sokak hayvanları

mahalle ahalisidir, komşudur, selam alan ve selam verendir, gece geç saatte evinize dönerken çaktırmadan sizi izleyip kollayandır. ayrıca seneler önce rüyamda kendimi onlardan biri olarak görüp empatide bana çığır açtıran, bulundukları yeri güzelleştiren ve neşe saçan kardeşlerimizdir.
sokak hayvanlarından çok, artık sokağın hayvanlarıdır. sokağın kedisi, sokağın köpeği. tabi ilgiye muhtaçtırlar, türlü zorluklarla başa çıkmaya çalışırlar. şiddet görenleri de vardır, başka diyarlara atılanı da, zehirleneni de! sokaktaki hayvanlara yardım eli uzatanlara da deli gözüyle bakanlar çoktur. kendini bile sevmeyenden başka canlıları sevmesini nasıl bekleriz ki! bırakın da deli olalım, sorun değil. sevmek zorunda değilsiniz, nefret etmeyin, şiddet uygulamayın yeter.
sokak hayvanlarının yemek için ilk baktıkları yer çöp kutuları. bu da kimi zaman onların hayatlarına mal olan durumlara neden oluyor. kimi zaman çöp kamyonunda hayatlarını kaybedebiliyorlar, kimi zaman ise kesici aletler (atılan bıçaklar, kırık cam vs.) yiyeceklerle karışınca yaralanabiliyorlar. alınabilecek basit önlemlerle bu tip sorunların önemli bir kısmının önüne geçilebilir.

1- çöplerimizi dökerken, bozuk olmayan artan yemekleri çöpe dökmek yerine bir kaba koyup uygun bir yere bırakabiliriz. bu sayede kendileri için tehlike oluşturabilecek çöplerden olabildiğince uzak tutulabilirler.

güzel bir gelişme olarak çöp konteynerlerine girdikten sonra çıkamayan sokak hayvanlarını tespit edebilen bir cihaz yapılmış. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/cop-kon...

2- geri dönüşüme uygun olan ve atılan jilet, bıçak gibi kesici aletler, kafalarını içine sokabilecekleri alüminyum, metal kapları, kırık olsun olmasın cam ürünlerini vs. çöplerden ayrı bir poşet içerisinde atabiliriz. bu sayede sadece sokak hayvanlarına değil, çöp toplayarak geçimini sağlayanlara da yardımcı olmuş oluruz.
sokak canlari canimdir
deterjanlı suları, kokuşmuş gįdalara mahkum edilmiş melez ırklardır.
mahallenin tuzu, biberi, kekiği, defnesidir. her biri ayrı karakterdir. onlar olmadan daha duyarsız, daha renksiz, daha da betona gömülüyüz işte.
bana göre sokak kedisi diye bir şey yoktur. .sokağa mahkum edip hayatlarını yaşam haklarını bencilce çaldigimiz canlar onlar.ne yazık ki ev kedisi ,sokak kedisi diye ayırıyoruz. bu ne kadar doğru bilemiyorum tek bildiğim yaşama haklarına saygı duymamiz gerektiği
bir muhitteki insanlar hakkında çok iyi bilgi veren hayvanlardır.

hayvanların insanlardan kaçmadığı bir yerde oturan insanlar şüphesiz iyi insanlardır.
bugün dünya köpekler günüymüş.sizi ömrünün sonuna dek kendinden çok sevecek tek canlı. tabi ki aralarında çok şanslıları var. ama sokakta doğanlar malesef yaşama baştan ekside başlıyorlar. senelerdir neler yaşadıklarını paylaşıyoruz. sanırım daha uzun süreler paylaşmaya da devam edeceğiz ne yazık ki.
"bir köpeğin, bir kedinin veya herhangi bir başka hayvanın dostluğunu kazanmak sessiz yaşanan bir ayin gibidir; ve franz kafka'nın dediği gibi "bütün soruların cevapları bir köpeğin bakışlarında gizlidir."
sokakta gördüğüm her hayvanı alıp eve götürmek istiyorum. öyle üzülüyorum ki her defansında. insanın elinden bir şey gelmemesi çok acı. ben de hepsini eve götüremem ama onlara ev yapabilirim düşüncesiyle kedi evleri yapıp dağıtıyorum. yaparken de sosyal medyadan duyurup insanları topluyorum. hatta gittikçe büyüyor. umarım her kediye ve köpeğe ev yapacak kadar büyütebilirim.
onlar candır can.. ömürleri ortalama 2-3 yıl olsa da koca bir yaşantı sığdırırlar o kısacık zamana. kimisi kurnaz, kimisi çılgın, kimisi üzgün.. aynı durum köpekler içinde geçerli. dışarıdaki canlar kıymetlidir benim için. her zaman derim, sokaktan sahiplenilen bir kedi ile evden alınan cins kedi asla bir olmaz. profil resmimin dışında sokaktan sahiplendiğim bir kedim de var, 3 yaşında. o kadar sadık, o kadar sevgi dolu ki 'kediler nankördür' inancına ket vuruyor. ayrıca paris ile hilton'a da huy olarak bin basıyor desem hiç yalan olmaz. :)