bizim de kampüsteki kediler için bıraktığımız mamaları geceleri kampüse dadanan tilki yiyordu. bir süre sonra gizli saklı değil * alenen ortalıkta dolaşır, yiyecek ister oldu. artık güvenlikler besliyor tilkiyi. ona özel mama kabı falan koymuşlar. *
doğu anadolu olmasına gerek yok aslında. küçük bir şehirde yaşıyorsanız yukarıda bahsedilen tüm sorunlarla karşılaşıyorsunuz ne yazık ki. dışarıda besleme yaparken tuhaf bakışlara maruz kalmak. mama,kum gibi ihtiyaçları internetten sipariş etmek. evet malesef benim yaşadığım yerde de veterinerler pet bakmıyor, sadece büyük baş ile ilgileniyor. veterinerlik fakültesi gibi bir şey zaten yok. şehirdeki tüm petlere bakan tek bir veteriner var sadece. belediyenin veterineri. sokak hayvanları ve barınaktaki hayvanlarla ilgilenen. kalan vakitlerde de bize yardımcı olmaya çalışan. başlık sahibi yazarın içini dökme ihtiyacını çok iyi anlıyorum. bizi tuhaf karşılamayacak duyarlı, bilinçli ve anlayışlı insanların artmasını umuyorum.
aynı zamanda instagramda takip ettiği hesapların çoğu kedi sayfalarından oluşan insandır. bazılarını evinin kedisi gibi benimser, her gün neler yaptığını merak edip profiline bakar. hastalanınca üzülür. sayfa sahibi uzun süre paylaşım yapmayınca kediyi özler.
içine sığıp sığamayacağına aldırış etmeden sadece kafasını sokmak suretiyle bile olsa o kutulara girmek şart. tek bir patisi girse de olur. benimki bir zaman sonra sıkılıp kenarlarını kemirmeye, kutuyu parçalamaya başlıyor.
yapmakta olduğum eylem. kısırlaştırılmış kedime nd tahılsız, nd düşük tahıllı mama, diğer markaların* tahılsız mamalarını veriyorum dönem dönem. biz herhangi bir sorun yaşamadık. ancak okuduğum kadarıyla bu tarz mamalar evde hareketsiz yaşayan ve fiziksel aktıvitesi kısıtlı olan kediler için zararlı olabiliyormuş. tereddüt edenler diğer mamalarla karıştırarak verebilir diye düşünüyorum.
cesareti ve soğukkanlı oluşu sebebiyle saygı duyduğum insan. tercih meselesi. yazarların kedilerden sonra en çok sevdiği hayvan başlığında da yazmıştım. öpüp sarılıp mıncıramadığım hayvanlar bana hitap etmiyor. hayvanlarla duygusal bağ kurabilmek önemli benim için. yılanla da ne kadar duygusal paylaşımımız olur bilemedim.* kedi gibi derdimi anlar mı, gözyaşlarımı siler mi, şebeklikler yapıp güldürür mü. birlikte uyuyamadıktan sonra ne anlamı var ayrıca.
yaşar murat taşkalenin önce sosyal medya sayfası olarak açtığı daha sonra kitap haline getirdiği diyaloglar. artık eskisi gibi paylaşım yapmadığı için kızları özlüyor olsak da eski gönderilere bakıp hasret gideriyoruz. kitaptan rastgele bir sayfa açmak bile can sıkıntısına bire bir.
bonus:
bunun bir yolu yok sanırım. kızımın içinden canavar çıkıyor bazen. mecburen teslim oluyorum. 'al biraz da buradan ısır' şeklinde devam ediyoruz. bakalım.
sadece bir kere başıma gelmiş olup kısa sürdüğü için sevindiğim ancak beni gerçekten korkutan bir süreç. önce anlayamadım tepkisizliği. trip atıyor sandım. (bkz:kedi tribi) hiç bu kadar yok sayılmamıştım çünkü. ne yapsam ne söylesem bakmadı, görmedi, ayırmadı gözlerini sabitlediği noktadan. karşı koyamadığı yaş mama bile etkili olmadı. yemeden içmeden kesildi. oyun oynamıyor, ilgilenmiyor, girdiği saklandığı yerden çıkmıyor, sürekli yalnız kalmak istiyordu. rahat bırakılmak için masanın altına girdiğinde , ben de masanın altına girip yanına uzanıyor sohbet ediyordum uzun uzun. yine de yokmuşum gibi davranıyordu. neyse ki kısa sürdü bu tepkisiz, anlamsız boş bakışlar. iştahı da bir zaman sonra yerine geldi tekrar. başına benzer şeyler gelen ve önerisi olanlar varsa paylaşılsın isterim.
https://listelist.com/kedi-depresyonu/ https://patiliyo.com/kedi-depresyonu/
benzer bir başlık açılmış mıdır diye baktım ancak bulamadım.
et, balık, sulandırılmış yoğurt, yumurta gibi yiyeceklerin yanında kabak, bal kabağı, havuç gibi sebzelerin de faydalı olduğunu duymuştum ki bunlar bazı mamaların içeriğinde de yer alıyor.
bugünkü bir yudum kitap maili sayesinde varlığından haberdar olduğum neil somerville eseri. kedilerden öğreneceğimiz çook şey var gerçekten. en kısa zamanda kitabı edinip okuma isteği yarattı. "kediler, nasıl davranılmak istiyorlar ya da istemiyorlarsa bunu bize en açık şekilde ifade ederler. siz de tanıştığınız insanlara kendinizi daha fazla açarak ilişkilerinizin daha ilginç ve faydalı olduğunu görebilirsiniz."
bu kategoriye koyabilirim sanırım kendimi. her ne kadar eskiden beri kedileri seviyor olsam da. bir kediyle aynı evi paylaşmaya başladıktan sonra diğer bütün kedilere bakışı değişiyor insanın. daha duyarlı hale geliyor. gayet de sonradan olunabilen bir durum.
izlemesi huzur veren kedidir. fakat çalışmanız gereken zamanlarda karşınıza geçip uyuyorsa sinir bozucudur. uyku getirir, yanına sokulup yatma isteği uyandırır.
"kedisiz ev ne kadar güzel olsa da ev sayılmaz" mark twain
kedi evin ruhudur, tamamlayıcısıdır. kutsal sayılmasında da, şifacı sayılmasında da eve kattığı ruhun etkisi var diye düşünüyorum. film izlerken kucağında uyuyan bir kedi yoksa, sabahları seni uyandıran, akşam yolunu gözleyen bir kedi yoksa ne anlamı var. sen yoksan her şey eksik hoş bir müzik, hoş bir koku, en sevdiğin kitap, kahveni almışsın eline. fakat o da ne, büyük bir eksik var tabloda. kedi!
uykusuz geceler, sürekli havaya kalkan popolar, bol miyavlamalar ve elden bir şey gelmiyor olmasının verdiği çaresizlikle atlattığımız süreç. şimdi bakınca çok uzak geliyor tabi.
kendilerine sempati duymamı sağlayan adore mobilya ürünü. ara ara sayfalarına girip bakıyorum ama bu kış henüz rastlamadım. gördüğüm kadarıyla başka da soranlar, dört gözle bekleyenler var. kendimiz de basit bir şekilde kedi evi yapabiliriz. mühim olan sokakta bu yuvaları muhafaza edebilmek, kötü niyetlilerden koruyabilmek. tıpkı mama ve su kaplarını olduğu gibi.
bizim de kızımın kardeşinin isminden yola çıkarak açtığımız, bizim yaramazların türlü türlü hallerini bulabileceğiniz bir instagram hesabımız var.https://www.instagram.com/sophienin_duny... amaç daha çok pati görüp mutlu olmak.
peşindeyim miyavlayana kadar peşindeyim
işimdeyim gücümdeyim ama düşündeyim
yakıcam buraları miyavlarca yani başındayım
gülünce patinde ağlayınca kuyruğundayım
daha miyavını mı bulucan bi gel miyavlar anlatıcam
ben seni öyle bir sevicemki miyavları basıcan
aç koynunu giricem giricem miyavlamaa
dudağından öpücem öpücem miyavlamaa
demek ki bi bildiğim var sen beni takip et
senin yolun yol değil ya mama ya tırmalama
neye benziyor istediğin miyav bi tarif et
kapı kapı dolaşan o kedi buraya da gelecek
daha miyavını mı bulucan bi gel miyavlar anlatıcam
ben seni öyle bir sevicemki miyavları basıcan
aç koynunu giricem giricem miyavlamaa
dudağından öpücem öpücem miyavlamaa
asılları farklı olabilir fakat böylesi bence daha uygun.
kedi girmeyen eve doktor girer
bana kedini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
ayağını kediye göre uzat
ev alma kedi al
fazla kedi göz çıkarmaz
çok uzun yıllardır; kardeşimle dönüşümlü olarak tatil yapıyoruz. yaklaşık on yedi-on sekiz senedir hayatımızdalar, bu zamana kadar bir gece bile yalnız bırakmadık şükür. sadece evdekiler değil, sokakta, arka bahçede bakılan çocuklar da düşünüldüğünden; günlerce uzaklaşılamaz yalnız bırakılıp. pişman değiliz.
kedilerin beden dili mi olurmuş demeyin. cidden var. web üzerinde görseller bulmuştum ve bunu kendi web sitemde detaylı olarak yazıp videolarla da desteklemiştim.
bir arkadaşıma göre (bunu espri olsun diye söylese bile) evimde pişirdiğim her şey kedili. evet. keklerim kedi patisi sayesinde bu kadar kabarıyor, kurabiye hamurlarını da o meşhur yoğurma hareketi ile yapıyor. öyle bedavaya besleyecek halimiz yok ya, biraz işe yarasınlar dimi ama.
"kedisiz ev ne kadar güzel olsa da ev sayılmaz" mark twain
kedi evin ruhudur, tamamlayıcısıdır. kutsal sayılmasında da, şifacı sayılmasında da eve kattığı ruhun etkisi var diye düşünüyorum. film izlerken kucağında uyuyan bir kedi yoksa, sabahları seni uyandıran, akşam yolunu gözleyen bir kedi yoksa ne anlamı var. sen yoksan her şey eksik hoş bir müzik, hoş bir koku, en sevdiğin kitap, kahveni almışsın eline. fakat o da ne, büyük bir eksik var tabloda. kedi!
özlemeyen var mı ki. evin içinde bile bir süre gözden kaybolunca bulup getiriyor, gözünün önünde olsun istiyor insan. gece yatağa gelmediğinde kalkıp onu aramaya başlıyor. * aşk böyle bişey.
kedileri seven ancak kediyle yaşamak konusunda tereddüt yaşayan iki iş arkadaşım iki kardeş kediyi sahiplendiler. şimdi bir başka iş arkadaşımız da kedi annesi olmaya hazırlanıyor. inanıyorum bir gün herkes kedici olacak. ayrıca kedisi olmayan arkadaşlarım da sokaktaki kedilere bakış açımız değişti senden sonra dediklerinde acayip mutlu oluyorum.
"kedisiz ev ne kadar güzel olsa da ev sayılmaz" mark twain
kedi evin ruhudur, tamamlayıcısıdır. kutsal sayılmasında da, şifacı sayılmasında da eve kattığı ruhun etkisi var diye düşünüyorum. film izlerken kucağında uyuyan bir kedi yoksa, sabahları seni uyandıran, akşam yolunu gözleyen bir kedi yoksa ne anlamı var. sen yoksan her şey eksik hoş bir müzik, hoş bir koku, en sevdiğin kitap, kahveni almışsın eline. fakat o da ne, büyük bir eksik var tabloda. kedi!
... kedi, kendi varoluşunun başlı başına bir mutluluk kaynağı olduğu inancındadır. ödün vermez. nankör sayılması bu yüzdendir sanırım. almaktan çok paylaşmayı sevenlerin hayvanıdır kedi. uyudu mu kinini de unutur.
tomris uyar / gündökümü
böyle hikayeleri duyunca çok özeniyorum. ne bileyim yolda peşine takılmış, sokakta yaralı bulmuş tedavi ettirmiş falan. çok minnoş hikayeler. bizim böyle bir hikayemiz yok malesef. haysev'in sahiplendirme ilanlarından birinde gördüm kızımı ilk defa. açıklama kısmında sıkıntılı bir süreç yaşadığı artık güzel bir yuvaya ihtiyacı olduğu yazıyordu. ilandaki numarayı aradım. o gün bu gündür birlikteyiz. umarım yeterince mutlu bir yuva sağlayabiliyorumdur evladıma.
doğu anadolu olmasına gerek yok aslında. küçük bir şehirde yaşıyorsanız yukarıda bahsedilen tüm sorunlarla karşılaşıyorsunuz ne yazık ki. dışarıda besleme yaparken tuhaf bakışlara maruz kalmak. mama,kum gibi ihtiyaçları internetten sipariş etmek. evet malesef benim yaşadığım yerde de veterinerler pet bakmıyor, sadece büyük baş ile ilgileniyor. veterinerlik fakültesi gibi bir şey zaten yok. şehirdeki tüm petlere bakan tek bir veteriner var sadece. belediyenin veterineri. sokak hayvanları ve barınaktaki hayvanlarla ilgilenen. kalan vakitlerde de bize yardımcı olmaya çalışan. başlık sahibi yazarın içini dökme ihtiyacını çok iyi anlıyorum. bizi tuhaf karşılamayacak duyarlı, bilinçli ve anlayışlı insanların artmasını umuyorum.