yazılanlar pek samimi gelmedi, bir kere ''yatağım'' diye bir şey yok..
''yatağının'' kütle merkezine, mevcut alanın %70'ini işgal edecek şekilde uzanış. kalan %30 luk kısımda da ''acaba bana verdiği alanı aştım mı?'' ''yorganı çeksem hareket eden her şeye saldırmaya başlar mı?'' paradokslarıyla dolu bi kendini güvende hissedememe, bi fırtına öncesi sessizliği, huzursuzluk, uyuyamayış.
sabah ise; ''günaydın, ne güzel bir gün değil mi? bence de değil, teşekkürler'' bakışı.