yazarların kedisi çeşme suyu mu damacana suyu mu içiyor
damacana su, ben ne içiyorsam o.
yazarların kedilerinin isimleri
yaklaşık 6 yıl baktığım kedimin adı supi'ydi. ona tıpatıp benzer şimdiki oğlumun adı da momo. (2)umarım uzun ömürlü olur. onsuz yapamam.
kedilerin masaüstündeki her şeyi yere atması
bu eylemi yapmayan kedi yoktur. hele benimki gibi şakacı bir kediniz varsa, gözünüzün içine baka baka yapar, sonra da gelir kendini sevdirir. lakin masanın üstünde hiçbir şey kalmayana kadar devam eder bu iş. az önce internette okuduğuma göre ilgi çekmeye çalışan, sahibinin dikkatini çekmeye çalışan kediler yaparmış böyle. bizimki ben uyurken yapıyor genelde bu konu da haklı olabilirler , ya da herkesin ilgisi başka bir şeye yoğunken sıksık yapıyor bunu.
kedilerin içinde sanki bir insan olması
bu özel ruhların insan dediğimiz insanlardan daha insan olması, minik dostlarımızın gün içinde sık sık bunu kanıtlaması. tanıdığum bütün kedicilerin ortak düşüncesi bu yöndedir.
mesela en sevdiğim örnek şudur. bilirsiniz bebekleri uyuttuğunuzda siz yanında yatarsanız mışıl mışıl uyur, bir kalkın yanından hemen uyanır. işte benim oğlum , bebeğim de aynı böyle yapıyor . saatlerce uyur yanında yatarsam, uuandığım an cin gibi kalkar yataktan .
daha bir sürü örnek var buna. işten geldiğim anda beni kapıda karşılaması , yarim saat gün içinde ne yaptığını anlatırcasına miyavlayıp peşimden ayrılmaması. üzüldüğümü anladığında yanımdan hiç ayrılmaması. yalnız kalmak istediğimde yanıma bile uğramaması vs .
yazarların kedi maması tercihleri
n&d narlı tavuklu, ama paket bitsin balıklısına geçeceğim .
momo
ismini sanılanın aksine, korkunçlu video karakteri momo'dan değil , michael ende'in efsanevi
karakteri momo'dan almış tatlış mı tatlış erkek bir tekir kedisi. hepinize merhaba diyor !!!
*
eve yeni alınan perdeyi yırtan kedi
kedim hep salonda takılır, salon perdesini de hiç kapatmam çok çok güneş gelmediği sürece . duvarın dibinde durur. ay ne güzel benim kuzum hiç tırmanmıyor diyordum. meğer benim yanımda tırmanmıyormuş. perdeyi açmamla delik değil olmuş perdeyle gözgöze gelmem bir oldu. evlât işte, kızamıyorsun da.
tasmalı mı tasmasız mı
kedimi sahiplendiğimde boynunda pek bir çirkin ve zar zor çıkan bir taşma vardı. çıkarttım onu ve en güzelinden bir taşma aldım, zili duyarım bulurum diye. yok anam yok . benimki meğer o zor diye çıkaramıyormuş. nefret ediyor. taktığım an dişiyle çekiştirip kopartıyor. o yüzden malesef ki tasmasızız. çok istiyorum yazmayı kabul etsin, ucuna da iletişim bilgisi vs yazabileyim.
kediyi dışarıda gezdirmek
bu konuda biraz sinirleniyorum. kedim her kedi gibi özgür ruhlu, hatta biraz da fazla. kediler zaten doğası gereği köpekler gibi tıntın peşinizden yürümez . apartmanımın önünde büyükçe bir yeşillik var, etrafı tellerle çevrili. sadece ot yemesi için ve biraz kelebek kovalasın diye her pazar onu göğsünden geçen kedi tasmasıyla (olur da kaçar da yakalam diye) aşağı indiriyorum . ot yiyor, ve kelebek kovalıyor . kusuyor tüylerini, yorulunca geri götürüyorum eve. apartmandan her çıkan ayy kedi de gezdirilir miymiş, kedileri de iyice köpeğe çevirdiniz, köpek mi bu lafları beni çıldırtıyor. başlarda cevap veriyordum, yok amca yok hanımefendi ben sadece ot yesin tüyünü kussun, azıcık ağaca tırmansın istiyorum diyordum. şimdi gülüp geçiyorum.
kedimin yalamayı sevdiği en tuhaf yerler
baş parmağım, özellikle hep aynı elim baş parmağını yaşamayı sever .
kedinizi sahiplendiğiniz tarih
8 nisan 2018. benim için 2 tane doğum günü var ve ikisini de kutlarım. biri onu sahiplendiğim bu tarih, biri de gerçek doğum günü. 8 eylül 2017
kediyi öpmek
bir annenin bebeğini doyasıya ve koklaya koklaya ölmesinden farksızdır.
olası kedi sözleri
bir kedim daha olsa ne isim koyardım düşüncesi
aslında şimdiki kedime verdiğim isme bayılıyorum (bkz:
momo ) fakat mahalleyi balkondan kesişi olsun, gelen gidene laf atışı olsun bazen adı keşke muhtar olsaydı, bir daha kedim olursa kesin adını muhtar koyacağım derken buluyorum kendimi.
kediyi özlemek
kedim beni sahiplendiğinden bu yana 2 gün de olsa bir yere bırakmamış, ondan hiç ayrı kalmamıştım. bu yazın başında iş için 1 haftalığına bir yere gidip geri gelmem gerekiyordu ve oraya tren gitmiyordu ! ılk defa anneme bıraktım , ilk defa ayrıldım. gittiğim yerde, her yerden o çıkacak ya da ayağıma dolanacak gibi olmuştu. o bir hafta geçmek bilmedi, ilk defa bu kadar şiddetli özlemiştim bebeğimi. akşam işten eve dönene kadar hissettiğim özlem yanında sıfır kalırmış. bunu öğrendim.