parça etli değil de, ezme yaş mamaların içine saklayarak yutmaları sağlanabilir. ben genellikle kıyılmış purina gourmet gold veya chef's choice marka yaş mamaları tercih ediyorum hap yutturmak istediğimde.
çok şükür çok titiz bir insan değilim. evim her daim, özellikle kışın soğuk günlerde her türlü patili dostuma açık. nüfus çoğaldığında da aman evi pisletirler, aman her yer tüy olur gibi dertlerim yok. kirlenirse süpürüp, sirkeli suyla da yerleri silersin biter gider, oh miss. insanların bu tüy meselesini abartmasını anlamıyorum. o canlıların sana verdiği huzur ve mutluluğun yanında varsın evin kirlensin ayrıca hiçbir önemi yok.
hergün sabah ve akşam olmak üzere günde iki öğün yaptığım eylem. kedici olmak sadece evdeki kediye bakmak değil, sokaktakileri de görmek, hastalıklarında onlara yardım eli uzatabilmektir. fakat bana kalırsa en zorlu yanlarından biri sizi bağlamasıdır. 9 günlük tatilde bile istanbul'dan ayrılamadım, sırf çocuklarım aç kalmasın diye. en az evdeki kadar değerli hepsi benim gözümde.
geçtiğimiz aylarda sokakta baktığım bir kara kediyi sahiplendirdim. öncesinde kısırlaştırdım ve yaklaşık 1 ay evimde misafirdi. köpek olacakken son anda kedi olmuştu sanki, oldukça zekiydi. topunu her atışımda koşa koşa alıp getirip önüme koyardı. zeytin hanım çok özledim seni, neyse ki güzel bir yuvan oldu :)
garipseyen bakışlara alıştım da en çok içime oturan bazılarının bana sanki kötü birşey yapıyormuşum gibi bakmaları. mahallemdeki canlara elimden geldiğince yardım ediyorum fakat besleme yaparken bile sanki hırsız gibi sessiz sedasız yapıyorum, havanın kararmasını bekliyorum falan. sırf bazılarının 'ama hep sen alıştırıyosun bunları buraya', 'bahçemizi mahvetmişler, besleme şunları', 'kedi bu aç kalır mı hiç' tarzı zırvalıkları işitmemek için. aslında bunları duymak da umrumda değil asıl mesele onlara zarar vermelerinden korkmam. insan nasıl sokağındaki, kendisine hiçbir zararı olmayan bir canlıya tahammül edemez anlamak mümkün değil. tüm bunlar hep sevgisizlikten..
gimcat multivitamin paste kullanıyorum kızım için. haftada 1 veya 2 kez veriyorum. normalde mama konusunda çok seçicidir fakat bunun kokusunu aldığı anda deliye dönüyor.
hasan akın sesimize kulak verdi. kendisi istanbul çekmeköy'deki vet çizmeli kedi veteriner kliniği'nde. gönüllü veterinerimize 0 530 816 1402 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. kendisine çok teşekkür ederiz.
ahmet akgül ilk gönüllümüz oldu. ankara çankaya'daki sancak veteriner merkezi'nde çalışan ahmet beye 0546 223 2113 numaralı telefondan geceleri arayabilir, gün içinde 7/24 whatsapptan mesaj ile ulaşım sağlayabilirsiniz. desteği için kendisine teşekkür ederiz.
bu kadar sert olmayı tavsiye etmem. en basitinden kendi yaşadığımı anlatmak isterim. şu an 1 yıllık evliyim ve 2.5 yaşında erkek kedim var adı saruman. evlenmeden önce sevgili olduğumuz zamanlarda eşim kedi sevmezdi yani öyle özellikle nefret etmezdi ama kediler nankördür diyen bir tipti. ona hep saruman'ın fotoğraflarını attım, uyumasından yemek yiyişine varana kadar her halini attım zamanla hoşuna gitti tabi. her fırsatta kedisiz yaşamam diyerek de ayrıca bilinçaltı mesajlar verdim (bu mesajları sevgiliyken vermek lazım yoksa evlendikten sonra etkisini kaybediyorlar :d) :d baktım bir sabah kedi resmi üzerine yazılı günaydın mesajı geldi. bitti mi? tabi ki hayır daha bu başlangıçtı :) mesajların hepsinde artık kedi resimleri vardı. sonra askere gitti ve o zaman askeriyenin yemekhanesinde atık yemeklerin verildiği kedileri anlatmaya başladı (hepsi tosuncuk olmuş ve yavru minnoşlar varmış bir görseymişiiim :d) izinlerde çarşıda filan gördüğü kediyi sevmeye, yemek vermeye ve fotoğraflarını da bana atmaya devam etti. şimdi ise çok güzel bir kedici oldu. sarumanı göbeğine yatırıp tv izlemesi, onunla oyunlar oynaması, kedi mamalarında indirim gördüğünde hiç kaçırmadan alması vb. daha bir sürü güzellik içeren manzaraya sahip oldum. sevdiğiniz gibi sevdirmeyi deneyin ve içeride bir yerlerde yatan şefkat dolu yüreği keşfedin...:) tabi herkes için geçerli olmuyor masum hayvanlara acı çektirenler de insan diye geziyor ancak böyleleri zaten kendini belli eder. kedicilerin gücü, karşısındakini kedici yapabilmektir. (kedici sözü olmaya aday bir cümle oldu :d) çabalara rağmen olmuyorsa bırak gitsin değerli zamanınızı harcamayın :)
garipseyen bakışlara alıştım da en çok içime oturan bazılarının bana sanki kötü birşey yapıyormuşum gibi bakmaları. mahallemdeki canlara elimden geldiğince yardım ediyorum fakat besleme yaparken bile sanki hırsız gibi sessiz sedasız yapıyorum, havanın kararmasını bekliyorum falan. sırf bazılarının 'ama hep sen alıştırıyosun bunları buraya', 'bahçemizi mahvetmişler, besleme şunları', 'kedi bu aç kalır mı hiç' tarzı zırvalıkları işitmemek için. aslında bunları duymak da umrumda değil asıl mesele onlara zarar vermelerinden korkmam. insan nasıl sokağındaki, kendisine hiçbir zararı olmayan bir canlıya tahammül edemez anlamak mümkün değil. tüm bunlar hep sevgisizlikten..
geçtiğimiz aylarda sokakta baktığım bir kara kediyi sahiplendirdim. öncesinde kısırlaştırdım ve yaklaşık 1 ay evimde misafirdi. köpek olacakken son anda kedi olmuştu sanki, oldukça zekiydi. topunu her atışımda koşa koşa alıp getirip önüme koyardı. zeytin hanım çok özledim seni, neyse ki güzel bir yuvan oldu :)
hergün sabah ve akşam olmak üzere günde iki öğün yaptığım eylem. kedici olmak sadece evdeki kediye bakmak değil, sokaktakileri de görmek, hastalıklarında onlara yardım eli uzatabilmektir. fakat bana kalırsa en zorlu yanlarından biri sizi bağlamasıdır. 9 günlük tatilde bile istanbul'dan ayrılamadım, sırf çocuklarım aç kalmasın diye. en az evdeki kadar değerli hepsi benim gözümde.
garipseyen bakışlara alıştım da en çok içime oturan bazılarının bana sanki kötü birşey yapıyormuşum gibi bakmaları. mahallemdeki canlara elimden geldiğince yardım ediyorum fakat besleme yaparken bile sanki hırsız gibi sessiz sedasız yapıyorum, havanın kararmasını bekliyorum falan. sırf bazılarının 'ama hep sen alıştırıyosun bunları buraya', 'bahçemizi mahvetmişler, besleme şunları', 'kedi bu aç kalır mı hiç' tarzı zırvalıkları işitmemek için. aslında bunları duymak da umrumda değil asıl mesele onlara zarar vermelerinden korkmam. insan nasıl sokağındaki, kendisine hiçbir zararı olmayan bir canlıya tahammül edemez anlamak mümkün değil. tüm bunlar hep sevgisizlikten..
geçtiğimiz aylarda sokakta baktığım bir kara kediyi sahiplendirdim. öncesinde kısırlaştırdım ve yaklaşık 1 ay evimde misafirdi. köpek olacakken son anda kedi olmuştu sanki, oldukça zekiydi. topunu her atışımda koşa koşa alıp getirip önüme koyardı. zeytin hanım çok özledim seni, neyse ki güzel bir yuvan oldu :)