ben daha çok annesi gibi hissetsem de o, ev arkadaşı gibi davranıyor.
soranlara kızım ve kedimle yaşıyorum diyorum. çocuk sahibi olmak lafı ne kadar rahatsız edici ise kedi sahibi olmak da o kadar itici. ikisi de yol arkadaşım, can yoldaşım.
calymath's cattery olarak kedileri sahiplendirirken pre-kediciler karnede, 'sahip ismi' kısmında 'bu kedi koruma altındadır' ifadeli bir not görecekler.
yani bu metodla sahiplenme kavramının yerine koruma kavramını getiren yeni yaklaşım deneyimliyoruz.
kedi sahiplenenler kediyi aldıktan sonra iletişimi kesmeyi yeğliyorlardı. sonra evden göndermeleri gerekince muhtemelen vicdan azabı çekiyorlar, bir daha da hiç bir canlıya evlerini açmıyorlardı.
ancak insanları aile olmaya teşfik edip, onlara koruma ödevi verince iletişimi kesmek yerine sorumlulukları paylaşmaya başladılar. evden göndermek yerine emanet edinip, emanet ediyorlar.
valla bunlar beni baya oynatıyor. haddime değil sahibiyim demek. iki kediye hizmetkâr olmaya çalışıyorum diyebilirim anca. sevgi, ilgi, kum, mama, bakım. her şeyini yapıp bi de sahibiyim demek ne biliyim biraz şey bence.
"sahibiyim" i özellikle kullanmıyorum fakat açıklama yapmak gerekiyor. ben çocuklarım diyorum bunu herkes anlamıyor, ne çocuğu diye soru gelince de kedilerim diyorum. "kedilerim var" da bir sahiplenme eki taşıyor ama "sahibiyim kadar tepeden değil. şimdilik böyle idare ediyorum. kedi yoldaşım derim, yoldaşlarım var diyorum o da güzel.