kedilerden korkmak
travma sözkonusu olur genelde ama hayatta en güzel yaşanacak şeylerden birisini tadamamaktır.
hiç anlayamadığım bir şeydir.
travma olmadan anadan babadan bir alt nesle öğrenme ile geçebilen davranış biçimi.
‘dokunma pistir!’, ‘dokunma ısırır!’, ‘dokunma tırmalar!’, ‘nankör bunlar!’ vb. gibi çocukluk öğretilerinin topluma yansıması. neticede bilinçaltı çok derin bir kuyu.
büyük kayıptır kişi için..
evrimleşmemiş bir korku, eskiden aslan-kaplan vb.den duyulan hayati korkunun tortusu..freud'a göre kişinin babasıyla probleminin yansıması ya da tatminsizlik kaynaklı...
bir insan kediden niye korkar anlam veremiyorum. çevremde çok var akraba arkadaş vs. hepsi eve gelir gider yavaş yavaş alışıyorlar ama :d fakat genel olarak direk kedi gördümü kaçacak delik arayan fare gibi kaçışan insanı hiç anlamadım.
kedi korkusu, korkan insanın kendi yarattığı bir sorundur, kedi ile alakası yoktur.
bizim evimize girip çıkan bir arkadaş korkuyor kedilerden. hayır sanki kaplan besliyoruz evde, üç tane minnoşumuz var. ev arkadaşımın kedisi biraz yaramaz sadece o kadar, benimkileri koyunca yemek görmedikleri sürece biblo gibi dururlar. küçükken kedi saldırmış ondan dolayı korkuyormuş, anlıyorum ben de bana köpek saldırdığı için köpeklerden çok korkuyorum ama yine de eve gelen biri için kedilerimizi odaya koymamız gerektiğinde incecik bi gıcık olmuyorum da diyemem.
çocuklar sevmek istediklerinde bazen annelerin babaların "dokunma, elleme" sözlerini işitiyorum. bu sözleri işiten çocuklar büyüyünce ister istemez nedensiz bir korkuya bürünüyor. içimdeki hayvan sevgisini günden güne büyüttükleri için aileme minnettarım...
şimdi kedi var kedi var. mesela arkadaşların kedileri eve biri gelince köşe bucak kaçıp saklanırken bizim beyzade misafirin ayaklarına küffara saldırır gibi hamle yapıyor. dağ gibi adamlar korkudan eve gelemez oldu.
saçma. hatta çığlık atan olursa benimde kafasına birsey atasım geliyor
asla anlayamam. korkulacaksa yıl....adını yazmaya korkuyorum ondan korkulur, kediden korkulur mu? dünyanın en güzel şeyi kedi.
bu modellerin bir de kilometrelerce öteden kediyi farkederek sinir krizleri geçirenleri var azizim
bu tarz korkuların büyük kısmı daha önce kedi/köpek gibi arkadaşlarla yakın ilişki kurabilecekleri bir ortama girmemeleri ve de genellikle çocukken yaşanılan bir takım kovala/kaç, oyuncak san rahatsız et o da seni kıtlasın gibi olaylar nedeniyle oluşuyor.
annemin küçükken kendisini bacağından ısıran bir köpek yüzünden dört ayaklı arkadaşlara karşı bir fobisi vardı. bembeyaz kesiliyordu, tansiyonu çıkıyordu. önceleri evimize gelmemeye başladı, kapıdan uğradı birkaç zaman. sürekli konuştuk, anlattık. eve girmeye başladığında koltuğun ucunda tedirgin oturmalar, shuri’nin olmadığı odalarda takılmalar derken bizim bebişin arsızlığı, benim ve eşimin kediyle iletişimini yakından gözlemlemesi vs. bir baktık ki dokunmaya, bacağına sürtünen kediden çekinmemeye, “anneannesi” demeye başlamış bile.
ilişkileri güçlendikçe güçlendi ve sonuç, balkonda birlikte sebze ekmeler, kucağa alıp “bir fotoğrafımızı çek” demeler. o kadar mutluyum ki anlatamam.
özetle, ilişkileri gözlemlemeleri ve ardından ufak cesaretlendirmelerle kendilerine zaman tanınması gerekiyor.
kucağa bir kere aldılar mı da gerisi geliyor.
sizin de ısrarla kedinin de ev yaşamınızın paydaşı olduğunu göstermeniz, onlardan korkan insanlar eve geldiğinde kedilerinizi izole etmemeniz ve de zaman tanımanız gerekecektir.
üstüne küçükken kedi fırlatılmış ve tırmalanmış, empatisi zayıf bi arkadaşım mavi anemon çiçeği yağıyla geziyor kedi kaçırıyor muşş. pis bi yağ kokusu böğk:))