kedici esnaf

büyükada'da sıkça rastalanan durum.. hemen her dukkanin onunde mama-su kabi gormek mumkun.. kuru temizlemeci, otel, çilingir gibi yerlerde hatta vapur iskelesinde bile takilan kediler var.. ada esnafının çoğu özellikle soğuk havalarda dükkanlarında misafir ediyor kedileri..

eğitimli kediler

kedileri eğitemezsiniz, onlar bizi eğitir.biz hala toplum olarak tuvalet eğitimini tamamlayamamışken neyi eğitmek, kimi eğitmek?

kedici mekanlar

izmir de insanların yürürüş yaptığı bir yer var fuar alanı içinde sanırım, adı gelmedi aklıma. koşu yolları falan var orman içerisinde. işte oraya gittim bir gün, bir mekan gördüm baktım çevrede kediler var oturdum bir şeyler yedim içtim. sonra çalışan adama dönüp ne kadar şanslısınız kedileriniz var bereket getiriyordur dedim. dönüp bana "ben onlardan nefret ediyorum" demişti hiç unutmam. nedenini sorduğumda 6-7 kişi geliyor çocuk kediden korktuğu için oturmuyor kalkıp gidiyorlar ben niye seveyim bunları dedi. ben de 6 kişi gider 10 kişi gelir böyle düşünme mesela ben kediler var diye gelip oturdum demiştim. yani mekanına göre değişse de kedilerden haz etmeyen ama müşteriler tepki gösterir diye fazla ses çıkaramayan bir çok mekan var. o yüzden gittiğiniz yerlerde kedilere kötü davranan işletmeleri uyarın ikaz edin

bir kediciye asla söylenmemesi gereken şeyler

bekarken, kediyi fazla kucağına alma kist yapar, evliyken de çocukla ilgili benzer sözler.

pet mezarlığı

ünlü kediler

tabii ki kötü kedi şerafittin.

simon's cat

yaratıcısının hayatını paylaştığı farklı kedilerine ait karakterleri yansıttığı kısa çizgi filmler gününüzü şenlendirir. diğer popüler kedi dostu sitelerle, youtuberlarla da * ortak projeleri bulunmaktadır.

diğer takip sayfaları:
internet sitesi: https://simonscat.com/
twitter: https://twitter.com/SimonsCat
facebook: https://www.facebook.com/simonscat

laftan anlamayan kedi

aile yemeğinde benim arsız masaya çıkartma yapmak için her yolu denerken, babam gelme yavrum git, hayır gelme vs diye masadan uzak tutmaya çalışıyor bizimkini. baba sağır o anlamaz ki dedim. elinde çatal, işaret parmağı havada gözünün içine baka baka yineledi ‘hayır! sofraya çıkma, biz senin yemeğinden yemiyoruz değil mi?’ diye yine tepki yok bizimkinde. son yorum:’ hayır bu hayvan sağır tamam da bir de kendini kör yapıyor!’
işin özeti: laftan anlamama, işine geldiği gibi anlama ve de hatta anlasa da bildiğini okuma/ istediğini yapma bunların default özellikleri azizim.

kedi sözlük'te hangi tür başlıklar reyting alır

bilmiyorum, çünkü keyifli olduğunu düşündüğüm entry lerim bile oylanmıyor nedense. kediciler de tıpkı kedileri gibi kayıtsız kalma yönünde özellik geliştirmiş olmalıswh
yalnız bir not: tepki almayınca insan kendi kendine yazıyormuş hissine kapılıyor ve yazma şevki gitgide düşüyor

sokaktaki kedileri seven kucağına alan insan

sevilesi, güzel insandır.

gökçer korkmaz

hakkında asılsız bir sürü haber yapılmış. bugün görüştük kendisiyle, haberi yapanlar ve sosyal medyada, ekşi sözlükte bu tür asılsız kaynaksız ve hakaret içeren yazılara karşı manevi tazminat davası açacağını söyledi. 6 milyon tl vurgun yapmış gibi saçma sapan bir haber. cumhuriyet başsavcılığı konuyu araştırmış ve bu değerde mal varlığı olmadığı için araştırmayı sonlandırmış. çocuğun üzerinde mal varlığı falan yok, çöplükteki canlar onun en önemli varlığı. gökçer babaeski'de silahlı saldırıya uğradıktan sonra kırklareli'ye taşındı. halen çöplüğe yakın tek gözlü bir odada yaşıyor. bilinsin istedim.

kedim behlül hasta mı

bu kadar sık kusması endişe etmek için yeterli ve hemen kliniğe götürmek için de yeterince geçerli bir neden. allah korusun kötü şekilde yaralansa kutuya koyamıyorum diye vet. kliniğine götürmeyecek misiniz? bence aynı şey. bir de dışarıya çıkıyorsa parazit hapı yerine pek çok parazit türünde etki eden ense damlası profender kullanmanızı öneririm. ve dışarı çıktığı için 2 ay'ı geçmemeli uygulama zamanı. 2 yıl önce kedim milo tıpkı sizin bahsettiğiniz gibi eve döndü. - bu arada milo 3 kedimden tek dışarı çıkıp geleni. o da yazın haftada 2 gün kışın ayda 2 gün izin veriyorum. çıkmasına izin vermezsem hem kardeşlerine saldırıyor hem de ev içine idrarını yapıyor - hem safra kusutu hem tüyleri dağınık ve burnu kuruydu hem de kontrol ettiğimde göz akları kanlanmıştı ve titremesi vardı. hemen kliniğe götürdüm. vet. hekime dışardan bu şekilde döndüğünü anlattım. muayene etti ve kulaklarının içine baktığında zehirlenmiş olduğunu fark etti. kulak içleri sarı ve yeşil bir renge bürünmüştü. serum takıldı 2 gün ve toparladı kendini. benim önerim şu an iyi görünüyor olsa da emin olmak için kliniğe götürmeniz. çok geçmiş olsun şimdiden.

kedi sözlük birinci istanbul buluşması

kedicilerin sohbeti bitmez derler ya, buluşma aynen öyle oldu. ilk notum yer önerisi yapan yazarların zirveye katılmayışı. tüm yazarlar avrupa yakasından kadıköy'e gittik, anadolu yakasından bir yazar vardı. (düzeltme için teşekkürler) bu da bana ders oldu. bir sonraki zirve kesinlikle avrupa tarafında olacak kanaatindeyim.

önce makbiile ve nil ile buluştuk. nazım hikmet kültür merkezi'nde tek bir boş masa olmadığını görünce diğer katılacak arkaadaşlara uzak olmaması açısından aynı sokaktaki kibrit kutusu cafe'ye oturduk. gerçekten de kibrit kutusu kadar bir kafe. kafenin okuma odası çok eğlenceliydi. sigara ve içerideki masaların küçüklüğü sebebiyle dışarı oturduk, hemen akabinde jupican, calico ve arkadaşı (jacobo)da bize katıldılar. sözlük, kedi, köpek sohbetleri derken menevish geldi. 2 saat kadar sohbet ettik ki o kalktı yerine mücver geldi. yeni zirve planları yapıldı, havanın soğumasıyla üşümeye başladık ve 3 saatin sonunda yarım kalan sohbetlerimizi bir sonraki zirvede devam ettirmek adına ayrıldık. ilk zirvemiz 8 kişinin katılımıyla gayet eğlenceli geçti, katılan herkese çok teşekkür ediyorum.

kedinin ip yutması

anlatayım. izmir'de yaşıyorum o zamanlar. bir gün işten dönüyorum akşam, moralim bozuk, elektrik faturasını ödeyememişim kesmişler, söyleniyorum içimden yine gireceğim bomboş eve müzik de yok falan diye yürüyorum tin tin. eve yaklaştım çöpün yanından minik bir şey çıktı geldi miyav miyav. sevdim biraz devam ettim yürümeye. bir ara arkama baktım geliyor arkamdan, yürüyorum geliyor, yürüyorum geliyor. evin kapısına kadar geldi arkamdan baya bir yürüdü. dedim madem geldin gir içeri. bir moral oldu o çocuk bana, kocaman ettim büyüttüm sonra. neyse uzatmayayım işte bu evde yalnız olduğu bir gün saksıya sokulu çubuğun ucunda lastik gibi bir şey varmış çiçeği tutturmak için sanırım, onu yutmuş oynarken. eve geldim öğürüyor da öğürüyor çıkaramıyor, yorulup atıyor kendisini ölü gibi. elim ayağım buz kesti bir panik yaptım anlatamam. saat akşam 8-9 falan. izmir'i de tam bilmiyorum, tanıdık yok. o zamanlar internet falanda böyle göt cebinde değil. attım kendimi dışarı koşturuyorum, yolda gördüğümü çevirip soruyorum veteriner var mı buralarda diye, çeviriyorum soruyorum, nefes nefese kaç km koşturdum bilmiyorum bir tane veteriner buldum, içeride bir kadın oturuyor. soluk soluğa girdim ama konuşamıyorum soluklanmam lazım, merhaba kedim diyorum nefes alıyorum veriyorum, utanmasam ağlayacağım kocaman adam, evet dedi kadın yorgun ve ilgisiz bir sesle. dedim kedim bir şey yutmuş öğürüyor çıkaramıyor ne yapabilirim yardımcı olun. kadın gayet yorgun ve soğuk bir sesle, miri miriri mirim miriri bir şeyler dedi. hanfendi duyamıyorum dedim, hayvanı getirin bakalım ameliyatlık bir durum varsa da müdahale ederiz fakat şimdi kapatıyoruz kedi nerede dedi, kedi evde ben koşa koşa çıktım dedim. siz gelemez misiniz dedim. o zaman yarın getirin bir bakalım dedi. şimdi getirsem bekleseniz olur mu bir şey olur mu dedim, çok büyük bir şey değilse öğürerek atar onu dışarı yoksa müdahale gerekir bakmak lazım gibi bir şey dedi, ne kadar tutar dedim, elektriği ödeyememişim para da yok ki. işte şöyle yaparsak şu tutar şöyle olursa bu tutar falan filan o zaman için çok güzel paralar söyledi hatırlamıyorum.

eve dönüyorum ama koşarak değil, omuzlarım çökmüş, hani ben çok zor dönemler geçirdim ama başka bir canın zorda olduğunu ve sorumluluğun sizde olduğunu ve tüm buna rağmen bir şey yapamayacağınızı bilmek gibi bir acı yok sanırım. eve yürüyorum ama küçük adımlarla. lütfen diyorum bir şey olmasın, lütfen diyorum ölü bulmayayım falan diyorum. ayaklarım geri geri gidiyor kapıda. girdim içeri her zamanki yerinde yatıyor koltukta. sırtı dönük. titriyorum olm bildiğin nasıl dua ediyorum, yaklaştım döndü ne var der gibi. bir baktım halıya çıkarmış küçük çamaşır lastiği gibi bir şey. vay arkadaş ya, 10 sene ömrüm gitti o 1 saatte rahat. evde yutabileceği ne varsa attım alayını o gün.

bir kedinin ip yutması temalı anım da böyle işte.

benim çocuk ucuz yırttı o zamanlar. normalde uzun ipleri yutuyorlarmış mesela, o ip bağırsaklara vs ye dolanıyormuş, ameliyatlık hale gelene kadar fark edilmediği oluyormuş ve müdahale de riskliymiş, dikkat etmek lazım ip gibi şeylere.

kediyle uyumak

kolunda bir kedi varken hiç kıpırdamadan yatmak onu rahatsız etmemek için yatağın ucunda kalmak koşarken çıkardığı mırmır sesiyle uyuyakalmak ancak bu duyguları kedisi olanlar anlayabilir sanırım

bir kedim daha olsa ne isim koyardım düşüncesi

minnak olursa kendisi şapşik olabilirdi