minicik bir köpeciği düştüğü yerden kurtarmak isterken, bir anda korktuğu için çığlıklar atarak iki kol ve parmaklarımda sekiz on delik açması bir oldu yine de çıkardığım yere tekrar düşmemesi için, elimden bırakmadım ve güvenli bir yere taşıdığımda her tarafımın kan içinde kalmış olması arkadaşlarımı çok korkuttu ve ne kadar itiraz etsem de, yaka paça hastaneye götürdüler. açılan deliklere tek tek iğneli pansuman, tetanoz ve beş doz kuduz aşımı olup, devlete kudurmadığımı ispatladım... o an doktorun arkadaşlarıma, bu acıdan sonra değil hayvanları eline almak, yanlarına dahi yaklaşamaz dediğini ve bir arkadaşımın, hocam o öyle manyak ki kolu düşse onu bırakıp yine hayvanı kurtarır dediğini dün gibi hatırlıyorum... aşıya itiraz nedenime gelirsek, birincisi kedilerde çok daha zor bize bulaşması çünkü genelde yüzeysel oluyor tırnak yaraları, ikincisi kuduz insan için ağır bir aşı ve her aşı gibi bağışıklığımızı düşürüyor, üçüncüsü ankara için konuşacak olursam çift tırnaklılar haricinde onüç ondört yıldır kuduz vakasına rastlanmamış olması. bu da demek oluyor ki , et yiyenler için yenilen büyükbaş hayvanlarda bile bu risk daha fazla...netice olarak çok şüpheli durumlarda tedbiri elden bırakmamak da fayda var tabiki ve temennim odur ki, ne insan ne hayvan hiçbir canlı kudurmasın. kuduzsuz günler diliyorum.