mavimirus

Durum: 15 - 0 - 0 - 0 - 09.09.2019 16:35

Puan: 300 - Çaylak Kedici

6 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazarkedi.

0

dombilicat'in vefat ilanı

cumartesi günü canım oğlum, ilk göz ağrım pamuğumu kaybettik. söylenen hiçbir şeyin acıyı azaltmadığını, insana iyi gelmediğini maalesef ki şu an çok iyi biliyorum. sadece sabır dileyebilirim hem sizin hem bizim için. huzurla ışıklarda uyusun meleklerimiz...

kedilerde corona virüsü

oğlumuz pamuk corona virüsü ile savaşıyor yaklaşık 1 aydır.

yaşadığımız süreçten bahsetmek istiyorum zira burada bana akıl verebilecek, yapmadığımız/bilmediğimiz bir şeyler söyleyecek insanlar olduğuna inanıyorum.

önce gözünde bir tuhaflık fark etmemle başladı bu süreç. 3 gün göz damlası kullandık, o arada pamuk yemek yememeye başladı. 4. gün gözü kanlanmıştı zaten. gözün kanlanmasından kastım bizdeki gibi beyazının kanlanması değil, renkli kısmın kanlanması… hekimimizin yanında aldık soluğu, ateşi çok yüksekti acil kan almamız lazım dedi doktor ama kanı bile çok zor aldılar çünkü katılaşmıştı. gelen sonuçlar kandaki enfeksiyon değerinin çok yüksek olduğunu gösterdiği için antibiyotik başlandı, ikişer tane yapılıyordu. birkaç gün sonra yapılan testte enfeksiyon değeri daha yüksek olunca corona şüphesi başladı zaten… corona virüsü için ekstra bir kan testi yapılıyor, ankarada veterinerlik fakültesinin de testlerini yaptırdığı merkezde, o testte kandaki corona virüsüne bakılıyor ve bizimki pozitif çıktı...

pes etmedik, oğlum da direndi. testin sonucu ne olursa olsun biz 10 günlük antibiyotik kullanım süresini doldurduk. uzun süreli antibiyotik kullanımı sonucu böbrekte büyüme başlamıştı fakat o düzeldi antibiyotiği bırakınca. ancak ne kadar direnirse dirensin, iyileşse bile eskisi gibi olmayacağını söyledi doktor. gözler bu süreçte muhtemelen görmemeye başladı, düzeledebilir bilmiyoruz hala göz damlası da kullanıyoruz.
gelinen son noktada hekimimiz dedi ki; bundan sonra yapabileceğimiz tek ve en büyük şey kilo almasını sağlamak. pamuk 3 yaşında, 3,100 gr kaldı…

şu anda günlük serum alımına devam ediyor özellikle fazla su içmediği için. su ve a/d mamayı şırıngayla veriyoruz beyefendiye. kitten kuru mamayı blenderdan geçirip onu da şırıngayla veriyoruz. kendisi de çok iştahlı olmasa da kuru mamalarını yiyor ara ara. her gün yoğurt veriyorum sevdiği için, az da olsa yiyor. tavuk/et haşlıyoruz az az yiyor. bu “az az yeme” durumu her şey için geçerli, herhangi bir şeye iştahla başlasa bile azıcık yiyip bırakıyor.

sizden özellikle rica ediyorum, vaktiniz varsa geçirdiğimiz süreci okuyun. atladığımız, yapmamız gereken ama yapmadığımız, ekstra olarak yapılabilecek herhangi bir şey aklınıza gelirse lütfen bildirin.

kedilere kilo aldırmak

oğlumuz pamuk corona virüsü ile savaşıyor yaklaşık 1 aydır.

yaşadığımız süreçten bahsetmek istiyorum zira burada bana akıl verebilecek, yapmadığımız/bilmediğimiz bir şeyler söyleyecek insanlar olduğuna inanıyorum.

önce gözünde bir tuhaflık fark etmemle başladı bu süreç. 3 gün göz damlası kullandık, o arada pamuk yemek yememeye başladı. 4. gün gözü kanlanmıştı zaten. gözün kanlanmasından kastım bizdeki gibi beyazının kanlanması değil, renkli kısmın kanlanması… hekimimizin yanında aldık soluğu, ateşi çok yüksekti acil kan almamız lazım dedi doktor ama kanı bile çok zor aldılar çünkü katılaşmıştı. gelen sonuçlar kandaki enfeksiyon değerinin çok yüksek olduğunu gösterdiği için antibiyotik başlandı, ikişer tane yapılıyordu. birkaç gün sonra yapılan testte enfeksiyon değeri daha yüksek olunca corona şüphesi başladı zaten… corona virüsü için ekstra bir kan testi yapılıyor, ankarada veterinerlik fakültesinin de testlerini yaptırdığı merkezde, o testte kandaki corona virüsüne bakılıyor ve bizimki pozitif çıktı...

pes etmedik, oğlum da direndi. testin sonucu ne olursa olsun biz 10 günlük antibiyotik kullanım süresini doldurduk. uzun süreli antibiyotik kullanımı sonucu böbrekte büyüme başlamıştı fakat o düzeldi antibiyotiği bırakınca. ancak ne kadar direnirse dirensin, iyileşse bile eskisi gibi olmayacağını söyledi doktor. gözler bu süreçte muhtemelen görmemeye başladı, düzeledebilir bilmiyoruz hala göz damlası da kullanıyoruz.
gelinen son noktada hekimimiz dedi ki; bundan sonra yapabileceğimiz tek ve en büyük şey kilo almasını sağlamak. pamuk 3 yaşında, 3,100 gr kaldı…

şu anda günlük serum alımına devam ediyor özellikle fazla su içmediği için. su ve a/d mamayı şırıngayla veriyoruz beyefendiye. kitten kuru mamayı blenderdan geçirip onu da şırıngayla veriyoruz. kendisi de çok iştahlı olmasa da kuru mamalarını yiyor ara ara. her gün yoğurt veriyorum sevdiği için, az da olsa yiyor. tavuk/et haşlıyoruz az az yiyor. bu “az az yeme” durumu her şey için geçerli, herhangi bir şeye iştahla başlasa bile azıcık yiyip bırakıyor.

sizden özellikle rica ediyorum, vaktiniz varsa geçirdiğimiz süreci okuyun. atladığımız, yapmamız gereken ama yapmadığımız, ekstra olarak yapılabilecek herhangi bir şey aklınıza gelirse lütfen bildirin.

buna ek olarak benim beceremediğim kedilere kilo aldırmak hususundaki engin bilgilerinizi paylaşabileceğiniz başlık.

bir kediyi sevmekle başladı her şey

ben sonradan adam akıllı sevenlerdenim sanırım. ilk yavrum, gözbebeğim pamuk'tan önce normal bir seviyede hayvanseverdim. misal durakta, sokakta, kafede yanıma gelen kedicanlarla itina ile oynaşırdık lakin kucağıma kedi almışlığım yoktu fazla.
sonra pamuk oğlumu bulmuşlar sokakta; annesini ve kardeşlerini köpekler kapmış ama pamuğu kurtarmışlar ve yuva arıyorlarmış. eşime sahiplendirmesi için önce fotoğrafları sonra da kendisi geliyor, 4 aylık zayıfça bir şey...
evcil hayvan bakımı ya da sahiplenilmesi üzerine hiç bahis bile açılmamıştı bizim ailede. ama nasıl olduysa kocamdan bir telefon geldi; 'ben bu arkadaşı akşam eve getireceğim, biz sahiplenelim'...
sonra akşama kadar kavga kıyamet:) ben, 'o kedi bu eve girmeyecek, seni de eve almam kediyle gelirsen' diye direniyorum. annem* 'o kediyi bu eve sokarsan daha da gelmem çocuğuna filan da bakmam' diye yürüyor filan. velhasıl kocam tam bir laz olduğu için akşam eve pamukla beraber geldiler.
oysa ben de iş dönüşü bizim kızın eski beşiğinin çekmecesini kedi yatağı olarak hazırlamıştım çoktan (:
işte böyle sözlük, zaten sonrası çorap söküğü gibi geldi. hakikaten bir kediyi sevmekle başlıyormuş her şey...
şimdi ise ilk göz ağrım, yakışıklı oğlum pamuğum çok hasta. direniyor sıpa. iyi dilekleriniz olur, güzel enerjileriniz olur, dualarınız olur, adaklarınız olur hepsi kabulümüz. umarım burayı güzel haberlerle editleme şansım olur.

kedinin idrar bıraktığı yeri nasıl temizleriz

duşakabinin gider deliğini tuvalet olarak kullanan kızım duman hanım sebebiyle pek çok yolu denedim ama o benden inat çıkıyor her seferinde. karbonat-sirke-çamaşır suyu-kokulu yüzey temizleyicileri çeşitlerinin hepsi denendi. hatta bunların üzerine kedi uzaklaştırıcı sprey de kullanıyorum ama nafile...
gerçi geçen gün yavru kedilerinin birini sahiplendirip gönderince tavır yapıp yatak odasına yere* işemiş zilli. böyle durumlarda tekrar o bölgede bir aksiyonla karşılaşmıyorum.
bir de elyaftan bir yatakları vardı yavruların, ne hikmetse onu neyle yıkarsam yıkayım temizleyememiş olmalıyım ki tekrar işiyordu sıpalar. attım gitti, öyle kurtuldum anca.

kedinizi kime emanet edersiniz

birkaç gün için evden ayrılmamız gerekiyorsa annem* ya da kardeşime emanet ediyorum. ya annem günlük geliyor mama-su-kum tazelemesi yapıyor ve oynuyor ya da kardeşimi bizim eve bırakıyorum çocuk bakıcısı olarak.

kedimin yalamayı sevdiği en tuhaf yerler

kirli sepetindeki tişörtlerin koltukaltı kısmına denk gelen bölgeleridir.

russian blue

bir diğer tanımıyla (bkz:mavi rus), yavrucuklarımın da içlerinde bulunduğu kedi cinsidir efenim.
tam bir rus baronu edasıyla takılan bu arkadaşlar yalnızken evde kedi olduğunu unutabilirsiniz bile. fazla konuşmazlar, bir şey isteyecek ya da kızacak filan da seslerini duyacağız.diğer kedilere göre genelde daha zayıf görünürler fakat oldukça gelişmiş kas yapılarına sahiptirler. bu sayede de evin içinde oldukça sessiz ve hızlı hareket ederler.
karakter olarak zeki, duygusal, sakin, yumuşak, mahcup ve sessiz olarak tanımlanıyormuşlar. hakikaten de öyledir. bizim bey kapıları kendi açar, yavruların mamasına asla dokunmaz (sevmediğinden değil kendi tabağında sunulmadığından), yaş mama saati aksamaz, biz yemek yerken canı bir şey istediyse mesela gelir oturur bir kere miyavlar sonra gider ne istediğini gösterir sonra geri gelip oturup bekler filan...
gözlemlediğim tek eksi yönü diğer kedilere göre aşırı seçici olmaları. dünya para döktük seveceği mamalar bulmak için. sokaktaki kediler bayram ediyor valla bizimkinin artıklarıyla. efendim malt macunudur ödül tableti ya da stickleridir filan, öyle hemen yiyemez. önce bi bütün markalarınkini görecek paşam. gerçi kızım bu tanıma uymuyor beni bile yer yakında ama sürekli hamile ya da emziriyor modda olduğu için olabilir bu...
rus baronu dediğin pis tuvalet kullanır mı? haaşaa. o tuvaletler sabah akşam temizlenecek, yoksa duşakabinin gider deliğinde orada olmaması gereken şeyler görürsünüz.
velhasıl harika karakteristik özellikleri olan cinslerdir. bu arada yavrularımın ikisi de bir şekilde sokaktan kurtarılarak bize geldiler, isterlerse panda olsundular evlat sonuçta.

kedi sözlük

ben nereye düştüm'ün cevabını tam bulamadan yazar oluverdiğim harikulade oluşumdur kendileri. hayır şimdiye kadar nerdeymişim de 2. nesile düşmüşüm onu da anlamadım, neyse..

yazarların kedilerinin isimleri

pamuk (3,5/baba) ve duman(4/anne) çifti kalıcı olarak bizimle evini paylaşan iyiliksever patilerdir efenim. bir de habire doğuran kızımın yavrileri var*, bu yavrilere isim verince ortalık karışıyor çünkü ben kimseciklere vermek istemiyorum. şu anda hali hazırda 2 tane de 3 aylık olmak üzere olan yavrilerimizden biri beyazlı, diğeri de şapşik.

yaş mama isteyen kedi arsızlığı

tanelerini bırakan yavriler için kendi yaptığım çakallıktan bahsedeyim; çatalla ezmek suretiyle püremsi hale getirilen yaş mamaya hayır diyen kedi henüz dünyada yoktur. arz ederim.

kedilere insan ismi koymak

biz de bir zamanlar yavrulardan birine kardeşimizin adını vermiştik. zira annem; aynı enes aynı enes diye diye çocuğu hakkaten ona benzetti, enes* bey de aynı isim babası gibi gitti bacağını kırdı... dikkat etmek lazım, çeker mi çeker.

kedilerde hamilelik ve doğum

4 yaşındaki duman kızımın 5. 'devre' yavrularına hamile olduğunu farkettik. sessiz sakin işini götüren pamuk* daha yavrular 3. ayını doldurmadan kızı gene hamile bırakmış. bu da olağan bir durum elbette ama hem emzirmeye devam eden hem de gebe olan kedilerin beslenmesi bir kat daha önem kazanıyor bu süreçte. evimizde 4. doğum tecrübemiz olacak. her seferinde 4 bebek yavrulayan kızım en sonuncu doğumda 6 yavrusu olduğu için sanırım biraz zorlanmıştı ve uzun sürmüştü. ama ekstra müdahale etmemiz gereken bir durum yaşamadık şimdiye kadar (kanama/kanalda sıkışma/yavruyla ilgilenmeme vs.). insan kızımızın oyun çadırını kuruyoruz doğum sancıları başladığında, duman içine girip doğumhaneye çeviriyor orayı. bu arada yemek yememe ya da kusma gibi doğumun yaklaştığını ifade eden şeyler yaşamıyoruz biz. kızım gelip söylüyor resmen, sonra hızlı nefes alıp verme ve son anlara doğru dil dışarda soluklanma bizim belirtilerimiz. bakalım bu sefer nasıl bir tecrübe yaşayacağız.

ankara büyükşehir belediyesi 1. ankara sokak hayvanları çalıştayı

ankara'da güzel şeyler olmaya başladığının en büyük kanıtı olan çalıştaydır.

kedilerde iç ve dış parazit tedavisi

nasıl olsa evden çıkmıyorlar diye biz de aksattık biraz, şimdi de acı gerçeklerle yüzleşiyorum ilk defa... allahım psikolojik olarak düşündükçe kaşınıyorum zaten. gece yatakta minik bir şey farketmemle başladı kabus, çok korkuyorum evi istila edecekler diye sözlük.
edit: dün veterinerimizle telefonda konuştuk, duman hamile olduğu için acil durumlar haricinde iç-dış önermiyor ve mevcut yavruyu hala hunharca yaladığı için diğerlerine de dış parazit yapamayacakmışız. zira dış paraziti yalaması, kendisine uygulanmasından daha zararlıymış. beyazlı* ve pamuk*) için kilolarına göre iç parazit ilacı göndertti sağolsun. şimdi de ben bunları nasıl yutturacağım derdindeyim. o uzun kalem gibi ilaç içirme aparatından yok çünkü. bu konuda deneyimi olan varsa paylaşsın lüffen..

kedi sözlük gönüllü veteriner veritabanı

zor anımızda ulaşabileceğimiz, bilmediğimiz konularda danışabileceğimiz gönüllü veterinerlere ihtiyacımız var. sözlük üyeleri arasında veterinerler veya kendisine bilgi verilmek kaydıyla veteriner bilgisi sağlayacak üyelerimiz varsa lütfen bize ulaşın, bilgilerinizi sözlüğümüzde paylaşalım. belki bir telefon görüşmesiyle bir can kurtarırız.

iletişim mailimiz: info@kedisozluk.com

kedici evinde geçerli kurallar manifestosu

ecosin efer tablet

geri dönüş girim bu tabletle olsun istedim. haftalarca geçmeyen mantarı tam 6 günde geçiren, 10. günde mantarlı bölgelerde yeniden tüylenmeyi başlatan, ulan acaba benim bacağımda çıkana da faydası olur mu diye kendimde de denediğim ve ona bile fayda eden efsanevi ilaç. kullanım şu şekilde : bir adet ecosin tableti maksimum 2 litre suyun içine atıp tableti eritiyoruz. daha fazla su kullandığımızda etkisini tamamen kaybediyor. ben 2 kedim için 750 mililitre suda erittim. ve gayet de yetti. daha etkili yoğunluk için su miktarını ne kadar azaltırsak o kadar iyiymiş. bir kedi için yarım litre gayet yeterli oluyor tüm vücuda. ben püskürtmeli bir sprey şişesi edindim. hiç kullanılmamış, içine daha önce başka bir kimyasal girmemiş bir şişe tercih ettim. evet nerde kalmıştık. tableti atıyoruz suyumuzun içine ve 20-25 dakika öylece bekliyoruz. tablet çözünüp suya karışsın ve etki göstersin diye. sonra ecosinli suyumuzla kedimizin önce mantardan kabuklanmış, tüy dökmüş, kızarmış, açılmış olan yerlerini ıslatıp keseliyoruz. daha doğrusu peeling yapar gibi hafif hafif hareketlerle iyice yediriyoruz. ben şu pofidik banyo lifleri oluyor ya, onlardan minik bi parça kesip onunla yaptım bu işlemi. ıslatıp ıslatıp keseliyoruz kediciğimizi. tabi abartmadan tahriş etmeden yapıyoruz. anladınız siz işte. vücudunun her yerine bu şekilde uyguluyoruz ecosinli suyumuzu. tüy olan dökülmeyen yerleri tüyün üzerine değil direkt deriye gelecek şekilde uygulama yapmamız lazım. ve tüm vücut bittikten sonra hiçbir durulama kurulama yapmıyoruz. tüm suyu kullanıyoruz. su hazırlandıktan sonra maksimum 24 saat içinde kullanılmalı. uygulamadan önceki 5 gün boyunc başka hiçbir ilaç, krem, aşı vb olmaması lazım. eğer bu tarz bir tedavi denendiyse kedimizi 5 gün bekletmemiz gerekiyor. suyu tüm vücuda dediğim şekilde komple yedirip sonra bırakıyoruz. yalayabilir, yutabilir kendini yalarken. hiç sıkıntı yok. kimyasal bir ilaç olmadığı için problem yok. aslında vücuttaki mantarı yiyerek beslenecek başka bir mantar vermiş oluyoruz kedimize. kendisi de aslında bir tür toprak kökenli mantar,fakat sadece zararlı bakteri ve mantarları yiyerek besleniyor.deri üzerinde beslenecek zararlı bir mikroorganizma kalmadığında hiçbir yan etki göstermeden vücuttan atılıyor. 5 gün sonra kabukların yumuşamış, kızarıklığın azalmış olması gerekiyor. toplam yaklaşık 10 günde etkisini net şekilde görebiliyoruz. eğer ağır derecede mantar geçiriyorsa 2. uygulamayı da 14 gün sonra ilkiyle aynı şekilde yapıyoruz. ikinci uygulamadan sonra geçmeyen mantar yok galiba. inanılmaz efektif çünkü. tarım ve hayvancılık bakanlığından onayı var. içeriği pythium oligandrum isimli mikroorganizma. ben bir adet tableti 50 liraya temin ettim. birkaç gün sonra ikinci uygulamayı da yapacağım. oğlumda inanılmaz ilerlemiş durumda çünkü. çok ağır geçirdi o. hala bazı yerlerini kaşıyıp kanatıyor. kızımda ise hiç gerek kalmadı. boş tedavileri, zaten gelişmiş mantarı iyice artıran mantar aşısını, eczanelerde satılan kremleri, sirkeli suyu falan sollayıp geçer bir şey. 9 hafta geçmeyen mantarı geçirdi resmen. olağanüstü tavsiye ediyorum. aynı sıkıntıdan muzdarip olan kediciler buyursun alsın.

kedi sözlük gönüllü veteriner veritabanı

ahmet akgül ilk gönüllümüz oldu. ankara çankaya'daki sancak veteriner merkezi'nde çalışan ahmet beye 0546 223 2113 numaralı telefondan geceleri arayabilir, gün içinde 7/24 whatsapptan mesaj ile ulaşım sağlayabilirsiniz. desteği için kendisine teşekkür ederiz.

mavimirus

yeni sözlük yazarımız. aramıza hoş geldiniz.

Toplam entry sayısı: 15

dombilicat'in vefat ilanı

cumartesi günü canım oğlum, ilk göz ağrım pamuğumu kaybettik. söylenen hiçbir şeyin acıyı azaltmadığını, insana iyi gelmediğini maalesef ki şu an çok iyi biliyorum. sadece sabır dileyebilirim hem sizin hem bizim için. huzurla ışıklarda uyusun meleklerimiz...

kedilerde iç ve dış parazit tedavisi

nasıl olsa evden çıkmıyorlar diye biz de aksattık biraz, şimdi de acı gerçeklerle yüzleşiyorum ilk defa... allahım psikolojik olarak düşündükçe kaşınıyorum zaten. gece yatakta minik bir şey farketmemle başladı kabus, çok korkuyorum evi istila edecekler diye sözlük.
edit: dün veterinerimizle telefonda konuştuk, duman hamile olduğu için acil durumlar haricinde iç-dış önermiyor ve mevcut yavruyu hala hunharca yaladığı için diğerlerine de dış parazit yapamayacakmışız. zira dış paraziti yalaması, kendisine uygulanmasından daha zararlıymış. beyazlı* ve pamuk*) için kilolarına göre iç parazit ilacı göndertti sağolsun. şimdi de ben bunları nasıl yutturacağım derdindeyim. o uzun kalem gibi ilaç içirme aparatından yok çünkü. bu konuda deneyimi olan varsa paylaşsın lüffen..

kedi sözlük

ben nereye düştüm'ün cevabını tam bulamadan yazar oluverdiğim harikulade oluşumdur kendileri. hayır şimdiye kadar nerdeymişim de 2. nesile düşmüşüm onu da anlamadım, neyse..

russian blue

bir diğer tanımıyla (bkz:mavi rus), yavrucuklarımın da içlerinde bulunduğu kedi cinsidir efenim.
tam bir rus baronu edasıyla takılan bu arkadaşlar yalnızken evde kedi olduğunu unutabilirsiniz bile. fazla konuşmazlar, bir şey isteyecek ya da kızacak filan da seslerini duyacağız.diğer kedilere göre genelde daha zayıf görünürler fakat oldukça gelişmiş kas yapılarına sahiptirler. bu sayede de evin içinde oldukça sessiz ve hızlı hareket ederler.
karakter olarak zeki, duygusal, sakin, yumuşak, mahcup ve sessiz olarak tanımlanıyormuşlar. hakikaten de öyledir. bizim bey kapıları kendi açar, yavruların mamasına asla dokunmaz (sevmediğinden değil kendi tabağında sunulmadığından), yaş mama saati aksamaz, biz yemek yerken canı bir şey istediyse mesela gelir oturur bir kere miyavlar sonra gider ne istediğini gösterir sonra geri gelip oturup bekler filan...
gözlemlediğim tek eksi yönü diğer kedilere göre aşırı seçici olmaları. dünya para döktük seveceği mamalar bulmak için. sokaktaki kediler bayram ediyor valla bizimkinin artıklarıyla. efendim malt macunudur ödül tableti ya da stickleridir filan, öyle hemen yiyemez. önce bi bütün markalarınkini görecek paşam. gerçi kızım bu tanıma uymuyor beni bile yer yakında ama sürekli hamile ya da emziriyor modda olduğu için olabilir bu...
rus baronu dediğin pis tuvalet kullanır mı? haaşaa. o tuvaletler sabah akşam temizlenecek, yoksa duşakabinin gider deliğinde orada olmaması gereken şeyler görürsünüz.
velhasıl harika karakteristik özellikleri olan cinslerdir. bu arada yavrularımın ikisi de bir şekilde sokaktan kurtarılarak bize geldiler, isterlerse panda olsundular evlat sonuçta.

kedinizi kime emanet edersiniz

birkaç gün için evden ayrılmamız gerekiyorsa annem* ya da kardeşime emanet ediyorum. ya annem günlük geliyor mama-su-kum tazelemesi yapıyor ve oynuyor ya da kardeşimi bizim eve bırakıyorum çocuk bakıcısı olarak.

russian blue

bir diğer tanımıyla (bkz:mavi rus), yavrucuklarımın da içlerinde bulunduğu kedi cinsidir efenim.
tam bir rus baronu edasıyla takılan bu arkadaşlar yalnızken evde kedi olduğunu unutabilirsiniz bile. fazla konuşmazlar, bir şey isteyecek ya da kızacak filan da seslerini duyacağız.diğer kedilere göre genelde daha zayıf görünürler fakat oldukça gelişmiş kas yapılarına sahiptirler. bu sayede de evin içinde oldukça sessiz ve hızlı hareket ederler.
karakter olarak zeki, duygusal, sakin, yumuşak, mahcup ve sessiz olarak tanımlanıyormuşlar. hakikaten de öyledir. bizim bey kapıları kendi açar, yavruların mamasına asla dokunmaz (sevmediğinden değil kendi tabağında sunulmadığından), yaş mama saati aksamaz, biz yemek yerken canı bir şey istediyse mesela gelir oturur bir kere miyavlar sonra gider ne istediğini gösterir sonra geri gelip oturup bekler filan...
gözlemlediğim tek eksi yönü diğer kedilere göre aşırı seçici olmaları. dünya para döktük seveceği mamalar bulmak için. sokaktaki kediler bayram ediyor valla bizimkinin artıklarıyla. efendim malt macunudur ödül tableti ya da stickleridir filan, öyle hemen yiyemez. önce bi bütün markalarınkini görecek paşam. gerçi kızım bu tanıma uymuyor beni bile yer yakında ama sürekli hamile ya da emziriyor modda olduğu için olabilir bu...
rus baronu dediğin pis tuvalet kullanır mı? haaşaa. o tuvaletler sabah akşam temizlenecek, yoksa duşakabinin gider deliğinde orada olmaması gereken şeyler görürsünüz.
velhasıl harika karakteristik özellikleri olan cinslerdir. bu arada yavrularımın ikisi de bir şekilde sokaktan kurtarılarak bize geldiler, isterlerse panda olsundular evlat sonuçta.

kedilerde iç ve dış parazit tedavisi

nasıl olsa evden çıkmıyorlar diye biz de aksattık biraz, şimdi de acı gerçeklerle yüzleşiyorum ilk defa... allahım psikolojik olarak düşündükçe kaşınıyorum zaten. gece yatakta minik bir şey farketmemle başladı kabus, çok korkuyorum evi istila edecekler diye sözlük.
edit: dün veterinerimizle telefonda konuştuk, duman hamile olduğu için acil durumlar haricinde iç-dış önermiyor ve mevcut yavruyu hala hunharca yaladığı için diğerlerine de dış parazit yapamayacakmışız. zira dış paraziti yalaması, kendisine uygulanmasından daha zararlıymış. beyazlı* ve pamuk*) için kilolarına göre iç parazit ilacı göndertti sağolsun. şimdi de ben bunları nasıl yutturacağım derdindeyim. o uzun kalem gibi ilaç içirme aparatından yok çünkü. bu konuda deneyimi olan varsa paylaşsın lüffen..

kedi sözlük

ben nereye düştüm'ün cevabını tam bulamadan yazar oluverdiğim harikulade oluşumdur kendileri. hayır şimdiye kadar nerdeymişim de 2. nesile düşmüşüm onu da anlamadım, neyse..

kedimin yalamayı sevdiği en tuhaf yerler

kirli sepetindeki tişörtlerin koltukaltı kısmına denk gelen bölgeleridir.

kedilerde corona virüsü

oğlumuz pamuk corona virüsü ile savaşıyor yaklaşık 1 aydır.

yaşadığımız süreçten bahsetmek istiyorum zira burada bana akıl verebilecek, yapmadığımız/bilmediğimiz bir şeyler söyleyecek insanlar olduğuna inanıyorum.

önce gözünde bir tuhaflık fark etmemle başladı bu süreç. 3 gün göz damlası kullandık, o arada pamuk yemek yememeye başladı. 4. gün gözü kanlanmıştı zaten. gözün kanlanmasından kastım bizdeki gibi beyazının kanlanması değil, renkli kısmın kanlanması… hekimimizin yanında aldık soluğu, ateşi çok yüksekti acil kan almamız lazım dedi doktor ama kanı bile çok zor aldılar çünkü katılaşmıştı. gelen sonuçlar kandaki enfeksiyon değerinin çok yüksek olduğunu gösterdiği için antibiyotik başlandı, ikişer tane yapılıyordu. birkaç gün sonra yapılan testte enfeksiyon değeri daha yüksek olunca corona şüphesi başladı zaten… corona virüsü için ekstra bir kan testi yapılıyor, ankarada veterinerlik fakültesinin de testlerini yaptırdığı merkezde, o testte kandaki corona virüsüne bakılıyor ve bizimki pozitif çıktı...

pes etmedik, oğlum da direndi. testin sonucu ne olursa olsun biz 10 günlük antibiyotik kullanım süresini doldurduk. uzun süreli antibiyotik kullanımı sonucu böbrekte büyüme başlamıştı fakat o düzeldi antibiyotiği bırakınca. ancak ne kadar direnirse dirensin, iyileşse bile eskisi gibi olmayacağını söyledi doktor. gözler bu süreçte muhtemelen görmemeye başladı, düzeledebilir bilmiyoruz hala göz damlası da kullanıyoruz.
gelinen son noktada hekimimiz dedi ki; bundan sonra yapabileceğimiz tek ve en büyük şey kilo almasını sağlamak. pamuk 3 yaşında, 3,100 gr kaldı…

şu anda günlük serum alımına devam ediyor özellikle fazla su içmediği için. su ve a/d mamayı şırıngayla veriyoruz beyefendiye. kitten kuru mamayı blenderdan geçirip onu da şırıngayla veriyoruz. kendisi de çok iştahlı olmasa da kuru mamalarını yiyor ara ara. her gün yoğurt veriyorum sevdiği için, az da olsa yiyor. tavuk/et haşlıyoruz az az yiyor. bu “az az yeme” durumu her şey için geçerli, herhangi bir şeye iştahla başlasa bile azıcık yiyip bırakıyor.

sizden özellikle rica ediyorum, vaktiniz varsa geçirdiğimiz süreci okuyun. atladığımız, yapmamız gereken ama yapmadığımız, ekstra olarak yapılabilecek herhangi bir şey aklınıza gelirse lütfen bildirin.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.