kediye adı dışında seslenmek
tatlış, canım, gülüm, hayatım, miniğim gibi şeyler söylüyorum. genelde bunları söylerken yumuşak bir ses tonu kullandığım için kedim anlıyor gelip kafasını sürtüyor :d.
en kedici şehirler
istanbul diyenler olmuş ama istambul bu konuda çok çeşitlilik gösteriyor. kadıköy, beşiktaş gibi yerler kedi konusunda genellikle anlayışlı iken hemen üst tarafı şişli'de sırf bir kediye mama verdim diye bir sürü bağırıp çağırdı.
kimleri kedici yaptınız
babamı. çocukken yaşadığı bir olay sonucu kedilere karşı hep korku ile yaklaşırdı. örneğin çocukken yaşadığımız sokakta birçok kedi olurdu. yürürken parmaklarının ucunda yürüdüğünü görmüştüm sırf apartmanın önünde oturan birkaç kedinin dikkatini çekmemek için, ki kendisi korkak birisi değildir. kıyasen fiziksel açıdan daha güçlü olan köpeklere karşı daha arkadaş bir tutumu vardı. sonra eve yavru kedi gelince biraz ürktü. ben hep yanına götürdüm, kediyi sevdirmeye çalıştım. başta biraz tedbirli yaklaşsa da sonradan okuldan eve döndüğümde kendisinin sevmeye gittiğini görünce rahatladım. artık sokakta kedi görünce kaçmıyor aksine sevmeye çalışıyor :d.
kedilerin gariplikleri
(koltukta oturuyorumdur, düşes yanıma gelir)
düşes: hey
düşes: heeey
düşes: bak hele
(koltuğa çıkar)
düşes: şşt
düşes: aloo
(patisini bacağıma koyar)
düşes: kime diyom
düşes: baksana ya
(bacağıma çıkmaya çalışır, kucağıma alıp okşamaya başlarım)
ben: efendim söyle annesinin güzeli
(ellerimde debelenir)
düşes: taktı gene bana deli midir nedir bi sal beni manyak kadın
(aniden çekip gider)
maine coon
yabancı bir eve misafirliğe gitmiştim. kedisi olduğundan bahsetmişti ama ben farklı cinsleri pek bilmediğimden her kediyi aşağı yukarı 20-30 cm arası zannettiğim için ilk gördüğümde aklım çıkmıştı. içeri bir geçtim, 50 cm koca agresif bir kedi, koltukta yayılıyor. ben dehşet içerisindeyim "kedi dediği kaplan mıydı?" şeklinde, o "bu kim ya sabah sabah" dermişçesine sinirle bana bakıyor. sahibi de anladı tabii benim şaşırdığımı, açıklama yapınca rahatladım. tabii hâlâ gri bir maine coon görünce o anki korkum aklıma gelir, silkelenirim.
kedimin yalamayı sevdiği en tuhaf yerler
alın bölgesi. tam kafasından öpeyim diyorum, uzanıp alnımı yalıyor.
kedinizle ortak özelliğiniz
aşırı derece içedönük olmamız sanırım. düşes bazen alır başını gider ve koltuğun altında kendisi ile vakit geçirir. uyumadığını biliyorum, sadece orada durur ve gelip geçenlerin ayaklarını izler. ben de böyleyim, kendi kabuğuma çekilir ve gelip geçenleri izlerim.
yazarların kedilerinin isimleri
kedilerin s ve ş harflerine karşı duyarlılığı olduğunu söylemişlerdi, düşes koydum :)
kedilerin küçük şifacılar olması
psikolojik olarak gerçekten de şifadır kediler. kedim olduğundan beridir bir kez bile depresif hissetmedim.
kediyi öpmek
mırıldanırken tam göbeğinden öpmek çok güzel oluyor, ayaklarından gelen tekmeye dikkat edin tabii.
bir kedim daha olsa ne isim koyardım düşüncesi
roma imparatoru ya da yunan mitolojisinden bir isim olurdu.
olası kedi sözleri
sahibimin bana nasıl itaat ettiğine bakın, onu iyi evcilleştirmişim.