kediyle uyumak

kedinin mükemmel rahatlıkta uyuduğu, sizinse onu ezmemek adına iki büklüm tutulduğunuz uyku çeşididir. kocaman yatak da olsa, götüm götüm itekler sizi.
şöyle bir şey;

17 ocak perşembe 04:30 “koca yatakta yatacak yer bulamadım birazda ağzında yatayım insan.”

kedisiyle uyumayan bizden değildir
yazılanlar pek samimi gelmedi, bir kere ''yatağım'' diye bir şey yok..

''yatağının'' kütle merkezine, mevcut alanın %70'ini işgal edecek şekilde uzanış. kalan %30 luk kısımda da ''acaba bana verdiği alanı aştım mı?'' ''yorganı çeksem hareket eden her şeye saldırmaya başlar mı?'' paradokslarıyla dolu bi kendini güvende hissedememe, bi fırtına öncesi sessizliği, huzursuzluk, uyuyamayış.

sabah ise; ''günaydın, ne güzel bir gün değil mi? bence de değil, teşekkürler'' bakışı.
biraz birlikte uyuduktan sonra sıkılıp başka odalara dadanıp diğer aile bireylerine de salça oluyor. ne yattığı yer belli ne kalktığı yer. tam bir serseri.
onu rahatsız ezmeyeyim diye ağır uyku haline girememek. gitmesin diye nefes bile alamamak. ama şikayetçi miyim ? aslaa .
sabaha karşı mutlaka uyandırılmaktır. sevdiceğe zarar vermemek için pür dikkat yatmaktır. yine de candır, vazgeçilmezdir.
kediyle uyunmaz kedi sizle uyur. bu bir lütuftur.
her gece 5 kediyle uyuyorum ve her sabah güne çok büyük bir huzurla başlıyorum.ikamesi olmayan bir huzur bu...kediyle yaşayıp, kediyle uyuyup kediyle uyanan ve buna rağmen mutlu olmayı, daha pozitif olmayı başaramayan insan olamaz yeryüzünde.
kesintisiz uyumayi imkansız kılan, gece anı sıçramalar yaşatan uyuma şeklidir.
birden fazla kediyle uyumak cok keyiflidir yalnız sabaha karşı hareketsizlik ten her yeriniz tutulmuş olarak kalkarsiniz kışın baya iyidir çok üşüyen ayaklarımi ısıtmak için termofora gerek kalmiyo
işe geç kalma sebebidir. bu mırıl mırıl güzellikler bırakılıp nasıl çıkılır çirkin insanların arasına diye her sabah soruyorum kendime. hele kışın o sıcacık göbeklerinden kafamı kaldırmak hayatımdaki en büyük zorluklardan biri.
harikulade bir duygu...eşsiz...benim minnoşum genelde bacaklarıma yaslanıp yatar. kışın özellikle ben yatar yatmaz gelip çöker bacaklarımın yanına pofidik pofidik. hatta o gelip yatmadan kolay kolay uykuya dalamadığımı farkettim.
serotonin salgılatır; o anın mayışıklığı bir yana, canlı ve mutlu hissedersiniz.

dopamin salgılatır; o biçim haz alırsınız.

oksitosin salgılatır; insani içgüdülerinizin (empati, güven, şefkat vs.) tavan yapmasına yardımcı olur.

ve endorfin salgılatır; acı, ağrı eşiğinizi yükseltir, stres seviyenizi düşürür.

doğal antidepresanlardan biridir.
kediye dokunmadan uyuyamam asla... mutlaka patisi, tüyü, bi tarafi temas edecek...
bazen poposunu ağzımın dibine kadar sokarak göğsümde uyusa da genel olarak çok huzur verir. hele bir de televizyon kumandası, cep telefonu uzaktaysa sırf uyanmasın diye kıpırdamaz ve bir tek onun uyuyuşuna konsantre olursunuz.

kurban olunur o mırlamaya.
dünyanın en büyülü anları benim için.
eşimle yatağımızda ki iki adet olan yastığı üç adete çıkarmak zorunda kaldık.
gece uykusu geldiğinde kedimiz gelir kendi yastığına kafasını koyar, yatağa uzanıp bizi bekler. geldiğimizde de ikimize birden sarılacak şekilde ön patileri ile eşimi, arka patileri ile de beni tutarak uyur. her sabah uyandığımda mutlaka bana sarılmış bir küçük * kedi oluyor. çok muhteşem bir duygu.
uykum geldi yatalım ile başlayıp tüm gece evin değişik odalarında bulunan bireylerle bi kısım uyuklayarak sonrasında özellikle sabaha karşı ayak ısırmaları, ıslatılmış olan topun yatağa getirilmesi, odada eğer poşet varsa onla oynaşılarak devam eden sürecimiz. uykusu ağır olan ben acaba zarar verir miyim, yanımda mı diye defalarca uyanıyorum. analık işte
soğuk kış aylarının vazgeçilmezi
  • /
  • 3