son birkaç senesini sayısız kediyle içli dışlı geçirmiş biri olarak, doğruluğuna kesinlikle katıldığım durum. bir kere "kedi" deyip genellemek zaten imkansız. zeka farkı olmasa dahi hepsinin kendine has bir karakteri var. çocuklarımdan biri (ankara kedisi - sarman melezi bir beyefendi olur kendileri) çoğu zaman öyle hareketler sergiliyor ki, küçük bedeninin içinde bilge bir insan sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. ve onunla biraz vakit geçiren kedi seven/sevmeyen herkesin ortak paydada buluştuğu bir cümle var: "bu kedi sizin aranızda insanlaşmış." halbuki bir de sarman kızım var ama onda o derece zekaya dair hiçbir emare yok (kurnaz ve bir parça da fesat olmasını zekâdan ayrı tutuyorum)
oğlumun anlatmak isteyip de anlatamadığı hiçbir şey olmadı bugüne dek. bazen farklı çeşit miyav sesiyle, bazen bakışlarıyla ifade eder her şeyi. saklambaç oynuyoruz, saklanmayı ve sobelemeyi biliyor. kelimeleri çok ciddi bir yetenekle aklında tutup ne anlama geldiğini ezberliyor. kumunu değiştirmeyi unutuyorum, gelip bunu hatırlatıyor. ve belki inanması çok güç ama, beni ve kendisini bir ekip olarak görüp, evde geri kalan herkesi bana ispiyonluyor. birisi izinsiz bir eşyamı ellerse, normalde hiç yapmadığı şekilde bir ses çıkarıp beni o eşyanın yanına götürerek burnuyla dokunarak işaret ediyor. sonra da elleyen kişiyi işaret ediyor başı ve gözleriyle. o kişi o an orda değilse, onun yanına götürüyor beni. bunu defalarca yaptı. ve her seferinde de anlatmak istediği konuda haklı çıktı. bunun gibi daha bir çok şey.. belki de bunlar çok önemli şeyler değildir, kimbilir.. ama insan bir kere kedi aşkına yakalanmaya görsün işte...