vicdanınızı sızlatan anılar

bu baslikta öyle ic açıcı bir seyler yamayacagim ya da yazilamicak. gozumun önunden gitmeyen canlar... icimin sızıları var...
kendimi günahkar hissettigim durumlar
simdiki evimiz baya kedinin oldugu bir sitede. besleyenler de var .
bizim evimiz verandaya kapilidir ana kapiyi kullanmayiz bile. direkt bahceye cikariz. 3 kedili bir ev olunca mama kokusu kedi kokusu misafirinizde bol oluyor.
tabiki bahceye mama ve su konuldu.
gelen var giden var kalan kalmayan...
3 bacakli kizim...
alaca kız.
bahceye gelmeye basladi ama malum travma geregi fazla insancil degil. sevgiyle beslemeyle hatta konusmayla artik mama kabi kadar yakinlasmaya baslamisti 4-5 ay sonra.
bizim maddi ve manevi tarafimiza 3 bile cok cok cok fazlayken 4 kedi imkansizdi.
ama o 3 bacakliydi!
operasyon olmus ve bahceye birakilmis.
ona her bakisimda kizimmm napim sana diye gozum dolardi.
kışın bir odaya mecbur alacaktim oyle dusumustum. en aizndan geceleri kalacakti.
ama biz 1 sabah kalktik, esim bahceye cikma dedi.
bu cumle ya da benzeri "ceren sen gelme" cumlesini duyarsam kotu bise oldugunu anlardim.
kim ölmüs nolmus hangisi...
şeşbeş mi bygri mi toraman mi guiza mı hangisi...
yoksa 3 bacakli kizim mi?
kopek gelmis! kizim kacamamis.
3 bacaklim benim vicdaninim aynasi...
..........
sabah işe giderken birileri ile giderdim . hepsi de kedi korkusu yasayan tipler
yapacak bir sey yok! bende 27 yil korktum
yan yoldan olabildigince hizli ilerlerken ki baya gc kalmistik. (hayat bazen iyilik yapabilme firsati vermiyor,herkesin hayat kosullari ne yazik ki ayni olamiyor)
cok kisa gordum...
bir an...
kaldirimi cikamayacak kadar minik bir yavru ve basinda akbaba gibi bekleyen bir karga!
durun dedim...
muzikten anlamadilar neredeyse 2 durak gecmistik bile
gec kalmistim... dönmem belki de evdeki kedilerimi bile bir seylerden esirgeyecek hala dusmeme sebep olabilirdi.
onemli bir isim vardi.
ama tum bunlar kendimi afffetmeme yetmedi.
hic yetmedi...
ozellikle bu iki yavrum beni oyle bir hapse attilar ki yapabileceklerimi yapamamis olmak beni mahvetti.ya da gec kalmis olmak biseylere ..
ve cavidan...
o bir hediye bana.
nasil yorucu oldugunu anlatamam. ancak bakan anlar inanin. felcli cis kakasini bile yapamayan bir can ve ekstra 3 can ...
su an asagi inip bir kahve icmeye firsatim yok benim.
ya da babamin cagirdigi sinemya gitmeye.. yani hayatin nereseindeyim su ara bilmiyorum.
amaaaaa
hepsi sikayet mi ?
hayir diyroum ya o bana hediye.
ıcimde kalan o acilarin sogumasi icin.
3 bacaklimi o minnak yavruyu kurtaramamanin verdigi aciyi sogutmak icin sanki onda hepsi var.
bana bak beni sev... kurtar dercesine..
sevgiler
basindan gecen uzuntuyu belki hic anlatmamis olanlar...
paylasabilirsiniz.
kedi görünce çığlık atan, sandalyenin üstüne çıkan beni kedi korkumdan uzaklaştıran canım duman'ım.. hayatımda bir kedinin bende böyle bir iz bırakacağı hiç aklıma gelmezdi... taa ki bir gün iş yerimen bahçesinde canım duman'ınımı o güzel gözlerini bakışlarını görene kadar... o kadar aç ve yardıma muhtaçtı ki tüyleri yoluk yoluk duruyordu, bakışları solgun ve çok bitkindi.. merhametim korkumu yendi, hemen bir şeyler bulup yere bırakıp korka korka uzaklaştım. yiyeceği nefes almadan yedi ve sonraki günler ben ondan korkarak o benden korkarak besledim onu. günler günleri kovaladı ve yavaş yavaş bana yanaşmaya benden kaçmamaya başladı. ben de onun sayesinde kedi korkumu yavaş yavaş yenmeye başladım. kendimdeki gelişmeye de ondaki korkusunu yenip bana yanaşma dürtüsüne de inanamıyordum. bir süre sonra artık kucağıma çıkmaya, kollarımda uyumaya başladı. ikimizde korkumuzu yenmiştik. benim için inanılmaz bir deneyimdi. sayesinde sadece duman değil diğer kedilere olan korkumu da yenmiştim. artık kedi görünce çığlık atmıyordum, masalarda sandalye üzerine çıkmıyordum. bana verdiği enerji, mutluluk o kadar farklı idi ki, onu görmediğim, sevmediğim zaman kendimde manevi bir eksiklik, huzursuzluk hissediyordum. kedi sevmek, hayvan sevmek böyle bir şeymiş demek. meğer ben bu sevgiden ne kadar mahrummuşum duman bana bunu öğretti. yaklaşık 2,5 sene sürdü bu dostluğumuz, her gün bahçede besledim dumanımı. bir gün yemeğini yedi, karşı kaldırımda uzun uzun uzaktan seyretti beni. bakışları o kadar derin o kadar hüzünlüydü ki gözlerine takılıp kaldım uzunca bir süre... meğer o hissetmiş beni son görüşü olduğunu, ben onun kadar hisli olamadım, anlayamadım, anlasam... hep sorguladım kendimi... evet aramızdaki sevgiye tahammül edemeyen, koskoca bahçeyi kediye dar gören sevgisiz türlerden biri veteriner çağırtıp oradan aldırmak istemiş dumanı.. ve o uysal kedime pis pis diyip biraz yemek versen hemen yaklaşan kedime sanki vahşi bir hayvanı yakalamak istercesine iğne atmış veteriner. ve iğne isabet etmiş ama kaçarak uzaklaşmış dumanım... sonrasında bir daha asla göremedim onu. üzerinde iğneyle koştuğunu uzaklaştığını söylediler. günlerce aradım, sordum, kamera kayıtlarını izledim ama bulamadım dumanımı... onu o kadar çok özlüyorum ki, benim için o kadar özel bir kediydi ki sayesinde bir kedisever, hayvansever oldum, farkındalığım arttı. kendimi buldum... ve kendisinden çok ama çok şey öğrendim. umarım bir yerlerde mutlu huzurlu koşup oynuyorsundur. seni çok seviyorum dumişim... senin yerin bambaşka... hep aklımda ve kalbimde olacaksın. seni benden ve mutlu bahçenden ayıranlar da dilerim ki bir gün kendi yaşattıkları üzüntüyü misliyle yaşasınlar.
bir yaz günü pışo pencere ile demirliği arasında sırt üstü uyurken gizlice yaklsşıp elimle karnını okşayarak onu uyandırmam ve refşeks olsrak hafiftenelimi ısırması sonra ben olduğumu anlayınca ağzı elimde ısırmadsn bakması
ıssız ve karanlık bir sokakta anneanneme yürüyordum birden hızlıca önümü bir kedi kesti. ama yanlamasına duruyordu. ‘’yürümeye devam edeceksen karnıma vur da öyle git’’ dercesine hamile olduğunu gösterdi, çok açım diye miyavladı. çantamda sadece bir dilim kek vardı onu verebildim ve yolum uzundu diye gittim. geri mi dönsem dedikçe anneannem vicdanımı susturmama yardımcı oldu. kek ona bu gece yeter vb.. ama ben o tatlı anneyi hala unutamadım.
bağırmamla tatlı boz'umun kafasını aşağıya eğdiği andır. hiç kedim olmadı benim. boz ilk kedi, ilk tecrübe benim için. bir çok şeyi onunla öğreniyor hayvanlara karşı olan korkumu ilk onunla yeniyor ve onlarla aramdaki mesafeyi ilk kez boz ile kaldırıyorum. bir kedinin ısırabileceğini bilmiyordum ve onun ilk ısırığıyla bağırmam bir oldu. o lanet olası bağırmanın ardından öne düşen kafa, aşağı devrilen gözler, vicdanıma atılan en büyük darbe oldu. vicdanımı sızlatmayı geçtim titretip, sarstı ve beni kendime getirdi. şimdi parmaklarımı ısırdığı anlarda elim ağzındayken hem şu ana kadar gelmiş alışılmış korkumdan hem de acıdan ona çaktırmadan ağlayarak da olsa ellerimi çekmiyorum ağzından.
evlenmeden 1 hafta önce ölen kedimiz badem ve annemlerin evden kaçan misketin eve geri geldiğinde kolon virüsü kapması sonucu sabaha kadar onu bekleyişim ve ertesi gün veterinerde ölmesi ve evlendikten sonra sahiplendiğim kedinin bizim bir anlık dalgınlığımız sonrası 6. kat balkonundan düşmesi ve benim onu ağlaya ağlaya üstümde pijamalarla gece yarısı ara tara hayvan hastanesine götürüşüm (çok şükür yaşıyor) bu son anlattığım iki olay ilk kızgınlıklarda meydana gelmiştir.

sonuç olarak
(bkz:kızgınlık döneminde kediler)