sadece yavru kedi seven insan

yavru iken alınıp büyüyünce sokağa salınan birçok can var. bu insanlar hayattan hiçbir ders alamamış, vicdan sahibi olmayan insanlardır. heveslerini alırlar, sonrasında sokağa bırakıverirler. hiç sokakta yaşamamış, sokak mücadelesini bilmeyen o can da sudan çıkmış balığa döner.
beni öfke ile suskunluk arasında çok da fayda sağlamayan bir tonda yakınmaya hapseden insan tipi.

her canlının yavrusu güzeldir evet, hayranlık uyandırıcıdır ama sadece yavru olduğu için sevmek gerçekten sevmek değil bencilliktir. kendi eksik sevme duygusunu tatmindir. özellikle yavru kedi sahiplendirme ilanlarında karşılaşırız sıkça bu tip insanlara.

dün verdiğim ilana dönen şöyle bir tanesiyle konuştum örneğin.

- daha önce kedi baktınız mı?

- evet çok baktım

- kaç tane

- en az dört beş tane

- ne oldu onlara

- büyüdüler evden kaçtılar

- anladım olur öyle şeyler, yanlız bu sorduğunuz yavru sahiplenildi fakat bir kedimiz daha var 3 yaşında çok sevecen çok uysal tam ev kedisi asla kaçmaz evden, kapıyı açık bıraksanız bile çıkıp gitmez, onu sahiplenmek ister misiniz ?

- ya yok ya biz yavru istiyoruz bizimle büyüsün istiyoruz



buna benzer bir kaç görüşme daha yapınca ilanlara dönenlerle, açtığım ilanı pasif hale getirdim ve yavrumuzu bahçeye annesinin yanına geri bıraktım. uzun, güvenli, sağlıklı bir yaşam sürme şansı böylece üçte iki oranında düştü. ertesi gün bahçeye indiğimde yavruyu göremedim, sonra bir miyavlama sesi geldi karşı komşunun evinden. seslenip sordum,

- beyaz yavruyu gördünüz mü?

- evet, bizim evde

- öyle mi, siz mi sahipleneceksiniz

- çocuklar çok istedi sevmek için aldık

- güzel, siz de kalacak o zaman değil mi?

- yok, kızım da gelsin biraz sevsin sonra geri bırakacağız

- anladım, şu sarı kedimizi tanıyorsunuz değil mi? yan komşu bebekken onu evine alır, sever, oynardı ve biraz büyüyünce kovalamaya başladılar içeri girmesin diye. 3 yıl oldu hala açık kapılardan gizlice içeri girip bi köşede saklanıp uyumaya çalışıyor. hepiniz şikayetçisiniz bu durumdan. bu kediler hastalanıyor ben bakıyorum, mamasını suyunu barınağını ben yapıyorum ama buna rağmen sadece sahiplenilme şansları varsa veya hastaylarsa alıp dokunuyorum o arada seviyorum, benim de içim gidiyor yavrulara ama onların güvenliği için elzem değilse dokunmuyorum. onlar çocuk oyuncağı değil, anlayabiliyor musunuz ne demek istediğimi ?

- evet, haklısınız, doğru söylüyorsunuz


ve bu konuşmanın üzerinden saatler geçiyor yavru hala bahçede yok, içimden herhalde anladı hak verdi dile getirdiği gibi ve onu sahiplendiler diye düşündüm. aradan bir kaç saat daha geçti baktım yavru bahçeye bırakılmış tekrar. kendime dedim ki ne enayisin ya, o kadar çene çalacağına hemen geri isteseydin yavruyu. çünkü ben olsam evet haklısınız dediğim noktada ya yavruyu hemen geri bırakırım ya da bırakmıyorsam o anda onu evlat edinmişim demektir.


bunlar sadece bir iki örnek. zarar vermediklerine en azından yavruları olsun sevdiklerine şükür mü etmeli isyan mı etmeli artık karar veremiyorum. karar veremiyorum çünkü böyle kedi sevmek böyle hayvan sevmek olmaz deyip kapıları kapatmak yarar sağlamaz, anlamalarını istiyorum ama genele bakınca anlamaları o kadar uzun sürecek gibi görünüyor ki o zamanı hesap ederken yoruluyor insan.
kendi çocukları * büyüdükten sonra onları da sokağa bırakıp bırakmayacakları merak konusu olan insan.
yok yavru olsun, yok bize alışsın, yok ben minik diye bakıyorum büyüsün biraz salacağım sokağa, büyükler bakar başını çaresine, kızgınlığa girdi evden kaçtı... keşke sende hep yavru kalsaydın bak o kadar büyümüş, adam olamamışsın yapamamış seni annen-baban demek istediğim tipler, ulan sizin gibi beyin fukaraları yüzünden insana alışmış ve terkedilmiş, sokaklarda onun bunun hırpalayıp, tekmelediği, kendini korumaktan aciz kedi kaynıyor ortalık... madem atacaksın biraz büyüyünce sokağa, neden alıyorsun, alıştırıyorsun o canlıyı...