eşimle yatağımızda ki iki adet olan yastığı üç adete çıkarmak zorunda kaldık.
gece uykusu geldiğinde kedimiz gelir kendi yastığına kafasını koyar, yatağa uzanıp bizi bekler. geldiğimizde de ikimize birden sarılacak şekilde ön patileri ile eşimi, arka patileri ile de beni tutarak uyur. her sabah uyandığımda mutlaka bana sarılmış bir küçük * kedi oluyor. çok muhteşem bir duygu.
benim kedim silikon oyuncakları seviyor. daha çok, hafif olan patisiyle dürttüğünde hoplayıp zıpayan şeyler. mesela ; ayak ağzıları için parmak arası silikon zımbırtılar veya deniz gözlüklerinin silikon kısımları v.b.
şimdi daha önce bir sözlükte yazdığım yazıyı paylaşayım ;
oturduğumuz apartmanın yöneticisiyim.
apartmanın önünde sol arka bacağı olmayan minnoş isminde bir kedi var. mahalleli ara sıra kediye, mama, salam vs bazı yiyecekler alırlar. yazın minnoş için yaşam gayet kolay ve eğlenceli oluyor. hatta minnoş hiç bir zaman apartman kapısının önünde de içeri girmek için beklemiyor. her zaman dışarıda yaşıyor.
kış gelip havalar soğuduğunda, minnoş bizim apartman kapısının önünde, içeri girmek için bekliyor. apartman içerisinde kalıp bazen (çok nadir olsa da) işediği için, apartmana genelde kimse almıyor.
son iki haftadır, havaların çok soğuk olmasından dolayı her akşam iş dönüşü minnoşu apatmana alıyorum, kendi daireme kadar benimle çıkartıp, evde ki kendi kedimin mamasından bir tabak daire kapısının önüne koyuyorum.
apartmanda bazen başka dairelerden insanlar ile karşılaşıyorum ve az çok şu dialoglar geçiyor.
(ben minnoşu apartmana almış ve minnoş arkamda yürürken, yukarıdan inen bir apartman sakini)
b : yahu yine kim aldı bu kediyi içeriye ?
a.s : vallahi ben de bilmiyorum ozi bey. hergün içerde kedi bıktım vallahi.
b : neyse ben dışarı atarım, size iyi akşamlar.
a.s : sağolun valla, sizde olmasanız apartmanla ilgilenen yok.
veya başka bir apartman sakini ile ;
b : bilmem ne hanım , siz mi alıyorsunuz bu kediyi içeriye ?
a.s : yok vallahi ozi bey, ben almadım ama biri alıyor her gün.
b: hava soğuk ya ondan alıyorlardır.
a.s : ya ben görüyorum içeride de kıyamıyorum çıkarmaya.
b : neyse kalsın o zaman bugünlük.
yani her zaman ben alıyorum ama çaktırmamak da lazım.
şimdi daha önce bir sözlükte yazdığım yazıyı paylaşayım ;
oturduğumuz apartmanın yöneticisiyim.
apartmanın önünde sol arka bacağı olmayan minnoş isminde bir kedi var. mahalleli ara sıra kediye, mama, salam vs bazı yiyecekler alırlar. yazın minnoş için yaşam gayet kolay ve eğlenceli oluyor. hatta minnoş hiç bir zaman apartman kapısının önünde de içeri girmek için beklemiyor. her zaman dışarıda yaşıyor.
kış gelip havalar soğuduğunda, minnoş bizim apartman kapısının önünde, içeri girmek için bekliyor. apartman içerisinde kalıp bazen (çok nadir olsa da) işediği için, apartmana genelde kimse almıyor.
son iki haftadır, havaların çok soğuk olmasından dolayı her akşam iş dönüşü minnoşu apatmana alıyorum, kendi daireme kadar benimle çıkartıp, evde ki kendi kedimin mamasından bir tabak daire kapısının önüne koyuyorum.
apartmanda bazen başka dairelerden insanlar ile karşılaşıyorum ve az çok şu dialoglar geçiyor.
(ben minnoşu apartmana almış ve minnoş arkamda yürürken, yukarıdan inen bir apartman sakini)
b : yahu yine kim aldı bu kediyi içeriye ?
a.s : vallahi ben de bilmiyorum ozi bey. hergün içerde kedi bıktım vallahi.
b : neyse ben dışarı atarım, size iyi akşamlar.
a.s : sağolun valla, sizde olmasanız apartmanla ilgilenen yok.
veya başka bir apartman sakini ile ;
b : bilmem ne hanım , siz mi alıyorsunuz bu kediyi içeriye ?
a.s : yok vallahi ozi bey, ben almadım ama biri alıyor her gün.
b: hava soğuk ya ondan alıyorlardır.
a.s : ya ben görüyorum içeride de kıyamıyorum çıkarmaya.
b : neyse kalsın o zaman bugünlük.
yani her zaman ben alıyorum ama çaktırmamak da lazım.
şimdi daha önce bir sözlükte yazdığım yazıyı paylaşayım ;
oturduğumuz apartmanın yöneticisiyim.
apartmanın önünde sol arka bacağı olmayan minnoş isminde bir kedi var. mahalleli ara sıra kediye, mama, salam vs bazı yiyecekler alırlar. yazın minnoş için yaşam gayet kolay ve eğlenceli oluyor. hatta minnoş hiç bir zaman apartman kapısının önünde de içeri girmek için beklemiyor. her zaman dışarıda yaşıyor.
kış gelip havalar soğuduğunda, minnoş bizim apartman kapısının önünde, içeri girmek için bekliyor. apartman içerisinde kalıp bazen (çok nadir olsa da) işediği için, apartmana genelde kimse almıyor.
son iki haftadır, havaların çok soğuk olmasından dolayı her akşam iş dönüşü minnoşu apatmana alıyorum, kendi daireme kadar benimle çıkartıp, evde ki kendi kedimin mamasından bir tabak daire kapısının önüne koyuyorum.
apartmanda bazen başka dairelerden insanlar ile karşılaşıyorum ve az çok şu dialoglar geçiyor.
(ben minnoşu apartmana almış ve minnoş arkamda yürürken, yukarıdan inen bir apartman sakini)
b : yahu yine kim aldı bu kediyi içeriye ?
a.s : vallahi ben de bilmiyorum ozi bey. hergün içerde kedi bıktım vallahi.
b : neyse ben dışarı atarım, size iyi akşamlar.
a.s : sağolun valla, sizde olmasanız apartmanla ilgilenen yok.
veya başka bir apartman sakini ile ;
b : bilmem ne hanım , siz mi alıyorsunuz bu kediyi içeriye ?
a.s : yok vallahi ozi bey, ben almadım ama biri alıyor her gün.
b: hava soğuk ya ondan alıyorlardır.
a.s : ya ben görüyorum içeride de kıyamıyorum çıkarmaya.
b : neyse kalsın o zaman bugünlük.
yani her zaman ben alıyorum ama çaktırmamak da lazım.
eşimle yatağımızda ki iki adet olan yastığı üç adete çıkarmak zorunda kaldık.
gece uykusu geldiğinde kedimiz gelir kendi yastığına kafasını koyar, yatağa uzanıp bizi bekler. geldiğimizde de ikimize birden sarılacak şekilde ön patileri ile eşimi, arka patileri ile de beni tutarak uyur. her sabah uyandığımda mutlaka bana sarılmış bir küçük * kedi oluyor. çok muhteşem bir duygu.