli veya sineklik veya korumalık taktırmak, ille balkona çıkaracaksanız da tasma ile çıkarmak gerektiğini düşünüyorum. yeter ki onların başına kötü şeyler gelmesin.
son yıllarda hayvanlara göz göre göre yapılan en bilindik eziyet adalardaki faytonlarda çalıştırılan atlar. faytona binme atlar ölüyor inisiyatifi de 2014 yılında resmi kayıtlarda 1 yılda 400 atın öldüğü ve yıl 2018 olduğunda bu sayının iki katı atın öldüğünü açıklamışlar. adalardaki faytonlar yasaklanmadıkça da bu ölümler devam edecek gibi görünüyor.
amaç ne burda gerçekten? sosyal medya hayvanlara yapilan eziyetlerin videolariyla dolu. tamam insanlarin görüp farkina varmasini bende destekliyorum. hatta bakamam diyenlere çok kızıyorum bakilmamasi hayvanlarin o acıyı yaşamadığı anlamina gelmiyor.
benim anlamadigim nasil bir vicdan varki sadece kayıt yapabiliyorlar ben olsam müdahele ederim ya kurtarırım direk bir an bile zaman kaybetmem. hadi çektin diyelim son durumuyla ilgili de bilgi ver bari ozaman ama o da yok. nasil sadece çekip sonra geçip gidebiliyorlar benim aklım almıyor.
tarih 28.04.2019
saat 13:00
yer ulus atatürk heykel önü
katledilen, şiddet gören, bir lokma yemek uğruna canlarını veren hayvanlarımız için söyleyeceklerimiz var.
insan vicdanı kadar insandır, yaşam hakkına saygı duyan tüm vicdanlı dostları bekliyoruz
buradan itiraf ediyorum, halim içler acısı. 4 kız , 2 oğlan anası olarak; mamasıydı, kumuydu, oyuncağı, aşısı, vitamini, ödülü, yatağı, tırmalama tahtası, kısırlaştırma operasyonları, bıdısı dıdısı şeklinde liste uzayıp giderken ve evde kullanılabilir durumda tek bir eşya bırakmamışlarken; ‘allah rızkını verir, her çocuk rızkıyla gelir’ diyerek, fakirliğime bakmadan bu kadar evlat edinip, sonrasında ‘bakacağın kadar çocuk yap’ argümanını düstur edinmiş bulunmaktayım.
yukarıdaki cümleleri kuran beyin’di, bunları duyan kalp dedi ki: dünya bir yana, mis kokulu tüy yumaklarım benim yanıma, hatta al eve bi tane minnak daha…
hayvana şiddet, kabahat değil suçtur! kötü davrananlar potansiyel değil! suçludur! suça ortak olma! unutma bugün ona, yarın sana...
#28nisanbüyükankaramitingi
iki gözü kör bir kedinin dünyası oldun mu hiç...onun gözlerinden baktın mı hayata...evet bakıyorum, adı ışık, nurla dolsun ömrü...uzun ve mutlu olsun hayatı...
gerçekten gönlü ve kalbi ile ''can'' seven, bırakın cins kedi düşmanlığını bu dünyada yaşayan ve nefes alan hiçbir canlıya sevgisizlik beslemez... fakat ülkemizde ve dünyada sırf insanlara, fiziksel özellikleri ve görüntüleri daha çekici geldiği için yok soyu sopu, yedi düveli, seceresi diyerek, o masumların bu özelliklerini genetik deformasyon sonucu elde ettikleri ve sırf para uğruna bu korkunç pazarın içinde yer aldıkları göz ardı ediliyorsa, o zaman böyle tipler kedici yahut kedi sever olmuyor bence, sadece kendi cins hayvanını sever oluyor zannımca... binbir güçlükte yaşam mücadelesi veren ''safkan'' tekirlerim bir lokma için can verirken, üretim mağduru garibanları koyun dolly gibi kopyala yapıştır, başına da bin dolarlar koyarak satışa çıkar durumu etik gelmiyor bana açıkçası...
ohhh ne döktüm içimi, haydi gelsin eksiler şimdi.
gerçekten gönlü ve kalbi ile ''can'' seven, bırakın cins kedi düşmanlığını bu dünyada yaşayan ve nefes alan hiçbir canlıya sevgisizlik beslemez... fakat ülkemizde ve dünyada sırf insanlara, fiziksel özellikleri ve görüntüleri daha çekici geldiği için yok soyu sopu, yedi düveli, seceresi diyerek, o masumların bu özelliklerini genetik deformasyon sonucu elde ettikleri ve sırf para uğruna bu korkunç pazarın içinde yer aldıkları göz ardı ediliyorsa, o zaman böyle tipler kedici yahut kedi sever olmuyor bence, sadece kendi cins hayvanını sever oluyor zannımca... binbir güçlükte yaşam mücadelesi veren ''safkan'' tekirlerim bir lokma için can verirken, üretim mağduru garibanları koyun dolly gibi kopyala yapıştır, başına da bin dolarlar koyarak satışa çıkar durumu etik gelmiyor bana açıkçası...
ohhh ne döktüm içimi, haydi gelsin eksiler şimdi.
tarih 28.04.2019
saat 13:00
yer ulus atatürk heykel önü
katledilen, şiddet gören, bir lokma yemek uğruna canlarını veren hayvanlarımız için söyleyeceklerimiz var.
insan vicdanı kadar insandır, yaşam hakkına saygı duyan tüm vicdanlı dostları bekliyoruz
eyyyy ekşi sözlük, sen buradaki, yüreği canlı sevgisi dolu insanlardan korkma, asıl kendi yazarların arasında, bir hayvana nasıl eziyet edileceğini anlatan, ruh hastası, sapık yazarlarını uçur.
aşağıda yazılanlar, kedici kadınlar içindir:
1. çantada mama
2. tüy toplama rulosu yahut koli bandı
3. kıyafetlerde ne kadar temizlerse temizlesin, gözden kaçan birkaç kedi kılı
4. el, kol, bacak, boyun gibi vücudun bilimum yerlerinde dikkat çeken çizikler
5. genelde tırnaklar kısa ve ojesiz
6. nazik, naif, kırılgan
7. yüzüne baktığınızda, insanın içini ısıtan
8. güler yüzlü, samimi
9. konuşmaya başladığınızda, saatlerce susmadan kediler hakkında konuşabilen
10.ses tonu, tıpkı bir kediyle konuşurcasına sempatik
velhasıl güzel insanlardır onlar, üzmeyelim kedici kadınları...
kızlarım, oğullarımın aksine öyle tatlı öyle sevimliydiler ki kızgınlığa girdiklerinde... yerlerde yuvarlanmalar, bacaklara dolanmalar, o sevimli sesleriyle, kulağa ninni gibi gelen miyavlamalar...patisini öpeyim dişi kedinin ne koku, ne çirkeflik...
5 aylıkken girdi benim sıpalar kızgınlığa, gelişimlerini tamamlamaları için 7,5 aylık olduklarında yaptırdım operasyonlarını ( erkek kedilerde 1 yaş, dişilerde 6-7 ay öneriliyor çoğunlukla) ve bir hafta, kızlarımın başında klinikte yattım üzüntüden, onların o sargılı halleri üzerine klinikte yaşadığımız sıkıntılar (ki onu başka bir zaman anlatırım) sanırım ömrümün bir on yılını alıp götürdü benden...
bin şükür atlattık o kötü günleri.iyiyiz, mutluyuz bi maşallahınızı alırız.
gerçekten gönlü ve kalbi ile ''can'' seven, bırakın cins kedi düşmanlığını bu dünyada yaşayan ve nefes alan hiçbir canlıya sevgisizlik beslemez... fakat ülkemizde ve dünyada sırf insanlara, fiziksel özellikleri ve görüntüleri daha çekici geldiği için yok soyu sopu, yedi düveli, seceresi diyerek, o masumların bu özelliklerini genetik deformasyon sonucu elde ettikleri ve sırf para uğruna bu korkunç pazarın içinde yer aldıkları göz ardı ediliyorsa, o zaman böyle tipler kedici yahut kedi sever olmuyor bence, sadece kendi cins hayvanını sever oluyor zannımca... binbir güçlükte yaşam mücadelesi veren ''safkan'' tekirlerim bir lokma için can verirken, üretim mağduru garibanları koyun dolly gibi kopyala yapıştır, başına da bin dolarlar koyarak satışa çıkar durumu etik gelmiyor bana açıkçası...
ohhh ne döktüm içimi, haydi gelsin eksiler şimdi.
empati gerekliliği doğuran durum, bırakın saatlerce bir bagaj içinde kalmayı, on dakika aracın içinde kapalı kalsam strese girerim, çocuklarımı binek araçta kısa mesafe veterinere bile götürürken nasıl paniklediklerini gördükten sonra ne o otobüse binerim ne de onlara bavul muamelesi yapılmasına izin veririm...
yok hocam. bilmezler, anlamazlar ki, doğası derler, analığı, babalığı tatsın derler, doğursun, bebeklerin yuvaları hazır derler... aslında bu kişileri şöööle enselerinden yakalayıp, sokaklara, sahalara sokmak lazım ki görsünler, anlasınlar o garibanların kısacık ömürlerinde, şu dünyada çektiklerini...