kediyi öpmek
öpmemek mümkün mü, kafayı zorla çene altına oradan dudağa seyirtiyor, öp beni sev beni diye, haydi öpme bakalım göreyimn, mırr mır mır mır mır der sonra hop ittirir kafayla öp şurdan, şurayı sev diye. mecbur seviceksin öpeceksin işin bu kedinin insanı olarak
operken bi de kokusunu icime cekiyorum.. yok boyle bir temizlik, guzellik kokusu.. seviyorum seni çakıl kiz..
ben kedi sahibine kedici demem kedisinin ağzını öpmüyorsa. böyle suratını avuç içine sıkıştırıp ıslak burnundan ve ağzını oluşturan dudak üçgeninin ordan başlayıp sonra boynundan, göbeğinden, en son bir daha ağzından öperek tamamlanması gereken ritüel. hatta o arada ben bunu yerim ya, aman anası alsın yesin bunu, ay öleceğim ben bunun sevgisinden gibi yoğun sevgiyi anlatan cümlelerle desteklenerek kedimiz iyice bunaltılmalıdır. eldeki kedi sabır eşiğinin son raddesine geldiğinde de ay sıkıldı bu, hiç anneden sıkılınır mı, tamam tamam hadi git bakalım şeklinde sitemkar cümlelerle elimizden akıtıyoruz kedimizi. dikkati buraya çekiyorum, bırakmıyoruz, akıtıyoruz. kediler akışkandır sözünün hakkını vermeyi unutmuyoruz. gideyim de kedilerimi öpeyim, böyle iştahlı iştahlı anlatınca heveslendim. kokuları burnuma geldi. ay iyi ki doğurmuşum sizi. kafayı yedirtecekler bana sevgilerinden.
kedinin de sizi geri opmesi istegiyle gerceklesen eylemdir, kedici kisi sevgisini daha nasil dile getirsindir, sarilir, koklar, oper de oper, canini, yavrusunu, karsidan da ayni yakinlasmayi bekledigi o an var ya, iste tam o o anda suratina pati yer hem de en jiletli olanindan. anlik bi saskinlik sonrasi, olsun der, o da beni opecek birgun.
öpmeyi bıraktığımda niye durdun patisi yerim, şanslı miyim neyim...
ben çakılımı öpmekten büyük keyif alıyorum ama aynı şeyi onun için söyleyemeyeceğim. paç paç öptükten sonra suratına bakınca nemrut bakışları herşeyi anlatıyor ama ben yinde de öpüyorum her zaman öpeceğim :)
şantiye kuzularımı enselerinden tuttuğum gibi kucağıma alır, sıkıştırırım. onlar sıkılana dek. evdeki de öyle ama, ne talihsiz kediseverim yahu...
her yerini öpüyorum ama favorim göbüş ve burnu
psikopat minnak sadece savunmasız anında öptürmeye izin veriyor; çünkü farkında olmuyor. yoksa im-kan-sız . ben de bu yüzden pusuya yatıp uyumasını bekliyorum ki mallaşsın.
o kadar güzel kokuyor ki canım kızım. ne zaman göbüşünü açsa defalarca öperim o da rahatsız olmaz
hayır öpmeden durabilen var mı, aazını burnunu öpüyorum valla ikisinin de...
sabahları evden çıkmadan yapılan mutluluk verici eylem.
önce o minnak ağız ve ıslak burun, ardından patiler öpülür, koklanır, sonra kulakları tam yenecekken kedi uyanır, suratıma yediğim patiyle haddimi daha fazla aşmamam gerektiği bir güzel hatırlatılır, ama nedennn neden aramızdaki bu manasız resmiyet diye bıdırdanıp durulur.
bazen evden çıkmadan dayanamazsın öper öper öpersin ruj olur mırmırımmm
benim en doyamadigim en bayıldığım en sevdigim onun ise en nefret ettigi sey olmasi.. genelde patileriyle suratimi kendinden uzaklastirir..
kedi opulmez mi be! ya da nasil opulmez? gunluk 45-50 doz opemezsem rahat edemem.
ağzı, burnu, göbülü... nasıl keyif verir.
sırayla öpersin koklaya koklaya. birine haksızlık mı yapıyorum diye takıntılı gibi aynı sayıda öpmeye çalışırım. hiç sevmeselerde gariplerim mutlu olayım diye zar zor katlanırlar.
o göbüş yok mu o göbüş öp öp bitmez pek tatlı olur birde eve döndüğümüzde hasretle kucağa atlayıp patiyle yanak sevmeleri yokmu o tatlı yanaklar öp öp doyulmuyor.
burnundan, özellikle burnundan.