kedilerde corona virüsü

kedimde bundan bir ay kadar önce olduğunu öğrendiğimiz fcov virüsünün açılımı. aslında kedilerin yüzde 80-90ında mevcut olan çok ama çok yaygın bir virüs. kedi bu virüsle bir ömür boyu taşıyıcı olarak hiç problem olmadan yaşayayabiliyor. bu genel durumda olan. kötü ihtimal fcov virüsünün mutasyona uğrayıp fip virüsüne dönüşmesi. çünkü fip henüz ne aşısı ne tedavisi bulunmamış, ölümcül bir hastalık. ancak bunun yuz kediden ikisi ile beşi arasında olduğunu düşünürsek, iyi bakılan bir kedinin fipten kaybedilme ihtimali tabi düşük oluyor. stresten uzak, kaliteli bir yaşamla bu yüzde ikilik ihtimal uzaklaştırılıyor. yani fcov virüsünün fip virüsüne dönüşme ihtimali azaltılmış oluyor. bir kedi corona virüsünü her yerden ama her yerden kapabilir. dışardaki bir hayvandan, kuştan, ağaçtan, dışarda giyip evde çıkardığımız ayakkabıdan ve daha bir sürü yerden. o yüzden corona tasiyicisi olsa da olmasa da kedimizin sagligi için temizliğe olaganustu dikkat etmeliyiz. ve coronanın fip virüsüne dönüşmesi, bağışıklık sisteminin düşük olduğu anlarda çok daha güçlü bi ihtimal haline geliyor. bundan dolayı bagisiklik sistemini her zaman yuksek tutmaya dikkat etmek gerekiyor. bizim tedavi sürecimiz ve virüsün varlığını fark etmemiz, benim kızımın yabancı cisim yutup kusmaya başlaması ve ishali ile tesadüfen oldu. tedavi süreci ve yabancı cisim yutma olayını ayrıca bir giride anlatacağım yine. aman dikkat edin, sakındığım gözümün bebeğine çöp battı resmen. kediliçe kedilerimizi korusun -,-
telaşa kapılmamak lazım, kedilerin büyük bir kısmında bu virüsün var olduğu ve sorunsuz bir hayat geçirdikleri yazılıyor birçok kaynakta.

ayrıca;

(bkz:fip)
(bkz:fip lanetini yaşayanlar)
8 aylık tekir kedimde gözde perdelenme, keyifsizlik ve ateş şikayetiyle veterinere gittik kan testlerinde biraz enfeksiyon çıktı, corona negatif çıktı ama %50 taşıyıcı olma ihitimali olduğunu, bağışıklığı düştüğünde hastalığın ortaya çıktığını söylediler. hyperımmun 44 isimli vitamini verdiler ve probiyotik. bakalım bundan sonra ne olacak..
oğlumuz pamuk corona virüsü ile savaşıyor yaklaşık 1 aydır.

yaşadığımız süreçten bahsetmek istiyorum zira burada bana akıl verebilecek, yapmadığımız/bilmediğimiz bir şeyler söyleyecek insanlar olduğuna inanıyorum.

önce gözünde bir tuhaflık fark etmemle başladı bu süreç. 3 gün göz damlası kullandık, o arada pamuk yemek yememeye başladı. 4. gün gözü kanlanmıştı zaten. gözün kanlanmasından kastım bizdeki gibi beyazının kanlanması değil, renkli kısmın kanlanması… hekimimizin yanında aldık soluğu, ateşi çok yüksekti acil kan almamız lazım dedi doktor ama kanı bile çok zor aldılar çünkü katılaşmıştı. gelen sonuçlar kandaki enfeksiyon değerinin çok yüksek olduğunu gösterdiği için antibiyotik başlandı, ikişer tane yapılıyordu. birkaç gün sonra yapılan testte enfeksiyon değeri daha yüksek olunca corona şüphesi başladı zaten… corona virüsü için ekstra bir kan testi yapılıyor, ankarada veterinerlik fakültesinin de testlerini yaptırdığı merkezde, o testte kandaki corona virüsüne bakılıyor ve bizimki pozitif çıktı...

pes etmedik, oğlum da direndi. testin sonucu ne olursa olsun biz 10 günlük antibiyotik kullanım süresini doldurduk. uzun süreli antibiyotik kullanımı sonucu böbrekte büyüme başlamıştı fakat o düzeldi antibiyotiği bırakınca. ancak ne kadar direnirse dirensin, iyileşse bile eskisi gibi olmayacağını söyledi doktor. gözler bu süreçte muhtemelen görmemeye başladı, düzeledebilir bilmiyoruz hala göz damlası da kullanıyoruz.
gelinen son noktada hekimimiz dedi ki; bundan sonra yapabileceğimiz tek ve en büyük şey kilo almasını sağlamak. pamuk 3 yaşında, 3,100 gr kaldı…

şu anda günlük serum alımına devam ediyor özellikle fazla su içmediği için. su ve a/d mamayı şırıngayla veriyoruz beyefendiye. kitten kuru mamayı blenderdan geçirip onu da şırıngayla veriyoruz. kendisi de çok iştahlı olmasa da kuru mamalarını yiyor ara ara. her gün yoğurt veriyorum sevdiği için, az da olsa yiyor. tavuk/et haşlıyoruz az az yiyor. bu “az az yeme” durumu her şey için geçerli, herhangi bir şeye iştahla başlasa bile azıcık yiyip bırakıyor.

sizden özellikle rica ediyorum, vaktiniz varsa geçirdiğimiz süreci okuyun. atladığımız, yapmamız gereken ama yapmadığımız, ekstra olarak yapılabilecek herhangi bir şey aklınıza gelirse lütfen bildirin.
wuhan virüsü ile kedilerde görünen corona virüsü birbirinden farklılar. bu sebeple kediler köpeklerden insanlara bulaşma söz konusu değil. yani 1960 yılından bu yana kedi veya köpekten insana geçtiğine hiç rastlanmamış. kedilerin belki de %90'ında corona virüsü var. stres, kötü beslenme, açlık, susuzluk gibi olumsuz etkenler olmadığı sürece sağlıklı bir şekilde bu virüs ile yaşayabiliyorlar. lütfen evcil dostlarınızı terk etmeyin.

kedilerdeki corona virüsü ile şuan gündemde olan corona virüsü farklı içeriklere sahipler. konuyla ilgili kedvet başkanı, cat hospital baş hekimi tarkan özçetin bir açıklama paylaştı. o açıklamasını burada da paylaşmak isterim.

https://www.facebook.com/setarkan/posts/...

link ölürse diye de yazıyı paylaşıyorum.

bazı sosyal medya platformlarında ve medya organlarında korona virüsü (covıd-19) ile ilgili olarak bulaşmanın kedi köpeklerden olabileceği şeklinde yapılan paylaşımlara ilişkin olarak aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur;



yazının tamamını değil de ilk satırları okuyacaklar için yazının sonunda paylaşacağım bilgiyi ne olur ne olmaz diye hemen yazıyorum.
“geçen hafta içinde dünya sağlık örgütü (who) tarafından yayınlanan bir deklerasyona göre kedi ve köpekler dahil evcil hayvanların covid-19 enfeksiyonunun kaynağı olabileceğine dair bugüne kadar herhangi bir kanıt olmadığı açıklandı.”
kısaca, bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalara göre tüm hayvanseverler, hiçbir endişeye kapılmadan, en az evlatları kadar sevdikleri kedi köpekleri ile evlerinde mutlu mesut yaşamaya devam edebilirler.

şimdi uzun uzadıya dünya sağlık örgütü’nün ne kadar saygın, güvenilir, konularında otorite, gerçek bilim insanlarından oluşan, dev bir kurum olduğunu anlatmak istemiyorum ama bu örgüt, son günlerde medyada onlarcasına tanık olduğumuz, uzmanı olsun olmasın her kafadan ayrı bir görüşün beyan edildiği programlara benzemez. dsö bir konu hakkında açıklama yapıyorlarsa binlerce veriyi tarar, en küçük olasılıkları bile dikkate alır, öyle açıklama yapar.
maalesef, gerek ülkemizde gerekse dünyada, hayvanları seven kadar sevmeyen insanlar da var. dünyayı bilemem ama ülkemizde hayvan sevmeyenlerin oranının daha fazla olduğunu tahmin etmek güç olmasa gerek. işte bu insanlar, içlerindeki nefreti kusmak, hayvanları kötülemek için her olayı fırsat biliyorlar. korona virüsü de bunlardan biri oldu.
evet zoonoz olarak tanımladığımız yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar yüzyıllardır var. ancak tıp ve bilim alanındaki gelişmeler sonucunda bu hastalıkların neredeyse tamamına karşı koruyucu ve tedavi edici yöntemler geliştirilmiştir. şu da bilinmelidir ki çoğunlukla insanları yine insanlar hasta etmektedir. burada insanlar hastalıkları birbirlerine bulaştırdıkları gibi yine kendilerinin kötü alışkanlıkları ile (sigara, alkol, obezite vb.) hasta olmaktadırlar. evcil dostlarımızın bizi hasta etmedikleri gibi birçok hastalığa yakalanma olasılığımızı azalttığı, yüzlerce bilimsel çalışma ile kanıtlanmıştır.

son yıllarda kuş gribi, domuz gribi, deli dana gibi hastalıkların ortaya çıkışında evcil hayvanların rolü olduğu bilinse de bu hayvanlar çiftlik hayvanıdır ve etleri insanlar tarafından tüketildiği için bulaşma olmaktadır. hayvan refahının hiçe sayıldığı, daha çok kar etmenin tek amaç olduğu endüstriyel üretim koşulları bu hastalıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. çiftlik hayvanların biyolojik sınırlarını zorlayan bu endüstriyel üretim koşulları değişmedikçe gelecekte daha birçok yeni hastalık, sağlığımızı tehdit edecektir.
çin gibi yemek kaynağında sınır tanımayan ülkelerin bu tür viral hastalıkların kaynağı olmasına da şaşırmamak gerekir. korona virüsünün (covıd-19) ortaya çıkışının, insanlarca yenen yarasa ve yılanlar olduğu düşünülmektedir. çin’de kedi ve köpek dahil bir çok evcil ve vahşi canlı türünü geleneksel olarak yüzyıllarca yenilmesi akıllara neden şimdi hastalıklar çıktı sorusunu getiriyor. burada hastalıkların asıl kaynağının çin’de son yıllarda sayıları hızla artan ve günümüzde 15 bine yaklaşan hayvan pazarları olduğu düşünülüyor. korkunç şartlarda evcil, vahşi binlerce hayvanın bir arada bulundukları ve hiçbir denetime tabii olmayan bu pazarlar sadece çin için değil tüm dünya’nın sağlığı için mutlaka kapatılmalıdır.


kamuoyuna saygıyla duyurulur…
dr.tarkan özçetin
kedvet başkanı
kedilerdeki corona virüsü ile şuan gündemde olan corona virüsü farklı içeriklere sahipler. doç. dr. oytun erbaş'ın konuyla ilgili açıklamasını da şuradan okuyabilirsiniz.

https://www.ajanimo.com/doc-dr-oytun-erb...
istanbul veteriner hekimler odası da evcil hayvanlar ile şuanda gündemde olan covid-19 hastalığının bir bağlantısı olmadığı belirten bir açıklama yayınlamış.

http://m.bianet.org/bianet/saglik/221439...
dünyayı kasıp kavuran corona virüsü ile aynı olmayan virüstür. çin'de ortaya çıktığı ilk zamanlarda ben de telaş yapmıştım ama ufak bir araştırmayla aynı olmadığını gördüm. ayrıca kedilerin büyük bir çoğunluğu bu virüsün taşıyıcısıdır. önemli olan tepkimeye girmemesi. aksi halde fib denen hastalığa çeviriyor.