amerika'da her yıl barınaklarda 2.7 milyon kedi köpeğin öldürülmesi
amerika'da barınakta uyutulan kedi ve köpeklerin sayısı geçmiş yıllara oranla sürekli düşüyor. sokaklarda sahipsiz kedi ve köpek barındırmama programları yüzünden barınaklar sahiplenilmeyen hayvanları uyutmaya mecburlar ama uyutulmamaları , sahiplendirilmeleri için de ellerinden geleni yapıyorlar diye düşünüyorum. bin çeşit program ve etkinlik düzenliyorlar. bizde ki gibi onları genel olarak kötü bir kaderin beklediği sokaklarda barındırmak mi yoksa kazalara, işkenceler, istismarlara maruz kalmamaları için sonlarını hızlandıran kaderlerini belirlemek mi daha doğru bu içinden çıkılması zor bir ikilem.
bir de makalede bahsedilen daha çok vahşi hayvanların katledilmesi ile ilgili veriler. işte bu konuda batı ülkeleri özellikle amerika mide bulandırıcı. vahşi hayvanları avlamaktan büyük bir zevk alıyorlar.
bunda şaşılacak ne var. dünyanın her yerinde yıllardır insanları öldüren doğayı yok eden zihniyetten başka ne beklenir ki. geçmişte kızılderililer, japonlar şimdi ortadoğu'da milyonlarca insanı katledenlerin sahipsiz kedi köpek sorununu nasıl çözeceğini bekliyordunuz. kısırlaştırarak mı? elbette hayır. yok artık daha az öldürüyorlar, daha çok kampanya yapıyorlar neyin kafası. sahiplendirme oranı %1 in altında gerisi öldürülüyor. bunların en meşhur hayvan hakları örgütü peta var ya, onlar bile hayvanların öldürülmesini, ötenaziyi şiddetle savunuyor. yazık, kimse bana bu adamların hayvansever olduğunu söylemesin...
amerika'da yaşıyor olmak yada yaşamış olmak gerekiyor belki ne kadar hayvansever olup olmadıklarına dair kesin bir varsayımda bulunmak için. ben barınak ve barınak çalışanlarına dair uzaktan edindiğim fikrimi beyan ettim. benim okuduğum ve izlediğim kadarıyla barınakları bizim barınaklarımızla pek kıyas kabul etmez. zira bizim adına barınak dediğimiz yerlerde açlıktan birbirini yiyen hayvanlara tanık oluyoruz. onların barınak çalışanları bizdeki barınak çalışanlarının geneli gibi memur zihniyeti ile bakmıyorlar işlerine. sevgi ve adanmışlıkla yapıyorlar bunu. çoğu uyutulmasın diye birden fazla hayvanı sahipleniyor. bakın ne anlatıcam, geçen yıl bir köpek almak için hergün annelerinin başının etini yiyen, ağlayan 6 ve 8 yaşlarındaki yeğenlerimi barınağa götürdüm. kardeşimin küçük bir de bebeği olduğu için 3 küçük çocuğa zor yetişirken bir köpeğin bakımına ayıracak enerjisi yoktu ve reddetmek zorundaydı onlar biraz daha büyüyene kadar. çocuklar en azından bizi barınağa götür köpeklere biraz mama alıp verelim dediler kabul ettik ve gittik. fakat çocuklar köpekleri görünce tekrar ısrarcı olmaya başladılar sahiplenmek için. ben de ikna etmeye çalışıyorum neden olamayacağına dair, o sırada barınak görevlilerinden biri geldi ve şöyle dedi " çocuklar bakın ben 15 yıldır barınakta çalışıyorum daha geçen hafta cesaret ettim bir köpek aldım " dedi. ve bir hayvana bakmanın zorluklarından bahsetti. 15 yıl barınakta çalışıp hiç evcil hayvan sahibi olmamak herhalde yeterlidir hayvan sevgisine veya yaptığı işe sevgisini anlamaya. ben çevremden kaç tane insanın barınaktan hayvan sahiplenip sonra terk ettiğini yada çok kötü şartlarda baktığını gördüm. barınaktan aldığı yetişkin cins köpeği çiftleştirip yavrularını satan birini gördüm ben. oysa barınağa girer girmez kısırlaştırılması gerekmez miydi? 18 yaşını doldurmuş herkes gidip barınaklarımızdan hayvan sahiplenebilir. muhtemelen amerika' da veya başka bir avrupa ülkesinin barınaklarında böyle değil. kulağı küpeli köpekler yavruluyor sokaklarda. kulağı küpeli sokak hayvanları biri " aman alın şunları " diye aradığında hop toplatılıyor, akıbetlerinin peşine düşer ısrar edersen deli hayvansever olarak yaftalanıyorsun barınaklar tarafından. yani biz önce bir kendimize bakalım. ne kadar hayvanseveriz, kaç kişiyiz.
o hayran olduğunuz hayvansever amerika kendi söylüyor. ben her yıl 2.7 milyon hayvanı öldürüyorum diye. 2 nokta 7 milyon. 2 milyon 700 bin kedi köpek. hiç gözünüzde canlanıyor mu? her yıl. 10 yılda 27 milyon eder. amerikaya gidip bin barınak gezsem, oradaki harika şartları, hayvansever görevlileri görsem ne değişecek. milyonlarca öldürüyorlar ama aslında çok iyi, hayvansever insanlar mı diyeceğim. orada herkesin beyni sulanmış hiç bir şeyi sorgulamıyorlar. imkanları yok fakirler mi diyeceğiz.
ben demiyorum bizim memlekette her şey güllük gülistanlık, barınaklar harika, herkes hayvan sever ama öldürmüyoruz en azından. onlardaki gibi sistemli bir ötenazi yok. oradaki gibi bunu yapmak isteyen çok ama burada buna kimse cesaret edemez, gücü yetmez. çünkü biz izin vermeyiz, ülkeyi ayağa kaldırırız...
sapla saman karışmasa ne güzel olur. politik görüş beyan eden yok bir ülkenin geneline hayranlıktan söz edilmiyor.o " biz " kimse sistematik ötenaziye kadar saklamasın gücünü, hayvan tecavüzcülerine, işkencecilerine para karşılığı devlet eliyle verilen izinlerin önüne geçsin zahmet olmazsa. örneklemeye gerek yok zannımca, sistematik bir şekilde devam ettiği için bir saniye içinde en az 20 tane vaka akla gelir sanırım.
ayyyyy nasıl elleri varıyor böyle bir zalimliği yapabilmeye ! yazıklar olsun:(
sözde medeni ve özgür bir ülke olduğu düşünülüyor, söyleniyor. oysaki başka bir canlı türüne saygı duymayan bir ülke benim için ne medeni ne de özgürdür!