kedici mekanlar

izmir de insanların yürürüş yaptığı bir yer var fuar alanı içinde sanırım, adı gelmedi aklıma. koşu yolları falan var orman içerisinde. işte oraya gittim bir gün, bir mekan gördüm baktım çevrede kediler var oturdum bir şeyler yedim içtim. sonra çalışan adama dönüp ne kadar şanslısınız kedileriniz var bereket getiriyordur dedim. dönüp bana "ben onlardan nefret ediyorum" demişti hiç unutmam. nedenini sorduğumda 6-7 kişi geliyor çocuk kediden korktuğu için oturmuyor kalkıp gidiyorlar ben niye seveyim bunları dedi. ben de 6 kişi gider 10 kişi gelir böyle düşünme mesela ben kediler var diye gelip oturdum demiştim. yani mekanına göre değişse de kedilerden haz etmeyen ama müşteriler tepki gösterir diye fazla ses çıkaramayan bir çok mekan var. o yüzden gittiğiniz yerlerde kedilere kötü davranan işletmeleri uyarın ikaz edin

yazarların kedilerinin isimleri

makbuş ve cevriş hanımlar..

bi dünya sevgi

ogluşlarımla izliyoruz ama biraz daha uzun olsa keşke,tarkan beyin anlatımı şahane.

kediler aleminde süt annelik kurumu

içi ısıtan şeylerin başını çeker. insanların bile yapmayacağı gerçeği aklınıza geldikçe kedilere daha bir saygı duyarsınız. dünyanın en minnoş durumudur kısacası

barınakların durumu nasıl düzelir

nasıl düzelir çok fikrim yok ama bir barınak görevlisinin uzunca yazdığı bir yazı mevcut. vakti olanların okumasını öneririm.

ben bir barınak yöneticisiyim. sizlere bir barınağın arka planında olan bitenleri anlatmak istiyorum. umarım bu sesi duyarsınız...

öncelikle, siz üreticiler ve satıcılar hepiniz bir tek gün olsun bir barınakta çalışmalısınız. belki o gözlerdeki kederli, acı dolu, hüzünlü ifadeyi görürseniz, tanımadığınız ve hiç tanımayacağınız insanlar için köpek üretmekten ve satmaktan vazgeçersiniz.

az önce sattığınız şu küçük şirin köpek yavrusu var ya büyüyüp de artık küçük şirin köpek yavrusu olmadığında büyük olasılıkla benim barınağıma düşecek yolu. peki, bir barınağa bırakılan bir köpeğin % 90 olasılıkla o barınaktan yürüyerek çıkmadığını biliyor musunuz? ister safkan olsun, ister olmasın ister sahibi tarafından terk edilmiş olsun, ister başıboş olsun.. barınağıma gelen köpeklerin en az yarısı safkan köpekler.

en çok duyduğum bahane "taşınıyoruz ve köpeğimizi (ya da kedimizi) yeni evimize götürmemiz mümkün değil." öyle mi gerçekten? ya da "büyüdüğünde bu kadar iri olacağını bilmiyorduk, kocaman oldu." bir alman çoban köpeğinin ne kadar olmasını bekliyordunuz ki? "ona fazla zaman ayıramıyoruz." öyle mi? "ben günde 10-12 saat çalışıyorum ve 6 köpeğime de zaman ayırabiliyorum." isteyince mümkün bu. "bahçeyi birbirine katıyor." onu evinize alıp ailenizin bir parçası yapmayı denediniz mi hiç?

köpeklerini bana bırakırken hep söyledikleri de "biz ona yeni bir yuva bulmakla uğraşamıyoruz, ama eminiz ki barınakta birileri onu sahiplenecektir, çünkü o çok iyi bir köpek." hayır. büyük olasılıkla köpeğiniz barınaktayken yeni bir yuva bulamayacak.

bir barınakta yaşamanın ne kadar zor ve gerilimli olduğunu bilir misiniz?

anlatayım size isterseniz...

siz köpeğinizi barınağa bıraktıktan sonra yuva bulmak için en fazla 72 saat zamanı vardır. eğer barınakta yeterince boş yer varsa ya da köpeğiniz sağlıklı kalmayı başarırsa bu süre belki birkaç gün daha uzayabilir. eğer üşütür ve nezle olursa oracıkta ölüverir.

köpeğiniz, havlayan ve ağlayan 25 diğer hayvanla birlikte daracık bir bölmeye tıkıştırılacaktır. son derece depresif olacak ve kendisini terkeden aileyi düşünerek durmadan ağlayacaktır.

eğer köpeğiniz şanslıysa, o gün barınağa köpekleri gezdirmek için yeteri kadar gönüllü insan gelir. eğer yeteri kadar gönüllü gelmezse, köpeğiniz hiç kimsenin ilgisini ve dikkatini çekecek şansı bulamaz, kimse onun için bir şey yapamaz. kapısının altından uzatılan bir kap yiyeceği ya da kocaman bir vakumlu hortumla atıklarının temizlenmesini saymazsak tabii

eğer köpeğiniz iri ve sert ırklardansa (pitbull, rottweiller, mastiff vb), neredeyse barınaktan içeri girdiği anda ölmüştür zaten bu cins köpekler asla yeni bir yuva bulamazlar.. ne kadar şirin, akıllı ya da iyi huylu olurlarsa olsunlar, farketmez.

eğer barınak doluysa ve köpeğiniz ilk 72 saatte yuvalandırılamadıysa, yeni geleceklere yer açmak için köpeğiniz imha edilir. eğer barınakta yeteri kadar boş yer varsa ve köpeğiniz talep gören ırklardan birindense, imha süresi birkaç gün daha ertelenir.

çoğu köpek birkaç gün içinde yaşadığı bölmeyi aşırı koruyucu tavır geliştirir ve takındığı saldırgan tutum nedeniyle imha edilir. en masum, uysal ve sakin köpekler bile bu tavrı geliştirirler.

köpeğinizin bu engelleri aştığını varsaysak bile, kulübesinden dışarı çıkmadığı için birkaç günde öksürmeye başlayacak ya da üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanacaktır. barınakların her köpek için tedavi sağlayacak bir bütçeleri yoktur, bu nedenle hastalanan köpeğinizin imha edilmesi kaçınılmazdır.

size köpeğinizin barınakta nasıl uyutulacağını da anlatmamı ister misiniz?

önce, köpeğiniz kafesinden tasmayla alınacak. sevinerek kuyruğunu sallamaya başlayacak, çünkü gezmeye götürüldüğünü sanacak. o odanın kapısına geldiğinde içeri girmek istemeyecek ve deliye dönecek.

ölümün kokusu mu var, bilmiyorum. orada yitip giden ruhları mı hissediyorlar, bilmiyorum. ama orada benim anlayamadığım bir şey var, ve istisnasız her köpek o kapıdan içeri girmemek için inanılmaz bir direnç gösterir.

köpeğiniz önce bağlanacak. ne kadar güçlü olduğuna bağlı olarak, 1 ya da 2 veteriner teknisyeni tarafından sıkıca tutulacak. sonra ötenazi teknisyeni ya da veteriner işleme başlayacak. ön ayakta bir toplardamar bulacak ve öldürücü dozda bir pembe sıvıyı damara enjekte edecek.

umarım köpeğiniz bağlı olduğu için panikleyip aniden bacağını çekmez. ani hareketlerde bacağı delip geçen iğneler gördüm ben fışkıran kandan kıpkırmızıya boyanan duvarlar gördüm. kulakları sağır edecek çaresiz çığlıklar duydum. hepsi hemen oracıkta tatlı bir uykuya dalmaz, bazen bir süre kasılırlar ve solukları kesilir, nefes almaya çalışırlar ve kendi üzerlerine dışkılarlar.

herşey sona erdiğinde, köpeğinizin cesedi, barınağın arkasında çöp gibi toplanmayı bekleyen diğer köpeklerin cesetleri üzerine istiflenir, tıpkı yakacak odunlar gibi.
sonra ne olur dersiniz? yakılır mı? çöpe mi atılır? başka evcil hayvanlar için mamaya mi dönüştürülür?

bilemezsiniz, hatta hayal bile edemezsiniz. zaten bilmek de istemezsiniz.
nasılsa o sadece bir hayvandı. hem istediğiniz zaman yenisini alabilirsiniz, öyle değil mi?
umarım bunları okurken gözleriniz yuvalarından fırlıyordur ve umarım benim her gün tanık olduklarımı gözünüzde canlandırıyorsunuzdur.

işimden nefret ediyorum. işimin ve barınakların hala var olmak zorunda oluşundan nefret ediyorum. sizler değişmedikçe barınakların var olmaya devam edecekleri gerçeğinden nefret ediyorum. etkilediğiniz hayatların, sadece barınağa atıp gittiğiniz zavallı bir köpeğin hayatından ibaret olmadığını bilmiyor oluşunuzdan nefret ediyorum.

her yıl sadece amerika birleşik devletlerinde barınaklarda 11 milyon h
ayvan ölüyor ve bunu sadece siz durdurabilirsiniz. her bir canı kurtarabilmek için elimden gelenin fazlasını yapıyorum, ancak barınaklar tıka basa dolu, ve her gün yeni hayvanlar gelmeye devam ediyor.

söyleyeceğim şeye lütfen kulak verin:

barınaklardaki köpekler ölüyorken köpek satın almayın.

köpeğinize eş aramayın, köpeğinizi çiftleştirmeyin.

bir kez olsun anneliği / babalığı yaşasın demeyin. köpeklerde annelik / babalık duygusu insanlardaki gibi değildir, aile kavramı yoktur. dişi köpekler, büyüdüğü zaman yavrularını tanımazlar bile erkekler ise hiç bir zaman yavrusunu bilmez.
kısırlaştırılmamış her bir köpek, 6 yılda 67.000 köpeğin doğumuna neden olur, bunu unutmayın.

kaçınılmaz sonları barınaklarda ölmek olan yavruların doğmalarına izin vermeyin.
doğacak yavruların hepsini de sahiplenecek güvenilir insanlar buldum diyorsanız tekrar düşünün. 6 ay sonra gidip baktığınızda artık o güvenilir kişilerde olmadıklarını göreceksiniz, bundan emin olun

isterseniz benden nefret edin. ama gerçeği değiştiremezsiniz ve gerçek her zaman acıdır.
belki bunu okuyanlar içinde köpeğini çiftleştirmek isteyen, köpeğini barınağa vermeyi düşünen, ya da köpek satın almaya niyetli bir tek kişinin olsun fikrini değiştirebilirim.
belki bunu okuyan bir kişi bir barınağa gider, bir yazı okudum ve bir köpeği kurtarmaya geldim der.

kedi günlük

sevgili günlük, bugün on metre aşağıya düşmüş bir yavruyu kurtardık. ağzından burnundan kan geliyor ve şoka girmiş.acele veterinere yetiştirdik. 72 saat müşahadeye alındı. dualarınızı eksik etmeyin kuzudan.

koca kafa

varlığından bi dünya sevgi belgeseli sayesinde haberdar olduğum ve takibe aldığım güzeller güzeli kedi. bugün bizzat görmüş olduk kendisini. gerçekten koca kafalı. *

kedi münasebetsizliği

çamaşır katlatmaması. üzerine bir de kıyafetleri tırnaklarıyla delmesi. öyle bir heyecanla saldırıyor ki, mümkün değil aynı odada bu işi yapmak.

kedilerimize yetememe duygusu

evlat oldukları için hep hissedilen duygu

mavimirus

yeni sözlük yazarımız. aramıza hoş geldiniz.

sokaktaki kedilere selam vermek

"sokak köpeklerine selam vermek, adam olmaya çeyrek var demektir.” sadri alışık
hem köpeğe hem de kediye selam vermeden geçmiyorsan çeyrek de kalmamış, insan olmuşsundur artık...

10 nisan 2020 sokağa çıkma yasağı

an itibariyle covid 19 virüsü sebebiyle içişleri bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "10.04.2020 tarihi saat 24:00 ile 12.04.2020 tarihi saat 24:00 arasında büyükşehir statüsündeki 30 ilimiz (adana, ankara, antalya, aydın, balıkesir, bursa, denizli, diyarbakır, erzurum, eskişehir, gaziantep, hatay, istanbul, izmir, kahramanmaraş, kayseri, kocaeli, konya, malatya, manisa, mardin, mersin, muğla, ordu, sakarya, samsun, şanlıurfa, tekirdağ, trabzon, van) ile zonguldak il sınırları içinde bulunan tüm vatandaşlarımızın sokağa çıkmaları yasaklanmıştır. saat 22.15 itibariyle valiliklere gönderilen genelgenin tüm detayları kamuoyu ile paylaşılacaktır" denildi.

yaklaşık 15 dakikadır da istanbul başta olmak üzere tüm şehirlerden akın akın market, fırın, manav, bakkal, tekel bayi gibi yerlere akın eden insanların fotoğrafları geliyor. sokağa çıkma yasağı ilan edildikten sonra virüsü iyice yayan tek ülke olarak bu dönemde dünya tarihine geçecek olabiliriz.

anlayamadığım şeylerden biri yalnızca 48 saatlik zaman diliminde bu kadar hayati neye ihtiyaç duyulabilir ve salgın dönemi içinde bu kadar yakında bulunulmaktan korkulmaz. twitterda denk geldiğim birkaç market fotoğrafı var, o kadar kalabalık ve insanlar iç içe ki koronayı kapmak için fotoğrafa 5 saniye bakmak yetiyor. doğal seçilim diyeceğim, arada hasta olanlara acımasızlık edeceğimden vicdanım sızlayacak, diyemiyorum. fotoğraflardan birinde peynir reyonunun önünde insan kalabalığı vardı ya. 48 saat peynir tüketememenin derdine şimdi mi düşülür allah aşkına dedim içimden. yani anlamak anlam vermek hakikaten mümkün değil. umarım tüm sözlük yazarları salgın sebebiyle alınan tedbirlere riayet ediyordur ve herkes çok sağlıklıdır.

hala çalışmakta ve dışarı çıkma mecburiyetinde olan tüm yazarlara allah kolaylık versin, hepinize sabır ve sağlık diliyorum.

birden fazla kediyle yaşayan kediciler

otomatik portakal kitabındaki teyze gibi artmayacaksanız güzeldir.

kedileryok

yeni sözlük yazarımız. aramıza hoş geldiniz.

kedi sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

mehmet güreli, vapurlar, blues

anne kedi tekrar hamile kalır mı

anne kedinin kizginlikta olup olmadigini gozlemleyin, kizginlikta olmayan kedi yanina erkek kedi yaklastirmiyor genelde.. ama eger ki bir tereddutunuz varsa mutlaka veterinerinize danisin.. balkona cikmasini mutlaka engelleyin, disarda basina bisey gelirse - allah korusun tabiki- bebekler de annesiz kalir, cok zorlanirsiniz.. bebekler sutten kesilmeden (ki bu en erken 2,5ayda oluyor, ne kadar emzirirse o kadar iyi) operasyon yapilmaz. anne kizginlikta degilken veterinerinizin yonlendirmesiyle kisirlastirabilirsiniz.. en iyi bilgi her zaman veterinerlerdedir..